Yiğit Bener'den 'Acı Portakal'
figure >
Kadınlara yönelik şiddet kadın düşmanlarının tekelinde değil; yeri geldiğinde en aydın, ince ruhlu, sanatçı ya da eşitlik yanlısı solcu örgüt militanı erkek bile bu suçları işleyebiliyor. Kadınlara yönelik şiddet kadın düşmanlarının tekelinde değil; yeri geldiğinde en aydın, ince ruhlu, sanatçı ya da eşitlik yanlısı solcu örgüt militanı erkek bile bu suçları işleyebiliyor. "Kadınlara yönelik şiddet aleni kadın düşmanlarının tekelinde değil; yeri geldiğinde en aydın, ince ruhlu, sanatçı ya da eşitlik yanlısı solcu örgüt militanı erkek bile bu suçları işleyebiliyor. Sol umuttur, alternatiftir. Eril şiddetle, cinsiyetçilikle bu umudu kirletmek çifte suç!" diyor Bener.
/Archive/2020/12/24/000900976-ic1.jpg- Acı Portakal'da 30 yıl önce Amsterdam’da uluslararası bir Marksist eÄŸitim merkezinde yaÅŸanan cinsel saldırı vakası üzerinden bir sol örgüt eleÅŸtirilerin odağına. Öz eleÅŸtiri yokluÄŸunu mu yadırgıyorsunuz?Hiçbir örgütü özel olarak hedef almadım aslında. Sorun ÅŸu: Kadınlara yönelik ÅŸiddet aleni kadın düşmanlarının tekelinde deÄŸil; yeri geldiÄŸinde en aydın, ince ruhlu, sanatçı ya da eÅŸitlik yanlısı solcu örgüt militanı erkek bile bu suçları iÅŸleyebiliyor.25 Kasım’da kadınların ÅŸiddete karşı küresel yürüyüşlerinde bir pankart vardı: “Solculuk ÅŸiddeti aklamazâ€.Solcularla aydınların ezelden beri devletin ve faÅŸistlerin ÅŸiddetine maruz kalmış olmaları, kendilerinin de kadınlara karşı (ya da birbirlerine karşı) ÅŸiddet uygulamalarını asla mazur gösteremez. Aksine: Sol umuttur, alternatiftir. Eril ÅŸiddetle, cinsiyetçilikle bu umudu kirletmek çifte suç!Ama ne yazık ki erkek ÅŸiddetinin en uç örnekleri olan cinayet ve tecavüzün ötesinde, sol örgütlerde BÄ°LE kadınlara karşı sözel ve psikolojik ÅŸiddet, taciz, cinsel saldırı, üstünlük taslama, aÅŸağılama, ayrımcılık uygulanıyor ve erkeÄŸe ayrıcalıklar tanınıyor. Ayrıca LGBTÄ° bireylere karşı homofobik tutum takınılabiliyor.Cinsiyetçi suçun faili tiksinç bir yobaz olduÄŸunda kınamak kolay. Fail “bizden†olunca da aynı rahatlıkla kınayabiliyor muyuz? Yoksa bin bir bahane arkasına saklanıp - örneÄŸin “düşmanın ekmeÄŸine yaÄŸ sürmemek†adına - kırılan kolun yen içinde kalmasını için ikiyüzlülük mü yapıyoruz?Ciddi bir özeleÅŸtiri olabilmesi için, bu ÅŸiddetin temelinde yer alan ataerkil düzenle, erkek iktidarıyla yüzleÅŸmemiz gerekiyor. Yeniden umut olabilmeleri için sol örgütlerin erkek egemen zihniyetlerinden arınmaları ÅŸart.“Hele bir partimiz iktidara gelsin, kadınların sorunlarını da çözeriz†mantığını bugünün kadınlarına kabul ettiremezsiniz. Kendi bünyesindeki erkek iktidarıyla hesaplaÅŸmamış sol partilerin iktidar ve düzen eleÅŸtirisi ciddiye alınamaz./Archive/2020/12/24/000920523-ic2.jpg1968’DEN BUGÃœNE- 1970’lerin solcu örgütlerinde bugüne kıyasla bilinç düzeyi, yaklaşım nasıldı?Avrupa’da 1968 Mayıs’ında radikal solun güçlenmesiyle feminizmin kitleselleÅŸmesi ve bağımsız kadın hareketinin inÅŸası aÅŸağı yukarı eÅŸzamanlıydı. Dolayısıyla romanda sözünü ettiÄŸim türde devrimci Marksist örgütlerde ciddi bir feminist damar ve feminist militanlar vardı; romandaki cinsel saldırı da bu sayede ciddiye alınıyor ve sorgulanıyor.Türkiye’deyse geliÅŸim seyri farklı oldu. 1970’lerde sol örgütlerin kadın militanları arasında bile yaygın bir feminist bilincin olduÄŸu söylenemez. Feminist bilincin yaygınlaÅŸması ve bağımsız bir kadın hareketinin sahneye çıkması, sol radikal örgütlerin çöktükleri 12 Eylül sonrasına denk düşüyor. ÖrneÄŸin ilk feminist sosyalist dergi Kaktüs 1988’de yayımlandı.Dolayısıyla bizde kadın hareketi enikonu zayıflamış olan solun dışında geliÅŸti. Hem sol örgütlerin feminist bilinçleri genel anlamda güdük kaldı hem de kadınlar mücadelelerinde sol tarafından yalnız bırakılmış oldu.Hatta kadınlar sıklıkla tüm toplumsal hareketin öncülüğünü üstlenmek zorunda kaldılar. ÖrneÄŸin Gezi’de de direniÅŸin en güçlü ve bilinçli damarını kadınlar oluÅŸturuyordu. Bu süreçte tek ciddi müttefikleri, ataerkiye karşı ayrı bir cephe açan LGBTÄ° hareketi oldu.Öte yandan, kendi göbeÄŸini kendi kesmek zorunda kalan kadın hareketi bu yolda kazanımlar elde ettikçe daha da güçlendi,özgüven veenikonu bağımsız bir karakter kazandı.25 Kasım eylemlerinin de teyit ettiÄŸi üzere, kadınlarda ve özellikle genç kadınlarda çok ciddi bir bilinç sıçraması söz konusu. Bunun artık geriye dönüşü yok.Bence kadınların ataerkil söylemden ve bu zihniyetin ön kabullerinden ne derece koptuklarının henüz farkında deÄŸiliz. Aslında sol örgütlerin ve genel olarak biz erkeklerin bu güçlü kadın hareketinden öğreneceÄŸimiz çok ÅŸey var. Bizler hâlâ dünkü ezberlerle ahkam keserken, kadınlar ataerkil toplumu adım adım yıkmaya baÅŸladılar bile…/Archive/2020/12/24/000941132-ic3.jpgGENÇ KADINLAR ESKÄ° KUÅžAKLARDAN ÇOK DAHA AKILLI- Romandaki kız evlat figürünün geçmiÅŸteki örneklere nazaran daha rahat ve bilinçli olduÄŸu söylenebilir mi?Bence genel olarak gençler ve özellikle de genç kadınlar eski kuÅŸaklardan çok daha akıllılar, daha bilinçliler, çaÄŸdaÅŸ iletiÅŸim teknolojileri sayesinde dünyaya açıklar, geleneksel ketlenmelerden o kadar etkilenmiyorlar.Ä°ÅŸin özü ÅŸu: Nasıl ki bizlerin de ebeveynlerimizden çok farklı ilgi alanlarımız, deÄŸerlerimiz vardı, bu gençlerin de bizden farklı merakları, öncelikleri var. DoÄŸal olarak zihinsel süreçleri ve bilinçlenmeleri bizden farklı bir seyir izliyor. Düne kadar bu gençlerin apolitikliÄŸi ya da cahilliÄŸiyle ilgili söylemediÄŸini bırakmayanlar ne kadar yanıldıklarını Gezi’de gördüler. Gençler bizi daha çok ÅŸaşırtacak.ÖrneÄŸin bugünün genç kadınları1990’ların feminist dalgasının kazanımlarını ve bilincini içselleÅŸtirerek yetiÅŸtiler. Geleneklerin dayatmalarına göre deÄŸil, kendi istençleri ile hareket etme kararlılığındalar, özgürlüklerine baÄŸlılar ve bunun için topluca harekete geçmekten çekinmiyorlar. Ä°stisnalar var elbette, ancak bu bence muhafazakâr kesimlerin genç kadınları için de geçerli: Muhafazakâr erkekler bu konuda çok dertli!Romanımdaki kız evlat figürü ve arkadaÅŸları iÅŸte bu yeni kuÅŸak genç kadınlardan sadece bir kesit: Öyle çok keskin, çok militan, örgütlü deÄŸiller belki, ancak hem ebeveynlerinin aynı yaÅŸlardaki hallerinden ilerideler, hem de özünde yaÅŸ farkına karşın onları ÅŸimdiden aÅŸmış durumdalar.Bu gençler için temel sıkıntı, kapitalist kâr uÄŸruna tüm toplumsal kazanımları eritmeye yeminli, doÄŸal yaÅŸamı toptan yok etmeyi göze almış yaÄŸmacı, yaygaracı ve faÅŸizan iktidarların egemen olduÄŸu bir dönemde yaşıyor olmaları. Ãœstelik bizim kuÅŸağımızdan farklı olarak, gelecek için onlara umut verip harekete geçirecek inandırıcı bir siyasal/ideolojik alternatife henüz sahip deÄŸiller./Archive/2020/12/24/001003272-kapak.jpg- Acı Portakal’da otobiyografik öğeler var mı?Gerçek bir olaydan esinlenen ve otobiyografik ögeler de içeren bir kurgu söz konusu, tıpkı diÄŸer kitaplarımda olduÄŸu gibi…- Belki diÄŸer temalar kadar baskın deÄŸil ama romanda bir de aÅŸk acısı var.Evet. TükenmemiÅŸ bir aÅŸkta, deÄŸiÅŸtirilmesi olanaksız koÅŸullardan kaynaklanan bir ayrılık acısı bu: Ölüm gibi keskin…Acı Portakal / YiÄŸit Bener / Can Yayınları / 184 s.
Emine Toprak
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/653547-yigit-benerden-aci-portakal/