1973, 27 Mayıs kazanımlarını geri püskürtmede her yol geçerli, haksız-hukuksuz davalar yılı
Gazetemizde öne çıkmış davalardan örneklerle estirilen yıldırma, sindirme, dehÅŸet ortamına dair ancak fikir verebiliriz. Trajikomik, kitlelere bu kadar ağır bedeller ödetilerek yaratılan havanın sonrasında, 1973 yılı sonrası delil yetersizliÄŸi üzerinden bu davaların düşürülmek zorunda kalınması. Olan olmuÅŸ yaÅŸamın her alanına dönük 27 Mayıs Anayasası, yasaları ile gelmiÅŸ toplumsal kazanımlardan önemli geri dönüşler saÄŸlanmıştır.Kültür Sarayı’nı yakmak, Marmara yolcu gemisi ile Eminönü araba vapurunu batırmak suçlarından açılan Sabotaj davası sanıklarına dönük en ağır iÅŸkencelerle alınmış ifadeler sonrası 17 kiÅŸinin idamı, diÄŸer sanıklar için ağır hapis isteminden sonra sahte senaryoya dayalı olduÄŸu gerçeÄŸi ortaya çıktı. Yılın sonunda savcı tüm sanıkların beraatını istemek durumunda kaldı./Archive/2020/11/13/034042575-sukran1.png6 MART’TA Ä°DAMLAR Ä°STENDÄ°Kültür Sarayı’nı yakmak, Marmara yolcu gemisi ile Eminönü araba vapurunu batırmakla suçlanan 22 kiÅŸinin yargılandığı dava 5 Mart günü baÅŸladı. Ä°stanbul 2 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde açılan davada, savcı 17 kiÅŸi için idam, 5 kiÅŸi için de 5-15 yıl arasında ağır hapis istemiÅŸti. 89 sayfalık iddianamede kundaklama ve sabotajlar için gerekli 400 bin lirayı Osman Koper ve Ergun Saraç’ın MBK üyesi Ä°rfan Solmazer’den aldıkları ileri sürüldü. Ä°ddianamede, sabotaj eylemleriyle devlet hazinesine 163 milyon 307 bin lira zarar verildiÄŸi, gizli bir örgütten 1 milyon 165 bin lira aldıkları belirtildi. Yöneticileri suçlanan sendikanın da kapatılması istendi. Dava sürecinde sorguları yapılan sanıklar, ilk sorgularında alınmış ifadelerin baskı altında verildiÄŸini belirterek suçlamaları peÅŸ peÅŸe reddetmiÅŸlerdir. ArkadaÅŸlarını suçlayan tanıklar ise tüm sıkıyönetim komutanlıklarının ellerinde olduÄŸu tehdidi ile, baskı altında söz konusu ifadeleri vermeye zorlandıklarını söylemiÅŸlerdir. Kontrgerilla’da iÅŸkence gördükleri yolunda ifade veren sanıklar ise ifadelerinden sonra salondan çıkarılmışlardır. Olayın üzerine söz alan baÅŸka sanık, çoraplarını çıkararak hâlâ sökülmüş tırnaklarının gelmediÄŸini göstermiÅŸ, o da mahkeme baÅŸkanı tarafında salondan çıkarılmıştır.14 KASIM’DA SAVCI TÃœM SANIKLARIN TAHLÄ°YESÄ°NÄ° Ä°STEDÄ°Tüm sanıkların ifadelerinin alınması, tanıkların dinlenmesi oturumlarından sonra, 14 Kasım 1973 günü yapılan duruÅŸmada savcı tüm sanıkların beraatını, tahliyelerini istemiÅŸtir. Çok sayıda askeri hâkim ve savcının da izlediÄŸi duruÅŸmada, sanıkların bir kısmının aldıkları ifadesini verdikleri külliyetli miktardaki paranın da bulunamadığının altını çizmiÅŸtir. DuruÅŸma bir kısmı için hemen verilen tahliyenin yanında diÄŸer sanık ve avukatlarının savunmaları için 27 Kasım tarihine ertelenmiÅŸtir./Archive/2020/11/13/034044184-sukran2.pngKÃœLTÃœR SARAYI DOSYASISabotaj davasının düşmesi sonrası, 20 Åžubat 1974 ve 21 Åžubat 1974 tarihlerinde gazetenin 5. sayfasında “Kültür Sarayı Dosyası†baÅŸlığı ile yayımlanan iki günlük diziyi sizinle paylaÅŸmalıyım. 24 yılda 47 milyon liraya yapılan Ä°stanbul Kültür Sarayı, 27 Kasım 1970’te yanmıştır. Suçlusu bulunamayan devlete 75 milyon liraya mal olan yangının unutulmuÅŸ sigorta, elektrik tesisatı, ısınmadan.. yandığı hâlâ bilinmemektedir. Binayı kullanmış olan bütün kültür alanları etkinliklerinin yöneticileri de açılan davalar sonunda beraat etmiÅŸlerdir. Sabotajcılar da beraat edince suçun sorumluluÄŸu boÅŸlukta, bilinmez kalmıştır. Raporlar, yangın söndürmeye dönük sistemin de çalıştırılamadığını ortaya koymuÅŸtur. Taksim su deposunun da vanasının arızalandığı ortaya çıkmıştır./Archive/2020/11/13/034042200-sukran3.pngDosyamızın ikinci gününde ise yangının sorumluluÄŸunu üstlenen olmamasına karşın, binayı paylaÅŸma yarışının sürdüğü gerçeÄŸinin altı çiziliyor. Ortada bir sigorta çıkmazı da var. Atatürk Kültür Merkezi’nin sahipliÄŸi tartışılıyor. Merkezin kullanılması hakkının verildiÄŸi kültür kurumları, sanat etkinlikleri belli ama sahipliÄŸinin tartışmaları sürüyor. Ä°nÅŸaat yıllar boyu sürüyor, tamamlanamıyor. Bir daha bir daha yeniden yapılması gündeme geliyor. O günler için geçerli geliÅŸmeler, inanılır gibi deÄŸil ama bu günlere aynen taşınmış görünüyor. Atatürk Kültür Merkezi inÅŸaatı, sahipliÄŸi tartışmalarına nokta konulamıyor../Archive/2020/11/13/034043137-sukran4.png256 SANIKLI THKP DAVASI BAÅžLIYORAralarında Yusuf Küpeli ve Yılmaz Güney’in de bulunduÄŸu 256 sanıklı THKP davası, Selimiye’de özel olarak hazırlanan salonda 16 Nisan 1973 tarihinde baÅŸlıyor. Türkiye Halk KurtuluÅŸ Partisi ve Cephesi adlı gizli örgüt sanıklarının ilk günkü oturumda ancak 123’ünün kimlik tespitleri yapılabiliyor. DuruÅŸma ilk günün fotoÄŸrafı ile 17 Nisan günlü gazetemizin birinci sayfasında yayımlanıyor. Yılmaz Güney’in karesini görüp, çok sayıda yerli ve yabancı gazeteci izleyici notunu da görünce, daha önce Cumhuriyet okurları ile paylaÅŸtığımız 12 Mart’ın ilk operasyonlar döneminden kimi anıları anımsatmak gereÄŸini duyuyorum. Turhan Selçuk’un 12 Mart’ın ilk ünlü pazarı, sokaÄŸa çıkma yasağı üzerinden yapılmış büyük operasyonlar ve iÅŸkencelerin geçmiÅŸinden kimi satır aralarını paylaÅŸmak gerekiyor.. Turhan Selçuk’un bir gözünün kaybı ile akciÄŸerlerindeki zar yapışması, kaburga kırıklarına mal olan 1. Åžube’deki iÅŸkence günleri, kendi el yazısı ile tanıklık notlarına dönüşümüzde, aynı ortamda iÅŸkence gören Yılmaz Güney ile Ruhi Su’yu unutmak olanaksız.. Davaya düşünce özgürlüğü, insan hakları ekseninde dünya basınının ilgisini de açıklıyor.DURUÅžMALAR Ä°LERLEDÄ°KÇE AÄžIR Ä°ÅžKENCE, KONTRGERÄ°LLA Ä°FADELERÄ° ARTIYORYılmaz Güney 5 Temmuz günü Cumhuriyet’te yayımlanan ifadesinde, açık ya da gizli bir örgüte üye olmadığını söylüyor. Sorgulamalarında yapılmış suçlarla uzaktan yakından iliÅŸkisi olmadığını, dava kapsamındaki birkaç öğrenci liderini önceden tanımanın ötesinde bir bağın kurulamayacağını vurguluyor, 11 Temmuz tarihli Cumhuriyet’te Çayan’ları ihbar ettiÄŸini söyleyen Kızıldere muhtarının ifadesi var. ErtuÄŸrul Kürkçü, muhtarın ifadesi üzerinden sorulan soruyu yanıtlarken, silahla tehdit ettikleri iddiasının doÄŸru olmadığını söylüyor. 17 Temmuz tarihli oturumların 18 Temmuz tarihinde yayımlanan haberinde, Hava TeÄŸmeni Mehmet Alkaya her tür iÅŸkenceye uÄŸradığı ifadesini verir. Bir kez MÄ°T’te, 3 defa savcılıkta toplam 4 defa ifade verdiÄŸini, üç ay hücrede kaldığını anlatıyor. Avukat tutmasına izin verilmediÄŸini, 6-31 Mart tarihleri arasında MÄ°T’te elektrikten falakaya, her türden küfre, arkadaÅŸlarının iÅŸkencelerine tanıklık ettirilmeye kadar ağır maddi ve manevi iÅŸkenci gördüğünü ifade ediyor. Emekli Yüzbaşı Ä°zzet AydoÄŸdu, ne sivil ne de askeri merkezlerde ifadesinin alındığını söylüyor. “Gözlerim baÄŸlı, ellerim ve ayaklarım sicimli bilmediÄŸim bir yerde sorgulandım†dedikten sonra, sabah evinden alınıp götürenlerden “kontrgerilla†sözünü duyduÄŸunu vurguluyor. Orada yaÅŸadıklarından sonra, hazırlık soruÅŸturmasında yer alan ifadeleri imzaladığının altını çiziyor. Bu koÅŸullarda verdiÄŸi ilk ifadelerini kabul etmiyor.HATÄ°CE ALANKUŞ’UN ÖLÃœMÃœ ÃœZERÄ°NE 258 SANIKLI DAVADA OLAY ÇIKIYOR25 Temmuz tarihli Cumhuriyet’in haberinde Hatice Alankuş’un ölüm haberi üzerine olay çıktığı duyuruluyor. 24 Temmuz tarihli duruÅŸmada, bir gün önce bağırsak düğümlenmesinden hastaneye kaldırılan mimar Hatice Alankuş’un ölüm haberinin yayılması üzerine çıkan olaylara yer veriliyor. Sanık Ãœlkü Ahmet söz alarak can güvenliÄŸinin kalmadığını, geçmiÅŸ olayların geliÅŸmesi üzerinden ayrıntılarıyla açıklıyor. Salon gazetecilere kapatılıyor. Savcı ve sanıklar arasında sert tartışmalar yaÅŸanıyor. Salona jandarma alınıyor. Mahkeme duruÅŸmalara 30 Temmuz’a kadar ara verilmesi kararını alıyor.ASKERÄ° YARGITAY, Ä°SMAÄ°L BEŞİKÇİ’NÄ°N CEZASINI ONAYLADINokta konulamayan, yıllar içinde yenisi gelen yargılamaların örneÄŸi olarak, 7 Mart 1973 günü verilmiÅŸ, 8 Mart günlü gazetemizin birinci sayfasından yayımlanmış bir Ä°smail BeÅŸikçi mahkûmiyetine daha yer vermek istedik. Haberin içeriÄŸi Askeri Yargıtay’ın Ä°smail BeÅŸikçi’nin 8 yıl 4 aylık cezasını onaylıyor. Haberi verilen davaya göre BeÅŸikçi Erzurum Ãœniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’ndeki dersinde, sosyoloji konusunun dışına çıkarak, öğrencilerine Marksist-Leninist ideolojiyi benimsetmeye çalışmış. Mahkeme temyiz isteklerini reddederek 141-142 173. madde suçlarını iÅŸlemiÅŸ, cezası onaylanmış.TÖB-DER GENEL BAÅžKANI ILE 11 ARKADAÅžI BERAAT EDÄ°YOR15 Nisan 1973 günü yayımlanan Cumhuriyet’in haberinde yer verildiÄŸi üzere, TÖB-DER Genel BaÅŸkanı Ali Bozkurt, sekreter Nural Gürsal ve 10 arkadaÅŸları hakkında açılmış davada, baÅŸkanın aksine oy vermesine karşın, Ankara Sıkıyönetim 1 No’lu mahkemede beraat kararı veriliyor. 22 Eylül tarihli sayfamızda yer alan haberde ise, TÖB-DER’in ilerici ve Atatürkçü öğretmenlerin tasfiye edilmesine iliÅŸkin haber yayımlanıyor. Öğretmen okullarından yursever, Atatürkçü öğretmenler tasfiye edilerek öğretmenlerin halkı uyandırma görevini yapmalarının engellendiÄŸinin altı çiziliyor. Son yıllarda gittikçe artan öğretmen kıyımlarından örnekler veriliyor. Danıştay ve mahkeme karararının gereÄŸinin yerine getirilmediÄŸinin altı çiziliyor. 10 Kasım tarihli Cumhuriyet’in haberinde ise, TÖBDER’in BaÅŸbakan Talu’ya baÅŸvurarak öğretmenlere yapılan saldırıların önlenmesini istediÄŸinin açıklaması yapılıyor. YaÅŸanan somut olaylardan örnekler sunuluyor. Yeri gelmiÅŸken, oldubitti anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi ile TÖS’ün kapatılması sonrası, 12 Mart yönetimi döneminin içinde yaygın bir biçimde TÖB-DER yönetimleri ve kadrolarının faaliyetlerinin hedef tahtasına alındığı, çok sayıda yargılama, iÅŸkence örneklerinin, ülkenin her yerinde yaÅŸandığını dava dosyaları da içlerinde olmak üzere gündeme taşımak gerekiyor./Archive/2020/11/13/034044528-sukran5.pngLÄ°SELÄ°LERÄ°N YARGILANMASISöz öğretmen ve öğrencilerin yetiÅŸtirilmesine karşı baskılardan açılmışken 5 Haziran 1973 tarihli Cumhuriyet’te yayımlanmış haber ve kupürünü geçmemek gerekiyor. Lise öğrecileri ile öğretmenlerinin birlikte yargılandıkları davanın fotoÄŸraflı haber kupüründen görüleceÄŸi üzere öğrenci ve öğretmenleri için 5-20 yıllık hapis cezaları isteniyor. Bolu lisesi ve dengi okullara iliÅŸkin açılmış davanın haberinde, “Dev-Lisâ€in kurulmuÅŸ olması suç sayılıyor. Yargılama askeri mahkemede yapılıyor.CAN YÃœCEL VE ARKADAÅžLARI HÃœCREDEN ÇIKIYORCumhuriyet’in 17 Eylül tarihli birinci sayfasında yer alan haberi okurla paylaÅŸmamak olmaz. Adana Cezaevi’nin siyasi hükümlüler kısmında, olayın yaÅŸanma tarihine göre 19 gün önce yaÅŸanan olayda mahkûmlar arasında çıkan kavga sonrası verilen disiplin cezası ile Can Yücel de hücreye kapatılma cezası alıyor. Haberin yayımlanmasından bir gün önce de arkadaÅŸlarıyla birlikte hücreden çıkarılması, gazetemizde yayımlanan haberin konusu oluyor. Can Yücel ve 17 arkadaşı, 17 kiÅŸinin bulunduÄŸu daha iyi bir hücreye alınıyorlar. Kendilerinin daha rahat orkuyup yazabilmeleri olanağının saÄŸlanması için çare arandığı bile vurgulanıyor. Ä°lhan Selçuk durur mu? 30 kasım 1973 tarihli köşesinde, Can Yücel’den bu tarihten sonra gelen iki ÅŸiir eÅŸliÄŸinde “Şaka-Maka†baÅŸlıklı köşesinde okurları ile paylaşıyor.. “Can Yücel’den bir mektup aldım. İçinden iki ÅŸiir çıktı.. ‘Şaka-maka deÄŸil,/ Yüz bin mahkûmla bir milyon işçi/Af diye, iÅŸ diye, inim inim/Dışarı çıkmayı beklerken hacet kapılarında,/Åžu bizim devleti yönetenler/Bir kabine bile kuramıyorlar kırk gündür!’ Can, Adana Cezaevi’nde döktürüyor. Yazar ile cezanın hali budur: İçeride tek durmaz, dışarda tek durmaz; konuÅŸur da konuÅŸur; sussana be adam!... Can Yücel’in! Adana’dan gönderdiÄŸi ikinci ÅŸiirin adı: HAPÄ°SHANECÄ°LÄ°K. “Tam bir yıl oldu bugün, bu ÅŸerefli uÄŸraÅŸa baÅŸlıyalı./Åžu ana kadarki sicilim, eh oldukça baÅŸarılı./Ama bu, benim kiÅŸisel yeteneÄŸimden çok,/ Toplumca hapse düşkünlüğümüzden olmalı†Şiirin altındaki tarih 25 Kasım 1973 Yıllardan beri çalkalanan toplumda aydınları hapse atmakla hiçbir davanın çözülemeyeceÄŸini 14 Ekim seçimlerinde algıladık. Tutuculuk ve gericilik yollarında her zorlama, kafasını ister istemez duvarlara çarpacaktır... Kural budur...
Şükran Soner
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/644545-1973-27-mayis-kazanimlarini-geri-puskurtmede-her-yol-gecerli-haksiz-hukuksuz-davalar-yili/