News - Haberler
MHP, bir veto unsuru olarak hareket ediyor
| Monday, 11.23.2020, 06:00 AM | (163 views)
MHP, bir veto unsuru olarak hareket ediyor
figure >
Türkiye, Cumhurbaşkanı’nın dile getirdiği hukuk reformunun ardından şimdi de rotanın AB’ye çevrilmesini konuşuyor. Bülent Arınç’ın Kavala ve Demirtaş ile ilgili sözleri, ardından Erdoğan’ın “Kendimizi Avrupa’da görüyoruz†demesi “Biden etkisi mi†sorusunu akla getirince, Türk-Amerikan ilişkilerinde uzman, siyasal bilgiler uzmanı, Uluslararası Siyasal Bilimler Derneği’nin (IPSA) eski başkanı Emeritus Profesör İlter Turan’ın kapısını çaldık. Bu etkinin içeride hangi değişiklikleri beraberinde getireceğini de konuştuk.
Turan'a göre: - Biden, özgürlükleri korumaya daha ağırlık veren ve bunu yapmayan ülkelere baskı uygulayacağını ilan eden bir tavır sergiledi. Israr eden yönetimler bundan memnun olmayabilir. - Türkiye’ye dönük demokratikleÅŸme baskılarından söz ederken Biden’ın bu konularda AB ile aynı çizgide taleplerde bulunacağını, belki de birlikte hareket edeceÄŸini unutmamalıyız.- Sayın CumhurbaÅŸkanımızın sözlerinde samimi olmasını gönülden temenni ederim. Eminim ki kendisi de yaÅŸanan tecrübelerin ciddi bir inandırıcılık sorunu yarattığının idraki içindedir.- AKP- MHP iliÅŸkilerinde, dış iliÅŸkilerden bağımsız olarak bünyesel bir sorun giderek kendini belli ediyor.- MHP, sadece bir koalisyonun küçük ortağı olmakla kalmıyor, büyük ortağını gerekli görürse engelleyen, bazı ÅŸeyleri yapmasını da dikte eden bir veto unsuru olarak hareket ediyor.- Hiçbir konuda anlaÅŸmak mecburiyetinde deÄŸilsiniz ama sistemin temel unsurları ÅŸekillendirilirken HDP de süreçte yer almalı. Partilerimizi bu cesaretten uzak buluyorum.- ABD’nin Kürt politikasında deÄŸiÅŸiklik beklememiz için sebep yok. Dolayısıyla Türk-Amerikan iliÅŸkilerinde ABD’nin Kürt politikasının yarattığı olumsuzluklar devam edecektir.- ABD’nin 46. baÅŸkanı Joe Biden, Trump’ın tahrip ettiÄŸi uluslararası prestiji yeniden kazanabilir mi? Esas itibarıyla bu soruyu iki ayrı seviyede cevaplandırmak gerekiyor: Bunlardan birincisi, iÅŸbirliÄŸi seviyesi. Biden ABD’nin geleneksel müttefikleriyle iliÅŸkilerini yeniden güçlendirebilir ve birlikte hareket etme kabiliyetini kazandırabilir. Fakat ikinci seviyede, güven seviyesinde iÅŸ çok zor. Amerikan siyasetinin cilveleri dolayısıyla Trump döneminde Amerika itimat edilebilir bir ortak olmaktan uzaklaÅŸtı. Böyle bir itimadın yeniden inÅŸası sadece Biden’ın iyi niyetiyle gerçekleÅŸtirebileceÄŸi bir husus deÄŸil, çünkü dört yıl sonra Biden gidebilir, baÅŸka bir Trump gelebilir, hatta hakikisi geri dönebilir. Böyle düşünüldüğünde eski dostlukları, eski baÄŸları inÅŸa etmek pek kolay olmayacaktır. Kaldı ki bu dostlukların altında maddi çıkar iliÅŸkileri de yatıyor. Amerika’nın ittifak iliÅŸkileri geliÅŸtirdiÄŸi döneme göre dünya çok deÄŸiÅŸmiÅŸ, güç dağılımı farklılaÅŸmıştır. Dolayısıyla maddi temellerin deÄŸiÅŸmesinden kaynaklanan bir ayrışma var, ki bu da eski durumun iadesini güçleÅŸtiren diÄŸer bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.  - Amerikan iç siyasetinde otoriterleÅŸme baÅŸ gösterdi. Trump uluslararası pek çok kurumla kavga etti… Biden, bunu çözecek bir ajandayla mı geliyor? Biden, seçim sırasında dahi Amerika’nın uluslararası camiada zedelediÄŸi bazı iliÅŸkilerini düzelteceÄŸini ve eskiden yaptığı bazı taahhütlere geri döneceÄŸini ifade etti. Bu taahhütler arasında Ä°klim AnlaÅŸması’na tekrar katılmak, Ä°ran ile olan nükleer anlaÅŸmayı yeniden canlandırmak, DSÖ’ye katkıda bulunmak vs. var, ama bunun ötesinde Trump’ın yıktığı iliÅŸkilerin yerini baÅŸka iliÅŸkiler almaya baÅŸladı ki bunları deÄŸiÅŸtirmekte güçlük çekecektir. En canlı örneÄŸi, Obama döneminde Pasifik ülkeleriyle yapılan iktisadi iÅŸbirliÄŸi anlaÅŸmasıdır. Trump bu süreci sonlandırdı. Bir-iki hafta önce Çin, bu ülkelerin hepsiyle ticareti geniÅŸletmeyi amaçlayan bir anlaÅŸma yaptı. Biden’ın “Gelin eski Trans-Pasifik anlaÅŸmasını yeniden kuralım†demesi, mevcut geliÅŸmeler sonrası imkânsızlaÅŸmıştır. Ä°liÅŸkilerini iyileÅŸtirmeye, baÄŸlantıları güçlendirmeye çalışabilir ama eskinin aynen iadesi mümkün deÄŸil. Åžunu da göz önünde tutmak lazım: Trump bu iÅŸleri yaparken arkasında bir Amerikan kamuoyu bulunmaktaydı. Bu kamuoyu ülkelerinin uluslararası politikada bu kadar yoÄŸun bir angajman içinde bulunmasını ve dış siyasete fazla kaynak tahsis etmesini isteksizlikle karşılıyor. Biden’ın bunu görmezden gelmesi mümkün deÄŸildir ama kamuoyunu Amerika’nın dünyanın lideri olması gerektiÄŸine, bunun da Amerika’nın çıkarına olduÄŸuna ikna etmeye çalışacaktır. Bir ölçüde baÅŸarı saÄŸlayacağını da tahmin ederim.  - Seçim dönemi hiç de alışık olmadığımız ÅŸekilde cereyan etti. 31 Mart seçimimize benzetildi, hatta “Amerika küçük Türkiye oldu†diye espriler yapıldı, ama sonunda Türkiye’den farklı olarak son sözü yasalar söyledi ve hukuk galip geldi. Ne dersiniz? Popülist siyasi hareketler dünyanın hangi ülkesinde ortaya çıkarlarsa çıksınlar, benzer davranışlar sergiliyor. Bunların önemli vasfı kurulu düzene karşı çıkmak; kurulu düzenin yozlaÅŸmış ve halkın çıkarlarını gözetmeyen bir yapı olduÄŸunu savunarak onun yerini almaya çalışmak. Tabii, kurulu düzen dediÄŸimiz zaman bunun içinde mevcut hukuk düzeni, ekonomik düzen ve demokratik düzen de bulunuyor. Popülist liderler, oy çoÄŸunluÄŸuna sahip oldukları düşüncesinden yola çıkarak hukukun, anayasaların, kurumların yapmak istediklerine izin vermemesine karşı çıkmakta, reddetmektedirler. Trump da bu çizgide hareket etti, Amerikan kurumlarını zorladı. Popülist liderlerin bir diÄŸer özelliÄŸi de kendilerinin halk tarafından çok sevildiÄŸine inanmalarıdır. Bir türlü seçim kaybedebileceklerine inanmazlar. Böyle bir durumla karşılaÅŸtıklarında ise ya halkın kandırıldığını ya da iÅŸin içinde bir hile olduÄŸunu düşünürler. Bu kendi inandıkları bir açıklama ama baÅŸkalarını da bu zihni çerçeve içinde deÄŸerlendirirler. Trump, Amerikan kurumlarını çok zorladı, fakat bir popülist yönetimin bir ülkenin siyasi yapısını deÄŸiÅŸtirebilmesi için birkaç faktöre bakmak lazım: Bunlardan biri, bu kiÅŸinin yetkisi ne düzeydedir? Trump, oyların dağılımına bakacak olursanız çok büyük bir yetkiyle gelmedi. Ayrıca, Amerika’da federal bir sistem var. Federal hükümetin yetkileri, mesela Türkiye’yle karşılaÅŸtırıldığında, çok daha sınırlı. Bazı yetkiler federal hükümete aittir, bazı yetkiler ortak kullanılır. BaÅŸkan her ÅŸeye karışamıyor. - Dolayısıyla federal sistemin baÅŸkanı olan Trump’ın bütün sisteme hâkim olması mümkün deÄŸil, diyorsunuz.. Kesinlikle. Ä°kinci husus, demokratik ve hukuk devleti kurumlarının ne derece yerleÅŸik ve kurumsallaÅŸmış olduÄŸu. Burada da Amerika’daki demokrasi geleneÄŸinin daha yerleÅŸik, daha güçlü olduÄŸunu kabul etmemiz gerekiyor. Trump’ın yaptıklarını birçok Cumhuriyetçi de kabul edilemez buluyor. Mesela Trump, Michigan seçim kurulundaki Cumhuriyetçi Parti üyelerini Beyaz Saray’a davet ederek bu eyaletteki seçim sonuçlarını deÄŸiÅŸtirme çabasını desteklemelerini istedi. Onlar, sonucu kabul ettiklerini söyleyerek baskıya raÄŸmen boyun eÄŸmediler. Bu da kurumların yerleÅŸikliÄŸine iÅŸaret ediyor. Tabii, bir de genel kamuoyuna da bakmak lazım. Onlar da demokrasi ve sonuçlarına alışık ve bunlarla barışık. Evet, Cumhuriyetçilerin içinde radikal bir unsur var, hatta birtakım adamlar silahlarını kuÅŸanarak eyalet parlamentolarına girdiler ama bunlar sistemin temelini sarsacak güçte deÄŸiller.  - Gelelim asıl meseleye... Åžu anda Türkiye açısından önemli soru ABD’nin Türkiye politikasının nasıl olacağı... Felaket senaryoları yazılıyor; katılır mısınız? Bir kere Trump ile iliÅŸkimizin aşırı iyimserlikle deÄŸerlendirildiÄŸini düşünüyorum. Evet, Trump’ın CumhurbaÅŸkanımızla olan iletiÅŸim kolaylığı belki Türkiye’nin istemediÄŸi bazı ÅŸeyleri engelledi... - Neydi bunlar? Halkbank’ın üzerindeki davanın geciktirilmesi, CAATSA dediÄŸimiz anlaÅŸmanın bazı maddelerinin uygulamaya geçirilmemesi, ama bakın neler oldu? F-35 satışı iptal edildi. ABD, DedeaÄŸaç’ta askeri imkânlar elde ederek ve Suda Körfezi’ndekileri geniÅŸleterek Yunanistan’la savunma iliÅŸkilerini güçlendirdi. DışiÅŸleri Bakanı Pompeo, son ziyareti sırasında Türk yetkililerle görüşmeye bile yanaÅŸmadı. Suriye’de göz göre göre YPG’yi destekliyor, Kuzeyden Akdeniz’e uzanabilecek bir Kürt koridoru açmak için kendine göre planlar uyguluyor. DoÄŸu Akdeniz’de Kıbrıs ve Yunanistan ile beraber. Åžimdi bunlar Trump zamanında oldu. Dolayısıyla Trump döneminde Türkiye- Amerika iliÅŸkilerinin iyiye gittiÄŸini söylememiz mümkün deÄŸil.  - Elbette ama Biden ile kopma noktasına gelir mi? Biden, baÅŸtan itibaren Amerikan dış politikasında demokrasiyi yaygınlaÅŸtırmaya, özgürlükleri korumaya daha ağırlık veren ve bunu yapmayan ülkelere baskı uygulayacağını ilan eden bir tavır sergiledi. Muhtemelen de bu çizgisini sürdürecektir. Otoriter kalmakta ısrar eden yönetimler bundan memnun olmayabilir.  - Biden yılın başında verdiÄŸi mülakatta Türkiye ile ilgili “Ne olursa olsun muhalefet desteklenmeli†dedi. Aslında okumaların birçoÄŸu bu sözleri üzerinden yapılıyor. Hükümet bugünlerde “hak, hukuk, adaletâ€i dilinden düşürmüyor, reform mesajları veriyor. Bülent Arınç’ın Kavala, DemirtaÅŸ çıkışını da eklersek “Biden hazırlığı†yapılıyor diyebilir miyiz? Türk hükümetinin demokratikleÅŸme programına ihtiyaç olduÄŸu yönündeki beyanları, Biden’ın geliÅŸine yönelik bir hazırlık olarak da yorumlanabilir, ancak Türkiye’nin zaten içinde duyulan ihtiyaçlar ve Türk siyasetinin ÅŸu anda vardığı tıkanma noktası birtakım açılımları gerektirmekteydi. Hükümetin ortağıyla geçinmekte karşılaÅŸtığı güçlükleri de hesaba katarsanız, belki diÄŸer bazı partilerle daha barışık bir çizgiye gelebilmesi için deÄŸiÅŸikliklere hazır olması gerekiyor. Amerikan seçimi sonuçları bu konuların üzerine daha fazla eÄŸilmenin baskısını yarattı. Biz Biden’dan bahsediyoruz, ama Türkiye’ye dönük demokratikleÅŸme baskılarından söz ederken Biden’ın bu konularda AB ile aynı çizgide taleplerde bulunacağını, belki de birlikte hareket edeceÄŸini unutmamalıyız. Burada Biden, “Muhalefeti destekleyelim†derken zannediyorum ÅŸu ya da bu partiyi kastetmiyor, muhalefetin demokratikleÅŸme taleplerinin desteklenmesinden bahsediyor. Türkiye’nin demokratikleÅŸmesini çoÄŸumuz zaten arzuluyoruz.  - AKP 18 yıldır iktidarda... Açılım yaptığı dönemler oldu, sonra otoriterleÅŸti ve sonra bugün yine, yeni bir rüzgâr… ABD BaÅŸkanı’yla deÄŸiÅŸen söylemi ne derece samimi bulunur? Bekleyip görmemiz lazım. Åžu ana kadar CumhurbaÅŸkanı’nın izlediÄŸi politikalara baktığınızda, genellikle oldukça gerçekçi oldukları görülüyor. Güç mücadeleleri esnasında kendisinin görevde ve partisinin iktidarda kalması için ne yapılması gerekiyorsa, o yönde hareket etmek konusunda baÅŸarılı olmuÅŸtur. Åžimdiki taleplere cevap vermediÄŸinde zorda kalacağını düşündüğü müddetçe uyumlu yönde hareket etmesini bekleyebiliriz sanıyorum.- Bu dönüşte MHP ile de yolları ayrılır mı AKP’nin?AKP- MHP iliÅŸkilerinde dış iliÅŸkilerden bağımsız olarak bünyesel bir sorun giderek kendini belli ediyor. MHP, sadece bir koalisyonun küçük ortağı olmakla kalmıyor, büyük ortağının neler yapabileceÄŸini belirleyen ve gerekli görürse engelleyen, bazı ÅŸeyleri yapmasını da dikte eden bir veto unsuru olarak hareket ediyor. Büyük ortağın bu iliÅŸkiden sıkıntı duymaya baÅŸladığı deÄŸerlendirmeleri giderek daha sık yapılmaya baÅŸlandı. Yine de iktidarın yeni bir ortaklık oluÅŸturabileceÄŸinden emin olmadan mevcut ortağını terk etmekte aceleci davranmasını beklemek gerçekçi olmaz.- Hocam “Hükümetin diÄŸer bazı partilerle daha barışık bir çizgiye gelebilmesi için deÄŸiÅŸikliklere hazır olması gerekiyor†dediniz. Ama Türkiye siyasetinde öngörülemezlik söz konusu. Hangi parti hangi partiyle görüşüyor, ittifakların geleceÄŸi, hükümetin ne yapmaya çalıştığı net deÄŸil. Bu tabloyu bir siyaset bilimci olarak okur musunuz?Toplumla siyaset baÄŸlantısı Türkiye’de son derece zayıf. Siyasi partilerimiz, iktidar partisi baÅŸta olmak üzere, desteÄŸini daha çok patronajla saÄŸlamaya çalışıyor; birtakım kimseleri kamu kaynaklarından yararlandırarak, onların iÅŸlerini görerek, karşılığında onlardan siyasi destek ve oy istiyor. Bunun sonucunda partiler çeÅŸitli ve ÅŸeffaflıktan uzak yöntemlerle varlıklarını sürdürmek, iktidara ortak olarak durumlarını güçlendirmek için mücadele ediyor. Bunu demokrasi eksikliÄŸinin tezahürü olarak da deÄŸerlendirebiliriz. Yalnız bütün bu karışıklık içinde iyimser not düşmek istiyorum. Türkiye’de siyaset uzun süre Türk modernleÅŸmesinin yarattığı zıtlıklar üzerinden yürütülmüştü. ModernleÅŸmemiz sert bir laiklik unsuru içeriyordu ve iktisadi boyutu zayıftı. Siyaseti kültürde modernleÅŸme yoluyla toplumu deÄŸiÅŸtirme yandaÅŸlığı ve karşıtlığı ÅŸekillendirmiÅŸti. Dolayısıyla Türk siyaseti, olaÄŸan demokratik siyasetin odaklandığı iktisadi sorunların dışında daha çok sembolik sorunların egemen olduÄŸu bir alan oluÅŸturmuÅŸtu. Åžu anda bu durum deÄŸiÅŸiyor. Siyasi saflaÅŸma veya kamplaÅŸma artık sadece modernleÅŸme çizgisi üzerinden deÄŸil, daha çok uygulanan iktisat veya diÄŸer kamu politikaları üzerinden yürütülüyor. Zannediyorum bu dönüşüm zamanla Türk siyasetinin demokratik ülkelerdeki olaÄŸan görünümüne kavuÅŸmasına yardımcı olacaktır. Fakat, günümüzde tüm demokratik sistemlerde ortaya çıkan sorunlar var. Sadece bir örneÄŸini vereyim: Demokratik ülkelerin hemen tümünde siyaset alanında parçalanmalar artıyor. Mesela parlamentolardaki partilerin sayıları yükseliyor, daha dar davaları kovalayan gruplar siyasette güçleniyorlar. Ve demokratik toplumlarda uzlaÅŸma zeminleri zayıflamaya baÅŸlıyor. Bu bütün demokrasileri endiÅŸelendirmesi gereken çok sayıda soruna bir örnek. HDP ANAYASA ÇALIÅžMALARI İÇİNDE YER ALMALI- Sanki 2012’de bütün partiler anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi için aynı masaya oturmamış gibi, bugün, hangi partinin HDP ile görüşüp anayasa taslağı üzerinde çalışma yapıp yapmadığı tartışılıyor. Sandalye sayısı bakımından Türkiye’nin üçüncü partisinden bahsediyoruz ama kimse yan yana gelmek istemiyor ya da geliyor, saklıyor... Bunu da konuÅŸmalıyız...Bu, bizim siyasetimizin yeterince demokratikleÅŸemediÄŸinin bir tezahürü. Sistem sorunu ile her partinin gütmek istediÄŸi politikaları birbirinden ayırmak lazım. Siz HDP’nin güttüğü politikaları onaylamayabilirsiniz. HDP gibi bir partinin parlamentoda temsil edilmemesini dahi arzulayabilirsiniz. Bütün bunlar mümkündür ama bir anayasa dediÄŸiniz zaman toplumdaki tüm ağırlıklı kesimlerin rızasını almak zorundasınız. Anayasanın hazırlanmasında ülkenin önemli oranda oy alan bir partisinin sürecin dışında tutulması mümkün deÄŸildir. DiÄŸer hiçbir konuda anlaÅŸmak mecburiyetinde deÄŸilsiniz ama sistemin temel unsurları ÅŸekillendirilirken bu partinin de süreçte yer alması lazım. Siyasi partilerimizi bu konuda cesaretten uzak buluyorum. HDP’nin anayasa çalışması içinde bulunmasının gerekçesi izah edildiÄŸinde, kamuoyunun ikna edilebileceÄŸini düşünüyorum- ABD’nin yeni döneminde Kürt politikasında nasıl davranmasını bekliyorsunuz?ABD’nin Kürt politikasında bir deÄŸiÅŸiklik beklememiz için sebep yok. Dolayısıyla Türk-Amerikan iliÅŸkilerinde ABD’nin Kürt politikasının yarattığı olumsuzluklar devam edecektir. Ama Türkiye demokratikleÅŸme süreci içinde etnik farklılaÅŸmaları da tabiileÅŸtiren deÄŸiÅŸiklikler yapacak olursa ülkemiz rahatlayacak, sadece Amerika’dan deÄŸil, AB’den de Türkiye’ye yönelik eleÅŸtiriler azalacaktır. - ErdoÄŸan’ın “Kendimizi baÅŸka yerlerde deÄŸil Avrupa’da görüyor, geleceÄŸimizi Avrupa ile kurmayı tasavvur ediyoruz†sözünü de bu noktadan okuyabilir miyiz? Merkel’in, Türkiye’ye yaptırım ihtimalinin 10 Aralık’taki AB zirvesinde görüşüleceÄŸini açıkladığını, Sözcü Ä°brahim Kalın’ın da günler öncesinden Brüksel’e gittiÄŸini not düşelim... Sayın CumhurbaÅŸkanımızın sözlerinde samimi olmasını gönülden temenni ederim. Eminim ki kendisi de yaÅŸanan tecrübelerin ciddi bir inandırıcılık sorunu yarattığının idraki içindedir. Ekonomimizin içinde bulunduÄŸu çok yönlü güçlükleri aÅŸması için AB ve ABD ile uzun vadeli iÅŸbirliÄŸine ihtiyaç duyulması, bir ihtimal, bu son beyanlar yönünde ilerlemek için gereÄŸinin yapılmasını teÅŸvik edecektir. RUSYA'NIN DESTEK VERECEK DURUMU YOK- Türkiye-Rusya iliÅŸkisi ABD ile daha büyük bir gerginliÄŸe yol açar mı?Åžunu unutmayalım ki bizim Rusya’yla anlaÅŸamadığımız konu sayısı az deÄŸildir. Libya’da, Kıbrıs’ta, Suriye’de esas itibarıyla anlaÅŸamıyoruz. Kafkaslar’da Türkiye’nin varlığı Rusya’yı pek heyecanlandırmıyor. Kırım’ın iÅŸgal yoluyla Ukrayna’dan alınmasını kabullenmiyoruz. Listeyi uzatmayayım ama anlaÅŸmazlık konularımız zengin. Türkiye’nin Rusya’yı Amerika’ya karşı seferber edeceÄŸi bir dayanak olarak ileri sürmesi pek doÄŸru olmayacaktır. Benim ümidim, Amerika’nın da Türkiye’nin tamamen Rusya’ya muhtaç duruma düşmesini yaratacak yollara baÅŸvurmamasıdır. Bütün sorunlara raÄŸmen Biden’ın bu hususu gözetmesini bekliyorum. Biden yönetimi içinde bazı gruplar Türkiye’ye sert davranılmasını, diÄŸerleri ise dosya bazında da iliÅŸkilerin daha muntazam yürütülmesini savunuyor. Biden yönetiminin karşılaÅŸacağı çok sayıda sorunu düşündüğümüz zaman herhalde Türkiye’yle büyük sorunlar yaratmak istemeyecektir. Türkiye ÅŸu anda oldukça büyük iktisadi güçlüklerle karşı karşıya. Bu güçlüklerin aşılmasında Rusya’nın Türkiye’ye büyük destek verecek bir durumu yoktur. Dolayısıyla, iktisadi çıkarlarımız ister AB ile, ister ABD ile olsun, sonsuz bir gerilime müsaade edecek nitelikte deÄŸildir. CONDOLEEZZA RÄ°CE OLMASIN- Pompeo’nun Ä°stanbul’da Fener Rum PatriÄŸi’ni ziyaretiyle devam edersek: Yedi ülkeyi ziyaret etti, hepsinde devletin zirvesiyle görüştü, amaTürkiye’de böyle olmadı. Ãœstelik “İstanbul’dayken kendisiyle temas etmek isteyen bir Türk yetkili olursa görüşmeye açık olduÄŸunu†söyledi… Bunun diplomasi dilinde anlamı nedir?Bunun anlamı Pompeo’nun terbiyesizliÄŸidir. Pompeo, daha önce de bu bölgeye geldi, yine Türkiye’nin hoÅŸuna gitmeyen beyanlarda bulundu. Bir ülkeye gelip de “İsteyen beni Ä°stanbul’a gelir görür†demek, baÅŸkenti ziyaret etmemek büyük bir nezaketsizlik ve kabalık. Pompeo zaten gidici. Åžu andaki davranışlarını Amerikan dış politikası açısından deÄŸerlendirmektense iç politikasındaki geleceÄŸe matuf hesapları açısından deÄŸerlendirmek daha doÄŸru olur. - Ne yapmaya çalışıyor?Pompeo, Amerika içindeki lobilere selam veriyor. Bunlar arasında Köktendinci Hıristiyan lobisi, Musevi, Ermeni, Yunan lobisi var. Bunlara, “Bakın ben sizinle beraberim. Dört yıl sonra seçim dönemi geldiÄŸinde herhalde hatırlar ve tercihinizi ona göre belirlersiniz†diyor. Pompeo’nun kibir yüklü nezaketsizliÄŸi sadece Türkiye ile sınırlı kalmadı. Ä°srail’de de gitti, Golan Tepeleri’ni ve kanunsuz Musevi yerleÅŸmelerini gezdi. - Biden’ın dışiÅŸleri bakanının kim olacağı da önemli deÄŸil mi? Sizin bu konuda bir öngörünüz var mı?Bilmiyorum ama Condoleezza Rice’ın olmasını istemem, çünkü sert tabiatlı ve Türkiye’ye dostane yaklaÅŸmayacağını tahmin ettiÄŸim bir kiÅŸidir. Â
İpek Özbey
Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/646643-mhp-bir-veto-unsuru-olarak-hareket-ediyor/
Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/646643-mhp-bir-veto-unsuru-olarak-hareket-ediyor/
Other News
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde yangın
Çin, 40 yıl sonra Ay'dan taştoplayan ilkülke olmayıamaçlıyor
Sokağaçıkma kısıtlamasında husumetlisi tarafından sokakta vuruldu: 1 yaralı
ABD'de koronavirüs aşısının uygulanmasına 11 Aralık'ta başlanabilir
Biden'ın dışişleri bakanlığına danışmanıAntony Blinken'ıatamasıbekleniyor
FaikÖztrak'tan Berat Albayrak tepkisi: Kabile devletinde bile olmaz
Haldun Dormen koronavirüse yakalandı
3-1'lik yenilgi istifayıgetirdi!
Mansur Yavaşduyurdu: Otobüs ve metro seferlerine yeni düzenleme
Son anket: 'AKP ve MHP 6 ili daha kaybediyor'