Korkunun ve dehşetin romanı
/Archive/2020/11/16/183855633-ic4.jpgJosh Malerman’ın Malorie - Bir Kafes Romanı, insanların delirmesine sebep olan yaratıkların doldurduÄŸu bir dünyada hayatta kalmaya çalışan bir anneyle iki çocuÄŸunun macerasını anlatıyor.Tekinsizlik kiÅŸinin kendini bir dehÅŸet hâli içerisinde bulması ve kontrol kaybı yaÅŸamasıdır. DehÅŸet ise insanın hazırlıksız bir durumda ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya gelmesidir. Öte yandan kaygı, bilinmeyen tehlikeye karşı tedbir almak, zihni sürekli bununla meÅŸgul etmektir. Korku ise bir bilinen gerektirir.Josh Malerman’ın Netflix filmi Bird Box’a ilham veren Malorie - Bir Kafes Romanı isimli kitabı bu kavramlarla örülü bir metin olarak karşımıza çıkıyor. Zira bir gün dünyaya birtakım gizemli yaratıklar gelmiÅŸtir ve onlara bakıldığı takdirde insanlar en büyük korkularıyla yüzleÅŸerek akıllarını yitirmektedirler. Hatta delirmek için onlarla temas etmenin yeterli olacağını düşünenler de vardır.Bu delilik haliyse insanların hem kendilerini hem de birbirlerini öldürmelerine sebep olur. Bu yüzden, Tom ve Olympia isimli iki ergen çocuÄŸuyla sürekli gözbağıyla dolaÅŸmak zorundadır Malorie. Hatta uzun kollu kıyafetler giyerler ve eldiven takarlar./Archive/2020/11/16/183831774-ic2.jpgDEHÅžETLÄ° BÄ°R TEKÄ°NSÄ°ZLÄ°K!Bu tekinsizlik ortamında dehÅŸete düşerek kontrolünü kaybettiÄŸi için kontrolcü bir anneye dönüşmüş hatta yer yer paranoyaya kapılmıştır. Oysa Freud, Jung, Lacan gibi psikanalistler paranoya, hezeyan, halüsinasyon, ÅŸizofreni gibi durumların bir delilik hâli deÄŸil, aksine zihnin kendini savunma mekanizması olan ikinci semptomlar olduklarını belirtir.Malorie’nin zihnini kaygı (anksiyete) kuÅŸatmıştır çünkü yaratıklar bilinmeyendir. Ayrıca korku içerisindedir çünkü onu sürekli takip eden, bilinen bir düşmanı da vardır: Gary. DehÅŸet ise her taraftadır.Ancak bir gün, yaratıkların içeri sızacağı tek bir boÅŸluÄŸun dahi olmadığı, her tarafın örtüldüğü bir kulübede Kamp Yadin’de sürdükleri güvenli hayatları kapılarına gelen bir yabancıyla deÄŸiÅŸir. Yabancı, onlara nüfus idaresinden geldiÄŸini aklını yitirmeyen insanları kaydettiÄŸini ve yaratıklarla ilgili duyduÄŸu, gördüğü her bilgiyi not alarak bir külliyat oluÅŸturduÄŸunu söyler.Kuzeye giden bir “kör trenâ€den bahseder. Kaygı ve korku içerisindeki Malorie bu yabancı adamı içeri almaz fakat adam kâğıtları yine de kapının önüne bırakır. Bu kâğıtları Tom ve Olympia okur:“Tüm teorilerden haberdardı. Annesinin de aralarında olduÄŸu çoÄŸu kiÅŸi, yaratıkların insan algısının ötesinde olduÄŸuna inanıyordu. Onlardan birine bakmanın boÅŸluÄŸa, sonsuzluÄŸa ya da Tanrı’nın cemaline bakmaktan farksız olduÄŸuna.â€Notlardaki pek çok bilginin içinde yaÅŸayan insanların arasında Malorie’nin anne ve babası da vardır. Annesinin ve babasının yaÅŸadığını öğrenmenin verdiÄŸi duygusal etkiyle Malorie, çocuklarıyla birlikte kör trene gitmeye karar verir.../Archive/2020/11/16/183840227-kapakic3.jpgMALORIE VE PARANOYA!Romanın baÅŸlıca karakterlerine gelirsek; Malorie’nin ruh hâlini yinelenen bir motif olarak karşımıza çıkan ÅŸu cümle en iyi ÅŸekilde anlatıyor: “İçeride birisi varsa az sonra bıçaklanacak.â€Malorie, bir kulübeyi kolaçan ederken yahut bir tehlikeyle karşı karşıya geldiÄŸinde hep bu cümleyi söyler, paranoya içerisindedir. OÄŸlu Tom, adını aldığı Büyük Tom gibi sürekli icatlarla uÄŸraÅŸmaktayken, yaratıklara bakmanın, onları bulmanın bir yolunu aramaktayken Olympia ise gizli gizli kitap okumaktan haz alır.Trenden indikten sonra üçünün hayatı da deÄŸiÅŸecek, Olympia’nın sırrı da ortaya çıkacaktır. Malorie’nin zihninden hiç çıkmayan, görme engelli olmasına raÄŸmen deliren Annette de okurun merakını kamçılar. Yaratıkları görmemesine raÄŸmen nasıl delirmiÅŸtir?.. Annette bir semboldür fakat umudu mu yoksa umutsuzluÄŸu mu temsil ettiÄŸini okur kitabın son bölümünde anlayacaktır:“Kör olmasına raÄŸmen aklını kaçıran Annette’i düşündü. Evet, eski usul delirmiÅŸ de olabilirdi. Fakat Malorie o yaratıkların saçtığı deliliÄŸin nasıl göründüğünü bilirdi. Annette öylece tozutmuÅŸ deÄŸildi. Hele ki göremediÄŸi de düşünüldüğünde… acaba ne olmuÅŸtu?â€/Archive/2020/11/16/183823211-ic1.jpgZÄ°HNÄ°N SINIRLARINDAKitabın kurgusu da içinde barındırdığı korku, kaygı ve dehÅŸet kavramlarına uygun düşen yüksek bir tempoyla ilerliyor. Nitekim betimleme pek yok romanda, sürekli olaylar var ki tempo bir an için bile olsa düşmüyor. Bu da kitabı okur için tek solukta okunacak kitaplardan biri yapıyor.Öte yandan insan zihninin sınırlarında dolaÅŸan bir roman Malorie - Bir Kafes Romanı. Delilik olarak adlandırılan psikozun sebebi insanın en büyük korkularıyla yüzleÅŸmesi olarak belirtiliyor.Ä°nsan, büyük bir korkuyla karşı karşıya kaldığında bir travma geçirir ve bu denli büyük bir travmaya sebep olan yaratıkların neden dünyada oldukları bilinmez. Ä°ÅŸte bu karşılaÅŸma hâli okuru sorgulatır.Malorie’nin çocuklarına ısrarla gözbaÄŸlarını takmalarını tembih etmesi modern bireyin de hayatında pek çok gözbağı taktığını, travmalarıyla yüzleÅŸmekten kaçtığını, bu yüzden de ona rahatsızlık veren bu travmaları bir türlü iyileÅŸtiremediÄŸini, sürekli “mış gibi yapma†hâli içerisinde bulunduÄŸunu gözler önüne serer:“Körler okulundaki diÄŸer insanların iddia ettiÄŸi kadar sert ve oÄŸlunun bir öfke patlaması esnasında yüzüne vurduÄŸu gibi kısmen paranoyak olmasına raÄŸmen, var oluÅŸuna eÅŸlik eden karanlıkta yaratıklara, kamplara, yaÅŸama ve ölüme yer yokmuÅŸ gibi davranmakta da epey hünerliydi.â€Malorie - Bir Kafes Romanı / Josh Malerman / Çeviren: Aslı DaÄŸlı / Ä°thaki Yayınları / 336 s.
Metin Yetkin
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/645301-korkunun-ve-dehsetin-romani/