Yeni buluş yakında
Bir insan kendine rol model olarak Atatürk’ü almışsa; çalışkanlığı, azmi, disiplini, kendini mesleÄŸine adamışlığı onun öğretilerinden yola çıkarak benimsemiÅŸse ve sonunda doÄŸup yetiÅŸtiÄŸi toprakları bir Nobel bilim ödülü ile taçlandırmışsa; durup bir düşünmek gerekir... Durup bazı dersler çıkarmak gerekir.“YaÅŸadığınız ülkede Atatürk’ü tanımayan bir kiÅŸi bile varsa biz görevimizi yapmıyoruz demektir†diyen Aziz Sancar’dan bahsediyoruz.DNA’nın kendi kendini onarım mekanizmasını bulması Prof. Dr. Aziz Sancar’a 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü kazandırdı. Sancar tuttu ödülünü Anıtkabir’e bağışladı. Düzenlenen törende “bu madalyayı Atatürk’e, onun silah arkadaÅŸlarına ve Cumhuriyet’i kuranlara armaÄŸan ediyorum†demiÅŸti. Neden Anıtkabir’e hediye ediyorsunuz sorusuna verdiÄŸi yanıt netti: “BaÅŸka nereye koyayım. Atatürk ve Cumhuriyet'in bilimsel devrimlerine çok ÅŸey borçluyum. Düşünün bir; Sakarya Savaşı’nın en çetin günleri ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde eÄŸitim reformu üzerine tartışılıyor. Çünkü biliyor Atatürk, bu ülkede eÄŸitim ön plana çıkarılmazsa bir yere varılamaz. Bunu hayranlıkla karşılamamak mümkün deÄŸil. Tüm bunlar bugün için de geçerli. EÄŸer Türkiye eÄŸitime gereken önemi vermezse, kalkınmasını eÄŸitim üzerine kurgulamazsa uluslararası arenada refah seviyesini arttırması mümkün olmaz. Ailemden büyük destek gördüm ve Türkiye'de harika öğretmenlerden çok iyi bir eÄŸitim aldım. Bu ödül gökten inmiÅŸ bir ödül deÄŸildir, çok çalışmanın ve iyi eÄŸitimin sonucudur.â€Ve eklemiÅŸti “Bu Nobel’i ülkemin gençlerine adıyorum, bu Atatürk’ün ve Cumhuriyetin madalyasıdır, madalyayı Ata adına aldım, Ata’ya aittir ve yeri de Ata’nın yanıdırâ€.Orhan Bursalı’nın kaleminden “Aziz Sancar ve Nobel’in Öyküsü†bu sıradışı bilim insanımızı tüm yalınlığı ile anlatan önemli bir kitap. Åžiddetle öneririm. Kitabın önsözünde Sancar “Nobel aldıktan sonra ortaokul öğrencileri ile yapılmış bir röportajı izledim. Öğrencilerin çoÄŸu ‘Aziz Sancar deyince aklınıza ne geliyor?’ sorusuna ‘Nobel ödüllü’ ya da ‘şan şöhret’ gibi yanıtlar vermiÅŸler. Bu bir dereceye kadar çocuklar için olaÄŸan sayılır, ama bana aynı soru sorulursa yanıtım ÅŸu olur: “Hayatı boyunca çok ama çok çalışmış ve buluÅŸları ile insanlığa katkı yapmış bir vatanseverdir â€diye yazmış. Özetle Aziz Sancar’ı bugüne taşıyan en önemli deÄŸerler, kendine bilime adamışlığı ve çok çok çalışması... Ve vatanseverliÄŸiNobel’in ardından 5 koca yıl geçti. Aziz Sancar bu süre zarfında kendini yeniden laboratuvarına kapattı, çalışmalarına gömüldü. Sanki hiç Nobel ödülü almamış gibi...Peki ÅŸimdi neyin üzerinde çalışmalarını sürdürüyor?/Archive/2020/11/17/210854367-aziz2.jpegYAKINDA ÇOK ÖNEMLÄ° BÄ°R YENÄ° MAKALESÄ° YAYINLANACAKÄ°nternet üzerinden kendisi ile küçük bir söyleÅŸi yaptık. Ä°nsan biyolojik saatinin moleküler mekanizması üzerine çalıştığını söyledi ve ekledi: “Aziz bunun sonu yok mu diyeceksiniz ama moleküler mekanizma oldukça çetrefilli. ABD, Avrupa ve Japonya’da bizimki de dahil yaklaşık 10-15 laboratuvar 20 yıldır bunu çözmeye çalışıyor. Gelecek ay bu konuda önemli bir makalemiz yayınlanacak...â€Ä°nsanlarda ve tüm canlılarda Biyolojik Saat konusu Sancar’ın yıllarını verdiÄŸi bir araÅŸtırma alanı. 3 yıl önce Nobel Tıp Ödülü bu konuda çalışan bilim insanlarının buluÅŸlarına verilmiÅŸti. Sancar biyolojik saat ile ilgili genler bulmuÅŸ ve bazı mekanizmalarını çözmüş olmasına raÄŸmen ikinci Nobel’i kıl payı ile kaçırmıştı. Sancar o zaman bize “eÄŸer Nobel 3 deÄŸil 5 kiÅŸiye veriliyor olsaydı, bu Nobel’e de ortak olurdum†demiÅŸti. Sancar sözlerini şöyle sürdürdü: “Biyolojik saatle DNA onarımı iliÅŸkisini biz 2009 yılında keÅŸfetmiÅŸtik ve o iliÅŸkiyi hedef olarak kullanıp kanser kemoterapisinde özellikle de kalın bağırsak kanseri tedavisinde daha etkili bir yöntem geliÅŸtirmeye çalışıyoruzâ€. Bilimsel araÅŸtırmalar çok uzun soluklu çalışmalardır. Sancar kendisine ulaÅŸmaya çalışan bir hasta yakını ile arasındaki diyaloÄŸu şöyle aktardı: “Geçenlerde bir hanım, bir yakınının kalın bağırsak kanseri olduÄŸunu ve benim kanser kronoterapisi üzerine çalıştığımı bildiÄŸi için benden tavsiye istedi. Kusura bakma dedim, bu konuda uÄŸraşıyoruz ama bu iÅŸler yavaÅŸ ilerler; öyle ki bazen projeyi baÅŸlatan araÅŸtırmacının ömrü projeyi bitirmeye yetmez... Hanımefendi cevabımı olgunlukla karşıladı: ‘Allah size uzun ömür versin ki bu iÅŸi çözebilesiniz’ diye yazdı. Demek istediÄŸim; bir bilim insanına ne üzerine çalıştığını 10 yıl ara ile sorarsanız, genellikle aynı yanıtı alırsınız; çünkü önemli bir buluÅŸ yapmak çok zaman alıyor.â€'HALA GÃœNDE 12 SAAT ÇALIÅžIRIM'‘Sizin çalışma temponuz nedir?’ sorusuna yanıtı ise şöyle oldu:  “Ben hala günde 12 saat çalışırım. Sabah 7-8 arası gelir sabah vardiyası ile uÄŸraÅŸtıktan sonra eve öğle yemeÄŸine giderim. Sonra tekrar gelir ve öğleden sonraki iÅŸlere koyulurum. Çalışmaları ekiple birlikte tartışırız, onlara elimden geldiÄŸi kadar yön vermeye çalışırım. Kalan zamanımı, makale yazmak, yeni yayınları okumak ve haftada 2 ders vermekle geçiririm. Öğrenci ve asistanlarım ya sabah ya da öğleden sonra çalışabilirler; pandemi yüzünden tüm gün laboratuvarda çalışmalarına izin verilmiyor.â€Â /Archive/2020/11/17/210939585-aziz4.jpegTÃœRKÄ°YE'YE HALA KÃœSKÃœN MÃœ?Aziz Sancar’ın Nobel madalyası 2016 yılında Anıtkabir’de sergilenmeye baÅŸlanmış, Sancar da 2 yıl sonra Ata’yı ziyaret edip madalyanın sergilendiÄŸi alanı Orhan Bursalı ile gezmiÅŸti. Bursalı ile söyleÅŸisinde Türkiye’deki siyasi geliÅŸmelerden rahatsız olduÄŸunu “Ben küsüm ülkeye†diye ifade etmiÅŸti. Ãœlkenin toplumca bölünmüş yapısı kendisini son derece üzüyor ve ülkeye gelmek istemiyordu. Kendisine “Bu kırgınlık sürüyor mu?†sorusunu yönelttim. Yanıtı: “İnsan anne-babasına kısa süre küs olabilir, ama yıllarca olamaz. Vatan da benim için öyle. Türkiye’yi, ailemi ve dostlarımı özlüyorum. Mayıs-Haziran 2020’de Türkiye’ye gelip Kars, Van, Erzurum, Elazığ, Diyarbakır ve Mardin gibi DoÄŸu/GuneydoÄŸu illerindeki üniversiteleri ziyaret etmeyi planlıyordum, ama bildiÄŸin gibi Covid-19 salgını geldi ve burada kaldım†oldu. 'GENÇLERE TAVSÄ°YEM'“Gençlere tavsiyem, her zamanki gibi, â€Aman güzel kardeÅŸim gözünü seveyim, günlük politikayla uÄŸraÅŸmayın, kendi iÅŸinize bakın ve elinizden geldiÄŸi kadar temel bilim ve teknoloji konularına odaklanınâ€. Türkiye’de temel bilim çok önemli. Teknoloji iyi faydalı ama taşıma suyu ile deÄŸirmen dönmez. Her alet edavatı ithal etmeye kalkarsak diÄŸer ülkeler ile yarışamayız.â€/Archive/2020/11/17/210959975-aizi5.jpegTÃœRK EVÄ° ‘NÄ°N AÇILIÅžI 23 NÄ°SAN 2021’DENobel ödülünden kazandığı paranın bir kısmını 2007 yılında eÅŸi ile birlikte Türk kültürünü Amerika'da tanıtmak amacıyla “Carolina Türk Evi†inÅŸaatı için kullanıyorlar. Aslında 29 Ekim’de açılışın yapılması hedeflenmiÅŸti, ancak Covid-19 pandemisi iÅŸleri bozdu. “Türk Evi iÅŸlerine vakfın baÅŸkanı olan eÅŸim Gwen bakıyor. Sabahtan aksama kadar inÅŸaat iÅŸleri, müteahhit, Türk mermerleri, dolap, kapı vs ile uÄŸraşıyor. Allah’tan bu iÅŸe gönül vermiÅŸ 4 Türk arkadaşımız var: Ä°smail Arslan, Nihat Çubukcu, Bülent Ender ve Fevzi Yalın. Ayrıca Türkiye’de 1960’larda Barış Gönüllüsü olarak çalışmış; Amerikalı Türksever Jordan Scepanski. Hepsi vakfın yönetim kurulu üyeleri ve çok yardımcı oluyorlar. Cumhuriyet Bayramı’na bitirmeyi hedefliyorduk ama COVID-19 nedeniyle büyük bir açılış merasimi yapamayacağımızdan açılışı sonraya bıraktık. Ä°nÅŸaat bitti; Türk çinileri, Mardin taşı hepsi yerleÅŸtirildi. Ben pek ayrıntıları bilmiyorum, ama 10 Kasım’da açmak uygun olmaz. Niyetimiz 23 Nisan 2021’de açılışı yapmak.'ANNEM BÄ°R KÖY Ä°MAMININ KIZIYDI, ATATÃœRK'Ãœ TAPARCASINA SEVERDÄ°'8 eylül 1946’da Mardin’in Savur ilçesinde Abdülgani ve Meryem Sancar’ın 8 çocuÄŸunun 7. si olan Sancar’ın babası çiftçiydi. Annesi ise bir köy imamının okuma yazma bilmeyen kızı. Sancar Annesi Meryem Sancar’ı ‘hayatta tanıdığım en zeki kadındı. Ayrıca çok ilericiydi. Atatürk’ü taparcasına severdi. Atatürk’ün yaptığı devrimleri kendi hayatına getirdiÄŸi deÄŸiÅŸiklikleri gördü. O bakımdan annem büyük Atatürk hayranıydı. Atatürk’ün fazla vurguladığı konu eÄŸitim ve bilimdi, onu annem de anladı. O bakımdan bütün çocuklarına 'okuyacaksınız’ dedi ve onun sayesinde hepimiz okuduk" diye anlatmıştı. Sancar Nobel komitesine gönderdiÄŸi biyografisinde ise çocukluÄŸunun bir bölümünü şöyle anlatıyordu: “Her zaman yeterince yiyeceÄŸimiz oldu, ama ayakkabı bir lükstü. Orta ikinci sınıfa kadar ayakkabıyı sadece okula giderken giyerdim...â€/Archive/2020/11/17/210927601-aziz3.jpegLABORATUVARDA KAÇAK YAÅžAYAN BÄ°R ADAM VARYıl 1973 ÅŸubatı. Güvenlik görevlileri bir adamı hastanenin acil servisinde hortumla yıkanırken yakalarlar. Kimdir, nedir bilinmez. AraÅŸtırırlar, görürler ki adam laboratuvarda çalışıyor, ama evine gitmiyor orayı yatakhane olarak kullanıyor. Ortalık karışır.. Aziz Sancar’dır o adam.  BaÅŸarı öyle kolay gelmez. Hele konu bilimsel araÅŸtırmalar ise. Hele yabancı bir ülkede yabancı bir kültürün içinde isen.. Sancar da birçok insan gibi büyük tıkanmışlıklar, bunalımlar yaÅŸamış. Sosyal ve kültürel ÅŸoklar, yalnızlık... Ä°ddialı bir doktora öğrencisi. Ama hocası ile sorun yaÅŸar. Öyle ki psikoloÄŸa baÅŸvurmak zorunda kalır. Sonuç: Kendini toparlayabilmek için Türkiye’ye Savur’a doÄŸduÄŸu topraklara döner ve 6 ay kadar hekim olarak çalışır. Ama aklında ABD’ye araÅŸtırmalarına geri dönmek vardır. Ama arada bir durak olacaktır. Aldığı NATO bursuna aracılık eden TÃœBÄ°TAK yetkilileri “ABD’de sorunlar yaÅŸadın bu kez Ä°ngiltere’ye git†derler. Lancester Ãœniversitesi’nde çok zaman harcamaz çünkü buradaki araÅŸtırmalar ona yetersiz gelecektir. Son parasıyla biletini alır ve ABD’ye döner. Sancar için bilim ve araÅŸtırma macerası, Nobel’e uzanan ince ve uzun yol, asıl ÅŸimdi baÅŸlayacaktır. Bir konuÅŸmasını dinlediÄŸi Dr. Claud Rupert ile çalışmak üzere Texas’a gitmeyi planlamaktadır. Mektup yazar. Yanıt şöyledir: “Sana verecek paramız yok, seni mali bakımdan destekleyemeyiz.†Hemen eÅŸyalarını toplar Texas’a uçar. Dr. Rupert’in laboratuvarının kapısına dayanır: “Ben geldim. Para istemiyorum. Tek istediÄŸim fotoliyaz enzimi üzerine çalışmak...â€Dr. Rupert tamam gel der. Evi yoktur, orada bulunan diÄŸer ülkelerden gelmiÅŸ bazı Müslüman arkadaÅŸlarının evinde kalır, çoÄŸunlukla da gizlice geceleri laboratuvarda yatıp kalkar. Taa ki görevliler kendisini orada yakalayıncaya kadar... Fakat bu olay Dr. Rupert’in kendisine burs bulması gibi mutlu bir olayla sonlanır.. Sancar’ın olaÄŸanüstü öyküsünü, kitabında okuyun.Â
Özlem Yüzak
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/645545-yeni-bulus-yakinda/