Türkiye’de yurttaşların kamburu: Vergiler
figure >
Türkiye’de vergiler yurttaşların sırtında kambur olmaya devam ediyor. Ekonomik krizin derinleşmesi, koronavirüs salgınının tekrar artışa geçmesi ile birlikte yurttaşlar vergileri daha ağır hissetmeye başladı. Türkiye’deki vergi düzenini, topluma etkisini ve ideal vergi düzeninin nasıl olması gerektiğini uzmanlar ile konuştuk.
Türkiye’de cep telefonu almak isteyene ek vergi, tatile çıkmak isteyene vergi, oyun konsolu almak isteyene ek vergi, tüketim harcamalarına vergi, asgari ücretliye vergi. YurttaÅŸların ağır ÅŸekilde hissettiÄŸi ekonomik krizin yanında bir diÄŸer külfet ise vergiler. Gelir düzeyi yüksek yurttaÅŸlardan alınmayan ya da çok az alınan vergiler orta gelirli ve yoksul yurttaÅŸların belini bükmeye devam ediyor. Vergi sistemindeki bu çarpıklaÅŸmayı Prof. Dr. Osman AydoÄŸuÅŸ, Prof. Dr. Veysel Ulusoy, Doç. Dr. Aziz Çelik ve yurttaÅŸlar Cumhuriyet.com.tr’ye anlattı.“ZENGÄ°NDEN ALINMAYAN VERGÄ° ASGARÄ° ÃœCRETLÄ°DEN ALINIYORâ€Türkiye’deki vergi sisteminin çok uzun yıllardır çarpık olduÄŸunu AKP hükümeti ile daha da çarpık bir hal aldığını belirten Prof. Dr. Osman AydoÄŸuÅŸ, “Türkiye’deki vergi sisteminin çarpık bir sistem olduÄŸunu yıllardır biliyoruz. Çarpıklıktan anlatmak istediÄŸim ÅŸu; verginin gücü olanlardan alınması gerekiyor. Fakat Türkiye’de vergilerin 3/2’si harcamalar üzerinden alınıyor. Yani vergilerin neredeyse yüzde 70’i dolaylı vergiler. Bu son kriz Türkiye ekonomisini iyice zora soktu. Türkiye zaten 3 senedir bir kriz içinde bu son olaylar ile ekonomik, sosyolojik ve siyasi bir buhrana doÄŸru gidiyoruz. Bu kriz çarpık vergi sistemini daha da çarpıklaÅŸtırmıştır. Türkiye’de ezelden beri gelirden, servetten vergi alınmıyor ya da çok az vergi alınıyor. Dolaylı vergilere yükleniliyor yani yurttaşın ekmek alırken, tuz alırken, arabasına benzin alırken, telefonla görüşürken ya da içki içerken ödediÄŸi vergiler ağırlık ÅŸekilde alınıyor. ÖTV ve KDV’ ye yüklenilmiÅŸ bir vaziyet söz konusu. Kurumlar vergisinin payı ise iyice düşük, gelir vergisinin çok büyük bir kısmı ise ücret/maaÅŸ üzerinden alınıyor. Yani gelir vergisi bordro mahkûmlarından alınıyor. Bu anlattıklarımız yeni ÅŸeyler deÄŸil ama gittikçe daha sertleÅŸen, daha da çarpıklaÅŸan yurttaÅŸlara nefes aldırmayan bir hale dönüşüyor†dedi./Archive/2020/11/19/192717819-neo-liberal-buyume-modelinin-tum-dunyada-sonu-geldi-743635-5.jpg“AKP Ä°MTÄ°YAZLI ŞİRKETLER OLUÅžTURDU, ONLARDAN VERGÄ° ALMIYORâ€Türkiye’de vergi konusunda iki temel sorun olduÄŸunu söyleyen AydoÄŸuÅŸ, “Birincisi alınan vergilerin nereye harcandığı konusu. Ä°kincisi ise ülkede kimlerden, hangi sınıftan vergi alınmadığı konusu. Türkiye’de iktidar tabiri caizse yakaladığından vergi alıyor. Hükümetler maaÅŸlar üzerinden, harcamalar üzeninden vergi alıyor. AKP iktidarının Cumhuriyet döneminde hiç görülmemiÅŸ ÅŸekilde imtiyazlı hale getirdiÄŸi çok az sayıda ÅŸirket var. Bu ÅŸirketlere olabildiÄŸince para aktarılıyor, ihaleler veriliyor, her türlü vergi muafiyeti saÄŸlanıyor. Ayrıca bol bol kaynak aktarılıyor. O yüzden Türkiye’nin ekonomik olarak yakası bir araya gelmiyor. Bütçe uzun zamandır büyük açıklar veriyor. Yani temel iki sorun imtiyazlı olan ÅŸirketler oluÅŸturulup onlardan vergi alınmaması ve yurttaÅŸlardan alınan vergilerin de büyük ÅŸekilde israf edilmesi†diye konuÅŸtu.“TÃœRKÄ°YE’DE SERVET VERGÄ°SÄ° YOKâ€SaÄŸlıklı bir vergi sistemi için gelirine göre orantılı vergi alınmasını öneren AydoÄŸuÅŸ, sözlerini şöyle sonlandırdı:“Türkiye’de saÄŸlıklı, yurttaÅŸları yormayacak bir vergi düzeninin cevabı ders kitaplarında bile var. Vergiyi gücü olandan almamız gerekir. Geliri ile orantılı, serveti ile orantılı ÅŸekilde vergi almak gerekir. Çok ÅŸaşırtıcı bir ayrıntı vereceÄŸim. Türkiye’de servet vergisi diye bir ÅŸey yok. Halbuki geliÅŸmiÅŸ ülkelerde servet vergisinin yüksek bir payı vardır. Vergiyi orantılı almak gerekir. Asgari ücretliden, emekliden, öğrenciden neden vergi alıyorsunuz? Gelir düzeyi arttıkça vergi düzeyinin de arttığı bir sistem belirlemeliyiz. Tüm oran tersine dönmelidir. Verginin 3/1’i yurttaÅŸtan, 3/2’si geliri yüksek insanlardan alınmalıdır.â€â€œDENGESÄ°ZLÄ°KLER VARâ€Gazetemiz yazarı Prof. Dr. Veysel Ulusoy Türkiye’de vergi konusunda büyük dengesizlikler olduÄŸunu söyledi. Ulusoy, “ Ekonomide her ÅŸeyin yolunda gittiÄŸi zamanlarda pek tartışma alanı bulmayan vergi yükü, çalkantıların özellikle krize dönüştüğü zaman aralığında halkın ve üreticilerin gündemine ilk gelen konu olur. Haksız da deÄŸiller aslında çünkü iki durumun vergi yükünde ani bozulmalar olduÄŸu gibi, vergi tazyiki denilen olgunun ağırlığı da hissedilir. OECD ülkeleri ile karşılaÅŸtırdığımızda, Türkiye’de vergi yükü OECD ortalaması olan %35’lerden daha düşük seviyede olup %30 civarında seyretmektedir. Vergi yükü esas itibariyla bir kiÅŸi başına düşen mili gelir kavramıyla eÅŸ tutulsa da onun çeperlerinde toplumsal, kültürel ve daha nice olgular mevcuttur. Ama esas itibariyla devletin ekonomideki rolü ve üretime katkısı bu oranın en belirleyici unsurları olmaktadır.  Üretimin temel gücü olan kurumların vergi yükü ile bireylerin vergi yükü arasında oldukça ilginç bir dengesizlik var ülkemizde. Bireylerin ödediÄŸi verginin GSYH’ya oranı %4’ler civarında seyrederken, kurumlar vergisi oranı bunun yarısından daha azdır./Archive/2020/11/19/192702132-indir.jpg“MEDENÄ° DURUM Ä°LE VERGÄ° ARASINDA BAÄžLANTI VARâ€Bireylerin istihdam üzerinden medeni durumunun vergi oranını deÄŸiÅŸtirdiÄŸini söyleyen Ulusoy, “Buna ek olarak istihdam üzerinden bireyin medeni durumuna göre yüklendiÄŸi vergi oranı oldukça yükseklerde gözüküyor ülkemizde. ÖrneÄŸin, bekâr ve hiç çocuÄŸu olmayan bireyin vergi yükü %35’leri, yüksek gelir dilimine sahip aynı bireyin vergi yükü ise %40’ları aÅŸmaktadır. Evli ve çalışanlarda da bu yük %35’lerden aÅŸağıya inmemektedir. Özellikle tüm bu oranların OECD ülkelerindeki vergi yükünden oldukça fazla olduÄŸu aÅŸikârdır. Çalışanların üzerindeki bu vergi yükünün iÅŸgücü maliyetlerinin artışı ile ekonomik büyümeye etki ettiÄŸini savunan görüşlerinde varlığı vurgulanmalıdır. Ãœcretlinin eline geçen net gelir ile iÅŸverene olan maliyeti arasındaki farkı belirten bir gösterge olan “vergi takozu†kavramı bu kapsamda doktora tezleri için yeni alanlar yaratacaktır çünkü söz konusu bu olumsuz fark Türkiye’yi OECD ülkeleri içinde çok yukarılara taşımaktadır†ifadelerini kullandı.“VERGÄ° YÃœKÃœ TOPLUMUN PSÄ°KOLOJÄ°SÄ°NÄ° BOZARâ€Ulusoy vergilerin yurttaÅŸlar üzerinde psikolojik etkilerinin olduÄŸunu vurgulayarak, “Rakamların diliyle çok anlam ifade etse de vergi yükünün bir de toplumsal özellikle psikolojik yönü mevcut. Harcanabilir gelir ve servette bir azalma doÄŸuran vergi yükünün devletin “vergi tazyiki†ve “vergi baskısı†ile oluÅŸan ve parasal olarak ölçüsü olmayan bu yapıya sübjektif vergi yükü denir. Objektif yani ölçülebilen veri yükünden bazı zamanlarda da ayrışır. Bütçe açığının fazlalaÅŸtığı, cari açığı arttığı, parasal dengelerin bozulduÄŸu ve özellikle de büyümenin yavaÅŸladığı dönemlerde, özellikle de devletin üretim gücünün olmadığı toplumlarda, vergi tazyiki ve vergi baskısı daha artar… Bu da toplumun psikolojisini bozar. Dikkat etmek gerekir†dedi.ASIL YÃœK ASGARÄ° ÃœCRETLÄ°NÄ°N SIRTINDAAsgari ücretli yurttaşın maaşından 177 TL vergi alındığını aktaran Doç. Dr. Aziz Çelik, Asgari ücretten bile vergi alınıyor. 2020 yılında asgari ücretten her ay toplam (gelir ve damga vergisi) 177 TL vergi alınıyor. Asgari ücretin iÅŸverene maliyeti 3458 TL iken asgari geçim indirim dahil işçinin cebine giren 2324 TL’dir. 1133 TL vergi ve sigorta primlerine gidiyor. Ä°ÅŸverenlere saÄŸlanan vergi indirimleri/afları ve prim destekleri işçiler için söz konusu deÄŸil. ÖrneÄŸin 2010 yılından bu yana iÅŸverenlere bütçeden yüzde 5 SGK prim desteÄŸi (indirimi) saÄŸlanıyor. Bu işçiler için söz konusu deÄŸil.“DOLAYLI VERGÄ°LERÄ°N ARTMASI DAR GELÄ°RLÄ°YÄ° ZORLARâ€Dolaylı vergilerin bu denli yüksek olmasının yurttaÅŸlar üzerinde yük oluÅŸturduÄŸunu söyleyen Çelik, “Ücretlilerin vergileri bu denli yüksek hissetmesinin bir diÄŸer önemli nedeni dolaylı vergilerin toplan vergi içindeki payıdır. Türkiye’de dolaylı vergiler yaklaşık 65, doÄŸrudan vergiler ise yüzde 35 düzeyindedir. Bu durum ücretlilerin tüketim sırasında daha fazla vergi vermesine yol açıyor. Dolaylı vergilerin yüksekliÄŸi vergi yükünün tüketiciye, vatandaÅŸa, dar gelirliye yüklenmesi anlamı taşır. Varlıklı sınıflar da işçiler de tüketim sırasında aynı vergiyi ödüyor. Dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki yüksekliÄŸi vergide adaletsizliÄŸi artırıyor. Oysa Dünyada genellikle dolaylı vergiler düşük, doÄŸrudan vergiler yüksektir. OECD ülkelerinde dolaylı vergiler yaklaşık yüzde 25 doÄŸrudan veriler ise yüzde 75 düzeyindedir. Türkiye’de doÄŸrudan vergiler düşük dolaylı vergiler yüksektir Türkiye’de dolaylı vergilerin yüksek olması vergi yükünün tüketici ve dar gelirli vatandaşın sırtına yüklenmesi anlamına gelmektedir. Ãœcretlilerin vergileri kaynağında kesilir. DoÄŸrudan vergilerin (gelir, kazanç ve servetten alınan vergiler) kendi içinde de ciddi bir adaletsizlik söz konusudur. DoÄŸrudan vergilerin yüzde 62’si de ücretlilerden tevkifat yoluyla kesilen vergilerden oluÅŸmaktadır. Beyana dayalı vergiler ile kurumlar vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki oranı yüzde 30 civarında kalmaktadır. Servet, mülkiyet vergisi ise yüzde 7 civarındadır†ifadelerini kullandı.“İKTÄ°DARIN VERGÄ° DÄ°LÄ°MÄ°NÄ° DÜŞÜK TUTMASI YÃœZÃœNDEN ÇALIÅžANLAR DAHA FAZLA VERGÄ° ÖDEYECEKâ€Doç. Dr.Aziz Çelik asgari ücretli yurttaÅŸların tüm vergilerden muaf tutulması gerektiÄŸini söyledi./Archive/2020/11/19/192733288-celik-issizlik-krizin-uzayacaginin-gostergesidir2344a.jpgÇelik sözlerine şöyle devam etti:“Hükümetin yüzde 15’lik ilk vergi dilimini düşük düşük tutması nedeniyle çalışanlar mayıs veya haziran ayından itibaren yüzde 20’lik 2. vergi dilimine girerek ve daha fazla vergi ödüyor. Net ücretler düşüyor. Ãœcret artışlarının önemli bir bölümü vergi artışı ile geri alınıyor. DÄ°SK araÅŸtırma Dairesi (DÄ°SK-AR) tarafından yapılan hesaplamaya göre AKP hükümetleri ilk vergi dilimi artışını yıllardır enflasyon ve milli gelir artışından daha düşük tutuyor. AKP iktidara gelmeden önce 2002 yılında en düşük vergi dilimi 3800 TL idi. 3800 TL vergi dilimi kiÅŸi başına milli gelir kadar artırılsaydı (enflasyon ve reel milli gelir artışı oranında) ilk vergi diliminin 2019 yılında en az 37,7 bin TL olması gerekirdi.â€â€œASGARÄ° ÃœCRETLÄ° VERGÄ°LERDEN MUAF TUTULMALIâ€Â “İlk vergi dilimi 2002 yılında kiÅŸi başına milli gelirin yüzde 70’i iken bu oran 2019 yılında yüzde 33’e geriledi. Bir diÄŸer ifadeyle 2002’de 100 olan ilk vergi dilimi 2019 yılında 48’e düşmüş oldu.2019 yılında ilk vergi dilimi olması gerekenden yaklaşık 20 bin TL daha düşük olarak 18.000 TL olarak hesaplandı. 2002’deki düzey korunsaydı işçiler yıl içinde gelirleri 37,7 bin TL’ye ulaÅŸtığında yüzde 20’lik vergi dilimine girecekti. Oysa ÅŸimdi 18 bin TL’nin üzeri yüzde 20’den vergilendiriliyor. Çalışanların vergi yükünün artmaması için vergi dilimleri en az enflasyon ve milli gelir artış oranında (kiÅŸi başına milli gelir artışı oranında) artırılmalıdır. Asgari ücret tümüyle vergiden muaf olmalıdır. Asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanacak oran yüzde 15’ten 10’a düşürülmelidir. Dolaylı vergilerin oranı OECD ortalamasına çekilmelidir. Sermaye kazançları ve servet daha etkin biçimde vergilendirilmelidir.â€â€œZAR ZOR AYAKTA DURABÄ°LÄ°YORUZâ€Ä°ki çocuk annesi Fatma Ergan “Ekonomik kriz zaten vardı, üstüne bir de pandemi geldi. Vergiler gün geçtikçe bütçemizi daha da zorluyor. Sürekli temel ihtiyaçlara zam da yapılıyor. Halk olarak zar zor ayakta durabiliyoruz. Sonumuz ne olacak, nasıl geçineceÄŸiz bilmiyorum†dedi.25 yaşındaki iÅŸsiz Emre Ak, “Ülkede kimsenin parası yok. Fakir gittikçe daha da fakir kaldı. Ãœstüne zamlar, vergiler iyice belimiz bükülmeye baÅŸladı. Artık altından kalkamayacak bir konumdayız. Devletin en azından vergilere bir ayar çekerek bizleri rahatlatması gerekir†diye konuÅŸtu.
Arda Özarda
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/646033-turkiyede-yurttaslarin-kamburu-vergiler/