‘Mesele hayal ve hikâye’
figure >
N. Can Kantarcı imzalı Tepemizdeki Gölge, türlerarası geçişliliği ve yeni soluğuyla heyecanlı bir macera.
/Archive/2020/11/23/192356831-ic1.jpgHer ikisi de tecrübe ettiÄŸimiz gerçeÄŸi bugün imkânsız görünene (yahut hiç mümkün olmayana) doÄŸru bükerek hayali dünyalar yaratmasına raÄŸmen, fantastik ile bilimkurguyu sanki iki ayrı türmüş gibi anmak yaygın. Bu ayrım, ruhani olan ile akli olan arasındaki (yine tartışılır) ayrımdan besleniyor gibi görünmekte.Halbuki her iki türde de baÅŸyapıtlara imza atan Ursula K. Le Guin, bir mülakatında, kitaplarının yasaklanmasıyla ilgili bir soruya verdiÄŸi yanıtta bu ayrımı reddedip, hayalin en mühim iÅŸlevini vurgular: “Kitaplarım sadece hayali - bilimkurgu, fantastik ne derseniz deyin - oldukları için yasaklandı. Hayalgücü tehlikeli kabul edilir ve kesinlikle öyle. Zira hayalgücü baÄŸnazlık ve dogmanın tam olarak düşmanıdır.â€Ve mütevaffa yazar Gecenin Dili: Fantastik ve Bilimkurgu Ãœzerine Denemeler kitabında ÅŸunu ekler: “Hayal edebiyatı dünyanızı, diÄŸer insanları, kendi hislerinizi ve kaderinizi kavrama yetinizi keskinleÅŸtirir.â€YANSIMALAR...Demek ki mesele bir yerden bir yere moleküler ışınlanma yahut büyüyle yollanmanın arasındaki fark deÄŸildir. Mesele hayaldir; o hayal üzerinden kurulan, bugünün (bugünün mekânının, insanının, toplumsal düzeninin) yansıması, eleÅŸtirisi ve yeniden inÅŸasının teÅŸviki olan hikâyedir.Ursula K. Le Guin’in Karanlığın Sol Eli’ndeki cinsiyetlerarası geçiÅŸlilik (bilimsel? fantastik?) ve ele aldığı müthiÅŸ dostluk/aÅŸk hikâyesi tam da bu tahayyülle mümkün olur.Nazi iÅŸgalini, soykırımı, Stalinist baskı dönemini ve akabindeki sözde ifade hürriyetine sahip Polonya’yı yaÅŸayan Stanislaw Lem, modern bilim ile hümanist ahlakı uzlaÅŸtırmaya çalışan, parodiyi sansürden kaçış yolu olarak kullanan, felsefe ve dilbilime esin kaynağı olacak onlarca bilimkurgu esere böylelikle imza atar.Yahut Douglas Adams, beÅŸ parasız genç bir otostopçu olarak Almanya’da bir tarlada uzanmış yıldızları izlerken tuhaf, gündeliÄŸi sorgulayan, insani ve mizah dolu o yolculuÄŸu, Otostopçunun Galaksi Rehberi’ni hayal edip, akabinde yazabilir./Archive/2020/11/23/192407988-kapakic2.jpgTÃœRLERARASI GEÇİŞDönem dönem özgün örnekler ortaya çıksa da, genel olarak ülkemizde fantastik ve bilimkurgu, ister istemez ithal edebi aygıtlarla, türün Batılı örneklerinden alışılageldik konu modülleriyle, biraz tepeden inmeci bir ÅŸekilde gösterebiliyor kendini. Türkçede de elbette - henüz evrensele mal olamasa da - bu hayal edebiyatının (‘gerçekçi’ olmayan mekân ve anlatı vasıtasıyla gerçekle hesaplaÅŸmanın, onu tahkik ve tahrif etmenin) örnekleri mevcut.Alfa olarak, bu örneklerin daha da çoÄŸalması arzusuyla, türlerarası geçiÅŸliliÄŸi ve yeni soluÄŸuyla bizi çok heyecanladıran bir kitabı, N. Can Kantarcı imzalı Tepemizdeki Gölge’yi nisan ayında okuyucuyla buluÅŸturacağız.Tuhaf, mizahi bir gündelik yaÅŸam bilimkurgusu diye tanımlanabilecek Tepemizdeki Gölge, kendisiyle içten içe pek kıvanan, yazar olmakla kafayı bozmuÅŸ, orta/orta-üst sınıf, Beyaz Türk bir adamın, yani Mehmet Kunduracı’nın “mükemmel†bir kadınla tanışmasıyla kendini yavaÅŸ yavaÅŸ baba mesleÄŸi ayakkabıcılığı yaparken bulmasının ve ardından iÅŸlerin beklenmedik ÅŸekilde ‘büyümesi’nin hikâyesini, kısa “terapi†seansları formatında anlatıyor./Archive/2020/11/23/192417612-ic3.jpgVE YAZAR BÄ°LÄ°MKURGUSAL ORTAMLA ÇARPIÅžIR!Tepemizdeki Gölge’ye gölgesini muzipçe düşüren isimler arasında Haruki Murakami, Philip Roth, Italo Svevo, Kurt Vonnegut ve Alan Moore sayılabilir. 2002’den bu yana çevirmenlik, editörlük, senaristlik ve yazarlıkla uÄŸraÅŸan N. Can Kantarcı’yı okurlar Nick Hornby, Jack Kerouac, Alan Moore, Philip Roth, Hubert Selby Jr. gibi yazarların eserlerinden yaptığı çeviriler ve Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi üzerine yazarla ortak bir çalışmayla gerçekleÅŸtirdiÄŸi Hatıraların Masumiyeti adlı kitaptan hatırlayabilirler.Tepemizdeki Gölge’ye dair bu ilk duyurunun son sözlerini yazarımıza bırakıyor ve onun ilhamı, hikâyesi ve saiklerini okura sunuyoruz:“Son zamanlarda biraz fazla sakız edilen bilimkurgu öğelerini nasıl bizden kılarım diye çıktım yola. Aklımda hep bir yazmayı baÅŸaramayan yazar hikâyesi vardı. Ama bu yüzyıllardır anlatılagelen hikâyeyi kendime ait kılmak istiyordum. Bu noktada devreye fantastik ve bilimkurgu arasında seyreden bir tahayyülün girmesi zorunlu oldu.Bizim yazmayı baÅŸaramayan yazarı bilimkurgusal bir ortamla nasıl çarpıştırırım ve bu çarpışmanın sonucunda ortaya ne çıkabilir diye düşünmeye baÅŸladım. Ve ister istemez, bu çarpışmanın ciddi sonuçları bir o kadar da komedi doÄŸurdu. Bu komedinin de illa UFO’ya taÅŸ atan köylü hiyeroglifi ÅŸeklinde tezahür etmesini istemiyordum elbette…Kahramancığımız Mehmet Kunduracı sadece görmek istediÄŸini gören, çok açık zihinli olduÄŸunu zannetse de pek çok önyargıyla yüklü olduÄŸunu fark edemeyen, bu ülkede sanat icra ederek geçinmek ile bir iÅŸte dikiÅŸ tutturmanın sorumluluk ve beklentisi arasında kafası karışmış ve karışmaya devam eden bir tip.Pek çok Türk erkeÄŸi gibi kadınlarla çoÄŸu zaman sadece bir arzu nesnesi olarak iliÅŸki kurabiliyor, kendi isteklerini tatmin etmek ve karşısındakine aktarmaya kalkmak dışında bir iliÅŸki tahayyül edemiyor. Ä°lginçtir ki, Mehmet’in dünyayla arasındaki iliÅŸki de bundan pek farklı deÄŸil. Tam da bu yüzden, başına gelmedik kalmıyor.â€Tepemizdeki Gölge / N. Can Kantarcı / Alfa Yayıncılık
Seçkin Erdi
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/646832-mesele-hayal-ve-hikaye/