Cumhuriyet Genç Yazın sizlerle
figure >
Cumhuriyet'in gençler için, gençlerle beraber hazırladığı "Cumhuriyet Genç Yazın" okurlarımızla buluştu.
TÃœRKÄ°YE’DE GENÇLÄ°K VE GELECEKARTUN DAYIOÄžLUBaÅŸkent Ãœniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine MühendisliÄŸiKoronavirüs salgınının tüm dünyada etkisini devam ettirdiÄŸi günlerde ülkemizde eÄŸitimin uzaktan mı yüz yüze mi olacağı, gündemi meÅŸgul etmeye devam ediyor. Televizyonlarda örgün eÄŸitimin önemi üzerinde durulurken uzaktan yapılan eÄŸitimin öğrenciler üzerinde yapacağı olumsuz etkilerden söz ediliyor. Peki, sizce bir toplumun geleceÄŸi olan eÄŸitimin ülkemizdeki tek sorunu yüz yüze yapılamaması mıdır?ÇaÄŸdaÅŸ eÄŸitimin, çocuk yaÅŸta baÅŸlayarak insanlara gerekli bilgi ve beceriyi kazandırmanın yanında, onları bağımsız düşünme düzeyine çıkararak topluma faydalı yurttaÅŸlar yetiÅŸtirmeyi hedeflediÄŸini söylersek yanılmış olmayız. Ancak Türkiye’de uzun yıllar sonra gelinen noktada eÄŸitimin, gençleri bilimsel bilgiyle donatarak, onların edindikleri bilginin analizini ve sentezini yapmasıyla düşünme gücünü artırmasını hedeflediÄŸini söylemek oldukça zor. Durum böyle olunca Türk eÄŸitim devriminin temel önceliÄŸi olan, gençlere bilim ile yaratıcılık kazandırarak onları topluma faydalı bireyler haline getirme düşüncesinden uzun yıllar sonucunda tamamen uzaklaşıldığını söyleyebiliriz.EzberciliÄŸin kölesi haline getirilmiÅŸ eÄŸitim sistemimiz, testlere indirgenmiÅŸ, doÄŸruluÄŸu tartışılır müfredat programlarının içindeki bilgilerin belirli bir süre içinde yanıtlanmasından ibarettir. Böylece gençler, küçük yaÅŸlarda stres, baskı ve akranlarıyla bireysel bir yarışın içine itilmekte. Bu yarışın içinde bencilleÅŸen kuÅŸakların toplumun deÄŸil kendisinin çıkarları için yaÅŸaması hedeflenmektedir.Türkiye’nin koÅŸullarından ortaya çıkan Köy Enstitülerinin aydınlanmacı, bağımsızlıkçı, ulusal düşünce yapısıyla üreten nesil yaratma çabalarının çok geride kaldığı açık bir ÅŸekilde görülmektedir. Åžoven ve iÅŸbirlikçi politikalar sonucunda eÄŸitim laiklikten tamamen saptırılmış, düşünmeyen, üretmeyen, kindar ve dindar nesiller yetiÅŸtirmeyi hedefleyen bir hale getirilmiÅŸtir. Bu durum üzücü olmanın yanında, bir toplumun geleceÄŸini temelden etkilediÄŸinden Cumhuriyet devrimine karşı yapılan ihanetin izlerini taşımaktadır. Bu çabalar bilinçlidir ve amaç, düşünen, irdeleyen, sorgulayan, eleÅŸtiren ve böylece üreten gençliÄŸin yetiÅŸtirilmemesidir.Ezberci ve gerici yöntemlerÄ°lköğretim ve ortaöğretimdeki çözülmeler, özerkliÄŸini kaybetmiÅŸ üniversitelerin de bilimsellikten uzaklaÅŸmasına, ezberci ve gerici yöntemlerin akademide egemen olmasına sebep olmuÅŸtur. Ãœniversitelerde siyaset, özgür düşünce, eleÅŸtiri yasaklanmış, ancak yandaÅŸ olmak serbest, hatta çoÄŸu durumda zorunlu hale getirilmiÅŸtir. Peki, Türkiye’de eÄŸitim bilinen ellerle yok edilirken bu eÄŸitimin birinci tarafı olan gençler bu sistemden payını nasıl almaktadır?Yüz binlerce üniversiteli iÅŸsizin bulunduÄŸu, dört gençten birinin iÅŸsiz olduÄŸu, verimsiz üniversite tarlasına dönen ülkemizde birçok üniversite mezunu mesleÄŸiyle alakasız iÅŸlerde asgari ücret karşılığında çalışma zorunluluÄŸuyla karşı karşıyadır. Ãœlkeyi yönetenlerin bu konuya bakışı bellidir, her konuda olduÄŸu gibi bilimsellikten uzaktır. Üç çocuk, o da yetmez beÅŸ çocuk nidaları atarlar. Ama geleceklerini garanti edemedikleri milyonlarca gence nitelikli eÄŸitimi nasıl verebileceklerini, Türkiye ÅŸartlarında ailelerin kendi çocuklarının doÄŸru geliÅŸimi için yeterli bütçeyi ayırıp ayırmayacağını hiç düşünmezler ya da düşünmek iÅŸlerine gelmez. Düşünün ki burada söz konusu olan toplumda hak ettiÄŸi yere gelemeyen, çaÄŸdaÅŸ, bilimsel, laik bir eÄŸitim alamayan, dünya gerçeklerinden kopuk, tek mücadelesi hayata tutunmaya çalışmak olan Türkiye’nin geleceÄŸi milyonlardır. Bu durum gelecek için çok korkutucudur.KuÅŸakları anlama, onları tanımlama isteklilerinin, kuÅŸakları bekleyen gerçek gelecek için de kafa yormaları gerekmekte. Çünkü bu temel sorunlar çözülmediÄŸi takdirde hangi kuÅŸağın ne istediÄŸinin ve nasıl düşündüğünün bir anlamı kalmayacak.Çözüm, kendi hırsları ve çıkarları için deÄŸil, ülke ve insan onuru için çalışan, sosyal devlet anlayışını gerçek anlamıyla uygulayacak genç kadroların bir an önce öne çıkarak çaÄŸdaÅŸ bir geleceÄŸin temellerini atabilmesindedir.OYUNAlptekin Dayı Türk-Alman Ãœniversitesi Hukuk Fakültesibizsaatler kurarakbükemediÄŸimiz eli öptükmor kisveleribilemediÄŸimize örttükbizseveriz yolumuzu uzatmayıbelli deÄŸil mi o destandan:“zirvesi vaat edilen tepelerieritmeyi seçtik.â€yenilerini ürettikfabrikat tepeleriÅŸimdi merd-i kıptî gibimerdivenler dikerizfark etmedenher an, yirmi dört saat ve 29 Åžubatyalanlar söylerizdürbünden gördüğümüzünkokusunu almakcümlesini duyduÄŸumuzunhuyunu anlamakköpeklerle konuÅŸmakÅŸiirler okumakformüller yazmakyöntemimizdirpastiÅŸ ÅŸiarlar uÄŸruna!doÄŸrudan uzakdaha da uzaÄŸa!ANADOLU EFELERİÖ. TALUY KOÇMUÄžLA SITKI KOÇMAN ÃœNÄ°VERSÄ°TESÄ° SOSYAL BÄ°LÄ°MLER FAKÃœLTESİÇakır gözlüdür efeleri Anadolu’nunEge’nin mavisi Akdeniz’in tuzlu kokusu duyulurGümüş pullu balıklar oynaşırGeniÅŸ kanatlı vahÅŸi martılar uçarAnadolu toprağı gibidir elleri ayaklarıBozkır çakıllarının sert sesiVe kayın aÄŸaçlarının saÄŸlamlığı duyumsanır dokundukçaBereketli ve üretkendirVe kömür madenleri kadar derin…Yeryüzünde poyraz gibidir Anadolu EfeleriKaradeniz’in koyu yeÅŸil hırçınlığınaVe Marmara’nın sessiz gürültüsüne sahiptirKâh sıcak eser yürek gibiKâh buza keser ansızın…Anadolu’nun kendidir Anadolu Efeleri….Gövdeleri saÄŸlamVe yüzleri kararlı…KALBÄ°N İKÄ° YÃœZÃœKazım ÖzatakVan Yüzüncü Yıl Ãœniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Bölümü YakınçaÄŸ Anabilim Dalı Yüksek LisansGereksiz savaÅŸlara olmadık uçurumlara sürüklüyordu beni, düşündükçe hayalimde gezindikçe Songül’le yaÅŸadığım bu aÅŸk macerası ve dünyadan kopuk yaşıyordum, dalıp gidiyordum sebepsizce. Bazen ruhum sanki bedenimden çıkıp gidiyordu baÅŸka âlemlere, farklı dünyalara kaptırıyordum kendimi. Bir yanım hırçın dalgalar gibiydi, bir yanımsa durgun deniz gibiydi ve hafif hafif vuruyordu derin mi derin sahilime yaÅŸadıklarım.Songül’e olan hislerim, duygularım hep bana kalbimin iki yüzünü yaÅŸattı. Karışıktı iÅŸte hayatım gibi yaÅŸadıklarım da dilimden, gönlümden dökülenler de kalemime yansıyanlar da karmakarışık bir puzzle gibiydi. Çözülmeliydi, düzelmeliydi, yola koyulmalıydı bendeki her ÅŸey. Bu satırları, hikâyemi yazarken bazen hüzünlü, kederli ve kalbi kırıktım, bazen de mutlu huzurlu yaşıyor gibiydim. Ama kalemimden kâğıda dökülenler hep olmasını istediklerim ve olmamasını arzu ettiklerimden çok hayalini kurduÄŸum ve o tasarladığım dünyayı yaÅŸamak için yaşıyordum kendimde.Gece benimle yürüyordu, önce hissettiklerimi yazdım, ÅŸiirler de arkadaÅŸlık etti, gecenin sessizliÄŸini bozan yaprak hışırtıları ise sözcükleri fısıldıyordu kulaklarıma adeta. Hiç saate bakmadım kaç diye, başımı gömmüştüm bilgisayara tuÅŸların sesi bölüyordu bazen halimi. Bazen de tamamen kaptırıyordum kendimi yazılanlara, içimden akıp gelenlere ve uzun bir süre doÄŸrulmayınca sırtımın aÄŸrısından fark ediyordum, anlıyordum biraz ara diye. Sele kapılmış, ona teslim olmuÅŸ bir dere kadar karışıktım, buÄŸuluydum, kirliydim. İçimde neler sürükleniyordu bir ben bilirim, bir de kalemim. Bunu yazınca daha iyi anladığımı itiraf etmeliyim. Zordu her ÅŸeyi tekrar yaÅŸamakGözümü kapatmıştım etrafa. Kim ne der, ne anlar; yargılanır mıyım, beraat mı edilirim bu yaÅŸadıklarımdan yazdıklarımdan dolayı bilmiyorum, umurumda olduÄŸunu da sanmıyorum. Hiç çekinmedim. Bir kâtip gibi her ÅŸeye ÅŸahit kalbimin hem savcılığına hem da hâkimliÄŸine kulak verdim. Yazmak zorundaydım, yargısız infaz edemezdim ki gönlümü, cezasını kesip ömür boyu yaÅŸantımın demir parmaklıkları arasına tıkayayım onu. Her ÅŸeyi bilmeye hakkı var hayatın, belki içimdeki sızıyı tam anlayamaz ama hükmü o verecek en sonunda. Yolumu o çizecek, kalk haydi yeni bir dünyaya ulaşıp merhaba demelisin diye biletimi baÅŸka hayatlara kesecektir. KeÅŸke hep güzel ÅŸeyleri dileyip yazdığım, hissettiÄŸim duygularım hatta yaÅŸadıklarım gerçek olsaydı da hayata hiç eksi bir sıfır baÅŸlamasaydım. Zordu her ÅŸeyi tekrar yaÅŸamak, ama ne yalan söyleyeyim, yazarak rahatladım da biraz iÅŸte.YAÅžAM VE ÖLÃœMAZAD KIZILKAYA İzmir Katip Çelebi Ãœniversitesi Mühendislik FakültesiYaÅŸamımızdaki en önemli ÅŸey aslında ölüm… Kimsenin o anın gelmesini istemediÄŸi, sanki yokmuşçasına yaÅŸadığı kaçınılmaz gerçek...Kimisi bir dava uÄŸruna düşüyor topraÄŸa, kimisi bir küçük bisiklet hayali için. Kimisi ölümü kurtuluÅŸ sanıp ardında kalanların üzülmemesini istiyor, kimisi de serinlemek için girdiÄŸi suda gözlerini yumuyor dünyaya…Ne kadar farklı nedenler ama hepsinin ortak dokunduÄŸu yaÅŸamlar var. Ölen hissetmiyor geriye ne bıraktığını, peki yaÅŸayandan ne götürüyorlar giderken? Ölenler, yaÅŸayanlardan götürdüklerini nerede saklıyor?Ä°nsanoÄŸluna verilmiÅŸ en güzel hediye gerçekten unutmak. Zaman geçtikçe topraÄŸa gömülenler unutuluyor kim olursa olsun. Ä°sterse bir lider, isterse bir kimsesiz, zaman içinde yok oluyor. O kiÅŸiler sadece sevdiklerinin aklında canlanıveriyor bir gece ansızın...YaÅŸam bu, kaybettiklerinle yapmak istediklerin geliyor gözünün önüne. Daha çok aÄŸlıyorsun, neler yapardın diye düşünüyorsun sevdiÄŸinle, sonra bu acıyla uyuyakalıyorsun veya yaÅŸam seni baÅŸka ÅŸeylere itiyor. Bu döngü içinde yaÅŸamın devam ediyor. Belki de bu yüzden hayatta kalanlarla vakit geçirmeyi bu kadar istiyor insan, olur ya bir gün onlar da giderse diye. Gerçi gitmek için ölmeye gerek yok, bazen hayattayken de gidiyor sevdiklerin. Aslında bu daha acı. Kiminle, nerede, mutlu mu? Onlarca soru var aklında cevabını bilmediÄŸin. Bu da seni uçuruma sürüklüyor. Ölüler öyle mi? En azından toprak olduÄŸu yeri biliyorsun, bir gün onları görmeye gidip içini dökeceksin. Çünkü biliyorsun ki onlar o sırları kimseye anlatmaz. O yüzden en güvenilir dostlar toprağın altında çürüyor ama bir gün yaÅŸadığımız saatler bitecek ve orada buluÅŸacağız bir daha ayrılmamak üzere...KARANTÄ°NA GÃœNLERÄ°Â Elif Kaynak Gümüşgöze Ortaokulu 8. sınıfKaç saat oldu günleri saymayı bırakalıKaç sefer oldu tarihi takvimden silmeye çalışmaktan bıkalı...Ne zaman gelecek bugünlerin son sayfası Demir attı mı bizi güzel günlere taşıyacak geminin kaptanı Kim biliyor ki ölümden daha iyi can sıkıntısı Şiire sığınmaktan baÅŸka çare kalmadı.KeÅŸkeler uçuÅŸuyor havada İnsanlar ÅŸimdi anlıyor yaÅŸamanın tek çaresi doÄŸada.Bakalım son “keÅŸkeyi†kim diyecekHer gün doÄŸmaya devam eden güneÅŸ, yarın neler getirecek?
cumhuriyet.com.tr
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/647859-cumhuriyet-genc-yazin-sizlerle/