Sefalet kol gezerken…
/Archive/2020/11/5/001526453-ic.jpgXIX. yüzyılın ortalarına doğru Almanya... Silezya'da çuhalar ayaklanıyor. Yoksulluğa karşı bir savaş, bir direniş, bir özsavunma.Gerhart Hauptmann’ın Dokumacılar’ı Alman natüralizminin bir başyapıtı. Yazarına Nobel Edebiyat Ödülü´nü kazandıran bir oyun. Polisin yasakladığı, Prusya Parlementosu'nun günlerce tartıştığı bir olay eser.Almanya 1848 Mart Devrimi öncesini yaşıyor. Vahşi kapitalizm, liberalleşme ve zanaatçılıktan sanayileşmeye geçişle işleri elinden alınan dokumacılar sefaletin kucağına itiliyor.İşveren, devlet ve kilise ittifakında sömürülen insanlar! Sefalet kol geziyor!Sırtına geçirecek bir gömleğe, ayağına geçirecek bir çarığa muhtaç garibanlar! At leşiyle açlıklarını bastıran yığınlar! Bulabilen için köpek etinin ziyafet yemeği olduğu, cezaevinin özgürlüğe yeğlendiği çaresizlik ortamı.Çağdaş gerçekçiliğin öncüsü Hauptmann, “Schopenhauer merhameti sevgi olarak anlarken, sevgiyi merhamet olarak görür. Bu biçimdeki merhamet duygusu Dokumacılar'ı yazmamın nedeni olabilir. Ama aynı derecede sosyal adalet düşüncesinin dürtüsü de†diyor eseri için.Dokumacılar bir edebiyat eseri olmaktan öte, çağın büyük sorununun bizzat sahneye çıkışı. Zengin yoksul karşıtlığının sarsıcı tabloları perde perde okurun gözlerinin önünde sergileniyor. İnsan yığınlarının açlığı, sefaleti ve çığlığı canlandırılıyor; yoksulluk ve çaresizlik, suskun ağzını açarak avazı çıktığı kadar bağırıyor! Sanat eyleme dönüşüyor!Dokumacılar / Gerhart Hauptmann / Çeviren: Hüseyin Salihoğlu / İmge Kitabevi / 124 s.
Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/642740-sefalet-kol-gezerken%E2%80%A6/