Türkiye’yi kullanma kılavuzu
Bir yakınım ‘Türkiye’de yaÅŸayamazsın, sadece hayatta kalmaya çalışırsın’ demiÅŸti. Ona göre ‘yaÅŸamak’ bizim topraklara ait bir olgu deÄŸil, gerçek baÅŸarı ise güme gitmemekti. Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’nun CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ı hedef alan son karikatürünün Türkiye’de geleneksel ve sosyal medyada paylaşılmaması bana bu sözü anımsattı. Bu ülkede yaÅŸayanlar, tüm dünyanın görüp üstüne rahatça yorum yaptığı karikatürü paylaÅŸmanın onları güme götürecek ağır bedelini, çoÄŸunlukla birinci elden bilir çünkü. Çünkü; iktidarların genellikle ilk hamlesi sivri dilleri kesmek olur. O diller meydanlarda ibret olsun diye teÅŸhir edilirken, diÄŸerlerinin ne dediÄŸi, ne yazdığı, nasıl söylediÄŸi ÅŸahince gözlenir. EÄŸer fazla konuÅŸursanız, önce yalancılıkla sonra aÅŸağılamakla sonra ülke kutsallarına saldırmakla suçlanırsınız. Sosyal medyada yedi yıl önce paylaÅŸtığınız bir yorum yüzünden sorguya çekilebilirsiniz. Sokak röportajlarında sıradan bir vatandaÅŸ olarak öfkenizi yansıtırsanız, eviniz basılabilir. Muhalefetin dilini temsil eden bir siyasetçi ya da gazeteciyseniz hapislerde çürüyebilirsiniz. Siyasi oyunlarla iÅŸinizi, itibarınızı, hayatınızı kaybedebilirsiniz. ***Dilinizi tutmanız, tonunuzu düşürmeniz, konularınızı sınırlamanız buyurulur, aksinin buz gibi sonuçları olduÄŸu derhal öğretilir. Korku, kaygı, tasa insani duygular. Siz de dudağınıza gelen sözcükleri yutmaya, dilinizin altına saklamaya, başınızı diÄŸer tarafa çevirmeye baÅŸlarsınız. Hele bir de aÄŸzınız yanmışsa, konuÅŸmaya tövbe edersiniz. Dostlarınızla buluÅŸtuÄŸunuzda telefonlarınızı uzaklaÅŸtırır, önce çevrenize bakar, sonra fısıltıyla size dert olanları anlatırsınız. Aileniz size ‘bu konulara girme, başın yanar’ diye nasihat eder. DiÄŸerleri ‘KonuÅŸsak ne olacak, biz mi çözeceÄŸiz sorunları’ diyerek sizi rahatlatmaya çalışır. Ellerinden hiçbir ÅŸey gelmediÄŸini kabul ederek sırtlarındaki ürpermeyi bastırmak için ‘hafif’ konular seçerler. Siz diÄŸer tarafa bakarken konuÅŸma gafletine düşmüş olanların feryatlarını duyarsınız. ***AdaletsizliÄŸin, yolsuzluÄŸun, haksızlığın, sahtekarlığın, yoksulluÄŸun, sömürünün, cinayetlerin, tecavüzlerin çığlıkları kafanızın bütün deliklerinden içeri sızar. Ama tepenizde kapkara bir örtü…AÄŸzınızı açsanız, sizi yutacak diye susmaya devam edersiniz. ‘Benim gücüm ne ki’ dersiniz kendinizi avutmak için. ‘Ben konuÅŸsam, ses çıkarsam ne olacak. DeÄŸiÅŸim benimle baÅŸlamaz ki’…Ayakta kalmak için size dayatılan kullanma kılavuzuna sığınır, koÅŸullandığınız sloganı tekrarlarsınız; ‘Sus ve önüne bak’. YuttuÄŸunuz sözcüklerin bedeninizi ve ruhunuzu zehirlemesine engel olamazsınız. ‘Esas olan yaÅŸamak deÄŸil hayatta kalmak’ diye ikna etmeye çalışırsınız kendinizi. Sonra bir gün, kulağınıza bir ses çalınır. Uzun süredir konuÅŸmadığınız için sesleri de tanımanız kolay deÄŸildir artık. Bir türkü, bir kahkaha, bir ÅŸiir, bir çaÄŸrı…Kara örtünün altı boÄŸucudur ama ses size yine de ulaşır. Ruhunuzu ele geçirir.Ä°ÅŸte o anda, zehrin sizi felç ettiÄŸini düşündüğünüz, nefesinizin en çok tıkandığı o anda, ciÄŸerlerinizi yırtarak bağırmanız gerekir. ***İçinizde ÅŸiÅŸen tüm sözcükleri o kara örtüye doÄŸru haykırmak ve onu yırtmak… Sonrası mı? Sonrası umudun ılık neÅŸesi…Â
Elçin Poyrazlar/Çuvaldız
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/645310-turkiyeyi-kullanma-kilavuzu/