Eleştirmenin dünyası... Konur Ertop'un yazısı...
Memet Fuat... Eleştirmen, deneme, inceleme, anı, günce, öykü-roman yazarı, çevirmen, futbol, voleybol antrenörü, spor akademisinde öğretim üyesi, yayıncı, gençliğinde bir ara mimar yardımcısı, inşaatçı… Uğraştığı bütün alanlarda titiz, özverili, Nâzım Hikmet’i tanımlarken sık sık yinelediği gibi kendisi de iyi, çok iyi bir insandı. 19 Aralık 2002’de yitirdiğimiz Memet Fuat’ın ölüm yıl dönümünde burada yalnızca eleştirmen kimliğine göz gezdirilmesi, bu alanın ötekilerden daha öne geçtiğini düşündürmesin. Memet Fuat ayrı ayrı bütün uğraşlarında çıtayı hep en yukarıya taşımayı başaranlardandı.
/Archive/2021/1/17/120356114-kapak.jpg“Anlamaya, anlatmaya çalışan, yıkıcı olmayan bir eleÅŸtiriye doÄŸru gitmeliyiz. EleÅŸtiriyi önyargılarımızı doÄŸrulamak için deÄŸil, yargılara varmak için kullanmalıyız; bir kavga aracı olarak görmemeliyiz, kiÅŸisel duyguların çok üstünde, bir gerçeklere varma aracı olarak görmeliyiz.â€Memet FuatYAÅžAMA YOLU19 Aralık 2002’de yitirdiÄŸimiz Memet Fuat’ın düşüncelerini, yazı dünyasına katkılarını kavramak için, kendisini nasıl algıladığını, izlediÄŸi yaÅŸama yolunu anımsatmak yararlı olacaktır.“DoÄŸruluktan uzak bir insan olduÄŸumu sanmıyorum. Kalemi elime aldığımdan bu yana, hiç kimsenin baskısına boyun eÄŸmeden, yalnız doÄŸru bildiÄŸimi, doÄŸru olduÄŸunu sandığımı yazdım. Yanılmam demiyorum, yanılırım, ama kimseye kötülük etmem, etmedim.â€â€œBir kuÅŸağı, ya da bir sanatçıyı toptan yansımak isteÄŸini hiçbir zaman duymadım. (…) Benim iÅŸim, her ÅŸeyden önce, anlamaya çalışmak, anlayabildiklerimi okuyuculara iletmektir. (…) Dostlukların, düşmanlıkların, kahve köşelerindeki sövüşmelerin etkileri benim yazılarımın kıyısından bile geçmedi bugüne kadar.â€â€œBirtakım sanatçıların, yazarların birbirlerine sokulup bir çevre kurmaları, yazılarını, yargılarını dostluklara, sevgilere açmaları ısınamadığım iÅŸlerden. (…) “Kavga eleÅŸtirisi yapmamam, arkadaÅŸ topluluklarına uzak durmam sanatçılar karşısında bağımsızlığımı korumak istemem yüzünden (…) önyargılı eleÅŸtiri yapmakla, arkadaÅŸ toplulukları kurmakla, belli sanatçıları övmekle suçlandım.â€â€œYetenekli birini gördüm mü, sanki bir sorumluluÄŸum varmış gibi, hemen elimi uzatırım. Yürümeye baÅŸladı mı da hemen çekilirim kenara.â€/Archive/2021/1/17/120417707-3-.jpg‘ELEÅžTÄ°RÄ°NÄ°N SANAT OLDUÄžUNU SAVUNDU’Yarım yüzyılı aÅŸan eleÅŸtirmenlik yolculuÄŸuna baÅŸlarken bilimselleÅŸme eÄŸilimine karşı, eleÅŸtirinin bir sanat olduÄŸunu savunuyordu:“Gerçi bilimsel eleÅŸtiriye yöneliÅŸi destekledim, övdüm, yücelttim, ama öznel eleÅŸtirinin yaratıcılık sürecindeki önemli yerini belirtmekten de hiç geri durmadım.â€1950’lerde edebiyat dünyamıza egemen olan eleÅŸtirmen Ataç’tı. Genç Memet Fuat’ın yazılarını Ataç sık sık konu ediniyor, ona eleÅŸtiriler yöneltiyor, Memet Fuat’ın da tatlı-sert yanıtlar kaleme aldığı görülüyordu.Dünyaya, topluma, edebiyata bakışlarındaki ayrılıklar Memet Fuat’ın Ataç’la ilgili deÄŸerlendirmesini hiç etkilemedi. YaÅŸamı boyunca ondan aldığı etkileri hep dile getirdi:“Günümüzün sanatçılarına, eleÅŸtirmenlerine yazı yazmayı Nurullah Ataç öğretti. (…) Yazarın dile önem vermesi, her sözcüğü her tümcesi üzerinde durarak yazması gerektiÄŸini ilk kimden duyduk, kimde gördük? (…) Yalnız dile önem vermeyi mi öğretti bize Ataç? Ya yıllar yılı her yeniliÄŸi anlamaya, anlatmaya çalışması? Gençlerin yazılarını bıkmadan, üşenmeden okuyup deÄŸerlendirmesi! Onlarla tartışmalara girmesi Saçmalıklara, aşırılıklara karşı koyma çabası!â€/Archive/2021/1/17/120444238-8-.jpg‘O’NA GÖRE ELEÅžTÄ°RMEN YAÅžAYAN Ä°NSANDI’Yine 1950’lerde Ataç eleÅŸtirisi “öznel eleÅŸtiri†diye nitelenmeye baÅŸlanmıştı. Buna karşıt olarak artık daha çok “nesnel eleÅŸtiri†savunuluyordu. Bu anlayışa dayanan ürünler birer ikiÅŸer kendini gösteriyordu.Daha ilk eleÅŸtiri yazısında kendini adayacağı yazı türünün amacını; “Sanat yapıtını okuyucuya, dinleyiciye, izleyiciye yakınlaÅŸtırmak, açıklamak, daha kolay anlaşılır kılmak ve sanatçıya yol göstermek†diye belirlemiÅŸ olan Memet Fuat; eleÅŸtirmeni de “herhangi bir sanatçı gibi, bir dünya görüşü, bir sanat anlayışı olan, bir yan tutan, kısacası ‘yaÅŸayan’ insandır,†diye tanımlayacaktı.EleÅŸtiride hiçbir yöntemi üstün görmediÄŸini sık sık yinelemiÅŸ, her yöntemin uygulanmasından bir ÅŸeyler umduÄŸunu belirterek, “çok sesliliÄŸi†savunmuÅŸtur. EleÅŸtirinin yol haritasını çizerken izlencesinde ÅŸu ilkelere yer veriyordu:“1- Yazılarımızda yüksekten konuÅŸmamayı, sanatçılara büyüklük taslamamayı öğrenmeli. 2- Tartışmalarımızı karşımızdakileri alt etmek için deÄŸil, birlikte gerçekleri bulup çıkarmak için yapmamız gerektiÄŸini unutmamalı. 3- Yargılarında yanılabilecek birer insan olduÄŸumuzu bilmeli. 4- Dostlukların, düşmanlıkların etkisinden kurtulmayı, yergiden, övgüde kaçınmayı baÅŸlıca amaç edinmeliyiz.â€â€˜ELEÅžTÄ°RÄ° ÇIÄžIRI, Ä°ZLENÄ°MCÄ° ELEÅžTÄ°RÄ°YDİ’“Nesnel eleÅŸtiri, bilimsel eleÅŸtiri†uygulamaları karşısında Memet Fuat küçümsenen “öznel eleÅŸtiriâ€ye baÄŸlı sayılmaktan hiç yüksünmedi. Ancak bu eleÅŸtiri çığırının “izlenimci eleÅŸtiri†diye adlandırılmasını öneriyordu.Okurlarına öznel eleÅŸtiri gücünün şöyle kazanılabileceÄŸini anlatıyordu:“BaÅŸkalarının deÄŸerlendirip öne çıkardıkları seçkin örnekleri anlamaya, baÅŸarılarının gizine varmaya çalışarak okumak, bakmak, izlemekle… Seçkin örneklerle uzun süre içli dışlı olmak, onlarla birlikte yaÅŸamakla… Çok önemli bir beÄŸeni geliÅŸtirici ise o örnekler üzerine yazılmış seçkin eleÅŸtiri yazılarını okumaktır… Dahası, o sanat türüyle ilgili kuramsal yazılar okumaktır…â€â€œBilimsel eleÅŸtiri†uygulamalarını da şöyle deÄŸerlendirmiÅŸti:“Sanat alanında bilimler son sözü söyleyemiyorlar. Bilimlerden yararlanılıyor, öznel yargılardaki yanılmaları azaltma yolunda büyük oranda yararlanılıyor. Ama son sözü söyleyen gene öznel eleÅŸtiri. Gene yanılma payı olan, bilimsel kesinlikleri bulunmayan eleÅŸtiri…â€â€œBilimsel eleÅŸtirinin sanat sorunlarını bilim kesinliÄŸiyle çözüvereceÄŸini, sanatı aydınlığa çıkaracağını, hele deÄŸerlendirme bakımından yanılmazlığa ulaÅŸacağını hiç sanmam.â€/Archive/2021/1/17/120458785-9-.jpg‘GÖZDESÄ° DENEME TÃœRÃœYDÜ’“Öznel eleÅŸtiriâ€ye ayrıcalık tanıyan yazar, deÄŸer yargılarını verirken elbette “beÄŸendim - beÄŸenmedim†diye kestirip atanlardan deÄŸildi! Çalışmalarını sabırlı, uzun incelemeler besliyordu. Gözdesi olan yazı türü “denemeâ€ydi. Edebiyata bu pencereden bakmayı seviyordu. Ama inceleme yazıları, inceleme kitapları da az deÄŸildir:ÇaÄŸdaÅŸ Türk Åžiiri Antolojisi (1920-1970), Nâzım Hikmet (YaÅŸamı, Ruhsal Yapısı, Davaları, Tartışmaları, Dünya Görüşü, Åžiirinin GeliÅŸmeleri gibi çalışmaları, çaÄŸdaÅŸ Türk edebiyatı tarihinin önemli kaynaklarını oluÅŸturur. Zengin kaynakçayla beslenen bu yoldaki çalışmaları - kimi zaman ÅŸaşırtan, tepki de yaratan - öznel deÄŸer yargılarının gerekçelerini sergiler.Ä°ncelemeler isimli kitabındaki yer uzunlu kısalı yazılar arasında Pınar Kür’ün Yarın…Yarın... romanını, Mavi Hareketi’ni (Sosyal Gerçekçilik ile Sosyalist Gerçekçilik nasıl birbirine karıştırıldı?), Yeni Dergi’de Åžairler’i, 1960 Sonrası Türk Yazınının GeliÅŸmeleri’ni, “Yunus Emre’de HoÅŸgörü’yü, YaÅŸar Kemal’in Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana romanını konu edinen çalışmalarını yine aynı ilkeler ÅŸekillendirmiÅŸtir./Archive/2021/1/17/120347192-kapak-.jpg‘TOPLUMSALCILIKTAN ÖDÃœN VERMEDİ’Ona göre yazmak, bir düşünce sürecidir. Bu eyleme okurlarının da katılmalarını bekler. Sorular sorar, yanıtlarını kendisi verse de okuru kendi görüşlerine çekmeye çalışmaz. Okuru inanmaya deÄŸil düşünmeye yöneltmektir kaygısı.HoÅŸgörülüdür, ileri sürülen görüşleri tam olarak kavramaya çalışır. Kendi dünya görüşünden, toplumsalcılıktan ödün verdiÄŸi görülmemiÅŸtir. Ancak toplumsalcı eleÅŸtirmenin söz gelimi bir Nâzım Hikmet’in ÅŸiirinde bile eksik yanlar, baÅŸarısızlıklar görüyorsa bunu dile getirmesini bekler.Yayıncılık serüveninden söz ederken, “Üniversitede öğretmen olmak üzere öğrenim görmüştüm, Ä°ngilizce öğretmeni olacaktım. Sonra yazarlık, yayıncılık ağır bastı. Ama sanırım kiÅŸiliÄŸimin öğretmen yanı her alanda öne çıkıyor. Birilerinin yetiÅŸmesine katkıda bulunmaktan hoÅŸlanıyorum,†demiÅŸti./Archive/2021/1/17/120620988-5-.jpg‘YENÄ° DERGÄ° ÖVÃœNÇ KAYNAÄžIYDI’De Yayınevi’nin kitapları, Yeni Dergi, sonraları Yazko Edebiyat, Adam Sanat dergileri onun bu açıklamasında dile gelen özlemini somutlaÅŸtırmıştır. Kapandığında satışı binin altına düşmüş, en parlak günlerinde de iki binin altında kalmış yeni dergi onun haklı övünç kaynağıydı. Dergisinin amacını “ilerici düşüncelere baÄŸlı, nitelikli genç sanatçılara, yazarlara olanak vermek, onları öne çıkarmak, okurlara tanıtmak,†diye tanımlamıştı.Åžu açıklamalar da onundur:“Çevremdeki genç yazarları, çevirmenleri belli düşüncelere ya da sanat anlayışlarına yönlendirme yoluna hiç sapmadım. Bir yön verici durumuna hiçbir zaman düşmedim. Onlara istedikleri ölçüde yardımcı oldum. Bunu yaparken de hep çeÅŸitli anlayışlarla karşılaÅŸmalarını saÄŸlamaya çalıştım. Kulaktan dolma bilgilerle yetinmemelerini, kendi araÅŸtırmalarına dayanarak saÄŸlam temeller üstünde yükselmelerini özledim.â€â€œYeni dergi bir bilgilenme özlemine karşılıktı. Özellikle dil bilmeyen okurlara dünyadaki sanat, edebiyat geliÅŸmeleri yansıtılmak isteniyordu. BaÅŸta gelen amaç ‘gizleri ortadan kaldırmak, ‘bilinmeyene tapınma’ya son vermekti.â€/Archive/2021/1/17/120651034-6-.jpg‘YAYINCILIÄžA ÖZEN GETÄ°RDİ’Açıklamalarında öz eleÅŸtiriden de kaçınmamıştır:“Yeni Dergi bir de bazı sanatçıların, doÄŸru düşünceleri, insanlığı yücelten, gönendiren görüşleri sömürmelerini, iyi sanatçı olmadıkları halde, savundukları doÄŸru görüşlerin gücüyle kendilerini olduklarından daha yüksek görmelerini ya da göstermek istemelerini önlemeye çalıştı. Ama bu konuda baÅŸarılı olmadı.â€Ä°Ã§eriÄŸe kazandırdığı düzeyin yanı sıra Memet Fuat’ın yayın dünyamız getirdiÄŸi özen de azımsanmamalıdır. Güç koÅŸullarda, masrafı kısmaya çalışan, geliÅŸigüzel basım teknikleriyle beslenen Bâbıâli kitapçılığı karşısındaki övünmesi haksız deÄŸildir:“Hiç çekinmeden, yayıncılığa ‘özen’ getirdiÄŸimi söyleyebilirim. De Yayınevi’nden önce kitapların düzenine, harflerin seçimine, dizgiye, baskıya, düzeltiye pek önem verilmezdi. Bu iÅŸin üstüne ilk inatla giden yayıncı ben oldum.â€Memet Fuat’ın yapıtları çaÄŸdaÅŸ edebiyatımızın aynasıdır. Bu aynada toplumsalcı bir edebiyat adamının aydınlık yüzünü görüyoruz. Onu çok daha yakından tanımaya Gölgede Kalan Yıllar (Yapı Kredi Yayınları) adını taşıyan anılarıyla, Ölünceye Kadar (Adam Yayınları) baÅŸlıklı güncesi katkıda bulunacaktır.
Konur Ertop
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/658580-elestirmenin-dunyasi-konur-ertopun-yazisi/