Koç Üniversitesi Rahmi M. Koç Bilim Madalyası’nın sahipleri: Bu iki harika bilim kadınını iyi tanıyın
figure >
İki harika bilim kadını... Biri 21. yüzyılın en önemli sorunlarından biri olan göç konusunda dünya çapında ses getiren araştırmaları gerçekleştiren ABD Cornell Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Garip. Diğeri ise fotonik ve nanoteknolojiyi kullanarak hastalıkları erken teşhis edebilen biyosensör geliştiren İsviçre’de École Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL) Biyomühendislik Enstitüsü’nde Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Hatice Altuğ. İkisi de bu yıl online törenle açıklanan Koç Üniversitesi Rahmi M. Koç Bilim Madalyası’nın sahipleri. Prof. Filiz Garip pandemi yüzünden gerçekleştirilemeyen 2019 yılı ödülünü aldı. Prof. Hatice Altuğ ise 2020 ödülünü...
Çok gençler... 2 farklı kıtadan dünya çapında baÅŸarılara imza atan bu iki bilim kadınımızın çalışma alanları birbirinden çok farklı. Ama ortak noktaları bilim tutkuları, ilham verici kiÅŸisel geliÅŸimleri, ikisinin de anne olması ve son olarak eklemeliyim, ikisinin de çok güzel olması... Online törenin hemen ardından ikisi ile de Zoom üzerinden peÅŸ peÅŸe 15’er dakikalık söyleÅŸi yaptım. PROF. DR. HATÄ°CE ALTUÄž: EN BÃœYÃœK TUTKUM FÄ°ZÄ°KÖğretmen bir anne babanın çocuÄŸu... Burdur Karamanlı’dan çıkıp önce Bilkent Ãœnivesitesi’ne, ardından ABD’ye Stanford Ãœniversitesi’ne, oradan da Ä°sviçre Lozan’a uzanan yol... “Fizik benim en büyük tutkum†diyor. Lise yıllarında baÅŸarılı olduÄŸundan çevresinin doktor ya da mühendis olması için ikna çabaları iÅŸe yaramamış. “Hem çok zor bir alan hem de iÅŸ bulamazsın, ne yapacaksın†sözleri ile karşılaÅŸtığını anlatıyor, “Ama zor olan beni çekiyor, küçük yaÅŸlardan beri elektrik, ışık ilgimi çekiyordu, bilinmeyene yönelmek, keÅŸfetmek tutkusu daha ağır bastı†diyerek. /Archive/2020/12/19/005322652-s1-hatice.jpgStanford’da fizik bölümüne henüz 28 yaşında iken Yardımcı Prof. unvanı ile kabul edilmiÅŸ. “Bir noktada yolum Mehmet Toner’in laboratuvarına düştü. Toner ve ekibi kanda dolaÅŸan kanser hücrelerini teÅŸhis için bir elektronik kan testi geliÅŸtiriyordu. Bundan çok etkilendim ve yönümü fotonik ve nanoteknolojiyi saÄŸlık bilimlerine uygulamaya çevirdim†diyor. İsviçre’de École Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL) Biyomühendislik Enstitüsü’nden aldığı “Gel burada kendi laboratuvarını kur ve çalış†teklifini kabul etmiÅŸ. 15 yıldan beri burada. “Laboratuvarımızın amacı ışık, fotonik ve nanoteknolojiyi kullanarak gelecek nesil biyosensör ve biyomedikal aletler geliÅŸtirmek. Işığı çip üzerinde manipüle ederek, ışığın hızını düşürerek cihazları geliÅŸtiriyoruz. Bu geliÅŸtirdiÄŸimiz aletleri hastalıkların erken teÅŸhisinden tutun da kiÅŸiselleÅŸtirilmiÅŸ tıp gibi deÄŸiÅŸik alanlarda saÄŸlık üzerindeki uygulamalarına bakıyoruz. Genel amacımız, insan hayatının kurtarılmasına katkıda bulunmak. GeliÅŸtirdiÄŸimiz bu aletleri kan, idrar ve hücre ya da deÄŸiÅŸik biyomedikal örneklerin üzerine uyguluyoruz†diyor. - COVID-19 pandemisinde hâlâ çok zorlu bir sürecin içindeyiz. Bu konuda da çalışmalarınız var mı?Evet, var. Koronavirüsün yol açtığı sitokin sendromunun bir benzeri sepsiste de var. Biz AB konsorsyumu bir proje teklifi kapsamında geliÅŸtirdiÄŸimiz ölümcül bir hastalık olan sepsisi erken teÅŸhis test kitlerimizi COVID-19’a da uyarladık. Laboratuvar ortamında denemelerini sürdürüyoruz. Bunlar hızlı ve ucuz testler, her ortamda yapılabiliyor. Ä°lk baÅŸlarda hasta örneÄŸi bulmakta zorlanıyorduk ama artık onu da aÅŸtık. Tabii bunu üretecek ÅŸirket, üretimin onaylanması vs. belli süreçler var daha... ‘İŞBÄ°RLİĞİNE AÇIÄžIZ’- Fotonik, nanoteknoloji, dijital çözümler, saÄŸlık biliminde giderek daha fazla yer tutuyor. Türkiye’de benzer çalışmaları takip ediyor musunuz? Nasıl buluyorsunuz? Kendi çalıştığım alanda Türkiye’de de kimi üniversitelerde baÅŸarılı çalışmalar var. Koç ve Bilkent bilip takip ettiÄŸim üniversiteler. Ama diÄŸerleri de var. Hepsi ile iÅŸbirliÄŸine açığız. Sanırım Türkiye’de önemli sorunlardan birini bilimsel buluÅŸu ürüne çevirmekte... - Türkiye’den teklif alırsanız dönmeyi düşünür müsünüz?Çok emek verdiÄŸim bir laboratuvarım var. O yüzden ÅŸimdilik gündemimde yok. - Hem bir bilim kadını hem anne olarak yaÅŸadığınız güçlükler var mı?Olmaz olur mu, üstelik destek alacağın ailen uzakta olunca. ÖrneÄŸin saat 18.00’de kızımı kreÅŸten almam lazım ama bu toplantı var. Çözümler geliÅŸtirmem gerek, annem yanımda yok ki.. - Gençlere önerileriniz?Sevdikleri iÅŸi bulmaya çalışsınlar ve tutku ile yapsınlar...  PROF. DR. FÄ°LÄ°Z GARÄ°P: GÖÇ SORUNLARIN SONUCUGöçmen ailenin kızı Filiz Garip... Bulgaristan doÄŸumlu. Yakın akrabalarını ziyarete giden ailesi SSCB döneminde kapıların kapanması ile uzun süre Türkiye’ye dönememiÅŸ. Sınıra yakın Karcaali ÅŸehrinde yaÅŸamış ve fırsat kollamış. Filiz Garip, “Ben çok küçükken dönmüşler. Bulgaristan’dan Bursa’ya soÄŸuk trende yolculuÄŸun öyküsü ile büyüdüm†diye anlatıyor. Sonra Ankara, ardından Trakya Çerkezköy. BaÅŸarılı bir öğrenci tabii. Anadolu lisesini bitirdikten sonra ver elini BoÄŸaziçi Ãœniversitesi. Orada endüstri mühendisliÄŸi okuyor, finansa yöneliyor. Doktora için New York’a Princeton Ãœniversitesi’ne gidiyor. “İlk kez orada bir sosyoloji dersine girdim. Çok etkilendim†diye anlatıyor. Yön deÄŸiÅŸtirerek doktorasını sosyoloji alanında göç üzerine yapıyor. “Tabii ailemi ikna etmek o kadar da kolay olmadı. Onlar da hayata sıfırdan baÅŸlamış insanlardı ama bana ve kardeÅŸime inandılar, fırsat verdiler†diye ekliyor. /Archive/2020/12/19/005305168-filizsayfa15.jpgÄ°lk çalışma, Tayland’daki iç göç üzerine. O dönem Tayland en hızlı büyüyen ekonomilerden, köyler hızla kentlere taşınıyor ama bir köyün göç verme hızı diÄŸer köyden farklı. Bunların nedenleri ne? Aile ve çevre faktörlerinin rolü ne? Ä°ÅŸte bunları araÅŸtırıyor.  Sonra iç göçün dar bir alan olduÄŸunu anlıyor ve geniÅŸletmek istiyor. ABD’de Meksika doÄŸumlu 40 milyonu aÅŸkın insan var. Onlar üzerine çalışıyor. Büyük veri teknolojilerinden yararlanarak çığır açıcı bir modelleme geliÅŸtiriyor. “Meksika’dan ABD’ye 50 yıldır devam eden göç hareketi var ama sanki hiçbir deÄŸiÅŸim yokmuÅŸ gibi aynı ÅŸekilde devam ediyor görümünde. Ama gerçek hiç de öyle deÄŸil. Ben de bilgisayar modellemelerinden yararlanarak farklı modeller geliÅŸtirebilir miyiz diye düşündüm. 4 farklı göçmen dalgası var. Hepsini tetikleyen faktörler birbirinden farklı. Hepsini ayrı aynı modelledik. İşçi sınıfını göçünden eÄŸitimli zengin Meksikalı sınıfın göçüne kadar... DiÄŸer ülkeler için de bu modellerden yararlanmak gerek göçlerin nedenlerini doÄŸru anlayabilmek için...†diyor. AraÅŸtırmalarında göç, ekonomik sosyoloji ve eÅŸitsizlik kavramlarının kesiÅŸimine odaklanan Filiz Garip, bu çerçevede hareketliliÄŸe olanak veren veya kısıtlayan, ekonomik eÅŸitsizliÄŸin artmasına veya azalmasına neden olan çeÅŸitli mekanizmaları inceliyor. On the Move: Changing Mechanisms of Mexico-U.S. Migration adlı kitabı 4 ödül aldı... - Göç, dünyanın en büyük sorunlarından biri. Siz ana nedenlerini anlamadıkça göçü durduramayız diye yola çıkıp önemli bir modelleme geliÅŸtirdiniz. Biraz anlatabilir misiniz?Büyük sistemi görmüyor insanlar. Göç sorunların nedeni deÄŸil, sonucu. Ve bunda herkesin, hepimizin bir payı, sorumluluÄŸu var. Dış iliÅŸkilerdeki hamlelerden küresel iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine kadar birçok ÅŸey tetikliyor göçleri. Politika yapıcıların odaklandığı tek konu ise nasıl engelleriz, nasıl bir duvar öreriz oluyor. Bu iÅŸe yaramıyor. - Özellikle sosyal bilimlerde akademik dünyanın bilimsel bulguları çoÄŸu zaman politika yapıcılar tarafından göz ardı ediliyor. Sizin bu konuda bir çabanız oluyor mu?Bilim insanının görevi sadece bilimsel çalışmalar üretmek olmamalı, aynı zamanda ürettiklerin toplumda yer bulması için de çaba sarf etmeli. Ben buradan yola çıkıyorum her zaman. Karar vericilere nasıl ulaÅŸabilirim. KeÅŸke siyaset ile akademi arasında köprüler olabilse. Bu amaçla göçü her yönüyle irdeleyen bir kitap yazıyorum. Adını “Kökünden Sökülmüş†koyacağım. - Trump’ın göçmen politikaları feciydi. Yeni dönemden beklentiniz nedir?Biden, daha bilim odaklı ilerleyeceÄŸinin sinyallerini veriyor. Açıkçası daha umutluyum. - Türkiye’de göçmen sorunu ile ilgili çalışma var mı gündeminizde?  2 yıl önce Ankara’da Suriyeli göçmenlerle konuÅŸmalara baÅŸlamıştım. Pandemi yüzünden sekteye uÄŸradı. Türkiye’nin problemi Avrupa’nın tavrından kaynaklanıyor. Avrupa dışladığı için Trükiye sorumluluk alıyor, bu aynı zamanda büyük bir yük ve görev. Türkiye’de doÄŸmuÅŸ 1 milyonu aÅŸkın Suriyeli çocuk var. Ãœlke olarak bir tek Türkiye’yi biliyorlar. Nasıl entegre olacaklar? Türkiye eskilden öteki taraftaydı, işçi ailelerinin Almanya’ya göçü örneÄŸin. Åžimdi tam tersi. Bu deneyimlerini doÄŸru aktarabilir ÅŸimdiki sorunu çözmek için. ‘AYNI ÇELÄ°ÅžKİ’- Siz de göçmen olarak baÅŸladığınız yaÅŸamınızı baÅŸka bir ülkede yine göçmen olarak sürdürüyorsunuz. 2 çocuÄŸunuz ve ailenizle... Bu duyguyu anlatabilir misiniz? Bu bir yandan kültürel çeÅŸitlilik ve zenginlik ama bir yandan da arada kalma duygusu. Daima iç içeler. Ä°kiz çocuklarım var. Deniz ve Leyla. 9 yaşındalar ve onlar da ÅŸimdiden aynı çeliÅŸkiyi hissediyorlar. - Son olarak... Göçmen olmak ne demek sizce?Her an yeni bir deÄŸiÅŸime hazır olmak demek. Göçmenlerde yeniden baÅŸlama enerjisi vardır ve bu çok olumludur. Yeterki doÄŸru okuyabilelim.Â
cumhuriyet.com.tr
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/652519-koc-universitesi-rahmi-m-koc-bilim-madalyasinin-sahipleri-bu-iki-harika-bilim-kadinini-iyi-taniyin/