Dönemin en ‘güncel’ kitabı
/Archive/2020/11/10/003713518-ic3.jpgMehmet Kabasakal’ın yeni kitabı, bence, bugünkü (2020’li yılların başındaki) siyasal hayatımızın durumuyla ilgili en “güncel†kitap.Bu güncellik, kitabın adından belli: “Türkiye’nin Demokrasi Sınavıâ€Gerçi Türkiye, 1940’lardan baÅŸlayarak, uzun zamandan beri demokrasi alanında çok aÅŸamalı bir sınavın içinde… Ve o aÅŸamaların önemli bir kısmını –büyük güçlüklerin üstesinden gelerek- baÅŸarıyla aÅŸmış…Ama o sınav hala devam ediyor. Ve bu aÅŸamada, karşısına çıkarılan engeller, ÅŸimdiye kadarkilerin hiçbirine benzemiyor. Åžu sırada da Türkiye’de yaÅŸayan pek çok insanın her sabah uyandığında aklına gelen ilk sorular o konuyla ilgili.Basına yönelik tutuklamalar, açılıp devam eden soruÅŸturmalar daha nerelere kadar gidecek? Cumhuriyet’e, Sözcü’ye yönelik baskıların sonucu ne olacak? Hapisteki gazetecilere uygulanan “tutuklama cezalarıâ€, yeni icad edilen “resmi olan yayın kesme cezalarıâ€?Halk TV, TV1 gibi televizyonlara “ekranlarını beÅŸer günlüğüne karartma†uygulamaları ile “Tamamen de kapatırız?†tehditleri?Ve adalet mekanizmasının savunma kanadına yönelik “Baroların yapısını deÄŸiÅŸtirme giriÅŸimleri… Buna karşı Anayasal haklarını kullanarak, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak isteyen avukatlar gruplarının Ankara’ya girmelerinin bile önlenmesi…Geceyi geçirdikleri kaldırımlarda üzerlerine battaniye örtmelerine bile tahammül edemeyen İç Ä°ÅŸleri Bakanlığı’nın emirleri? Böyle manzaralar daha ne kadar sürecek?Anayasa’nın “Bağımsızlıklarına ve alacakları kararlara kimse müdahale edemez, onlara telkinde bile bulunamaz†dediÄŸi mahkemelere “ Onu niçin tutuklamadın, ötekini niçin tutukladın? diye açıkça yapılan telkinler?Böyle sorular daha pek çok. Akla gelenleri biraz daha yazmaya kalksam, bu yazıyı bitirmek mümkün olmaz.Özetle: Ãœlkemizde demokrasiye müdahale, demokrasiyi çiÄŸneme, demokrasinin “olmazsa olmazâ€larını yok etme yönünde geliÅŸen malum olaylar, demokrasimizin geçirdiÄŸi sınavların bu son döneminin her zamankinden daha ciddi ve daha yaÅŸamsal olduÄŸunu gösteriyor.Ä°ktidar sözcülerinin her fırsatta tekrar ettikleri bir “beka sorunu†lafı var ya… O laf, malum, Türkiye’nin geleceÄŸi ile ilgili bir siyasi korkutmacadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluÅŸundan beri bir beka sorunu olmadı. Bundan sonra da olmaz. Ama, maalesef, Türkiye’nin demokrasisi için, artık kullanabilecek hale geldi. Bu dönemlerde ülkemiz deÄŸil ama, demokrasimiz, gerçekten bir “beka sorunu†karşısındadır.Kabasakal’ın bu kitabında demokrasi konusunu bu ÅŸekilde ele alması o açıdan çok isabetli olmuÅŸtur.SINAVIN AÅžAMALARIDört bölümlük kitap, demokrasinin dünyadaki geliÅŸmesinden baÅŸlıyor… Türkiye’deki geliÅŸmesini anlatıyor. Ve “demokrasinin kurumsal adımları†ile “sosyal dokuâ€ları adı altında, “olmazsa olmazâ€larını hatırlatıyor.Bütün bu bölümler içinde Türkiye ile ilgili bölümler, ülkemizdeki demokrasi tarihinin bir özetini oluÅŸturuyor1876 “Kanun-i Esasi’sinden baÅŸlayarak padiÅŸahlıktan meÅŸrutiyete “gidiÅŸ-geliÅŸâ€leri,hürriyet mücadelelerini, 93 harbinden Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşına kadar savaÅŸlar içinde sürdürülen demokratikleÅŸme giriÅŸimlerini, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluÅŸunu, kalkınmasını, çaÄŸdaÅŸlaÅŸmasını…Hukuk devrimi, kadın hakları devrimi, eÄŸitim devrimi gibi atılımların ardından Ä°kinci Dünya Savaşı badiresini de savaÅŸsız geçirmeyi baÅŸarmamızı…Ve çok partili demokratik hayata geçiÅŸimizi…Bunlar Kabasakal’ın kitabının baÅŸlığındaki sözcükte “sınavın†aÅŸamalarıdır. Türkiye, zaman zaman büyük güçlükler içinden geçerek de olsa, hedefine ulaÅŸmıştır. 1950 yılında, dünyanın tüm demokratlarının takdirle karşıladığı bir iktidar deÄŸiÅŸikliÄŸini, barış içinde gerçekleÅŸtirmiÅŸtir.ARTAN DEMOKRASÄ° TECRÃœBESÄ°... DÄ°KKAT DÄ°KKAT!1950’den sonra ilk karşılaÅŸtığımız güçlükler, dünyanın büyük bir kısmında olduÄŸu gibi, Türkiye’de de demokrasiyi sürdürme tecrübesinin yeterli hale gelememiÅŸ olmasının sonucudur.Kitapta, o güçlüklere yol açan olaylar da hatırlatılıyor…Ve ÅŸu sonuç ortaya çıkıyor:“Türkiye’nin 1945’ten itibaren çok partili demokratik döneme geçiÅŸinde hayli sınırlı kalan demokrasi tecrübesi birikimi, daha sonraki dönemlerde büyük ölçüde artmıştır. Gerçi Türkiye 1960’da, 1971’de, 1980’de askeri darbe dönemlerini yaÅŸamış, 1962’de, 1963’de ve 2016’da da bastırılabilen darbe teÅŸebbüsleri karşısında da kalmıştır. Ama ÅŸunu da göz önünde tutmak gerekir. O müdahale dönemleri, büyük acılara ve olumsuzluklara yol açsa da, bazı baÅŸka ülkelerin başına geldiÄŸi gibi, uzun yıllar sürüp, kalıcı hale gelememiÅŸtir.Çünkü yönetime el koyanların daha ilk günden itibaren bildikleri, gördükleri bir gerçek vardı: Türkiye’nin vatandaÅŸlarının büyük çoÄŸunluÄŸu demokrasiye artık alışmışlardı, onu benimsemiÅŸlerdi ve yaÅŸamlarını demokrasi dışı bir rejim altında sürdürmeye razı olamazlardı… Bu yüzdendir ki, müdahalecilerin, daha ilk gün radyodan “dikkat dikkat “diye açıkladıkları müdahale bildirilerindeki ilk mesajları “demokrasiye baÄŸlı oldukları†beyanıydı. Müdahaleye gerekçe olarak gösterdikleri, “kardeÅŸ kavgasına son vermek†gibi, “içteki ve dıştaki tehlikeleri önlemek†gibi “iÅŸlerini hemen bitireceklerini ve yönetimi demokratik bir seçimle yeniden sivillere devredip gideceklerini ilan etmiÅŸlerdi.Öyle de yaptılar. Aralarında “hemen gitmeyelim, bir beÅŸ yıl daha kalalım†diyenler çıktığında, onları hızla tasfiye edip vaatlerinin gereÄŸini yerine getirmeye yöneldiler.Ve Türkiye, ne güneyindeki yakın komÅŸuları arasındaki bazı ülkeler gibi, krallıktan çıkıp cumhuriyete geçtikten sonra yeniden zincirleme diktatörlükler altında yaÅŸamak zorunda kaldı, ne de komÅŸumuz Yunanistan gibi, iktidara el koyduktan sonra, iktidardan ayrılmayı hiç düşünmeyen bir askeri diktatörlükten kurtulmak için ciddi bir savaÅŸ tehlikesinin ortaya çıkmasını beklemek zorunda kaldı.Hatta, yakın komÅŸularında ve dünyanın baÅŸka ülkelerinde, Yunanistan gibi, olup bitenler, Türkiye’nin, demokrasinin deÄŸerini daha somut olarak görmesine katkıda bulundu, demokrasiye olan baÄŸlılığını daha da artırdı.O yüzdendir ki, biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaÅŸları, 1980 darbesinden sonra yakın bir zaman öncesine kadar artık, yeni bir darbe ihtimalini aklımıza bile getirmez olmuÅŸtuk. 2000’li yılların ilk 6-7 yılı içinde, kamuoyunun durumu öyleydi. Bu yüzdendir ki, Ergenekon Davası, Balyoz Davası, ODATV davası gibi davalardaki “Bunlar darbe yapacaklardı†iddiasının düzmece olduÄŸunun kamuoyunca saptanması, yapılan onca baskıya raÄŸmen, saÄŸlanabildi.O arada bir ÅŸey daha anlaşıldı: Bu ülkede darbe yapmaya meraklı olanlar vardı. Ama onlar, o düzmece iddiaların sahipleriydi. O iddiaları ortaya atarak ordunun ve devletin diÄŸer önemli kuruluÅŸlarını ele geçirmeye çalışmışlardı. Ä°stemedikleri kimseleri görevlerinden aldırıp yerlerine kendi yandaÅŸlarını geçirmek istemiÅŸlerdi. Devlet yönetiminin etkili mevkilerine egemen olmaya çalışmışlar ve bunu büyük ölçüde baÅŸarmışlardı. Fakat bu defa ülkede iktidarda bulunanlarla aralarında anlaÅŸmazlık çıkmıştı. Hazırladıkları darbeyi onlara karşı uygulamak istedikleri zaman da, darbelere karşı tüm siyasi partilerle halk kesimlerinin katkısıyla, giriÅŸimleri boÅŸa çıkarılmıştı. Ama,gerek Ergenekon davası ve benzeri davalardaki sahteciliklerin, gerek baÅŸlattıkları darbe giriÅŸimini nasıl ve kimlerin yardımıyla düzenlediklerinin ayrıntılarıyla ortaya çıkarılması, mümkün olmamıştı. Türkiye’nin 2020 yılındaki siyasi sorunlarından biri oydu.Mehmet Kabasakal’ı ben 1970’li yılların ikinci yarısında tanıdım. CHP’nin Ankara’daki AraÅŸtırma ve Planlama Bürosunda Genel BaÅŸkan danışmanıydı.Ben Anka Ajansının kurucusu ve yöneticisiydim. CHP, Meclisteki birinci Partiydi. 1973 seçiminden sonra lideri Bülent Ecevit ile Milli Selamet Partisi (MSP) Genel BaÅŸkanı Necmettin Erbakan’ın kurduÄŸu koalisyon hükümetinin görevi, Kıbrıs çıkarmasındaki baÅŸarısından sonra sona ermiÅŸti. Yerine saÄŸdaki üç parti, Süleyman Demirel’in Adalet Partisi, Alparslan Türkeş’in Milliyetçi Hareket Partisi ve Necmettin Erbakan’ın Milli Selamet Partisi bir hükümet kurmuÅŸtu. Hükümetlerine “Milliyetçi Cephe†adını koymuÅŸlardı.Bu, adı üstünde, üç saÄŸ partinin - ortanın solundaki CHP ile, yelpazenin solundaki diÄŸer oluÅŸumlara karşı- bir siyasi savaÅŸ cephesi oluÅŸturması demekti.Kısacası, Türkiye’de demokratik kuralların iÅŸlemesi sürüyordu. Ama siyaset yeni bir gerginlik süreci içine girmiÅŸti. Kabasakal ve arkadaÅŸları, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir yandan muhalefetteki politikalarına, bir yandan da, 1977 seçimlerinden sonra kurulacağı öngörülen hükümetin hazırlıklarına katkıda bulunuyorlardı.O çalışmalar arasında “Özgür Ä°nsan†adı altındaki aylık bir dergi ile, partinin “Köylü DerneÄŸiâ€nin yayını olan Umut gazetesinin çıkarılması da vardı. Kabasakal o yayınları da yönetiyordu. O sırada birlikte çalışma fırsatı oldu. DostluÄŸumuz sonra da hep devam etti.Yüksek öğrenimini BoÄŸaziçi Ãœniversitesinden sonra doktorasını Ankara Ãœniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde tamamlayan Kabasakal daha sonraki, görevleri arasında Devlet Planlama TeÅŸkilatında Müşavirlik, BoÄŸaziçi Ãœniversitesinde Atatürk Enstitüsü kuruculuÄŸu da var. Akademik kariyerini Bilgi Ãœniversitesinde ve Okan Ãœniversitesinde ders vererek sürdürmüş, sosyal ve siyasal hayatla ilgili vakıflar ve sivil toplum kuruluÅŸlarının çalışmalarına da katkıda bulunmuÅŸtur.TARÄ°HSEL GÖREVÄ°MÄ°ZBu son kitabının da ülkemizin ÅŸu sıradaki en önemli sorunu olan, “Türkiye’nin Demokrasi Sınavı†nın -önündeki büyük güçlüklere raÄŸmen- baÅŸarıyla sonuçlanmasına katkıda bulunacağına inanıyorum.Bu yazıyı da onun kitabının sonundaki hatırlatmasını alıntılayarak bitireyim. Şöyle diyor Kabasakal;“Türkiye’de çaÄŸdaÅŸ anayasa ile güçler arasında dengenin yeniden kurularak demokrasinin pekiÅŸtirilmesi; hoÅŸgörü ve uzlaÅŸmaya dayalı bir siyasal kültürün geliÅŸtirilmesi için sorumluluk, baÅŸta demokrasiyi bir yaÅŸam biçimi olarak seçmiÅŸ tüm yurttaÅŸlar olmak üzere, partilerin, milletvekillerinin, sivil toplum ve meslek kuruluÅŸlarının, üniversitelerin ve medyanın tarihsel görevidir.â€MEHMET KABASAKAL: Mehmet Kabasakal, 1970’li yılların ikinci yarısında CHP’nin Ankara’daki AraÅŸtırma ve Planlama Bürosunda Genel BaÅŸkan danışmanıydı. O çalışmalar arasında “Özgür Ä°nsan†adlı aylık bir dergi ile, partinin “Köylü DerneÄŸiâ€nin yayını olan Umut gazetesini de yönetti. Yüksek öğrenimini BoÄŸaziçi Ãœniversitesinden sonra doktorasını Ankara Ãœniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde tamamlayan Kabasakal, Devlet Planlama TeÅŸkilatında Müşavirlik, BoÄŸaziçi Ãœniversitesinde Atatürk Enstitüsü kuruculuÄŸu görevlerinde de bulundu. Akademik kariyerini Bilgi Ãœniversitesinde ve Okan Ãœniversitesinde ders vererek sürdüren Kabasakal, sosyal ve siyasal hayatla ilgili vakıfların ve sivil toplum kuruluÅŸlarının çalışmalarına da katkıda bulunuyor.Türkiye’nin Demokrasi Sınavı / Mehmet Kabasakal / Cumhuriyet Kitapları / 192 s. / 2020
Altan Öymen
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/643819-donemin-en-guncel-kitabi/