Edebiyatımızın eşsiz bir yaratıcısıydı! Ataol Behramoğlu'nun yazısı...
figure >
“İçimizdeki Åžeytan, Sabahattin Ali’nin 1940 yılında yayınlanan ikinci romanı.Yine çok genç, otuz üç yaşında bir yazarın ürünü. Öyleyken, üzerinde pek çok düşünülmesi gereken önemdeki bireysel ve toplumsal sorunları konu edinmiÅŸ bir yapıt. Romanın odağındaki kahramanı Ömer’in ilginç ve karmaşık kiÅŸiliÄŸi, yanı sıra bilinç akışı, iç monologlar gibi anlatım özellikleri bakımından da Sabahattin Ali’nin dünya edebiyatıyla belki en çok iliÅŸkilendirilmesi gereken romanı.â€
/Archive/2020/11/20/131647177-ic1.jpgİçimizdeki Åžeytan, Sabahattin Ali’nin acı, talihsiz bir ölümle, dönemin siyasi polisince planlanıp uygulandığından kuÅŸku duyulamayacak alçakça bir cinayetle sona eren 41 yıllık yaÅŸamına sığdırdığı üç romanından ikincisidir.1907 doÄŸumlu olduÄŸuna göre henüz otuz yaşında, 1937’de yayınlanan ilk romanı Kuyucaklı Yusuf’u ortaokul yıllarımda okuduÄŸumda sözcüğün tam anlamıyla çarpılmıştım. Bu romanın toplumcu-gerçekçi edebiyatımızın öncüsü, kendi türünün bir baÅŸyapıtı olduÄŸu kuÅŸkusuzdur.Çok sonraları okuduÄŸum Kürk Mantolu Madonna’nın bende benzer bir etkisi olmamıştı. 1943’de yazarın üçüncü ve son romanı olarak yayınlanan bu kitabın üzerimde yarattığı hayal kırıklığına benzer duygu, sanıyorum belki deonda adının çaÄŸrıştırdığı romantik ortamı ve roman kahramanlarını bulamayışımdandı…İçimizdeki Åžeytan, Sabahattin Ali’nin 1940 yılında yayınlanan ikinci romanı.Yine çok genç, otuz üç yaşında bir yazarın ürünü. Öyleyken, üzerinde pek çok düşünülmesi gereken önemdeki bireysel ve toplumsal sorunları konu edinmiÅŸ bir yapıt. Romanın odağındaki kahramanı Ömer’in ilginç ve karmaşık kiÅŸiliÄŸi, yanı sıra bilinç akışı, iç monologlar gibi anlatım özellikleri bakımından da Sabahattin Ali’nin dünya edebiyatıyla belki en çok iliÅŸkilendirilmesi gereken romanı./Archive/2020/11/20/131656849-ic2.jpgDÜŞÜNDÃœRÃœCÃœ BÄ°R AÅžK HÄ°KÂYESÄ°Edebiyat, ya da sinema vb ürünleri üzerine yazılarda söz konusu yapıtın öyküsünün özet olarak bile anlatılmasını anlamlı bulmam. Okuyan, izleyen kiÅŸinin kendisi bunu öğrenecektir. Bu nedenle, İçimizdeki Åžeytan’ın odağında, yukarıda sözünü ettiÄŸim roman kahramanının karmaşık kiÅŸiliÄŸine de baÄŸlı olarak, farklı, düşündürücü bir aÅŸk öyküsünün bulunduÄŸunu söylemekle yetineyim.Fakat burada, ayrıntıya biraz aÅŸağıda girmek üzere, romanın kadın (daha doÄŸrusu genç kız) kahramanı Macide’den de söz etmem gerekir. Bütünsel, tarihsel, dönemsel, bir inceleme yapmış deÄŸilim. Fakat öyle sanıyorum ki toplumcu-gerçekçi edebiyatımızda Macide, hem yerli (ulusal) hem evrensel-insanî deÄŸerleri kiÅŸiliÄŸinde buluÅŸturmuÅŸ bir roman kahramanı olarak (ReÅŸat Nuri’nin, Halide Edip’in kadın kahramanlarından da izler taşıdığı söylenebilecek) bir ilktir./Archive/2020/11/20/131706521-kapakic3.jpgFAŞİZM YANLILARINA CÄ°DDÄ° ELEÅžTÄ°RÄ°LERİçimizdeki Åžeytan’ın, hem adından, hem yayınlandığı dönemde ırkçı-tutucu çevrelerin saldırısına, ağır eleÅŸtirilerine uÄŸramasından ötürü, bütünüyle siyasal içerikli bir roman olduÄŸunu düşünürdüm.Oysa bir bölümünde dönemin savaÅŸ taraftarı, faÅŸizm yanlısı çevrelerine yönelik ciddi eleÅŸtiriler bulunmasına karşın, yukarıda belirttiÄŸim gibi, konunun odağını bir aÅŸk öyküsü, Ömer-Macide aÅŸkı oluÅŸturuyor…Romanda aÅŸk üzerine özelikle Ömer’in iç monologlarında geçen düşünceler çokça yer tutuyor. ÖrneÄŸin henüz ilk karşılaÅŸmalar sonrasında aklından geçirdikleri gerçekten ilginçtir:“Ne tuhaf ÅŸey! (…) Bir çok bayıldığım kızların bir çok büyük iltifat ve müsaadeleri beni bu kızın manasını bile iyi anlayamadığım bir bakışı kadar sevindirmiyor. Evet, sadece bir bakış ve belki de biraz merhametle karışık… Fakat bunun hiç olmazsa lakayt bir bakış olmaması beni yerimden sıçratıyor. İçimde müthiÅŸ bir hafiflik ve geniÅŸlik duyuyorum. Belki de hakikaten sevmek budur.â€Romanın sonlarına doÄŸru Macide’nin Ömer’e “kurÅŸun kalemiyle ve acele acele yazmaya baÅŸladığı†mektubunda aÅŸkları üzerine söyledikleri ise belki daha da düşündürücüdür:“…biz, hiçbir tarafları birbirine benzemeyen, hiçbir müşterek görüşleri ve düşünceleri olmayan iki insanız… Kim bilir ne gibi sebeplerle tesadüfler bizi birleÅŸtirdi. Sen beni sevdiÄŸini söyledin, ben buna inandım. Ben de seni seviyordum. Hem de nasıl seviyordum… Hislerimde bugün de bir deÄŸiÅŸiklik yok. Fakat niçin seviyordum, iÅŸte bunu bulamadım ve beni düşündüren, seninle olan hayatımızın devamından şüphe ettiren bu oldu.â€Sadece bu iki alıntı, söz konusu olanın, sıradan, bilinen bir aÅŸk öyküsü olmadığı konusunda sanırım yeterince düşündürücüdür…/Archive/2020/11/20/131714146-ic4-.jpgDÃœRÃœST ÖMER’İN ÅžEYTANI!Ömer’in kiÅŸiliÄŸinin irdeleniÅŸine de burada girmeyeceÄŸim. Kitabı okurken bu kiÅŸilikle ilgili olarak iÅŸaretlediÄŸim yerlerin sadece ve özetlenerek sıralanması bile sayfalar doldurur… Dürüst bir genç olduÄŸu kuÅŸkusuzdur. Sonuna kadar da öyle kalmaya çaba göstermesine karşın içinde sanki dürtülerine karşı koyamadığı, özellikle güçlüklerle karşılaÅŸtığında onu kötülük yapmaya yönelten bir “şeytan†vardır…Bu “şeytan†sözcüğü ilk kez (romanın yayınlanışının 80’inci yılı nedeniyle Yapı Kredi Yayınlarınca yapılan özel baskının) 47-48. sayfalarında geçiyor… Ãœniversiteli gençlerin, aralarında dönemin tanınmış ÅŸair ve yazarlarının da bulunduÄŸu bir meyhane buluÅŸmasında, Ömer cebinden çıkardığı bir edebiyat dergisinde yayınlanan “Şeytan†adlı bir ÅŸiiri heyecanla okuyor… Åžiirdeki “Onun korkusu içimde / Ãœrkek bir dünya yaratan…†dizelerinin ardından “haykırır gibi†tekrarlıyor: “Evet, evet onun korkusu… İçimde bu ürkek dünyayı yaratan onun korkusu… Ben bu deÄŸilim… Ben baÅŸka bir ÅŸeyler olacağım… Yalnız bu korku olmasa… Hiç bir ÅŸeyi bana tam ve iyi yaptırmayacağına emin olduÄŸum bu ÅŸeytandan korkmasam…â€Toplulukta bulunan bir ÅŸair, Emin Kâmil, “başını sallayıp gözlerini sinirli sinirli kırpıştırarak†bu genç üniversite öğrencisine şöyle tepki gösteriyor:“Neden kızıyorsun? Neden ÅŸikâyet ediyorsun? İçinde ÅŸeytan dediÄŸin o ÅŸeyin en kıymetli tarafın olmadığını nereden biliyorsun?â€Yanılıyor olabilirim, fakat bu ÅŸiirde ve ÅŸair tipinde, Necip Fazıl vb., dönemin saÄŸ eÄŸilimli, mistik, karanlıkçı vb. edebiyat çevrelerinin hedef alınmış olduÄŸunu düşündüm.Söz konusu “parodi†şiir ise, Nâzım Hikmet’in körlüğü öven “parodi†şiirini anımsattı…Buradan devam edecek olursam; romanın ilerdeki sayfalarında da Ömer ya da baÅŸka roman kahramanlarınca tekrar edilen “içimizdeki ÅŸeytan†kavramının bir tek Ömer’e deÄŸil, onun aralarında yer almadığı, fakat baÅŸta arkadaşı Nihat olmak üzere dönemin üniversite gençliÄŸini etkisi altına alan ırkçı, faÅŸist çevrelere yönelik olduÄŸu açıktır.Nitekim, bu çevrenin önemli isimlerinden Nihal Atsız, romanın yayınlanışının ardından, kitaba ve yazarına (ve genel olarak savaÅŸ ve faÅŸizm karşıtı çevrelere) saldırı niteliÄŸinde İçimizdeki Åžeytanlar baÅŸlıklı blr kitap yayınlamış, sonrasında da Sabahattin Ali ölümüne kadar saÄŸcı çevrelerin baÅŸlıca saldırı hedeflerinden biri olmuÅŸtur./Archive/2020/11/20/131722177-ic5.jpgSABAHATTÄ°N ALİ’NÄ°N YAZARLARI...Ömer ve Macide’nin yanı sıra gerçekten bir iyilik ve dürüstlük simgesi olan Bedri öğretmen, yine iyi kalpli ve dürüst muhasebe memuru Hafız Hüsamettin (ve yaÅŸadığı dram), dış görünüşüyle de iç dünyasıyla da ürkütücü bir kiÅŸilik olan Prof. Hikmet gibi üzerinde ayrı ayrı durulabilir. Bu sonuncusu romanda sahne aldığında, Macide’nin başına da Kuyucaklı Yusuf’un Muazzez’inin başına gelen gibi bir felâket geleceÄŸinin önsezisiyle doÄŸrusu içim daralmıştı… Bereket öyle olmadı…İçimizdeki Åžeytan, baÅŸlıca kahramanları, olay örgüsü, bazen fazlaca uzun olmakla birlikte iç monolog ve diyaloglarda dile getirilen düşünceler, bilinç akışı vb. yenilikçi anlatım özellikleriyle bir inceleme yazısının sınırları içine sığdırılamayacak bir roman.Almanya’daki öğrencilik yıllarından arkadaşı Melahat Togar bir yazısında onun Almancayı tam öğrenmeden Almanca üzerinden Rus yazarlarını da okuduÄŸunu belirterek yapıtlarından esinlendiÄŸi büyük dünya yazarları arasında Turgenyev, Gorki adlarını da sayıyor. Ben bu adlara, Yevgeni Onegin’iyle PuÅŸkin’i, Oblomov’uyla Gonçarav’u da ekleyebilirim.İçimizdeki Åžeytan’ın Ömer’i, egemen olamadığı, üstesinden gelemediÄŸi iradesizliÄŸiyle, Rus edebiyatının “gereksiz aydın†diye adlandırılan tipleri Onegin’den, kahramanı olduÄŸu romanla aynı adı taşıyan Oblomov’dan, Turgenyev’in Rudin’inden dolaylı da olsa izler taşıyor… Sabahattin Ali döneminin kibirli, bencil, eylemsiz yazar, ÅŸair vb. “aydınâ€ları için bir yazısında kullandığı “omurgasız†nitelemesini de belki ilk kez bu romanında kullanmaktadır…Tertemiz, dupduru Macide ise, Onegin’in Tatyana’sını anımsatıyor. KuÅŸkusuz bunlar tamamen öznel, kiÅŸisel yakıştırmalar da olabilir. Asıl kuÅŸkusuz olan ise, alçakça cinayete kurban edilmeden kısa bir süre önce Ehrenburg’un Paris Düşerken’inden etkilediÄŸini ve “Ankara†adıyla bir roman tasarlamakta olduÄŸunu bir yerde okuduÄŸum bu sevgili yazarımızın kiÅŸiliÄŸinde, gelmiÅŸ, geçmiÅŸ, gelecek en büyük yazarlarımızdan birini, edebiyatımızın eÅŸsiz bir yaratıcısını yitirmiÅŸ olduÄŸumuzdur…İçimizdeki Åžeytan / Sabahattin Ali / Yapı Kredi Yayınları / 260 s. / 2020.
Ataol BehramoÄŸlu
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/646186-edebiyatimizin-essiz-bir-yaraticisiydi-ataol-behramoglunun-yazisi/