Turkish News Agency - TNA - THA

  https://www.turkishnewsagency.com/


Mahallemizden mektup

| Sunday, 11.29.2020, 02:00 AM |


Mahallemizden mektup figure > Ä°ÅŸimiz zor, haber kıtlığına kıran girdi, ne bulup ne yazacağız! Varsa yoksa salgın, virüs; ortalık da iyice kapalı, eve tıkıldık kaldık... Bir yerlere çıkamayınca komÅŸum Mr. Harold ve eÅŸi Mrs. Thelma’yla idare ediyoruz ama bunun da bir haddi var, tabii... Edmonton kar ve virüs altında, diz boyu kardan sokaÄŸa zaten çıkılacak gibi deÄŸil, hem çıksanız gidip bir kahve içilecek yer bile yok. Starbucks’ların servis penceresi açık; arabanda kahve içeceksen, git! Liverpool’dan 50 sene evvel göç etmiÅŸ Ä°ngiliz komÅŸum Mr. Harold iyice eve kapandı, eÅŸi arada bir alışveriÅŸe gidip geliyor; hepsi o! Derken önceki gün telefonum çaldı, arayan Mr. Harold’dı, bitiÅŸik binadan arıyor. “Görüşemiyoruz, eskiden tahta perdelerin ardından, bahçede görüşürdük” dedikten sonra ekliyor: “Bu akÅŸam yemek saatimizde ZOOM üzerinden sohbet edelim mi?” Garibime gitti, duvarı matkapla delsen yandaki odaya elinizi uzatırsınız; ÅŸimdi duvarların ardından online video sohbeti edecekmiÅŸiz. Ä°ÅŸim var, gazeteye yazı yetiÅŸtireceÄŸim dedim. Alıngandır, kırılmasın diye gönlünü de aldım. Bu video sohbetler yaygınlaÅŸtı ya, ben hiç sevmiyorum. Fakat çaresi de yok, bir bakıma insanın yalnızlığını ortadan bir nebze olsun kaldırıyor. Mr. Harold’a böyle dedikten sonra çalışma odasında turlamaya baÅŸladım, canım bir kat daha sıkıldı. Pencereden karşı apartmanın tam benim seviyeme isabet eden balkonunda yaz kış demeden, fakat kışları sadece sigara içmeye, yazları da sefa sürmeye çıkan genç kadına gözüm takıldı; oradaydı. Salgından evvel de hep balkonundaydı. Fakat bu kızcağız geçen seneki genç kız mıdır, bir ÅŸiÅŸmanlamış, tostoparlak olmuÅŸ; fark etmemiÅŸtim. Salgından beri hareketsizlikten bu hale gelmiÅŸ diyesim var ama kendime de aynada bakınca pek memnun olmuyorum, âleme laf etmemeli. Kadıncağız son zamanlarda yeni bir huy peyda etti, cep telefonuyla balkonundan kuzeydoÄŸu istikametine doÄŸru geniÅŸleyen önümüzdeki ormanlık alanın fotoÄŸraflarını çekiyor; ama sürekli. Bu kadar fotoÄŸrafı ne yapacak, bilemedim; depresyonda mıdır, nedir!Bahçeyle haşır neÅŸir...O apartmanla biz karşısındaki tek sıralı ikiÅŸer katlı evlerin arasından geçen 105. Cadde’nin az ötesindeki kavÅŸakta bir Çinli karıkoca yaşıyor, sessiz sedasız insanlar; çor çocukları, torun tombalakları da yok. YaÅŸlarını kestirmesi zordur Çinlilerin, bunlar galiba rahat rahat seksen, seksen beÅŸindeler. Mr. Harold söylemiÅŸti, Mao’nun Kültür Ä°htilali sırasında kızıl muhafızların elinden kaçıp göçmüşler. Her göçüşün bir tarihi, bir hikâyesi vardır tabii... Bahçesi genişçe bir evde yaşıyorlar ve Mr. Harold bu mahalleye 50 sene evvel geldiÄŸinde onlar buradaymış. Adını da kaç kere söyledilerse unuttuÄŸum, bu, mahallemizin sakini Çinli bey, bir botanik bahçesine çevirdiÄŸi bahçesinde gün boyu didinir, uÄŸraşır durur. Åžimdi buz kesti ortalık, geceleri eksi 20 derecelere düşüyor hava sıcaklığı ve o bitkilerine elbise giydirir gibi örtüler geçiriyor, çevrelerinde titizleniyor. Karısı kaygıyla kapı önüne çıkmış, eÅŸinin botanik bahçesinden içeri gireceÄŸi anı bekliyor. Bahçe de bahçe! Nuh’un gemisine hep hayvanları almışlardı, hani bir de bitki-çiçek gemisi olsa, al buradan koy tekneye; yok yok.Mahalleden baÅŸka ses gelmiyor, fakat burada yaÅŸayan Türkiyeli bir iÅŸadamı arkadaşımdan telefon geldi, açtım, sevindim mi onu da bilemedim! Depresyon biraz da kendi içine dönen girdap gibi, insanı kapatıyor ve kimse aramasın istiyorsun bir süre sonra. Nedense, dargın dargın biraz konuÅŸtuk. Hafta sonu kuzey tarafındaki göllerden birisinin kıyısında olan yazlık evini kolaçan etmeye gitmiÅŸ, ondan bahsediyordu. Kökünden ev sökülüp taşınır!..Hali vakti yerindedir, bir iki mülk daha aldı buralarda; geri dönesi yok! Geçen yaz göl evine davet etmiÅŸti, gittik! Ev 150 yıllık eski bir bina, iki katlı fakat bakımlı. Kısmetin var, böyle göl başında temiz ve eski bir bina bulabildin diyecektim, öyle deÄŸilmiÅŸ, açıkladı: MeÄŸer, eski binaları kırıp dökmeden, orasına burasına zarar vermeksizin kökünden söküp taşıyan, sen boÅŸ arsayı gösterince getirip oraya kuruveren inÅŸaatçılar varmış. Bu ev 1880 tarihli bir antika, yer deÄŸiÅŸtirmiÅŸ, eski yerinden buraya gelmiÅŸ. Biraz tuhaf dinlemiÅŸtim ama Vancouver’da evini beÅŸ kuruÅŸ almaksızın bedava vermek isteyen Katie Dunworth’a ait bir haberle karşılaşınca, iyice inandım. Mrs. Katie, 1920 yapımı binasını temelinden bedava veriyor, sadece bu lenduhayı buradan kaldırıp götürecek birisini arıyordu. Söküp götürme maliyetini de hesap etmiÅŸ, önceden haber veriyor: 149 bin dolar. Fena alışveriÅŸ gibi görünmüyor, bakımlı bir eve sahip olacaksınız, ev ise altındaki arsayı deÄŸiÅŸtirmiÅŸ olacak; hepsi bu! Yıkmaya kalksa daha masraflı olacağını gören Mrs. Katie, arsasına yeni ev yapacağından ÅŸimdi evi sırtlayıp götürecekleri bekliyor. Herkes bir ÅŸey beklemekte; hepimiz Beckett’in Godot’yu Beklerken eserindeki Vladimir ve Estragon gibi bir ÅŸeylerin gelmesini bekliyoruz. O bir gelse, bakın o zaman, Kanada’dan ne haberler gö[email protected] Mahmut Åženol - Kanada (Alberta)

Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/648047-mahallemizden-mektup/
TNA