News - Haberler
‘Herkes bilsin diye yazıyorum!’
| Thursday, 11.12.2020, 12:19 AM | (208 views)
‘Herkes bilsin diye yazıyorum!’
/Archive/2020/11/12/002212618-ic1.jpg‘İKTÄ°DARA GÖRE HERKES MESUT! YANÄ° YERSENÄ°Z’- Yaz YüreÄŸim Yaz’da yer alan öykülerinizin hepsi yeni yazılmış deÄŸil. Hangilerini yeni yazdınız ve hangilerini daha önce yayımladınız?Bu kitabın ilk bölümünde yer alan 12 öykü (ki bunlar içinde Sunu niyetine yazdığım ve çocuklarıma Emre ve Kerem’e ithaf ettiÄŸim ya da onlardan “ödünç aldığım†“Sevmezsem Ölür†adlı öykü de var…) 80’li yıllarda yazdıklarım… 12 Eylül faÅŸist askeri darbe döneminin izdüşümleri… 1985’te yayınlanmış Yaz Düşüm Yaz adlı kitabımdan seçtiÄŸim ve üzerinde oynadığım öyküler…Kitabın adını Yaz YüreÄŸim Yaz diye koyma nedenim de, eskisini bilenlere bir çaÄŸrışım yaptırmak… Kitabın ikinci bölümünde yer alan 17 öykü ise son yıllarda yazdığım minimalist öyküler. Onlar yeni.- Öykülerinizin yazılış dönemleri, içerikleri, yazılış duygusu, esin kaynakları da farklılaşıyor kuÅŸkusuz. Bunu belirtiyorum çünkü çağının sorunlarından, dertlerinden öz alan metinler hepsi de. Gazeteci ve yazar Zeynep Oral’ın sürekli dikkat kesildiÄŸi can alıcı, yakıcı sorunsallardan esinle ulaşıyor okurlara. Yazılış dönemleri itibarıyla deÄŸerlendirir misiniz?Çağımın sorunlarından, dertlerinden etkilenmemek hiç olası mı! Elbet hepimiz yaÅŸamın her anında etkileniyoruz. YaÅŸarken, gülerken, eÄŸlenirken, kahrolurken, acı çekerken, çalışırken, yazarken…İlk öyküleri yazarken kimselerin gizlemeye çalışmadığı bir faÅŸizm vardı. Bu aleni faÅŸizmin birey üzerindeki tahribatını ele almaya çalışmıştım; insan iliÅŸkilerini; aile iliÅŸkilerini, karı koca iliÅŸkilerini, anne çocuk iliÅŸkilerini, öğretmen öğrenci, iki sevgili iliÅŸkilerini nasıl etkilediÄŸine yoÄŸunlaÅŸtım.Ama o açık seçik despotizmin kendi kuralları vardı. Sınırları, yasakları ve kuralları belliydi, kati ve kesindi, Ve onları bilirdik!Bugün yaÅŸadıklarımıza gelince… Nasıl anlatsam ki: BildiÄŸiniz gibi, yöneticilere ve yandaÅŸ medyaya bakacak olursak bugün Türkiye en demokratik, en refah, en zengin, en muhteÅŸem dönemini yaşıyor. Ekonomi harika! Herkes huzur içinde! Kavga yok, gürültü yor, dert yok, ayırımcılık yok, zulüm yok, düşmanlık yok, kin yok, nefret yok! Baskı yok, yasak yok, hapishaneler boÅŸ! Hak, hukuk yok, pardon haksızlık yok! Herkes memnun mesut yaşıyor! Yani yerseniz…Gelin görün ki herkes sahibinin sesine deÄŸil, yaÅŸadıklarına, tanıklık ettiklerine daha çok inanıyor. Ä°kinci bölümdeki öykülerin her biri bir kadın adıyla anılıyor. Ä°ÅŸte AyÅŸe’ler, Nalan’lar Devrim’ler, Ä°ffet’ler bu durumu “yemeyenler!â€/Archive/2020/11/12/002229571-ic3.jpgADIM ADIM KARÅžIDEVRÄ°M!- Ä°lk bölümdeki öykülerle; ikinci bölümdeki Hatice, AyÅŸe, Nalan, Devrim, Meryem, Nilüfer, Leyla, Melis, Åženay, Aysel, Hülya, Özlem, Ä°ffet, Esra isimli kadın öyküleri birbirinden çok farklı. O fark nereden kaynaklanıyor?O fark en çok iki dönem arasındaki farktan kaynaklanıyor. Biliyorsunuz darbeler sadece askeri olmuyor, sivil de olabilir… Despotizm, iÅŸkence, baskı, tehditler de farklılaÅŸtı. Åžimdi eskisi gibi filistin askısı yok, ama içeri tıkıldıktan bir iki yıl sonra iddianame hazırlanabiliyor; alt mahkeme üst mahkemenin kararını uygulamıyor vb… Åžimdi daha çok belirsizlik var. LaikliÄŸin nasıl bir darbe aldığını 12 Eylül’de de farkındaydım elbet ama bugün adım adım karşı devrim yaÅŸamaktayız…Bütün bu farklar benim yazış biçimimi etkilemiÅŸ olabilir. Zaten ilk bölümdeki öyküleri yeniden ele alırken kimini deÄŸiÅŸtirdim, kimini yoÄŸunlaÅŸtırdım… Evet, iki bölümdeki öyküler olsun; bütün o kadınlar olsun birbirlerinden çok farklı. Tıpkı yaÅŸamdaki gibi. Farklı yaÅŸlardan, farklı birikimlerden, farklı sınıflardan kadınlar… Bakmayın her birinin bir kadın adı taşıdığına, hepsinde irdelemeye çalıştığım kadın erkek iliÅŸkileri, insan iliÅŸkileri, toplum birey iliÅŸkileri…‘YAZMADAN DURAMIYORUM, ÃœLKEMDEN SORUMLUYUM’’- Dünden bugüne meslek ve yazın yaÅŸamınız boyunca yazmak sizin için nasıl bir deva olageldi? Bu öyküleriniz tam da bu baÄŸlamda topluma nasıl bir çaÄŸrı, bir uzatılı el, omuz vermedir?Kendi kendime 50 küsur yıldır niye yazıyorum diye sorduÄŸumda, galiba en dürüst yanıt, yazmadan duramadığım için olur… Kendimi bildim bileli yazıyorum… Yazdıkça öğreniyorum… Yazarak daha iyi sorgulayabiliyorum. Yazarak kendimi daha iyi ifade ettiÄŸime inanıyorum. Yazmaktan tat alıyorum…Bir yandan da bu ülkeden ben sorumluyum, bu ülkede güzellilerden çirkinliklerden de, doÄŸrulardan da yanlışlardan da ben sorumluyum; bu yaÅŸananları herkes bilmeli diye bir kaygım, bir derdim var! Herkes bilsin diye yazıyorum…‘ŞİMDÄ° SEÇİMLERÄ°M DAHA SESSÄ°Z, DAHA ÖZENLİ’’- DeÄŸiÅŸimle mesafenizi nasıl tanımlarsınız? Kaçınılmaz olan o deÄŸiÅŸimden kaleminiz payını nasıl aldı?DeÄŸiÅŸimden payını elbet aldı hem kalemim hem de kalem tutan elim…DeÄŸiÅŸmeyen tek ÅŸey, deÄŸiÅŸimin kaçınılmaz olduÄŸu… Önceleri çok daha sabırsız, daha gözü karaydım. Kitapta ilk bölümdeki öyküler daha duygusal…İkinci bölümdekiler hani neredeyse, çok uzaktan, sakin bir bakış… O bakıştan her öyküde bir nokta atışıyla hedefi tutturmaya ya da vurmaya çalıştım.Kitabın ikinci bölümündeki öyküler var ya; neredeyse her gün onlara yenisi ekleniyor. Türkiye size o kadar çok malzeme veriyor ki, size sadece seçim yapmak kalıyor…Şimdiki seçimlerim daha sessiz, belki daha özenli. YaÅŸ ilerledikçe deÄŸiÅŸiminiz de daha seçici oluyor…‘ÖYKÃœDEN ÇOK KURMACA ANLATI DÄ°YORUM’- Öykü türünün biçeminize yatkınlığını, yazın kumaşınıza uyarını, ifade etmek istediklerinize saÄŸladığı ÅŸiirsel ve kimi dramatik olanakları yorumlarsanız neler söylersiniz?Sevgili Gamze, ben bunlara öyküden çok anlatı diyorum… Kurmaca anlatılar… Ancak izin verelim de ÅŸiirsel mi, deÄŸil mi, dramatik olanakları var mı yok mu, bunlara okur karar versin… Ben yorumlamayayım…/Archive/2020/11/12/002246070-ic4.jpg‘GEL DE Ä°SYAN ETME!’- Darbe dönemi insanları olmak, korkuların ve yasakların baskıladığı insanların reflekslerine ayna tutuyorsunuz pek çok anlatınızda. Bir o kadar da isyan duygusuna yakınlaşıyorlar özellikle finallerine doÄŸru.YaÅŸadığımız ve yaÅŸamadığımız anları yazarak yeniden kurgularken, yeniden zamana ve mekâna yerleÅŸtirirken, kiÅŸileri yoktan yeniden yaratırken, iliÅŸkileri yeniden düzenlerken ayna tutmakla kalmayıp, elbet tepkinizi de dile getiriyorsunuz.Unutmayın bir zamanlar “Gençtik, güzeldik ve dünyayı deÄŸiÅŸtirecektik†… Anladınız elbet: 60’lardan söz ediyorum. Bu bizim sloganımızdı… Dünyayı deÄŸiÅŸtiremedik. Ãœlke ise devrim ilkelerini kemire kemire geriye doÄŸru deÄŸiÅŸir oldu! Gel de isyan etme!‘AYRINTILARI ÇOK SEVÄ°YORUM’- Anlatılarınızın sesini, rengini sormak istiyorum. Ä°stisnasız tümünün sesi yüksek, duygusal yoÄŸunluÄŸu insanca bir haklı isyanla bileÅŸik. Yaralı bir kuÅŸağın dilinden yaÅŸanmışlıklarınca tüm bu yansıyanlar, toplumsal hafızaya unutturmamacasına bırakılmış birer kayıt adeta hatta düpedüz!Kayıt sözü çok doÄŸru… Özellikle ikinci bölümdeki o kısacık öyküler, salt bir kayıt tutmak gibiydi… Çünkü yaÅŸanan anlar, çok ama çok kısa bir süre sonra anıya dönüşüyor. ÇoÄŸu kez unutuluyor. Malum belleksiz bir toplumuz. Toplumsal hafızamız bir günden ertesi güne sık sık siliniyor… Ä°ÅŸte kimi anlar, kimi sözler, kim durumlar silinmesin, unutulmasın istedim. Bir de ayrıntıları çok seviyorum, siyahla beyaz arasında grinin binlerce tonunun bir anına ışık vursun istedim…‘KİŞİLERÄ°M AÅžKA, DAYANIÅžMAYA VE VÄ°CDANA SARILIYOR’- Acılar, korkular, sevgiler, ey aÅŸklar, utançlar, yasaklar, sizden alıntıyla “Damıta damıta çoÄŸalttığı sevgiye, ufalaya ufalaya biriktirdiÄŸi acıyı katanlarâ€... Ama Enseyi de karatmıyor! Ä°nsan bu, yaÅŸamak istiyor ne de olsa. Ve mücadele ediyor. Mücadele yoksa hayat da yok! Kolay pes etmiyorlar, kimi doÄŸrudan kimi adım adım ama direniyor, zaman zaman yıldıkları da oluyor Sonra? Peki sonraya nasıl ulaşıyor/ulaÅŸtırıyor öykü kiÅŸileriniz?Kâh yazarak, severek, seviÅŸerek, çalışarak, kaçarak… Kâh acı çekerek , direnerek, ölerek… Ama en çok, en çok, öykü kiÅŸilerim de tıpkı hayattaki gibi sevmeye, aÅŸka, dayanışmaya sarılıyor. Bir de vicdana..ORDA KÄ°MSE YOK MU?- Ä°nanç, din, toplumsal önyargılar, ÅŸiddet, cinayet, kadına yaÅŸamı dar eden dünyevi ve uhrevi kıskaçlar, cinai cinnet ortamı... Sizden alıntıyla sorarsam; orda kimse neden yok?BÄ°NGO! Bundan sonraki kitabın adı Orda Kimse Yok mu? olacak … Bu Corona salgını döneminde ben de boÅŸ durmadım. Madem eve kapandık, gezgin ruhumu masa başında gezintiye çıkardım. Gezi kitaplarıma bir yenisini ekledim. Yakında Tibet ve Sincan’dan, Arjantin ve Küba’ya uzanan bir yolda kaleme aldığım insan manzaraları Sia Yayınları tarafından yayınlanacak…Bir de nicedir yazdığım minimalist öykülerden sadece bir bölümünü “Yaz YüreÄŸim Yaz†kitabıma aldım. ÇoÄŸu üzerine çalışmayı sürdürüyorum…Bu hükümet başımızda kaldıkça, Meclis iÅŸlevini yitirdikçe, muhalefet etkisizliÄŸini sürdürdükçe, baÅŸta demokrasi ve laiklik olmak üzere devrim ilkeleri ayaklar altında çiÄŸnendikçe benim “Orda Kimse yok mu?†sorum devam edeceÄŸe benziyor…Yaz YüreÄŸim Yaz / Zeynep Oral / Cumhuriyet Kitapları / 208 s. / 2020.
Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/644296-herkes-bilsin-diye-yaziyorum/
Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/644296-herkes-bilsin-diye-yaziyorum/
Other News
‘Parisli Bir Burjuvanın Pazar Gezintileri’
‘Simone de Beauvoir Aramızda’
Erken Teşhis Kedilerin de HayatınıKurtarıyor
Sarah Bernhardt!
Zlatko Dalic:“3 gol yememizden dolayımemnun deÄŸilimâ€
At yarışından dönen apranti kazada hayatınıkaybetti
Hoffenheim'da tüm takım karantinaya alındı
Şenol Güneş3-3'ün faturasınıhakeme kesti
TTB, bir doktorun daha koronavirüs nedeniyle yaşamınıyitirdiğini duyurdu
Koronavirüs ençok bu mekanlardan bulaşıyor