Her şeyi öğüten zaman
Philippe Sollers, bize bu zamanın ruhunu anlatır, bu çağın değişiminin romanının nasıl yazılması gerektiğini de gösterir.
/Archive/2021/1/13/003501551-kapakic1.jpgSÖYLEMEK İÇİN YAZMAKPhilippe Sollers minimal bir anlatıcı.Bunu da ardı ardına okuduÄŸum üç romanına dayanarak söylüyorum.Stüdyo, Sabit Tutku, Venedik Karnavalı onun düşünce romancılığının örneklerini içeriyordu. Sollers, anlatılarında, klasik anlatı örgüsünü parçalasa da; okurda yeni bir algı yaratabilmek için, kiÅŸi/yer-mekân/olay birliÄŸini bozmadan, eylem içindeki anlatıcı (karakter) figürünü öne çıkarıyordu.Roland Barthes, onun bu metin kurucu/bozucu yanını önemsiyordu. Bir yazı insanı olarak ona olan bu duygularını da bir mektubunda şöyle dile getirecekti:“Size hayranlığımın sonu gelmiyor - çünkü yazarla ilgili yeni yazdıklarınız doÄŸruluk, mutluluk, gerçeklik bakımından tam anlamıyla hayranlık verici, ben de herkesin bu metni okumasını ve söylediklerine inanmasını isterim.â€Sollers’in sözünü ettiÄŸim öteki üç anlatısı; Medyum, Merkez, Güzellik birer romans. Onca dil/kurgu tayflarından geçen bir anlatıcı; hem kurguda hem anlatılanlarda hem de geliÅŸtirdiÄŸi söylemde arı bir bakışla minimal söyleyiÅŸi önceliyor.Evet, söyleÅŸircesine yazıyor Sollers.Bir söylem kurmak, ÅŸaşırtmalar yaratmak yerine; yaÅŸamsal olanın görünen yanlarını yalın, akıcı bir söyleyiÅŸle okura taşıyor.Ä°ÅŸte orada yarattığı imgelem, açtığı algı pencereleri önemlidir.Barthes, o yanına da şöyle bakar:“Şunu durmadan söylüyorum, çalışmanız tam da avangard kavramının kendisini ÅŸiddetle altüst ediyor, çünkü ‘edebiyat’ın üstünden, estetik topluluÄŸa deÄŸil de günümüzdeki tarihsel topluluk olarak adlandırılabilecek ÅŸeye karşılık veriyor.â€Ã–yle ki; onun kendisi için dile getirdiÄŸi ÅŸu düşünceyi; “söylemek için yazıyorum yalnızca,†pekâlâ Sollers için tanımlamak yerindedir.“Söylemek için yazmak…â€Demin altını çizdiÄŸim de bu aslında.Minimal kurmaca bir anlatıda parça-bütün iliÅŸkisi kısa ânların yansıtılmasını da içerir.YaÅŸamsal yazı, yaÅŸamın yazısı… Bir yanıyla dönüştürücüdür Sollers, ele aldığı konu/izlek baÄŸlamında anlattığında, öte yanıyla da “karanavaleskâ€tir.Biçim-bozucu, ama kendi biçiminin de kurucusudur. Ki; bu özgündür, etkileyici kaynaktır modern kurmaca için.Evet, söyleyen… Söyleyerek giden anlatıcı. Düşten düşünceye yönelirken “hakikat†düşüncesi ile “gerçeklik†duygusu arasında köprüler kurar. Ândaki gerçekliÄŸe yöneliÅŸinin iki ucunda duran Merkez ile Güzellik anlatıları, bir bakıma da Sollers’in yazınsal düşünce uÄŸraşının kotlarını da bize vermektedir.Edebiyatın dünyayı anlaşılır kılması, yaÅŸadığımız iliÅŸkilere anlam verebilmemiz için neden gerekli olduÄŸunu sıklıkla hatırlatan bir anlatıcının bu iki romanı tam da onun anlatıcılığının iÅŸte bu sesini duyurur bize.Açıkçası her ÅŸeyi öğüten zamana karşı zihnin engellerini kaldırarak yaÅŸamayı gösterir; bununla da çok ÅŸeyi hatırlatır bize Sollers.Ãœstelik metinlerarası iliÅŸkiden, düşten düşünceye gezindiÄŸi geniÅŸ bir anlatı ekseni kurar.Kendi düşünce atlasınızı yaratarak kavramlarınızı oluÅŸturup hikâyenizi bunun üzerine nasıl inÅŸa edebileceÄŸinizi de gösterir.Ä°ÅŸte bu üçleyici anlatıları Medyum>Merkez>Güzellik öylesi bir içeriÄŸe sahiptirler./Archive/2021/1/13/003442051-ic2.jpgYAZARIN YURDU DÄ°LÄ°DÄ°RKuÅŸkusuz yazarın yurdu dilidir. Ama onu var eden asıl yaÅŸadığı zamanın ruhu, oluÅŸtuÄŸu kültürel iklimdir. Bu da onun kiminle, nerede, nasıl karşılaşıp, ne tür bir etkileÅŸim içinde yaÅŸayarak yaratıcılığını var ettiÄŸidir…EÄŸer bu zenginliklerden yoksunsanız kendinizi var edemezsiniz. O nedenledir ki, o iklimi oluÅŸturamayan yazar gider; onu var edebilecek koÅŸullara, zamana kendini açar.Görme, anlama, bilme, etkilenme; hatta karşılaÅŸma yolculuÄŸunu seçer.Ä°ÅŸte Sollers bu soy yazarlardandır. Gitmeyi, karşılaÅŸmayı seçen, ayıklayarak metinler arasında gezinen bir yazar…Güzellik’in ana figürü, dahası göndermelerin içerdiÄŸi öte-kahraman Hölderlin’e Hegel’in yazdıklarını okuyunca, bu etkileÅŸimin nasıl olabileceÄŸini de düşünüyorsunuz ister istemez:“Sen kendinle benim kendimle olduÄŸumdan daha fazla barışıksın. Gürültü seni rahatsız etmiyor, oysa ben sessizliÄŸe ihtiyaç duyuyorum. Ben de neÅŸelenmiyor deÄŸilim, ancak sen neÅŸeyi her yerde buluyorsun.â€Böylesi bir etkileÅŸim üzerine düşününce; ilkten Sollers’in tutkulu bakışıyla gezinen entelektüel düşüncesinin labirentlerinde kurulan roman(lar)ın neyi/nasıl yansıttığını gözlüyorsunuz.GeçiÅŸlerle, baÄŸlantılarla, göndermelerle var olabilen bir anlatının ana eksendeki düşünsel tözü baÅŸka seslerle çoÄŸalarak sorgulayıcı bir metne dönüşüyor. Bir yanda anlatılan bir “hikâyeâ€, süren bir anlatı zamanı; ötede de çaÄŸrışımlarla/hatırlamalarla yüklü taşıyıcı imgeler, sözler, düşünceler, metinsel geçiÅŸler.Tüm bunlar da Sollers’in anlatılarını “entelektüel anlatı†kılarken; “çoksesli romanâ€a kapı aralar. Yani, “yeni romanâ€a itirazları olan bir romancının söylemi belirir.Sürekli duygu diliyle konuÅŸan anlatıcı, kendi zihin haritasında gezinirken hatırlayış imlerine döner yüzünü. Oradaki imgeler/sözler/düşünceler adeta çoksesli koro gibi metne akışkanlık kazandırır. Burada da anlam-sorgu iç içedir.Bu anlamda Philippe Sollers kendine “özel okur†arayan bir romancı olarak karşımıza çıkar dersek, abartı sayılmamalı!“Özelâ€den kastım, düşünen/soran/sorgulayan/bilen meraklı okur…Her romancıda göremeyeceÄŸimiz bir birikimin yansıması yalnızca düşüncede deÄŸil, kurgu yetkinliÄŸinde, söylem üretme bilincinde yatar. Öyle ki, Sollers arayışın romancısı olarak da mitolojiden psikiyatriye, tarihten felsefeye, bir yerden mekâna gezinen anlatıcı olarak karşımızdadır her dem.Mimar Christian de Portzamparc ile yaptığı konuÅŸmada yazınsal yaratıcılığını nasıl bir imbikten geçirdiÄŸini şöyle dillendirecektir:“Yazılmış olanlar, yaÅŸanmış olanlar. Bana gelince, beni ilgilendiren ÅŸey bundan kurtulmak. Peki nasıl? Hemen her zaman, yaÅŸanmaz olanın açığa çıkarılması yoluyla. BitmiÅŸ, tamamlanmış olandan kurtulma arzusuyla. YavaÅŸ yavaÅŸ anlatı, daha ferah, daha rahat bir konuma ulaşıyor; bu da bize, ÅŸurada burada, kentlerde, yolculuklarda, inziva köşelerinde yol gösteriyor. Zamanın doÄŸası deÄŸiÅŸince mekânınki de deÄŸiÅŸir.â€Ä°ÅŸte Philippe Sollers, bize bu zamanın ruhunu anlatır, bu çağın deÄŸiÅŸiminin romanının nasıl yazılması gerektiÄŸini de gösterir.Size “bozguncu, pırıltılı, nüanslı, kıpır kıpır†bir romancıdan söz ediyorum sevgili okurum. Her yere taşıyabileceÄŸiniz, her dar/açık zamanınızda okuyabileceÄŸiniz bir yazardan…/Archive/2021/1/13/003416098-ic3.jpgOKUMA ÖNERÄ°LERÄ°Philippe Sollers:• Stüdyo, Çev.: Esin Talû-Çelikkan; 1999, YKY., 166 s.• Sabit Tutku, Çev.:Pınar Yasemin Akan; 2004, YKY., 220 s.• Venedik Karnavalı, Çev.: Aysel Bora; 2007, YKY., 194 s.• Medyum, Çev.: Aysel Bora; 2016, YKY., 106 s.• Merkez, Çev.: Nilgün Tutal; 2019, Alfa Yay., 89 s.• Güzellik, Çev.: Nilgün Tutal Cheviron; 2020, Alfa Yay., 188 s.• Roland Barthes’ın DostluÄŸu, Çev.: Sema Rifat; 2017, YKY., 162 s.• Christian de Portzamparc / Philippe Sollers, Görmek ve Yazmak, Çev.: Cem Ä°leri; 2010, YKY., 137 s.• Julia Kristeva / Philippe Sollers, Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik, Çev.: Aysel Bora; 2015, YKY., 98 s.
Feridun Andaç / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/657603-her-seyi-oguten-zaman/