Bir hayat deneyi!
figure >
Kutu, gerek para gerek başka korkular nedeniyle insanın alabileceği tüm riskleri ve kararları yazarın geniş hayal gücü ve oldukça sürükleyici bir anlatımla karşımıza çıkarıyor. Zaman ve bellek kavramlarıyla düelloya tutuşan Le Gendre, hem bir ütopya hem bir distopya sunmayı başarıyor.
/Archive/2020/12/27/160557796-kapakic1.jpg“İki hayatımız vardır ve ikincisi,yalnızca tek bir hayatımız olduÄŸunu anladığımızda baÅŸlar.â€KonfüçyusShanel Kay, olgunlaÅŸma sürecinde, bir yazar. Kopuk aile baÄŸları, yanlış evlilik ve meslekteki zorluklar çoÄŸumuzda olduÄŸu gibi onda da yaÅŸama dair korkuları tetikliyor. Henüz kırklarının başında olmasına raÄŸmen, yalnız öleceÄŸi ya da yaÅŸlanacağı fikriyle savaÅŸamıyor. O günlerde, büyük bir gizlilik anlaÅŸması içinde, düzenli ve yüksek bir maddi karşılığı olan bir teklifle karşılaşıyor: Sonsuz Gençlik!Sonsuz Gençlik, yaÅŸlanan hücrelerin geliÅŸimini yavaÅŸlatıp kök hücrelerin yayılımını artıran bir serumu “hayatının zirvesinde ve uzun süre müsait olacak†adaylar üzerinde denemek isteyen bir program. Kolay anlaşılır ÅŸekilde söylemek gerekirse bu program, kaçınılmaz yaÅŸlılığa kesin bir çözüm sunuyor.Kimi zaman Shanel Kay gibi ben de ölümden ya da yaÅŸlanmaktan korktuÄŸumu hissediyorum. Zamanın ellerimizden yere düşüşünü seyrettiÄŸimiz bir akışın içindeyiz: bir yanda varlığını inkâr edemediÄŸimiz yaÅŸama içgüdüsü, diÄŸer yanda malum bir yok oluÅŸ. Herhalde, bir gün hayatın sonlanacağını bilerek yaÅŸama zorunluluÄŸu, beraberinde ölüm veya yaÅŸlanma gibi korkuları getiriyor.“Sonsuz Gençlik†mümkün olsaydı eÄŸer, bunun peÅŸinden gider miyim? GittiÄŸimde neyi feda etmem gerekir, bu fedakârlığı yapacak cesarete sahip miyim? Ãœstelik sonuç garantisi yokken… Yazarın düşündürmek istediÄŸi sorulardan biri bu belki, kim bilir?/Archive/2020/12/27/160612218-ic2.jpgKUTU’NUN ANIMSATTIKLARIKutu, konusu ve yaptığı göndermelerle ilk olarak Akıl Defteri (Momento, 2000) filmini akla getirse de bana daha çok Deney (The Experiment, 2010) filmini anımsattı. BilindiÄŸi üzere, bu film de daha önce Alman yapımı olarak vizyona giren Deney (Das Experiment, 2001) filminin bir yorumu olarak deÄŸerlendiriliyor.Filmde, yine denek olarak insanların kullanılacağı bir psikolojik araÅŸtırma yapılıyor. Bu psikolojik-gerilim, büyük bir gizlilik anlaÅŸması ve deneklere ödenen oldukça etkileyici bir katılım bedeliyle bu araÅŸtırma için ikna edilen yirmi altı kiÅŸinin, süreç içindeki yolculuklarını anlatıyor.Her iki film de psikoloji tarihinde Milgram deneyleri adıyla bilinen, ruhbilimci Stanley Milgram tarafından 1961 yılında yapılan ve o dönemden itibaren çeÅŸitli tepkiler alan araÅŸtırmadan esinleniyor.Milgram deneyleri, bir Nazi subayının yargılanma sürecini çıkış noktası alarak, sıradan (yönetilen) insanların kendi vicdanlarıyla otorite arasında kaldıklarında, itaat etmeye “meyilli†olup olmadıklarını ölçmeye çalışıyor. Deneye katılacaklara düzenli bir ödeme yapmayı taahhüt ediyor.BÄ°LÄ°M VE ETÄ°K!En az filmlerdeki sahneler kadar sert geçen bu deney dizisi, bugün hâlâ deneklere yaÅŸattığı duygusal kaygı ve travmalar yüzünden bilimsel deneylerde “etik†kavramı üzerinden tartışılıyor.Benzer türden bir etik tartışmasını, Étaine yani Shanel’in kız kardeÅŸi yapıyor. Aynı zamanda biyolog olan Étaine, diÄŸer tüm olasılıkların ve programın içeriÄŸinin dışında deneklere verilen parayı ve yazar kardeÅŸi Shanel’in para için riskli bir programa kaydoluÅŸunu da sorguluyor.Paranın, gerçek hayatta da kurgu film ve romanlarda yer verildiÄŸi gibi önemli bir ikna mekanizması olduÄŸunu zaten biliyoruz. Ancak, bu mekanizmanın kendi hayatlarımızı göz ardı edebileceÄŸimiz bir düzeye geliÅŸi oldukça ürkütücü. Maalesef, 21. yüzyılın göbeÄŸinde alım gücü düşük ülkelerden veya mültecilerden seçilip, para karşılığı ilaç ÅŸirketlerine kobay olup hayatını kaybeden binlerce insan olduÄŸunu biliyoruz.Kutu, gerek para gerek baÅŸka korkular nedeniyle insanın alabileceÄŸi tüm riskleri ve kararları yazarın geniÅŸ hayal gücü ve oldukça sürükleyici bir anlatımla karşımıza çıkarıyor./Archive/2020/12/27/160636327-ic3.jpgFRANSA’DAN TÃœRKÄ°YE’YE UZANAN HAYAL GÃœCÜÇocukluÄŸunda oyuncu, çizer, iç mimar, motosiklet yarışçısı ya da öğretmen olmayı hayal edip ilkgençliÄŸinde de bunların bir kısmını gerçekleÅŸtirdikten sonra yazar olmayı seçen Nathalie Le Gendre’ün ilk romanı 2003 yılında yayımlanıyor. Bugün yaklaşık on romanı ve ayrıca GPI - Grand prix de l’Imaginaire’in (Hayal Gu¨cu¨ Bu¨yu¨k O¨du¨lu¨) de sahibi olan üretken yazar, nadir rastlanan ve tedavisi mümkün olmayan bir hastalık nedeniyle uzun süredir tekerlekli sandalye kullanmak zorunda. Ne yazık ki, bir süredir ellerini de kullanamıyor.Yazdıklarının dışında, hayat deneyimiyle de dikkat çeken 1970 doÄŸumlu yazar, Türkçe edebiyata Kutu (Jeunesse eternelle) ile giriÅŸ yapıyor. ON8 tarafından yayımlanan roman, Azade Aslan’ın akıcı çevirisi ve Huban Korman’ın dikkat çekici kapak tasarımıyla okura ulaşıyor.ÇaÄŸdaÅŸ Fransız edebiyatının yükselen kalemlerinden Nathalie Le Gendre, Kutu ile bir ihtimalin kapısını aralıyor. Aynı anda hem bir ütopya hem bir distopya sunmayı baÅŸarıyor. Roman bittiÄŸinde, zaman kavramına iliÅŸkin pek çok soruyla baÅŸ baÅŸa kalıyorsunuz. Denebilir ki, Nathalie Le Gendre zaman ve bellek kavramlarıyla düelloya tutuÅŸuyor. Bu düellonun sonucunu öğrenmek isteyen okurlarıysa heyecan ve gerilimle dolu bir yolculuk bekliyor.Kutu / Nathalie Le Gendre / Çeviren: Azade Aslan / ON8 / 2020.
Günnur Aksakal Baykan
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/654301-bir-hayat-deneyi/