Meltem Cumbul Kafka'nın ölümcül aşkı ile sahnede
figure >
Meltem Cumbul, Tiyatro Festivali için hazırladığı oyunu Ben 'Sevgili Milena'yı ilk kez geçen hafta DasDas'ta sahneledi. Oyunu izledim. Hareketin, müziğin iç içe geçtiği ilginç bir çalışma olmuş. Pandemide tiyatroya giden insanlarla bir arada olmak da güzeldi...
Ä°lk gençliÄŸimizde, Bomonti’de pek de salonu andırmayan bir mekânda tiyatro yapmaya çabalıyorduk. Meltem o dönem çok ünlü popüler kültürün parçası genç oyuncuydu. Radyoda yıldız olmuÅŸtu, ardından televizyon, derken uçtu gitti.  İnanmadığı iÅŸlerden sakındı kendini. Düşünmeye, anlamaya, yaratmaya zaman ayırdı. Ä°zimizi kaybetmiÅŸtik, bir süre yurtdışındaydı, dönünce oyuncuların emekçi olduÄŸunu kanıtlamayı koyuldu bir grup arkadaşıyla. Baskı günlerinde sendika baÅŸkanlığı yaptı. Akademik boyutla baktı oyunculuÄŸa ve en önemlisi bu zor süreçte ifade özgürlüğü, insan hakları, kadın konusu baÅŸta olmak üzere hep ses verdi.  /Archive/2020/11/27/124333882-mc1.jpegPopüler kültüre hızla mesafe koydun, kendini usulca inÅŸa ettin. Şöhret, para, iktidar ne demek sence? Bu bilgi kirliliÄŸi karşısında insan nasıl bulur yolu, kendini nasıl ifade eder?  Aslında bu ülkede ben nasıl meÅŸhur oldum? Sorusunu sana sormak isterim. Popüler kültür beni neden bu kadar baÄŸrına bastı? Neden bu kadar çok merak ediliyorum? Bu sorulardan anlayacağınız gibi beyefendi çalışmaktan baÅŸka bir yol bilmem ben. MesleÄŸime tutkuyla baÄŸlıyımdır ve geliÅŸimi için bilgiye önem veririm. Bilgiye de kaynağından ulaÅŸmak isterim. Müşfik Kenter, OÄŸuz Aral, Cihan Ãœnal, Zeliha Berksoy’la baÅŸlayan Tiyatro OyunculuÄŸu eÄŸitimime Royal Shakespeare Company’de devam ettim. Ardı ardınca çektiÄŸim filmlerdeki çalıştığım yönetmenler ve rol arkadaslarım doÄŸru yolda yürümemi saÄŸladı. Sanatla kendimi ifadelendirmeyi tercih ederim. /Archive/2020/11/27/124607521-mc2.jpegPek kimseler hesap etmedi ama tiyatro sanatı dönüştü, hele de bizde tam bir ifade özgürlüğü alanı oldu. Neredeyse her açıdan tıkanmışken, söz baskı altındayken, tiyatro sığınak oldu. Sen yoÄŸun emek harcadın, ÅŸimdi de salgın var. Tiyatrocular ağır bedel ödüyor ve sen inatla sahnedesin. Anlatsana neler oluyor?  Her ÅŸeyden önemlisi Can güvenliÄŸi ve Can saÄŸlığı. IÅŸ ve Işçi saÄŸlığı konusunda ülkemizde yaÅŸanan felaketler, gerekli önlemlerin alınmaması ile ilgili deneyimler bir çok iÅŸ sektöründe yaÅŸandı ve bunlar hep ‘kaza’ diye adlandırıldı. Pandemi sürecinde Tiyatrolar kapalıydı. Açıldıktan sonra da yarı kapasiteyle, oturma düzenleri, bilinçli Tiyatro yöneticileri tarafından düzenlendi. Tiyatro Festivali de aynı ÅŸekilde, eser seçimlerini dahi oyuncunun korunmasından yana kullandı. Ben “Sevgili Milena†da, Kafka rolünü seslendiren Mert Fırat ‘la yaptığımız kayıtlar için bile mesela Seslendirme stüdyoları arasından Melodika tarafımca seçimlendi, hijyenik ortam saÄŸlayabildiÄŸi, fiziki mesafe korumayı önemsediÄŸi için. Yine bizim oyunda provaya Åžirince’de yer alan Tiyatro Medresesi’ne, üç kiÅŸinin belli bir mesafede oturabileceÄŸi büyük araçla gidildi. Her gün kullanılan prova mekanı Dc Kozmos’da sahne günde iki kere temizlendi ve her gün dezenfekte edildi. Ãœstelik bu mekanlar böyle bir dönemde sponsor oldular. Bu önlemleri alamayacak yapımlar için zor bir dönem. Neredeyse bir mesleÄŸe emek veren herkes açlık sınırında yaşıyor. Süreç sanatsal açıdan da deÄŸiÅŸiyor, neler olacak bundan sonra sence?Ödenekli Tiyatrolar’a girmemiÅŸ sanatçılar çoÄŸunlukla bağımsız da çalıştıkları için parasal kaygıyla mesleklerini icra edemeyebilirler. Dayanışma önemli tabii. Tiyatro’nun dijital dünyaya adaptasyonuna da bakmak lazım: Avrupa ve Amerika’da belli baÅŸlı takip edilen en iyi tiyatroların en iyi oyunlarının iyi çekilmiÅŸ iyi rejilendirilmiÅŸ kayıtlı haliyle pandemi dönemi karşımıza çıkarılmış olması pek güzeldi mesela. Bu çekimlerin bütçeleri de oldukça fazla. Bizdeki ödenekli ya da özel tiyatrolardan böylesine profesyonel, izlenebilir yapımlar çıkmadı. Hele hele seyircinin olmadığı 360 derece sahne üzerine yapılacak olan çekimleri ekrandan seyirci olarak izlerken dokunmatik bir ÅŸekilde izleyeceÄŸiniz alanları sizin belirleyecek olmanız da ilginç olur. Hem canlı hem dijital Tiyatro düşünülebilinir.     /Archive/2020/11/27/124628224-mc3.jpegKafka ilginç bir isimdir, biz de adı bilinir de, kimse ne yazdı okumaya pek cesaret edemez. Adamı “bir sabah uyandığımda hamamböceÄŸi olarak buldum kendimi†türü cümleye indirgenir. Bu malumatfuruÅŸluk çağında, üstelik Kafka bile deÄŸil, Milena ile çıkıyorsun neden?  “Chopin Prelüdler & George Sand’dan Okumalar†eserini 2014 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Kültür Ãœnv. gösterimi için hazırladığımızda – Burak Fidan’la beraber teksti oluÅŸturmuÅŸtuk – hemen ardından Kafka & Milena MektuplaÅŸmaları üzerine çalışalım istedik. Olmadı. Istanbul Tiyatro Festivali için hazırlanan iki oyun(Göl Kıyısı/Theresa Rebeck ve E Mülteci.com/Sedef Ecer) ve Toy Tiyatrosu açılış oyunu (Blu/David Hare) araya girdi. Izmir Toy Tiyatrosu’na eÄŸitimler için her hafta gelip giderken dramaturg, yazar, yönetmen Bülent Yıldız’la MSGSÃœ Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nden öğrencim, meslektaşım Gizem TataroÄŸlu vesilesiyle tanıştık ve ben Burak Fidan’dan izin alarak Bülent’e Milena’nın olmayan mektuplarını yazmak ve Kafka & Milena mektuplaÅŸmalarını bir eser haline getirmek ister mi diye sordum. Bülent çok heyecanlandı. Izmir’e ben gelip gittikçe sık sık buluÅŸmaya ve Milena & Kafka üzerine sohbet etmeye baÅŸladık. Anlaşılan uzun bir süreç, ortaya çıkan iÅŸten de belli… Ä°zleyici için de emek gerektiren çalışma, bir saniye boÅŸluk kaldırmıyor…Yaklaşık bir yıla yakın bir sürede eser tamamlandı. Bülent, Milena’yı oynamamı çok istese de yönetirken aynı zamanda oynamanın zor olacağı kanısıyla ve bir dansçı’yla çalışmak istediÄŸimden kendimi sahnede görmüyordum ta ki bu fikrimin deÄŸiÅŸmesiyle birlikte Milena’yı oyuncu olarak çalışana kadar. 48 yaşında hayatı Ravensbrück kadın toplama kampı’nda sonlanan Milena az yaÅŸayıp çok ÅŸey görmüş bir karakter. Kafka’nın dediÄŸi gibi “…Kaçırılır bu kadın, yangından, yeryüzünden, kucaÄŸa alıp kaçırılır… O da güvenle, istekle sokulur insana.†Sevilesi bir karakter olduÄŸu için Milena.   /Archive/2020/11/27/124652771-mc6.jpegÄ°nsanlığı istese de istemese de katkı veren büyük yazarların yaÅŸamına giren kadınlar merak edilir. Genelde haklarında nesnel bilgi bulunmaz. Kurmaca iyi olanak, ne fısıldıyor Milena bize?  “Üstümüze yaÄŸmur, kar yağıyormuÅŸ, sokak soÄŸukmuÅŸ ve biz sığınacak bir saçak altı arıyormuÅŸuz. Durdukça üşüyor ve ıslanıyoruz yaÄŸmurun ve karın altında ama durmaktan da vazgeçmiyoruz ikimiz de. Sen birden üstündeki ceketi çıkarıp onunla bana saçak yapıyorsun, ben sana bakıyorum “hadi gelsene†diyorum, “bu ikimizi de örter.†Sen de geliyorsun, ikimiz de o saçağın altında soÄŸuktan üşüye üşüye, hatta hasta olacağımızı bile bile duruyoruz öyle. Sonra diyorum ki kendi kendime, etrafımda Franz’dan baÅŸka sığınabileceÄŸim bir saçak göremiyorum, sen görüyor musun?â€Â  Kafka, Nazi Almanya’sından küçük bir zamanlama ÅŸansı ile kaçarak hayatta kalmayı baÅŸarıyor. KardeÅŸi o kadar ÅŸanslı olamıyor. Kimi Kafka’yı kâhin olarak görür. Bu faÅŸizm vahÅŸetini önceden, usulca söyler bize. Bunları da görecek miyiz oyunda? Dönemin perdesi aralanacak mı?  Kafka’nın kâhin olmasını deÄŸil yaÅŸananlara bakarak ileriyi görme sezgisine sahip olmasını Milena üzerinden anlatıyorum. Foucault’nun ‘Hapishanenin DoÄŸuÅŸu’ adlı kitabında belirttiÄŸi gibi; iktidarın, bireyi tahakküm altına alma ve gücünü gösterme aracı olarak bedeni nasıl kontrol ettiÄŸinden yola ç¸ıkarak, bedenin hangi ölçütlerde saÄŸlıklı, hangi ölçütlerde hasta olduÄŸunu belirleyen iktidara karşılık herkes hasta 1920’ler ve 2. Dünya Savaşına giden yıllarda... Bir yandan, bir makine olarak ele alınan bedenin, ağır çalışma koÅŸullarına göre programlanması gerekliliÄŸi, terbiyesi, güçlerinin ortaya çıkarılması, itaatkârlığı, yararlılığı,etkili ve ekonomik denetim sistemleriyle bütünleÅŸmesi amaçlanır. Milena, saat 2 ila 8 arasında tren istasyonunda valiz taşıyarak akÅŸamları çeviri yapıp, Çekce dersler vererek çok fazla çalışmakta, karşılığında çay ve ekmekle beslenebilecek kadar para kazanmaktadır. Eserin evrensel teması ‘FaÅŸist rejim altında, sistemin dışına düşen bütün ötekiler yok edilmeye mahkûmdur.’  /Archive/2020/11/27/124717739-mc4.jpegKafka ile Milena arasında, bugünlerde pek de rastlayamayacağımız aÅŸk var. Milena Kafka’nın sırdaşı, yol arkadaşı gibi. Üstelik yargıçlık yapmadığı için, dünyasını açabildiÄŸi kadın. Bu aÅŸk inandırıcı mı, sen nasıl bir çift buldun karşında, bugünden bakarsak “ruhların sevdası†diye sahici bir tarif mümkün mü?  Iki buçuk yıl mektuplaşıyorlar. Toplamda birbirleriyle beÅŸ gün geçiriyorlar ve aralarındaki baÄŸ çok kuvvetli. Kafka’nın bir mektubunda dediÄŸi gibi “Evet, seviyorum seni anlayışı kıt kız, için rahat etti mi? Koca deniz, dibindeki küçücük taşı nasıl severse, benim de sevgim öylesine yığılıyor üstüne…†Cinsel bir münasebetleri olmamasına raÄŸmen tek insan olmayı beceriyorlar. Bu aÅŸkı aÅŸk yapan, Milena’nın kocası Ernst Pollack’ı terk edemeyiÅŸi ve imkânsızlık deÄŸil aslında, Kafka’nın “Şu yeryüzünde, dünya bir yana sen bir yana Milena†düşüncesi...   Geçende çok sıkı bir Kafka kitabı yayınlandı. “Bir de böyle okuyun onu†diyor yazar. Bırak bunalımda Kafka’yı, bayağı çapkın, daldan dala konmanın yanında maceracı ve eÄŸlenceli biri çıkıyor karşımıza. Acaba Milena ve Kafka öyküsü de uydurulmuÅŸ bir söylence mi? (James Hawes’in “Hayatınızı Mahvetmeden Önce Neden KAFKA Okumalısınızâ€)Milena adının Almanca anlamı “seven†ya da “sevilen†dir. OkuduÄŸum biyografik eserler den anladığım “Milena†Kafka tarafından sevilmiÅŸ., hem de ölümcül bir aÅŸkla sevilmiÅŸ. Kafka’nın yazdığı mektuplar da aslında bunun kanıtı. Milena Jesenska’nın kendine ait olmayan her ötekileÅŸtirmeye sahip çıkmış olması beni çok etkiledi. Ravensbrück Kadın Toplama kampında 21 Ekim 1940’da gazeteci Milena Jesenska’yla tanışan Margarete Buber-Neumann’ın yazdığı ‘MÄ°LENA’ kitabında, Franz Kafka’nın bir cümlesi önsözden önce yer alır. “...O güne dek görmediÄŸim canlı bir ateÅŸ o...Oysa öyle narin, cesur ve akıllı ki! Her ÅŸeyi de o kadar kolay feda ediyor ki! Ya da belki her ÅŸeyi fedakârlığı sayesinde elde etmiÅŸ...†UydurulmuÅŸ bir söylence olmasını düşünmek için bir sebep göremiyorum. Â
Enver Aysever
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/647728-meltem-cumbul-kafkanin-olumcul-aski-ile-sahnede/