Kim demiş yaramazım diye!
/Archive/2020/11/7/003832575-ic1.jpgOn yedi yıl kaldığım Berlin’den Ä°stanbul’a döndükten sonra, yazar arkadaÅŸlarıma kavuÅŸma sevinci yaÅŸarken, kitaplarında adlarını görüp yüz yüze geldiÄŸim yeni yazarları da coÅŸkuyla kucaklıyordum. Kitaplarında nasılsalar, beni içtenlikle karşılamalarında da öyleydiler.Aytül Akal’la ilk, Ankara’da, Prof. Dr. Sedat Sever’in baÅŸkanlığını yaptığı, kısa adı ÇOGEM olan Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Merkezi’nin düzenlediÄŸi açıkoturumda karşılaÅŸtım. KonuÅŸma sırası ona gelince, yerinden kalktı, panoya doÄŸru yürüdü. Renk uyumlu yalın giyimi kuÅŸamı, saçının doÄŸal yapısı, sözcükleri hakkını vererek kullanmasıyla tam bir aydınlanma simgesiydi.Aradan 21 yıl geçti. O gün karşılaşıp tanıştığımız Aytül Akal her ortamda aynıydı. Bugüne deÄŸin yazdığı 188 kitapla çocuk yazınını içerik, biçem, özgünlük yönünden düzeyli kılan yazarlardan biri olmuÅŸtu.Yıllarca çocuklara seslenmiÅŸ, 188’inci kitabı Kim DemiÅŸ Yaramazım Diye’de* ise, bu kez kendi yazarlık dünyasına, gençlere, çocuk yazınının yeni yazarlarına da sesleniyor.YAZAR OLMAKKitap kapağının saÄŸ alt köşesinde ilginç bir açıklama var: “Sınıfın son susanı, çok yazanı Aytül Akal’ın okul anılarıâ€. Akal’ın serüvenli öğrencilik yıllarının özeti bu uyarıda. Sözde çalışkan bir öğrenci deÄŸildir. Kendi hayal dünyasında öylesine gidip gelir. Hiçbir beklentisi de yoktur. Sınıfı geçsin, azar iÅŸitmesin, ceza almasın, yeter. Buna karşın Akal, derslerde hiç susmuyor: “Ya öğretmen ‘büyüklük bende kalsın’ deyip pes ederdi ya da ben ‘Eksi Çek’ alır davranış notumdan kaybederdim.â€Ã–zgeçmiÅŸinde de şöyle tanıtılıyor: “Sihirli deÄŸneÄŸiyle dilekleri gerçeÄŸe dönüştüren peri kızına özenen Aytül Akal, uzun yıllar boyunca çocukluk düşünü gerçekleÅŸtirmenin hayalini kurdu. Ä°zmir Amerikan Kolejini bitirir bitirmez, edebiyatın peÅŸine takıldı ve 1974’ten baÅŸlayarak, çeÅŸitli dergilerde yazılar yazdı, röportajlar yaptı. Ama o ille de ‘kitap’ yazmak istiyordu.â€Türkçe kitaplarındaki bütün soruları geçer, yalnızca metinle baÄŸlantılı bir konuda düşüncelerini yansıtmayı öngören son soruyu yanıtlıyordum. Yazarlığının temeli bu yönüyle atılmıştır: “EÄŸer öğretmenim ödev yapmadığım için beni azarlayıp sınıfın önünde küçük düşürseydi, yazdığım öykülerle hiç ilgilenmeseydi yazar olabileceÄŸim aklımın ucundan geçmeyebilirdi.â€Okul yıllarını özeleÅŸtirel bakışla dile getirdiÄŸi 188’inci kitabı Kim DemiÅŸ Yaramazım Diye, Akal’ın susmayan savaşımının öyküsüdür. Öne çıkardığı her olayda, öğrencilere, yazı heveslilerine, ortada yazar diye dolananlara gerçeÄŸin çanlarını çalar./Archive/2020/11/7/003846059-kapakic2.jpgYAPAN DA YIKAN DA…EÄŸitimin amacı, insana olumlu alışkanlıklar kazandırıp, onda toplumsal bütünleÅŸme bilinci yaratmaktır. Okullar, bu amacın, insan yaÅŸamının kaçınılmaz gereksinimi sayılarak kurulmuÅŸ olmalı. Aytül Akal, okulla iliÅŸkisinin her evresinde bunun somut örneklerini veriyor. Daha okulu tanıma döneminde, susmayışıyla kendini haklı saydığı bir dönem yaşıyor. Kendinde var olan yetenekleri ortaya çıkaran öğretmenlerin sıcaklığıyla da, sıkça rastlandığı gibi, yeteneÄŸi köreltici öğretmenlerle de karşılaşıyor. Öğretmenin yapanıyla da karşılaşıyor yıkanıyla da. Tepkisel baÅŸkaldırısının temelinde bu uyumsuzluk var.Ä°lk örneÄŸi kendimden vereyim. Altı yıllık Köy Enstitülerinin 4’üncü sınıfında EÄŸitim Psikolojisi, EÄŸitim Sosyolojisi gibi dersler vardı. Konu, eski kuÅŸaklarla yeni kuÅŸaklar arasındaki çatışmalardı.O günlerde Shakespeare’in Danimarka Prensi Hamlet adlı tragedyasını cebimde taşıyordum. Oyunun bir yerinde, Hamlet ne denli bunalmış olmalı ki, “Kör talih, dünyayı düzeltmek için mi yaratılmışım!†diye baÅŸkaldırır. Söz alıp bu olayın konuya inandırıcı bir örnek olacağını belirtmiÅŸtim. Hamlet’i okumadığı ÅŸundan belliydi ki, öğretmen, “Ulan!â€a, aÄŸza alınamayacak kaba bir sözcük de ekleyerek üstüme yürümüştü.Åžiir de yazan Aytül Akal kompozisyonda sınıfına göre oldukça öndedir. Edebiyat derslerine, doÄŸum iznine çıkan asıl öğretmenlerinin yerine geçici olarak baÅŸka bir öğretmen girer.Yeni öğretmen derse baÅŸlar baÅŸlamaz, “Kimin edebiyatı iyi?†diye bir soru yöneltir. Birkaç öğrenciyle birlikte, o güne deÄŸin edebiyattan hep yüksek notlar alan Aytül ayaÄŸa kalkar. Ardından kompozisyonu iyi olanları sorduÄŸunda o daha yerine oturmamıştır. Öğretmen sanki onun kiÅŸiliÄŸini çökertmek için girmiÅŸtir sınıfa. Ona aÅŸağılayıcı bir bakış atarak, “Hmmm, göreceÄŸiz bakalım!†der.Birkaç gün sonra kompozisyon notları okunur. Zar zor geçer not alanların notu bile Akal’ın notundan yüksektir. Öğretmen kâğıdını ona geri vermediÄŸi için Aytül nerelerden not kırıldığını da anlayamaz. Düş kırıklığına uÄŸrar. Oysa onun yazma yeteneÄŸinin ayrımına varan bir öğretmen, onun daha iyi yetiÅŸmesini saÄŸlamak için ta Amerika’lardan yardımcı kitaplar bile getirtmiÅŸtir.KURUNTULAROysa Aytül Akal, içinin aydınlığını yaÅŸarken, onu kuruntulardan kurtaracak dirence sahip bir öğrencidir. Yedinci sınıfta, arkadaÅŸlarından kimi güzel piyano, kimi gitar çalar, kiminin sesi güzeldir ÅŸarkı söyler. O alandaki eksikliÄŸi Aytül’ü karamsarlığa sürüklemiÅŸtir:“Onlar sahnede ÅŸarkılarını söylerken, içimde tanımlayamadığım, kocaman, yıkıcı bir ÅŸeyin büyüdüğünü hissettim. Büyüdü, büyüdü, bedenime sığamaz oldu; bütün damarlarımı tıkadı, kalbimi ele geçirdi, ciÄŸerlerimi yakmaya, midemi sıkıştırmaya baÅŸladı. Nefes alamıyordum.â€Uzun sürmez bu. İçinde gerçeÄŸin ışığı yanıverir: “Ne olmuÅŸ güzel sesim yoksa? Ne olmuÅŸ piyanoyu öyle güzel çalamayacaksam? Ben, kendi içimdeki yeteneÄŸi aramalı, onu beslemeliydim.â€Yazarlık, iç arındırma gerektirir. Kapısı önyargılara, küçümsemeye, büyüklenmeye örtüktür. Aytül Akal 188’inci kitabıyla, çocukluktan ilk gençlik dönemine geçiÅŸ izlenimlerini yansıtarak, okuru iç arınıklığıyla yüzleÅŸtirmiÅŸ oluyor. Onu baÅŸararak on binlerce çocuÄŸun düşlemler dünyasında, uçsuz bucaksız duygu ÅŸenlikleri yaratmıştır.Aytül Akal, Kim DemiÅŸ Yaramazım Diye, Redhouse Kidz Yayınları, Ä°stanbul 2020, 121 s.
Adnan Binyazar / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/643250-kim-demis-yaramazim-diye/