Türkçe Haberler En Son Başlıklar
“Göz açıp ‘Atatürk’ demiÅŸim, Cumhuriyet’i öğrenmiÅŸim!â€
figure >
Gözünü açıp “Atatürk†demiş, gözünü açıp Cumhuriyet’i öğrenmiş, eğitimin eğitim olduğu dönemde adı Atatürk olan üniversiteyi dereceyle bitirmiş ve adı Atatürk olan öğretiye bir ömür vermiş/veren usta yazar Neşe Doster’in yeni kitabı Atatürk’e Hasret Mürekkepli Mektuplar, bir hayalin yaşama geçmesi. Her konuda yol gösteren, ufuk açan, derde deva olan Atatürk’e duyduğu gönül borcunun, vefa borcunun ifadesi. Neşe Doster’le her satırında Büyük Atatürk’ün ışığında soluk alıp verdiği kitabını konuştuk.
/Archive/2020/11/19/003216868-kapakic1.jpg- Atatürk’e iliÅŸkin sayısız araÅŸtırmalarınız, Atatürk için yazdıklarınız, ülkemizde ve yurt dışında Atatürk’le ilgili konuÅŸmalarınız ve sahnelenen kısa oyunlarınız olduÄŸu düşünüldüğünde; Atatürkçü düşünceye bir ömür verdiniz/veriyorsunuz…Öz ve biçim baÄŸlamında da yapıtlarınıza damgasını vuran modern Türk yazın anlayışını anlatmanızı rica ederek baÅŸlayalım söyleÅŸimize.Zira yapıtlarınızın izleÄŸini; kaleme aldığınız yapıtın türüne göre kimi zaman belgesel kimi kurgusal bir düzlemde ama sorgulayan, aklın ışığında, toplumsal gerçekçi bir biçemde ve türler arası bir yapıda ortaya koyuyorsunuz.Öncelikle mahkemelerinde Cumhuriyet, laiklik, Atatürk karşıtı davaların görülmediÄŸi aydınlık bir kent olan Kars’ta doÄŸdum, cumhuriyet deÄŸerlerine yürekten baÄŸlı bir ailede yetiÅŸtim. EÄŸitimin eÄŸitim olduÄŸu yıllarda her biri hamurumuza ayrı maya katan hocalarımızın ellerinde yoÄŸuruldum. Kiminden yazı yazmayı, kiminden okuyup anlatmayı, kiminden hayatı paylaÅŸmayı, tümünden Atatürk sevgisini öğrendim…Yine altını sık sık çizdiÄŸim gibi; Adı GAZÄ° olan ilkokula gidip, adı ATATÃœRK olan ortaokulu bitirip, adı ATATÃœRK olan üniversiteden mezun olduktan sonra adı CUMHURÄ°YET olan lisede mesleÄŸe ilk adımımı attım. Bu eÄŸitim geçmiÅŸiyle gurur duyup, kaderin bu ilginç döngüsünü okurla buluÅŸturmayı en büyük hayalim ve hedefim saydım. Dolayısıyla siz bugün elinizde bir hayalin hayata geçmesini tutuyorsunuz...Yazın anlayışıma gelince; liseden baÅŸlayıp üniversiteye uzanan eÄŸitim yolculuÄŸumda; Türk Dili ve Edebiyatı, Devrim Tarihi, Tiyatro Tarihi, Etkili Ä°letiÅŸim, Yaratıcı Yazarlık derslerine giren biri olarak, bu disiplinlerin hakkını vermeye çalıştım. Yazılarımda, konuÅŸmalarımda, kitaplarımda hep bu derslerin içeriÄŸinin izlerini sürdüm.O nedenle kitapta sizin deyiminizle duyarlı, öyküsel, anılara öncelik veren, geçmiÅŸle gün baÄŸlantısı kuran, türler ve nesiller arası buluÅŸmayı yeÄŸleyen, bazen belgesel, bazen duygusal, ama hep sorgulayan ve düşündüren bir anlatım yolu tercih ettim. Ayrıca bu benim gerek derslerimdeki anlatım biçimime, gerek yazılarıma, gerek konuÅŸma tekniÄŸime çok uygun olduÄŸundan okuru sıkmayacağını düşündüm./Archive/2020/11/19/003231227-ic2.jpg‘YAZARLIÄžIMIN EN ZORLU SINAVI’- Umutlu ama ‘hüzünlü’ bir dilin yazınınızdaki yoÄŸun karşılığına iliÅŸkin neler söylersiniz? Ve bu kitabınız sizin için yazarlık yaÅŸamınızda nasıl bir yerde duruyor?Karakter olarak duygusal bir alt yapım, çabuk etkilenen, çabuk hüzünlenen ve hemen umuda kapılan bir yapım var. Kitapta da altını çizdiÄŸim gibi yazmaya baÅŸladığım andan itibaren ne çektiÄŸimi, gözlerimde akmaya hazır bekleyen gözyaÅŸlarımı silmek için klavyenin başından kaç kez kalktığımı bir ben bilirim bir de ben! Yazarken baÅŸlıca kaygım bu ağır yükün altından nasıl kalkacağım idi.Neden derseniz, çok yanıtı var bu sorunun. Konu baÅŸlığım, kahramanımın büyüklüğü, kitabın ağır yükü ve sorumluluÄŸu, anlatacaklarımın çok, örneklerin derya deniz, okurun sabrının sınırı, kitap piyasasının durumu malumken kaygı duymamam mümkün deÄŸildi.Bu kitap benim onuncu kitabım. 1995 yılında ÇaÄŸdaÅŸ Yayınlarından Sami Karaören önsözüyle çıkan “Öğretmenin Günlüğü†adlı kitabımı yazarlık yolculuÄŸumun ilk adımı, kanıtı, tanığı ve iÅŸaret fiÅŸeÄŸi sayarım.Ancak “Atatürk’e Hasret Mürekkepli Mektuplar†adını taşıyan bu kitabı yazarlık hayatımın en zorlu sınavı, en onurlu görevi saydığımı ve bu çalışmamın Atatürk’e duyduÄŸum vefa, minnet, şükran borcumu ödeme çabası olduÄŸunu belirtmeden ve bu kitabın benim baÅŸyapıtım olduÄŸunun altını çizmeden geçemem…/Archive/2020/11/19/003349054-ic3.jpg- Kitabınızda da vurguladığınız gibi yazmak için, Gazi Mustafa Kemal’i anmak ve yanmış yıkılmış vatan toprağında Cumhuriyet mucizesi yaratan Atatürk’ü anlatmak için pek çok nedeniniz var. En önemlilerini dile getirirseniz neler söylersiniz?Kitabımın özünü anlatan ve 12’den vuran bu sorunuz için ÅŸunları söyleyebilirim: Kendimi bildim bileli O’na inanmak için, O’nu yazmak için çok nedenim vardı. Cumhuriyetin kilometre taÅŸlarına basarak yükselen biri olarak; Atatürk’ü vazgeçilmez bir kimlik kartı gibi yakama taktığım, Cumhuriyetin kazanımlarını altın bir anahtar gibi cebime koyduÄŸum, çaÄŸdaÅŸ ilkeleri ata yadigârı mücevher gibi boynumda taşıdığım günden beri duyduÄŸum minneti dile getirmek için çok nedenim vardı…Kalemi ne zaman elime alsam, özgürce konuÅŸup yazabilmeyi, bilimsel- çaÄŸdaÅŸ, eÅŸit eÄŸitim fırsatıyla beni aydınlatan ve yolumu açan Atatürk’e olan borcumu, ne zaman kürsüye çıksam, bana ışık olan, yolumu aydınlatan bir çift mavi göze olan minnetimi hiç unutmayan biri olarak, yazmak için çok nedenim vardı…139 yıldan beri “1881†daÄŸ gibi ortada durarak umut vermeye, ufuk açmaya, yol göstermeye devam ederken, 82 yıldan beri “1938†içimizi daÄŸlamayı sürdürüp, bizi sokaklara, meydanlara, salonlara, Anıtkabir yollarına dökerken, yazmak için çok nedenim vardı…Vefa duygusunu önemseyen karakterimle, iç dünyamı belirleyen duygusal kimliÄŸimle, yol hikâyemle örtüşen yaÅŸam çizgimle, özelikle de kitabın içeriÄŸini yansıtan mektuplarımla O’nu yazmak ve O’na yazmak için çok nedenim vardı…Sığındığım tek limanın Atatürk, sırtımı bir kaya gibi yasladığım tek yerin Cumhuriyet olduÄŸunun bilincine varmasaydım! Atatürk tarafından önüme açılan aydınlık yoldan geçmenin bana cumhuriyetin armaÄŸanı olduÄŸunu fark etmeseydim! BaÅŸarılarla, kazanımlarla, coÅŸkularla, umutlarla, hedeflerle, devrimlerle tanışmasaydım ÅŸimdi kim bilir nerede idim?Göz açıp Atatürk diyen, gözünü açıp Cumhuriyeti öğrenen ve büyük Atatürk’ün mayaladığı saÄŸlam hamurda ÅŸekillenen biri olarak önsözüm ve son sözüm ÅŸu ki; Bu kitapla ben okurları bir yolculuÄŸa çıkarmak istedim. Bu yolculuÄŸun farklı duraklarında onları bazen bilgilendirmek, bazen duygulandırmak, bazen gülümsetmek, bazen ÅŸaşırtmak ama hep düşündürmek istedim. BaÅŸardım mı bilmiyorum ancak denedim…Çünkü benim Atatürk’üm; Dara- zora düştüğüm her çıkmazımda, güvenim sarsılıp duvarlar arasında dört döndüğümde, bana çıkış kapıları gösteren aydınlığımdı. Öğrencilik yıllarımda koskoca dalgalar üzerime geldiÄŸinde, uykusuz gecelerin, bitmeyen derslerin, zorlu sınavların cenderesinde bana umut aşılayan ışığımdı. Açtığı yolla, verdiÄŸi haklarla beni elimden tutup çaÄŸdaÅŸ eÄŸitimle buluÅŸturan, yazar olmamın yolunu açan yol göstericimdi.O’nun kurduÄŸu destansı Cumhuriyet, 100 yıl düşünülerek bulunan bir merhemin adı ise, bu merhemin mucidi olan Atatürk’ü yazmak boynumun borcu idi…/Archive/2020/11/19/003423116-ic4.jpg- Okurları sımsıcak bir dille bilindiÄŸinden öte nasıl bir Atatürk’le yeniden buluÅŸturmayı da amaçladınız?Yıllara ve yollara yayılan eÄŸitim -öğretim sürecimde baÅŸucumdan ayırmadığım pek çok yapıt, kaynak, çeÅŸitli kitapların yanı sıra, ezber ettiÄŸim sözler oldu. Bunlardan biri Cumhuriyet döneminin ünlü yazarı gazeteci Falih Rıfkı Atay’dır.Öğrencilerime de sık sık anımsattığım bir sözünde Atay der ki; “Gençler! Bizim çektiklerimizi çekmemek ve bu ulusa çektirmemek istiyorsanız, siz de O’nu iyi tanıyınız. Mustafa Kemal bizimdi. Atatürk sizindir!†Ben bu derin anlam içeren sözü güncel deyimle mottom saydım ve hiç unutmadım.O nedenle okudukça anladığım, anladıkça anlatmaya - paylaÅŸmaya çalıştığım ve bitiremediÄŸim Atatürk’ü, 57 ciltlik dev bir eser sayarak, özellikle gençleri, Türk devriminin lideri ve mazlum milletlerin rehberiyle bir kez daha buluÅŸturmak istedim.Her kademedeki öğrencilerimi; SavaÅŸ meydanlarına kitaplarını taşıtan, ömrü boyunca elinden kitap düşmeyen, “çocukluÄŸumda elime 2 kuruÅŸ geçse, birini kitaba verirdim†diyen, ÅŸiirlerle beslenen, roman okuyan, not çıkaran gerçek bir entelektüelle bir kez daha buluÅŸturmak istedim…- O’nun cesaretini, düşünce bütünlüğünü, yaÅŸamını, yaptıklarını, baÅŸkaldırışını evrenselliÄŸini, ülkeden dünyaya açılan öngörüsünü, mücadele ruhunu, analitik düşünce yapısını, vasıflarını ve ulaşılmaz yurtseverliÄŸini yolan dille ortaya koyduÄŸunuz kitabınızı kronolojik bir izlekte iki bölüm olarak kurguladığınızı belirtiyorsunuz.Bu bölümleri, kitabın izleÄŸini anlatır mısınız? DediÄŸiniz gibi Atatürk’ün tarih sahnesine çıkışıyla baÅŸlatıyorsunuz... Sonra...BaÅŸta da vurguladığım gibi, konu kapsamlı ve kahramanım çok yönlü olduÄŸundan birinci bölümde; Atatürk’ün tarih sahnesine çıkışını, yaptıklarını, düşünce yapısını, izlediÄŸi yolu, karşılaÅŸtığı zorlukları, neleri önceleyip neleri ötelediÄŸini anlatmaya çalıştım.Ä°kinci bölümde ise yerli ve yabancıların gözüyle hakkında söylenenleri, çocukların O’na yazdığı ve benim yazdığım mektupları özetlemek istedim. Amacım “Devrim Tarihi†derslerinin tartışıldığı günümüzde derli toplu bir yol izleyerek, özellikle gençlere ve öğretmenlere kolay okunur bir kaynak, akıcı anlatım yolu izleyen bir baÅŸvuru kitabı sunmaktı. Okurla buluÅŸturmada baÅŸarılı olursam kendimi yeniden bir üniversite bitirmiÅŸ sayacağım hem de dereceyle…/Archive/2020/11/19/003439930-ic5.jpg- Öğreniyoruz ki Atatürk’le tanışmanız erken hem de çok erken yaÅŸlara dayanıyor. Anlatır mısınız o ilk teması?Bu sorunuz üzerine çok gerilere gitmem gerek. Rahmetli anneme göre Atatürk’le olan eÅŸsiz dostluÄŸum çok eskilere dayanırmış. Çocukluk yıllarıma, zorlanırsam biraz da bebekliÄŸime!Bitip tükenmez sorularımı büyük bir sabırla cevaplayan ve gerçek bir cumhuriyet kadını olan annemden duymuÅŸtum; “Gazi’nin asker, sivil, tahta başında, dans ederken muhteÅŸem gülümsemesiyle duvarlarımızı süsleyen resimlerine, dünyayla iliÅŸkini keserek bir heykel gibi hareketsiz durarak bakardın. Ta ki, “kıymalı makarna yaptım, yemeyecek misin?†sorusunu duyana kadar.YemeÄŸin biter bitmez kaldığın yere döner, sanki O’na bakarak büyülü bir yolculuÄŸa çıkar, yaşıtlarınla oynamak yerine boyundan büyük sorular sorardın. Bitip tükenmez soruların, sana erken okuma yazma öğretmeme neden oldu. Okumayı sökünce, sorular bitti, herkes yerine sen konuÅŸur oldun!†Annemin Atatürk’le dostluÄŸumun arka planına ait bu sözlerini unutamam…Büyük harfleri okuyan ama küçük harfleri yazamayan bir çocuk olarak, Gazi Ä°lkokulu’nun kapısından içeri ürkek adımlarla girerken, daha sonra Atatürk Ãœniversitesi’nden mezun olacağımı ve bu iki özel ismin yaÅŸamım boyunca ağırlığını, aydınlığını başımda ışıltılı bir taç gibi taşıyacağımı bilemezdim kuÅŸkusuz!Hele de adı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olan bitmez tükenmez öğretiyi hiçbir zaman bitiremeyeceÄŸimi düşünemezdim! Bu yol haritasıdır ki bugün bir kitap olarak ortaya çıktı ve sorular sordurarak beni sizin karşınıza oturttu…/Archive/2020/11/19/003508711-ic6.jpg- Ve ilerleyen yıllardaki kiÅŸisel tanıklıklarınızdaki ve baÅŸta mektuplarınız ışığında Atatürk’e ve sizin Atatürk’ünüze iliÅŸkin hangi anılara yer veriyorsunuz?Özellikle yurt dışında, dünyanın adeta dört bir köşesinde Atatürk konusundaki farkındalığa iliÅŸkin ilk elden tanıklıklarınız ve yorumunuz?Sizden önce yapılan söyleÅŸilerde de anlattım. Özellikle ülkemiz dışında gördüm ki; O’nu tanımayan, O’na hayranlık duymayan, O’nu örnek almayan yok. Merak uyandırmak adına birkaç kısa örnek vermek gerekirse; Suriye’de bindiÄŸim taksinin ÅŸoförüne; “Atatürk’ü tanıyor musun?†diye sorduÄŸum da; “Nasıl tanımam, canımdır O benim†şeklindeki cevabını unutamadım.Tunus’ta saÄŸlı sollu dükkânları olan bir caddede yürürken, esnafın ülkemize ait sporcuların adını sayarak söz atması karşısında sesimin yettiÄŸince; “Gazi Mustafa Kemal Atatürk†diye bağırınca, dükkânının kapısında müşteri bekleyen orta yaÅŸlı adamın, sesimin tınısına dönerek bana eliyle duvarı iÅŸaret ediÅŸini, duvarda yazılı “Mustafa Kemal Atatürk Caddesi†tabelasını gördüğümde duyduÄŸum gururu unutamadım…IÄŸdır’da konuÅŸmamın bitiminde yanıma gelen genç kadının; “Sizi Kübalı eÅŸimle tanıştırmak istiyorum!†demesi üzerine damada; “İlk öğrendiÄŸiniz Türkçe sözcük ne oldu?†diye sorup, “seviyorum†cevabını aldığımda, “kimi seviyorsunuz?†diye üstelerken; “Atatürk’ü ve eÅŸimi çok seviyorum†cevabı üzerine Kübalı damadımıza sımsıkı sarıldığımı unutamadım…Yıllarca tatil yaptığımız Åžile’de; Sahilde oÄŸlumla oynayan 3 yaşındaki oÄŸluna Mustafa Kemal diye seslenen ve son derece akıcı Türkçe konuÅŸan Dr. Williy Brandt’ın yanına iÅŸin aslını faslını öğrenmek için heyecanla koÅŸtuÄŸumda ondan dinlediklerimi unutamadım.“Babam uzun yıllar Türkiye’de kaldığı için kendimi Türk dostu olarak kabul ediyorum. Büyük Atatürk’e duyduÄŸum saygıdan ötürü oÄŸlumun adını Mustafa Kemal koydum!†derken yüzüme yansıyan ve gözlerimi dolduran duyguyu hiç unutamadım…Bakü Devlet Ãœniversitesinde’ki konuÅŸmamın bitiminde söz isteyen kadının; “Sizin ne iÅŸiniz var Arap’la? Koskoca cumhuriyetiniz var. Dalınızda, önünüzde Böyük Atatürk var. Men Atatürk’ün önünde baÅŸ eÄŸirem†sözünü ayakta alkışladığımı unutamadım. Buna benzer pek çok örnek var ama kitabın büyüsünü bozmamak adına geçiyorum…/Archive/2020/11/19/003529835-ic7.jpgYAKUP KADRİ’DEN Ä°LHAN SELÇUK’A ATATÃœRK!- Kitabı yazarken yer yer etkilendiÄŸiniz yazarlardan, Atatürk hakkında tarihî not niteliÄŸinde söylenen sözlerden yararlanarak da ilerlediÄŸini ifade ediyorsunuz. Bu yazarlar ve sözlere birkaç örnekle burada da anar mısınız?Yakup Kadri’den Hasan Ali Yücel’e, Åževket Süreyya’dan Mahmut Esat Bozkurt’a, Yunus Nadi’den Ä°lhan Selçuk’a Utkan Kocatürk’ten Turgut Özakman’a, yabancı devlet adamlarından büyükelçilere hakkında yazılıp söylenenlere bakınca; Büyük Atatürk’ün “Kolu kanadı kırılmış yurdumuza can vermek için yarın Anadolu’ya geçiyoruz. Başımız vermek gerekebilir, benimle gelir misiniz†sorusu üzerine can ve baÅŸla yola çıkan dava arkadaÅŸlarının inancı, eÄŸitimi, çaÄŸdaÅŸlığı, kadını ve gençliÄŸi Cumhuriyet projelerinin temeline oturtan büyük Atatürk’ün unutulmaz sözleri tarihi not olarak önümde idi.Birkaç kısa örnek vermem gerekirse; Yakup Kadri diyor ki; “Başımıza bir sıkıntı geldiÄŸi zaman, ÅŸimdiki gibi kara kara düşünmeye baÅŸlamazdık. O var derdik. O halledecek derdik. O varken bize bir tehlike gelmez derdik.â€Hasan Ali Yücel diyor ki; “Her başımız sıkıştıkça O’na baÅŸvurmaktayız. Bu ölüsü diri adam her karanlıkta alevli bir meÅŸaledir. O’nu elden bıraktığımızda gündüzlerimiz gece olur.â€Ä°lhan Selçuk diyor ki; “Atatürk’ün ölümü üzerinden bunca yıl geçtiÄŸi halde, O’nun ölüm günü yedisinden yetmiÅŸine halk için evden, aileden birinin kaybı gibi algılanıyorsa bunda bir iÅŸ var. Bunu Avrupalı anlar mı? Amerikalı anlar mı? Bunca yıl önce kalbi durmuÅŸ. Yine de dipdiri!â€Kitapta Batının gözüyle bölümüne çok geniÅŸ yer ayırdım. Bu bakımdan seçim yapmam zor, yer de sınırlı olduÄŸundan Belçika’nın eski Ankara Büyükelçisi De Raymond’un; “Ankara’da oturduÄŸum zaman daima güneÅŸe bakardım fakat güneÅŸi ufukta deÄŸil, Çankaya’da görürdüm. Çünkü gerçek güneÅŸ Çankaya’daki Atatürk denilen güneÅŸti.†Sözüyle yetineyim!‘CUMHURÄ°YETÄ°N ESERÄ°YÄ°Z!’- Atatürk’ün kadının toplumdaki yerine, iÅŸlevine, olmazsa olmaz varlığına yaklaşımına hatırı sayılır denli yer veriyorsunuz. Ve diyorsunuz ki; “1924-1926-1930-1934 tarihleri yine ve yeniden yazılmalı diye düşündüm.â€Etrafımızda gördüğümüz; Åžehirler, yollar, kasabalar, fabrikalar, okullar, iÅŸine koÅŸan kadın, okuluna giden çocuk, durakta bekleyenler, herkes, her ÅŸey, hepimizin cumhuriyetin eseri olduÄŸumuz gerçeÄŸi önümde dururken!HaÅŸmetten, azametten, saltanattan uzak, içinde vicdan, sevgi, sabır, bilgi, dinleme, yurtseverlik olan her ÅŸey Atatürk dehasının, cumhuriyet mucizesinin formülü olarak yolumu aydınlatırken!Cumhuriyet devrimleriyle Türk kadınına toplumsal, siyasal, kültürel, sanatsal sayfalar açan bir liderin bizim için yaptıklarına biz kadınların iki elle deÄŸil dört elle sarılmamız gerekir.Bu topraklarda yaÅŸayan her kadının arkasında bir çift mavi gözün ışığının onu hep aydınlatacağını, tarihteki ve gerçek hayattaki kahramanının Atatürk olduÄŸunu unutmaması gerekir… /Archive/2020/11/19/003546132-ic8.jpg‘MUSTAFA KEMAL DESTANI’- Kitabın genel akışı içinde yer alan her ÅŸeyi sonlara doÄŸru bir oyun içinde özetleyerek veriyorsunuz. Bunu yaparken neyi amaçladığınızı burada da dile getirir misiniz?Yıllardır çalıştığım eÄŸitim kurumlarında anma, kutlama ulusal günlerde konuÅŸma, yapma, etkinlikleri düzenleme hep tarafımdan yürütüldüğü için iyi bir arÅŸive sahibim.1995 yılında MEB’in açtığı “Atatürk†konulu yarışmada yazıp sahnelediÄŸim “Mustafa Kemal Destanı†adlı oyunla Türkiye birincisi olunca, kitap haline getirdiÄŸim bu oyunun ülkemizin pek çok yerinde ve pek çok okulda sahnelendiÄŸini duydum. Aldığım övgü dolu iletiler, oyunu biraz daha geniÅŸleterek, güncelleyerek, yeniden düzenleyerek bu kitaba dâhil etmeme neden oldu.Amacım bir Devrim Tarihi ve Tiyatro Tarihi hocası olarak, meslektaÅŸlarıma sahneleyecekleri oyunlar arasında yer alarak; “Atatürk ve Cumhuriyet Destanı†adını taşıyan, ÅŸiirlerle, marÅŸlarla, türkülerle, danslarla ve koro eÅŸliÄŸinde kronolojik olarak kaleme alınan bir oyunla yardımcı olmaktı.23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramıyla çocukluk günlerimi! 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ile öğrencilik ve gençlik yıllarımı! 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile cumhuriyet deÄŸerlerine olan baÄŸlılığımı!10 Kasım 1938’deki gidiÅŸiyle ulusal yasımızın bana düşündürdüklerini anlatmaya çalıştığım bu oyunu; Çocuk, öğrenci, genç, eÄŸitimci, yazar, kadın, yurttaÅŸ gözümle kaleme alırken, çocukluÄŸumun en büyük okuluna, gençliÄŸimin en köklü öğretisine, yaÅŸlılığımın tek sığınağına ait duygularımın altını özellikle çizmek istedim.Bu oyunla O’na doÄŸdum seni anlattılar, büyüdüm seni okudum, yaÅŸlandım seni anlatıp yazdım ama hala bitiremedim diye seslenmek istedim…Atatürk’e Hasret Mürekkepli Mektuplar / NeÅŸe Doster / Tarihçi Kitabevi / 240 s. / Ekim 2020.
Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/645798-goz-acip-ataturk-demisim-cumhuriyeti-ogrenmisim/