Mucizenin ta kendisi!
figure >
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın üniversite öğrencilerinden, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin ilk kadın mezunlarından olan Muazzez İlmiye Çığ, Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük eğitim ve aydınlanma seferberliğinin ilk evlatlarından. Ve savaşlarda yorgun düşmüş, maddi ve manevi bütün varlığını muharebe meydanlarında tüketmiş bir milletin yeniden doğuş mucizesine tanıklık eden bir kuşağın ilk neferlerinden. Nurdan Arca, Cumhuriyet Mucizesi’nde (Sia Kitap),Cumhuriyet’in kurulduğu günden bu yana yaşananlara tanıklık eden ve hayatını Mustafa Kemal Atatürk’ün hayalini gerçekleştirmeye adayan bir Cumhuriyet çınarının olağanüstü yaşamını gözler önüne seriyor.
/Archive/2021/1/4/001418981-kapakic1ic8.jpg‘MADEM KÄ° BÄ°LÄ°YORSUN, NEDEN ÖĞRETMÄ°YORSUN?’- Muazzez Ä°lmiye Çığ’ın yaÅŸamına ve çalışmalarına ilginiz uzun yıllara dayanıyor. AraÅŸtırmalarınız da öyle. Cumhuriyet Mucizesi’nin arka planında da kendisiyle ilgili belgesel çalışmanız ve kendisiyle yaptığınız nehir söyleÅŸilerinizle bütünlenen yıllara varan bir emek yatıyor. Ä°lk olarak bu çığ gibi araÅŸtırmalarınızdan bahseder misiniz?Muazzez Ilmiye Çığ ve kitaplarıyla 2007 yılında Ä°zmir-Karaburun’da tanıştım ve gerek oradaki konuÅŸmalarında gerekse kitaplarında “büyük insanlık†serüvenine nasıl gönül verdiÄŸini görünce hayran kaldım. O serüvenin peÅŸindeki her adımını, herkesle paylaÅŸmak için 23 kitap yazmıştı. Kitaplarında demir leblebi sayılabilecek konuları paylaşırken bilgiçlik taslamayan, yumuÅŸak, sevgi dolu üslubundan etkilenmemek mümkün deÄŸildi.Bilgisini paylaÅŸmayı çok seviyordu. Sonraki konuÅŸmalarımız sırasında tekrarladığı Sümer Atasözü gibi “Madem ki biliyorsun, neden öğretmiyorsunâ€, herkese bilgisini paylaÅŸmayı öneriyordu.Muazzez Hanım’la benim kiÅŸisel serüvenim, insanların bugün ve gelecekteki her türlü serüvenine meraklı bir insan, bir belgeselci olarak böyle baÅŸladı. Muazzez Hanım’la tanışmak merakımı körüklemiÅŸti. Ciddi olduÄŸu kadar yalın bir dille yazdığı kitaplarını bir solukta okudum.TV’lerde “Giderayak†adlı bir program yayınlanıyordu. Her ikisi de 90’lı yaÅŸlarını süren Muazzez Ä°lmiye Çığ ve Hayrettin Karaca güncel konular hakkında, adından da belli olduÄŸu gibi, yarı ÅŸaka, yarı ciddi bir program yapıyorlardı. Muazzez Hanım’ın ne kadar ÅŸakacı, esprili olduÄŸunu orada gördüm. Daha sonra onu bazı belgesellerin içindeki küçük bölümlerde izledim./Archive/2021/1/4/001433621-ic2-.jpg‘BELGESELCÄ° GÖZÃœYLE YAZDIM’Tarih’in Sümerler’le baÅŸladığını kanıtlarıyla birlikte önce onun kitaplarından, sonra birlikte çalıştığı 72 milletten bilim insanlarından öğrendim. Muazzez Ä°lmiye Çığ kitaplarında içinde yaÅŸadığımız coÄŸrafyanın insan uygarlığının en önemli merkezlerinden biri olduÄŸunu vurguluyordu. Günümüzün geliÅŸmiÅŸ Batı uygarlığı en eski uygarlıklar olarak Yunan ve Roma uygarlıklarını tanımıştı. Oysa avcı toplayıcı kabileler halinde yaÅŸayan insanların hayatını kökten deÄŸiÅŸtirerek bir uygarlık yolundaki taÅŸları döşeyen tarım, yazı, tarih, astronomi, matematik, takvim, sözleÅŸmeler, ilk hukuki belgeler ve daha nicele buluÅŸlar bu bölgede, burnumuzun dibindeki Mezopotamya’da yapılmıştı.Ä°nsanlığın ilk aÅŸk ÅŸarkısını/ÅŸiirini onlar yazmıştı.Gel zaman git zaman Muazzez Ä°lmiye Çığ ile nehir söyleÅŸiler yaparak bir belgeselini ortaya çıkarmak kısmet oldu. Nehir söyleÅŸilerimizde, soluk soluÄŸa anlattığı anılarında ülkemizin badireleri aÅŸarak bugünlere nasıl gelebildiÄŸi büyük bir mucizeydi.Muazzez Hanım’ın kendi de Cumhuriyet’imizin en parlak mucizelerinden biriydi.Belgeselim bitmiÅŸ, en önce Ä°stanbul ve Ankara Film Festivallerinde, sonra baÅŸka mecralarda gösterilmiÅŸti. Yine de bende Muazzez Ä°lmiye Çığ’ın öyküsü bitmemiÅŸti. YaÅŸamı, tanıklıkları, tutkusu aklımda çığ gibi büyüyordu. Yeniden anlattıklarının arka planını araÅŸtırmaya baÅŸladım. Sonra da Muazzez Ä°lmiye Çığ, Cumhuriyet Mucizesi kitabımı belgeselci gözüyle yazdım./Archive/2021/1/4/001446183-ic3.jpg‘CUMHURÄ°YET MUCÄ°ZESÄ°NÄ°N EN YAKIN TANIKLARINDAN’- Çalışmanız boyunca yol alırken, yürekten baÄŸlı olduÄŸu Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet Devrimlerinin ışığında, gelecek kuÅŸaklara gençlere özellikle de çocuklara ne gibi öğütlerde bulunuyor Muazzez Ä°lmiye Çığ? Bu baÄŸlamda kitabınız en önce neyin ifadesidir de?Zor bir soru bu. Kitabı yazarken elimden geldiÄŸi kadar Muazzez Hanım’ın dünya görüşüne sadık kalmaya ve yansıtmaya çalıştım. DediÄŸim gibi en çok vurguladığı Sümer Atasözü “Madem ki biliyorsun neden öğretmiyorsun?†idi. Yani bilgiyi paylaÅŸmanın önemine candan inanmış ve ömrü boyunca da uygulamıştı.ÇocukluÄŸu ve gençliÄŸi hep savaÅŸ, çatışma ortamlarında geçmiÅŸti. Top, tüfek, barut, kan, gözyaşıyla dolu ülkede, hastalıkların kırıp geçirdiÄŸi bir nüfustan Türkiye Cumhuriyet’inin nasıl doÄŸduÄŸunun en yakın tanıklarındandı. Cumhuriyet bir mucizeydi.Kadınların toplumdaki yerinin Cumhuriyetle birlikte büyük bir sıçrama yapması, ikinci sınıf insan sayılmaktan kurtulması onun için çok önemliydi. Günümüzde kadınları aÅŸağılan, onlara ÅŸiddet kullananlara öfkeleniyordu.Ayrıca Muazzez Ä°lmiye Çığ eÄŸitimi, çaÄŸdaÅŸ ve dünyanın geri kalanıyla denk bir eÄŸitimi çok önemsiyordu. Cumhuriyet’ten sonra kurulan üniversitede okuyan, meslek sahibi olan ilk kadınlardandı.Muazzez Ä°lmiye Çığ bir mucizeydi. Atatürk’ün vizyonuyla yapılan Cumhuriyet Devrimlerine büyük bir heyecanla katılmış ve uygulamıştı. Bugün zamanı geriye döndürme gayretlerini gördükçe öfkeleniyordu. Sorumlulara durmadan mektuplar yazıyordu. Bütün gençlerden, özellikle kadınlardan geriye dönüş çabalarını durdurmalarını, ilerlemek için çalışmalarını istiyordu./Archive/2021/1/4/001459465-ic4-.jpg‘GÖÇMEN BÄ°R AÄ°LENÄ°N KIZIDIR’- Ä°zleÄŸi belirlerken nasıl bir okuma sunmasını amaçladınız? Cumhuriyet Mucizesi, Çığ’ın yaÅŸamının hangi dönemeçlerine yoÄŸunlaşıyor, yaÅŸamının izini nasıl bir hatta sürüyor?Muazzez Hanım’ın yaÅŸamının dönüm noktalarıyla birlikte ülkemizin yakın tarihinin dönüm noktalarını öne çıkarmaya çalıştım. Çığ, 20’inci yüzyılın başındaki büyük seferberliÄŸin içine doÄŸmuÅŸtu. SavaÅŸ ortamında ailece durmadan bir yerden baÅŸka bir yere göçmek zorunda kalmışlardı.. Cumhuriyet kurulduktan sonra Kırım göçmeni bir ailenin çocuÄŸu olan öğretmen babasının yüreklendirmesiyle keman çalmayı, Fransızca’yı öğrenmiÅŸti. Önce öğretmen olmuÅŸtu. Ankara’da yeni bir üniversite kurulunca, yine babasının desteÄŸiyle ailesinden ayrılmış ve Dil, Tarih, CoÄŸrafya Fakültesinde o zamana kadar adını bile duymadığı Hitotoloji, Sümeroloji okumaya gitmiÅŸti. Belki insanlık serüvenine gönül vermesi böyle baÅŸlamıştı.Muazzez Ä°lmiye Çığ’ın deyimiyle Türkiye Cumhuriyeti batı ülkelerinde 400 yıl sürmüş bir rönesansı 15 yılda gerçekleÅŸtirmiÅŸti. Osmanlı Devleti’nin son 200 yılında fasılalarla sürmüş, bitmez tükenmez savaÅŸlarından kurtulan bir halkın, Türkiye Cumhuriyet’ini kurması ve “muasır medeniyetler†seviyesine yükseltmesi bir mucizeydi.- Sizde bıraktığı etkileri baÄŸlamında da neler öne çıkıyor Muazzez Ä°lmiye Çığ söz konusu olunca?Galiba en çok Muazzez Hanımın kiÅŸiliÄŸinden ve deÄŸerler sisteminden etkilendim diyebilirim.O kiÅŸilik duyarlı, asla pes etmeyen, tutkulu, cesur, çalışkan ve hep paylaÅŸmak isteyen bilge bir kadının kiÅŸiliÄŸiydi. EÄŸitime ve eÄŸitimin doÄŸal bir sonucu olması gereken paylaÅŸmaya çok önem veriyordu. Bilgisini paylaşırken, kolay anlaşılabilmek için yaptığı konuÅŸmaların ve yazdığı kitapların sadeliÄŸinden ve sahiciliÄŸinden etkilendim.En zor zamanlarda, savaÅŸların kötü koÅŸullarında baÅŸlayan hayatını en olumlu, en verimli ÅŸekilde yaÅŸamıştı. Konfor alanının dışına çıkabilmiÅŸti. Bilinmeyenden korksa da korkusunun üstüne yürümüştü. Hayatındaki dönüm noktaları iÅŸte bu cesareti sayesindeydi./Archive/2021/1/4/001520324-ic5.jpg‘AÄ°LECE BÄ°R VAROLUÅž MÃœCADELESÄ° VERDÄ°LER’- Tam bir geçiÅŸ döneminde, sancılı bir aralıkta dünyaya gözlerini açıyor. Kökenlerinin ve savaÅŸ rüzgarlarının sert estiÄŸi bu dönemlerde sizin de vurguladığınız gibi göç etmek zorunda kalan, Milli Mücadele’nin en amansız yıllarını Çorum’da geçiren ve KurtuluÅŸ Savaşı’nın zaferle kazanıldığı müjdesini de burada alan ailesinin ve o ÅŸartların bugünkü konumuna varmasındaki etkilerini ve “mucizeyi†nasıl paylaÅŸtı sizinle?Muazzez Ä°lmiye Çığ göçmen bir ailenin kızıdır. Anne ve babasının aileleri, dedeleri büyük anneleri 18. yüzyılda Kırım’dan Merzifon’a göçmüşlerdi. KurtuluÅŸ Savaşının en ÅŸiddetli zamanında Ankara dolup taşınca Çorum’daki halanın evine sığınmışlardı. Çorum savaÅŸlardan en uzak yerdi. KurtuluÅŸ Savaşının Zaferle son bulduÄŸu müjdesini Çorum’da aldıkları zaman top atışlarıyla kutlamışlardı.Muazzez Ä°lmiye Çığ zorluklarla, yokluklarla, kaçarak, göçerek geçen çocukluk yıllarını anlatırken sanki yeniden yaşıyordu. Ailece gerçek bir varoluÅŸ mücadelesi vermiÅŸlerdi. Öte yandan ülkemiz savaÅŸlarla sarsılıyordu. Ãœlke de bir varoluÅŸ mücadelesi içindeydi. Günümüzün ciddi çalkantılarına raÄŸmen çok şükür artık o zamandaki gibi korkunç bir varoluÅŸ mücadelesi vermiyoruz ve inÅŸallah bir daha öyle bir dönem yaÅŸamayız.Öte yandan aslında büyük çapta bir göçmenler ülkesi olan ülkemizin tarihinde geçiÅŸ dönemleri hep vardı. Bu coÄŸrafyada tarih boyunca Asya’dan batıya göçerek Anadolu’da yerleÅŸen kavimler olduÄŸunu biliyoruz. Osmanlı Devleti’nin sonunda doÄŸru, özellikle 20’inci yüzyılın başında Osmanlı Rumeli’sindeki Müslüman nüfustan milyonlarca insan savaÅŸlardan kaçarak kaÄŸnılarla Edirne’ye, Ä°stanbul’a göçmüşler, okul bahçelerini, cami avlularını, sokakları doldurmuÅŸlardı. Ãœlkemizin tarihinde göçmeler, kaçmalar hiç bitmiyordu. Göçler bugün de devam ediyor. Bu kez OrtadoÄŸu’daki savaÅŸlardan kaçarak gelen mülteciler ya ülkemizde yerleÅŸiyor ya da daha batıya gitmeye çalışıyor./Archive/2021/1/4/001534152-ic6.jpgGENÇ TÃœRKÄ°YE CUMHURÄ°YET’İNÄ°N EĞİTÄ°M SEFERBERLİĞİ- Pek çok önemli figüre de yakın plan yapıyorsunuz Cumhuriyet Mucizesi’nde. Hasan Âli Yücel ve Hayrettin Karaca bunlardan sadece ikisi... Kitabın aslan payında Çığ’ın eÄŸitimi konusuna olaÄŸanüstü derecede önem verdiÄŸi görülen Çığ’ın yaÅŸamı bu baÄŸlamda kimlerle, ne gibi kesiÅŸmeler, izdüşümler içeriyor?Muazzez Ä°lmiye Çığ hiç bıkmadan, usanmadan eÄŸitimin önemini, eÄŸitimle insanların hayatının nasıl iyiye doÄŸru deÄŸiÅŸtiÄŸini vurguluyordu. O nedenle biraz geriye dönerek Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin eÄŸitim seferberliÄŸini araÅŸtırdım. Bugün iyi yetiÅŸmiÅŸ insanlarımızı o derin eÄŸitim seferberliÄŸine borçluyuz. Katkıları asla unutulmayacak olan EÄŸitim Bakanları Mustafa Necati, Dr. ReÅŸit Galip ve Hasan Ali Yücel eÄŸitim seferberliÄŸin kahramanları arasındaydı.Mustafa Necati harf devriminin yapılmasını saÄŸlayan, Latin alfabesini okullara ve topluma yerleÅŸtiren EÄŸitim Bakanıydı. Dr. ReÅŸit Galip, Hitler’in gazabından kaçarak Türkiye’ye gelen ve üniversitelerimizin gerçek birer üniversite haline gelmesinde büyük katkıları olan Alman profesörlerle anlaÅŸmaları yapan EÄŸitim Bakanıydı.Hasan Ali Yücel ise Köy Enstitülerinin kurulmasını ve Dünya klasiklerini Türkçe’ye çevrilmesini saÄŸlayan ÅŸair ve yazar bir EÄŸitim Bakanıydı. Köy Enstitülerini Ä°smail Hakkı Tonguç geliÅŸtirmiÅŸti.Köy Enstitüleri yoksul köylü çocuklarına hem çaÄŸdaÅŸ bir eÄŸitim veren, edebiyat, müzik yeteneklerini geliÅŸtiren hem de tarım tekniklerinden, hayvancılıktan, saÄŸlığa, inÅŸaattan terziliÄŸe, kırsal hayatta insanlara gerekli tüm becerileri saÄŸlayan eÅŸsiz bir eÄŸitim modeliydi. Mezunları köylerine geri dönüyordu. Oralardaki hayata çeki düzen veriyorlar, köyleri deÄŸiÅŸtiriyor, geliÅŸtiriyorlardı.Ne yazık ki bu müthiÅŸ eÄŸitim modeli sürdürülemedi. Ãœlkemizdeki toprak aÄŸalarının köylüler üzerindeki iktidarını sarstığı için, ayrıca ABD’nin hayatımıza girmesiyle onlara bir tür sosyalizm uygulaması gibi göründüğü için Köy Enstitüleri yok edildi.“Toprak Dede†diye de tanınan Hayrettin Karaca, uzun yıllar boyunca ülkemizdeki toprakların korunması için, erozyonla mücadele etmiÅŸti. Güzelim ülkemizin doÄŸasının, topraklarımızın korunması amacıyla Tema Vakfı’nı kurmuÅŸtu.Muazzez Ä°lmiye Çığ ile birlikte yaptıkları TV programında sadece topraklarımızın durumunu deÄŸil ülkemizin sorunlarını tartışıyorlar, çözüm üretilebilmesi için dikkati çekiyorlardı. Programın adı da formatı gibi ÅŸakacıydı; Giderayak!/Archive/2021/1/4/001557027-ic7.jpg‘BÃœYÃœK Ä°NSANLIK SERÃœVENÄ°NÄ°N PEŞİNE DÜŞTÜ’- Uzun yıllara varan çalışmalarıyla büyük bir Sümerolog olarak tüm ülkeyi uygarlıklar tarihiyle neredeyse üç boyutlu buluÅŸturmuÅŸ, Ä°stanbul Arkeoloji Müzesi’nde 33 yıl çalışmış, “Tarih Sümer’de baÅŸlar†demiÅŸ Muazzez Ä°lmiye Çığ’ı anlatırken Sümer ve Anadolu uygarlıklarını yazmamak mümkün deÄŸil kuÅŸkusuz.O çalışmalara siz de önemli bir yer veriyorsunuz kitabınızda. Son olarak uygarlıklar tarihine kitapta nasıl bir izlekte yer verdiÄŸinizi ve Çığ’ın bu konudaki tükenmez heyecanına iliÅŸkin izlenimlerinizi paylaşır mısınız?Muazzez Ä°lmiye Çığ mesleÄŸini, iÅŸini çok seviyordu. Genç yaşında, eÅŸsiz ÅŸairimiz Nazım Hikmet’in deyimiyle “büyük insanlığın†serüveninin peÅŸine düşmüştü. Meslek hayatını anlatırken o günleri yeniden yaşıyor, heyecanlanıyordu.Ä°stanbul Arkeoloji Müzesi’nde çalıştığı 33 yıl boyunca dünya çapındaki Sümerolog’larla, uzmanlarla, profesörlerle iÅŸ birliÄŸi yapmıştı. Depolara atılmış duran binlerce yazılı tableti birlikte ortaya çıkarmışlardı. Müzede arÅŸivlemiÅŸlerdi. Daha sonra hepsi olmasa da bazılarını Türkçe’ye ve diÄŸer dillere çevirmiÅŸlerdi.Dünya çapında bir Sümerolog olan Prof. Samuel Noah Kramer ile çalışırken bir tabletteki yazıyı okurken insanlık tarihindeki ilk aÅŸk ÅŸarkısını/ÅŸiirini bulmuÅŸlardı; “İnanna’nın Åžarkısıâ€...Kramer’in ünlü “Tarih Sümer’de BaÅŸlar†(History Begins at Sumer; thirty nine firsts in men’s recorded history) adlı kitabını Türkçe’ye ilk çeviren Muazzez Ä°lmiye Çığ olmuÅŸtu./Archive/2021/1/4/001418981-kapakic1ic8.jpgÄ°nsanlık serüvenleri benim de çok ilgi duyduÄŸum konulardı. Belgesellerim arasında tarih ve arkeoloji önemli bir yer tutuyor. Sualtı arkeolojisi ve batık gemiler hakkında bir belgesel yapmıştım.Sualtı arkeologları Marmaris-Selimiye koylarından birinde, M.S. 900’lü yıllarda battığı düşünülen bir ticaret gemisine kazı yaptılar. Gemiyi ve taşıdığı yükü (zeytinyağı dolu amforaları) 4 yaz boyunca çalışarak, yani dalarak su yüzüne çıkardılar. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesine taşıdılar..Belgesel ekibimizle dört yaz boyunca sualtı arkeologlarının kazılarını izledik, onlarla birlikte denize daldık, çıktık. Denizaltında, karada, müzede çekimler yaptık. Belgeselimizin adını “Yitik Zamanın Ä°zinde†koyduk.Arkeologlar bu geminin bir “zaman kapsülü†gibi o zamanın bütün bilgilerini saklayıp bugüne ulaÅŸtırdığını düşünüyorlardı. Kazıdan çıkardıklarını araÅŸtırıp, o objelerden elde ettikleri bilgileri makaleler, kitaplar yazarak günümüzün insanlarıyla paylaşıyorlardı. Onlar da elde ettikleri bilgileri paylaÅŸmak için çalışıyorlardı.Yitik Zamanın Ä°zinde belgeseli 2000 yılında Fransa’da, Bordeaux kentindeki ICRONOS Arkeoloji Belgeselleri yarışmasında en iyi kazı filmi ödülünü kazanmıştı.Daha sonra Åžeyh Bedreddin’in ve döneminin insanlarının serüvenini araÅŸtırarak “Simavnalı Bedreddin†belgeselini ve Evliya Çelebi’nin Ä°stanbul’un Tılsımları hakkında “Tevatürle Muhakkaktır; Ä°stanbul’un Tılsımları†belgesellerini yaptık. Merak edenler Youtube’da belgesellere ulaÅŸabilirler.Muazzez Ä°lmiye Çığ’ın serüvenini izleyen kitabım hem Cumhuriyet’imizin hem de Muazzez Hanım’ın nasıl birer mucize olduÄŸuna tanıklık etmeye çalıştı ve onun hakkında yazılmış, yazılacak kitaplardan biri daha oldu. Cumhuriyet Kitap’ın düzenli bir okuyucusu olarak kitabıma olan ilginize candan teÅŸekkür ediyorum.Muazzez Ä°lmiye Çığ - Cumhuriyet Mucizesi / Nurdan Arca / Sia Kitap / 192 s. / 2020.
Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/655700-mucizenin-ta-kendisi/