Kulaktan KulaÄŸa...
figure >
'Altı Kırk Dört Dalgası'nda bir toplum fotoğrafı çekiyor Behiç Ak; farklı kesimlerden insanların yer aldığı, iç içe yaşadığı, birbirine dokunduğu... Karşı çıkıyor ezberlerimize...
/Archive/2020/11/19/180524022-ic1.jpgAYNILAÅžTIKÇA YOKSULLAÅžIYORUZ!“Ben bu hikâyenin yazarıyım.â€Kapıyı bana “yazar†açınca gözlerimi kısıp bu yapıtta beni nasıl bir yolculuÄŸun beklediÄŸini düşlemeyi denedim. Aslında bunu, her kitabın ilk tümcesinde hep yaparım. Ä°lk tümcenin, yalınlığına yaslanan, vaat ettiklerinin varsıllığı baÅŸka bir sevinç kaynağıdır.Her ÅŸeyi baÅŸtan tasarlayan, kahramanlarının nerede ne zaman ne yapacağını en ince ayrıntısına deÄŸin önceden belirleyen yazarlardan deÄŸildi bu hikâyeci. Öyle ya “tesadüfler, beklenmedik olaylar, hesapta olmayan tipler, aniden kiÅŸilik deÄŸiÅŸtiren kahramanlar olmazsa...†ne tadı kalırdı öykünün.Ä°lk harfi kâğıda düşürmeden her ÅŸey bütünüyle tasarlanmışsa kahramanların hepsi yazarın birer kopyası olmaz mıydı? Hem Edebi Karakter Hakları Evrensel SözleÅŸmesi’ne aykırı düşmez miydi bu tutum? Yazarlığın nasıl mükemmel bir uÄŸraÅŸ olduÄŸundan da söz etmiyordu. Dahası konuyla ilgili ne biliyorsak çöpe atmamızı istiyordu. Kolay mıydı “üstüne konacak harfleri sessizce bekleyen kâğıtlarâ€a ulaÅŸmak!Sonra ÅŸu sokakta dolaÅŸan kahramanlar; bir koÅŸu tutturmuÅŸlar, öyküde küçük büyük demeden bir rol kapmak için... Onu anlayabilmek ancak bir hikâyenin başına oturursak mümkün olabilirmiÅŸ...Derken biraz sert çıktığını düşünmüş olmalı ki sözü “Sevgili okurlarım...†inceliÄŸine baÄŸlıyor. MeÄŸer onun da ÅŸu gelip geçici dünyada sonsuza kadar yaÅŸamak için bu öyküye bir yerinden girme isteÄŸi varmış!Öykü baÅŸlamadı ama sımsıcak ve içtenlikli dili, kendinden mizahı, adına gizlenen merak öğesiyle kitap da yakamı bırakmıyor!GÃœN OLUR HAYAT TUTAR ELÄ°NÄ°ZDENGün olur bir satır bile yazmak gelmezken içinizden, hayat tutar elinizden. Sesler, renkler, kokular, tatlar... Muzaffer bir horoz öter çığlık çığlığa, gökkuÅŸağı gülümser, el sallar ya da... Hayali bir köpek ansızın yiter gider, bir kedi dolanır ayağınızın dibinde. Bir koku alır her yanı ki nereye döneceÄŸinizi bilemezsiniz! Bir de bakmışsınız, tam da orta yerindesiniz öykünün.Kahramanların ağırdan ortaya çıkışında sokakların ne çok “kahramanâ€Ä± baÄŸrında taşıdığını, inceden duyumsatıyor Behiç Ak. Ä°ÅŸte yıllardır bir problemi çözmeye uÄŸraÅŸan Matematik Profesörü Ä°zzettin Bey; “Nasılsınız?†sorunuzu, “Nereden baktığınıza baÄŸlı!†kurnazlığıyla yanıtlayan Su Tesisatçısı DurmuÅŸ Bey!..Ä°kisi de yer almıyor öyküde ama onların karışımı, Mecnun Bey çıkageliyor. EÅŸi Nigar, oÄŸlu, mahallenin haylazı DoÄŸan, DoÄŸan’ın kankası, hayali köpeÄŸi... BaÅŸkaları da boy gösterecek öykünün yol boylarında. ÖrneÄŸin sınıfın en ilginç kızı, sabahları gazete dağıtan, ayaklı gazete, düz duvara deÄŸilse de aÄŸaç balkon ayırmadan tırmanan Åžehrazat!..Bir de günlüğü var Åžehrazat’ın ama yazmadığı, yaÅŸadıklarının resmini yaptığı... belki de anı defteri. Nereden mi esinlenmiÅŸ? Amerika’nın yerli kabilelerinden biri olan “Siyularâ€dan. Bir belgeselde görmüş. Bizon derisine resmediyormuÅŸ Siyular her gün baÅŸlarından geçeni... DoÄŸan’ın da var anı defteri ama yazacak bir anı yaÅŸamadığını düşünüyor!Kitaptaki birçok bölüm gibi, buranın da altını çiziyorum. Yazarın “Kızılderililer†demeyiÅŸi hoÅŸuma gidiyor. Çünkü edebiyat, ezberlerimize içeriden bir karşı duruÅŸtur; sözcük seçimlerinde de yapar bunu. Dolayısıyla ezberlerin, kulağımıza doldurulmak istenenlerin kolaycılığına kapılmaz.Ben de tıpkı yazarın yaptığı gibi, ara ara metne sızıp duruyorum iÅŸte! Tamam bir daha yapmam!/Archive/2020/11/19/180537443-kapakic2.jpg‘TOPRAK DÄ°YOR BEHİÇ AK’Behiç Ak, hayatın içinden aldığı/ var ettiÄŸi kahramanlarla yolculuÄŸunda hayata yeniden baktığı ışıklı pencerelere okurunu da çağırıyor hatta alıp götürüyor. Toprak, diyor; hafifleyelim, kıymetsize kıymet vermeyelim, kötü budanmış aÄŸaçlara dönüşmeyelim... diyor.Daha önce belki defalarca gelip geçtiÄŸimiz yerlerden bu kez bambaÅŸka tanıklıklarla yürüyoruz. Ve sorular çoÄŸaltıyoruz hepimiz için...Bugün yakındıklarımız yarın ilgi duyduklarımıza dönüşür mü? Hayal kurmazsak hayal kırıklığına uÄŸramaktan da kurtulur muyuz? Büyüdükçe hayallerimiz terk eder mi bizi? Ya da artık bir hayalimizin olmadığı sanısına mı kapılırız?Nigar Hanım da bir yerlerde unutmuÅŸ olmalı ki “gezici kütüphane†hayalini, Mecnun Bey’in sesleniÅŸiyle anımsar köy köy dolaÅŸtırmak için kütüphaneye dönüştüreceÄŸi otobüsü.Çalışmalar hızla ilerler. O artık bir iÅŸe yaramaz denilen otobüs, bakımdan ışıl ışıl çıkar; koltuklarının yerini raflar, küçük okur masaları alır. Ve raflara yepyeni kitaplar sıralanır.Bu “yepyeni kitaplar†sözü de baÅŸka bir gerçeÄŸimize götürdü beni: Kitap bağışı istendiÄŸinde amaca uygun kitaplar yerine kitaplığımızın eskilerini, kurtulmak istediklerimizi yollamalarımıza... Siz, öyle yapmıyorsunuz deÄŸil mi? Nigar Hanım’ın gözü üstünüzde, benden söylemesi!VE YOLCULUK BAÅžLAR!Ve yolculuk baÅŸlar. Ä°lk durağımız Åžehrazat’ın annesinin köyü Elmalıca. Bildik köylerimizden biri. Koca çınar aÄŸacının duldasına yerleÅŸmiÅŸ kahvehanelerde pinekleyen yetiÅŸkin erkekler, ortada görünmeyen kadınlar ve çocuklar, hiç bitmeyen sınır sorunları... Ne ki “topraktan öğrenip kitapsız bilenâ€lerden Koca Mehmet’in bahçesini çevreleyen çitin benzersiz dokusu Mecnun Bey’i hayran bırakacaktır. Günümüzün, köyde, kasabada, kentte aynılaÅŸmış yapıları, beton baÄŸ bahçe duvarlarıyla ne yakınlığı ne de benzerliÄŸi vardır bu çitin.ÇocukluÄŸumdan bildiÄŸim, her evin cümle kapısının biricikliÄŸinin böylesine kısa bir zaman diliminde yitip gidiÅŸinin hüznü gelip oturdu içime. Yapıların, kapıların, pencerelerin aynılaÅŸtığı yerde bireysel farlılıklarımızın hızla ortadan kaldırılmak istendiÄŸi açık deÄŸil mi?Kitap üzerine diyeceklerim bitecek gibi deÄŸil ama “yerim dar!†Oysa siz belki de hâlâ “altı kırk dört dalgasıâ€nı merak ediyorsunuz. Yok, onun ne olduÄŸunu yazmayacağım. Tıpkı “utangaç irisler, filozof keçiler, gıcık makarnalar, tembel kuru fasulyeler†gibi.“Rastlantılar olmazsa, yazdıklarımızı kimse okumaya deÄŸer bulmaz.†diyor Behiç Ak. Tıpkı hayat gibi... DuraÄŸan, dünden yarına aynı “minval üzre†akıp giden, ansızın bir köşe başından eski bir arkadaşın seslenmediÄŸi bir hayatı hangimiz yeÄŸleriz?Altı Kırk Dört Dalgası / Behiç Ak / Günışığı Kitaplığı / Ekim 2020 / 184 s. / 9+
Y. Bekir Yurdakul / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/646014-kulaktan-kulaga/