News - Haberler
SinanÜlgen: 'Gündemde S-400, Halkbank ve PYD/PKK var'
| Monday, 01.18.2021, 06:00 AM | (216 views)
Sinan Ülgen: 'Gündemde S-400, Halkbank ve PYD/PKK var'
Neden Sinan Ülgen? Virginia Üniversitesi’nden bilgisayar bilimleri ve ekonomi alanlarında çift ana dalla mezun oldu. Yüksek lisansını Brugge Avrupa Koleji’nde Avrupa ekonomik entegrasyonu üzerine tamamladı. 1992’de Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Daimi Temsilciği’ne atandı ve Türkiye-AB Gümrük Birliği Anlaşması müzakerelerini yürüten ekibe katıldı. NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in oluşturduğu uluslararası politika uzmanları oluşumunda yer aldı.
Sinan Ãœlgen, aynı zamanda Ä°stanbul merkezli Ekonomi ve Dış Politika AraÅŸtırmalar Merkezi’nin (EDAM) yönetim kurulu baÅŸkanı. Biden, büyük tartışmaların ardından sadece iki gün sonra Beyaz Saray’a taşınıyor. Türkiye-ABD iliÅŸkisinin F-35, S-400, Halkbank davası, PKK-YPG terörü gibi ana baÅŸlıkları uzun zaman gündemi belirleyeceÄŸine göre, bize de Sinan Ãœlgen’e sormak kaldı.- Türkiye, Avrupa ülkelerinin F-35 filolarının bakım ve tamirat merkezi olacaktı. Bu hizmetlerden de her yıl döviz kazanacaktık. En önemlisi F-35’in hava kuvvetlerimizin envanterine girememesi oldu.- Pilotlarımız ne kadar yetenekli olursa olsunlar nihayetinde 4. nesil bir uçak olan F-16’nın çeÅŸitli versiyonları ile Ege’de ve Akdeniz’de hasım ülkelere karşı hava üstünlüğünün saÄŸlanmasında dezavantajlı olacak.- ABD yönetimi ile kalıcı bir mutabakat saÄŸlanabilmesinin iki ön ÅŸartı var: Birincisi ABD’nin PYD/PKK ile iliÅŸkilerini gözden geçirmesi ve PYD’ye desteÄŸini sonlandırması. Ä°kincisi ise S-400 meselesinin bir çözüme kavuÅŸturulması.- Halkbank aleyhine bir karar çıkması ve para cezasının kayda deÄŸer bir büyüklüğe ulaÅŸması durumunda, iliÅŸkiler belki daha da zor bir krizin eÅŸiÄŸine gelecek./Archive/2021/1/18/030311933-18sinan2-sb-sy9.jpeg- Savunma Bakanı Hulusi Akar, Rusya’dan ikinci parti S-400 almak için görüşmeler yapıldığını, Türkiye’nin ortağı olduÄŸu F-35 programına da dönmek istediÄŸini açıkladı. Savunma sistemleriyle ilgili yaÅŸanan krizi uzun zamandır çalışıyorsunuz. Açıklamayı nasıl buldunuz?Sayın Bakan, olsa olsa Türkiye’nin bir müzakere pozisyonunu ifade etmiÅŸtir. Yoksa hem yeni S-400 alalım hem de F-35 programına geri dönelim, ikisinin birden olmayacağı gayet açık. Bunlar birbirlerini dışlayan seçenekler. Dolayısıyla Ankara’nın bir karar vermesi gerecek; tercihini ilave S-400 sistemlerinin tedarik edilmesi yönünde mi, yoksa F-35 programına dönme yönünde mi kullanacak! Bir yandan ABD’nin PYD desteÄŸi, diÄŸer yandan 2016 darbe giriÅŸimi sonrasındaki tutumu nedeniyle oluÅŸan güven erozyonu ortamı içinde, hükümet S-400 tercihinde bulunmuÅŸtu. Ancak bunun için yüksek bir bedel ödendiÄŸini düşünüyorum. Bunların en ağırı F-35 programından dışlanmamız oldu. F-35 programında kalmak Türkiye bakımından birçok açıdan kritik öneme sahip. Sayın Akar’ın konuyu gündeme tutmasını o nedenle çok önemsiyorum.- Neden önemli?Öncelikle Türkiye böylesine önemli ve askeri alanda en yüksek teknolojiyi yansıtan bir projede üretici olarak yer alıyordu. Yerli savunma sanayisi ÅŸirketlerimize 12 milyar dolar tutarında bir üretim payı ayrılmıştı. Savunma sanayisindeki yıllık ihracatımızın yeni yeni 3 milyara dolara yaklaÅŸmakta olduÄŸunu göz önüne aldığımızda, F-35 programının gerek yerli savunma sanayisi ÅŸirketlerimizin daha ileri teknolojik yetenekler kazanması gerek ihracatımıza katkı bakımından ne kadar önem taşıdığı daha rahat görülecektir. Türkiye, Avrupa ülkelerinin F-35 filolarının bakım ve tamirat merkezi olacaktı. Bu hizmetlerden de her yıl döviz kazanacaktık. Ama en önemlisi F-35’in hava kuvvetlerimizin envanterine girememesi oldu. Oysa ki F-35, Türk Hava Kuvvetleri’nin caydırıcı gücünü muhafaza etmesi ve gelecek nesillere taşıması için çok kritik bir platform. Hava Kuvvetleri’nde 2008 yılından beri bütün uzun vadeli planlama buna göre yapılmıştı. Ãœstelik böylesi bir platformun alternatifi de yok. Yani F-35’in görünmezlik özelliÄŸi ön planda olan bir beÅŸinci nesil uçak olarak saÄŸladığı, aÄŸ merkezli harekâta uygunluk, enformasyon ve güç projeksiyonu üstünlüğünü baÅŸka bir uçak tipi ile ikame etmek mümkün deÄŸil. Türkiye’nin bir diÄŸer 5. nesil projesi olan Milli Muharip Uçağının envantere girmesi ve anlamlı bir caydırıcı güç oluÅŸturmaya baÅŸlaması ise iyimser ve kötümser çeÅŸitli tahminler ile 2030-2040 penceresini bulacaktır. Oysa bir yandan Türkiye’nin en basit tabirle bir nüfuz alanı mücadelesi içinde olduÄŸu Yunanistan ve hatta BirleÅŸik Arap Emirlikleri gibi ülkeler F-35 alıyorlar. Bunun sonucu, Türkiye’nin hava üstünlüğünü kalıcı biçimde bu ülkelere kaybetmesi olabilir. Dolayısıyla pilotlarımız ne kadar yetenekli olursa olsunlar nihayetinde 4. nesil bir uçak olan F-16’nın çeÅŸitli versiyonları ile Ege’de ve Akdeniz’de bahsettiÄŸim hasım ülkelere karşı hava üstünlüğünün saÄŸlanmasında dezavantajlı olacaklardır.- Ayrıca TCG Anadolu ile birlikte, Türk Deniz Kuvvetleri donanma havacılığı kapasitesinde kullanılmak üzere F-35B varyantı alımı da yapılacaktı, deÄŸil mi?Türkiye’nin F-35 projesinden dışlanmasının bir diÄŸer komplikasyonu da TCG Anadolu Amfibi Taarruz Gemisi’nin bir “mini uçak gemisi†olarak artık kullanılamayacak olması. Zira halihazırda, TCG Anadolu için, F-35B dışında bir seçenek mevcut deÄŸil. Dolayısıyla ülkemizin sadece havada deÄŸil ama aynı zamanda derin sularda güç projeksiyonu yapma kapasitesi yara almıştır. Bütün bu hususlar göz önüne alındığında, S-400 tercihinin Türkiye için, doÄŸurduÄŸu ABD ile ikili ve hatta NATO içindeki çok taraflı siyasi ihtilafları bir kenara koyacak olsak bile maliyeti çok yüksek bir tercih olduÄŸunu düşünüyorum. Benim önceliÄŸim bu noktadan sonra S-400 meselesinde iki tarafın da siyaseten kabul edebileceÄŸi bir çözüm bulmak ve Türkiye’nin F-35 programına geri dönüşünü saÄŸlamak olurdu. Ancak gelinen noktada S-400’e yönelik kolay bir çözüm de yok. Olsa olsa bu mesele Biden yönetimi ile daha geniÅŸ bir anlayış birliÄŸinin parçası olabilir.- Yaptırımları hafif veya ağır olarak deÄŸerlendirmek doÄŸru mu?Yaptırımların niteliÄŸinden de bağımsız olarak en önce bir NATO ülkesinin baÅŸka bir NATO ülkesine yaptırım uygulaması baÅŸlı başına ağır bir mesele. CAATSA yaptırımlarının içeriÄŸine bakarsak da hafif olduklarını söyleyemeyiz. Zira S-400 tedariki ile ilgili Savunma Sanayii BaÅŸkanı Ali Demir gibi kiÅŸilerin yanı sıra Savunma Sanayii BaÅŸkanlığı da yaptırım listesine alındı. Bu kurum hedef alınmasaydı daha hafif yaptırımlardan bahsedebilirdik.- CAATSA ile uygulanacak finansal kısıtlamalar, Savunma Sanayii BaÅŸkanlığı’nın (SSB) yapacağı uluslararası sözleÅŸmelerde bir engel olur mu?CAATSA yaptırımlarının etkisi daha orta ve uzun vadede belirginlik kazanacak. Bu açıdan baktığımızda CAATSA yaptırımları, Türk savunma sanayisinin son on yılda kazandığı ivmeye yönelik ciddi bir risk potansiyeli taşımaktadır. SSB bir yandan silahlı kuvvetlerimizin ihtiyaç duyduÄŸu askeri sistemlerinin hazır alımını yapan -ki buna tali görevi diyebiliriz- diÄŸer yandan da stratejik silah sistemleri ve platformların Türkiye’de üretilmesini saÄŸlamak adına çok ortaklı savunma sanayisi projelerinde finansör ve kolaylaÅŸtırıcı olarak görev yapan bir kurum. Ancak hazır silah sistemleri ve parçalarının tedariÄŸi zaten Milli Savunma Bakanlığı ve zaman zaman doÄŸrudan kuvvetler tarafından da yapılıyor. Bunlar da yaptırıma tabi deÄŸil. Dolayısıyla CAATSA aslında hazır askeri alımları pek etkilemeyecek.- Öyleyse sorun ne?Sorun, SSB’nin asli görevini yerine getirmesi ile ilgili. Zira bundan böyle SSB’nin içinde olduÄŸu, stratejik silah sistemlerinin geliÅŸtirilmesine yönelik uzun vadeli ve çok ortaklı savunma sanayisi projelerinde ABD’li ÅŸirketler yer alamayacağı gibi, bu silah platformların ın kullanacağı silah sistemleri ve parçalarının, en azından ABD’de ihracat lisansına tabii olanlarının, Türkiye’deki üretim süreçlerinde ara girdi olarak kullanılacak ÅŸekilde tedarik edilmesi de mümkün olmayacak. Bir diÄŸer önemli husus ise diÄŸer NATO ülkelerindeki savunma sanayisi ÅŸirketlerinin CAATSA yaptırımlarına ne tepki verecekleri. Zira onlar da çekingen davranmaya baÅŸlarlarsa, Türk savunma sanayisinin üretim ortaklığı kurabileceÄŸi ÅŸirketlerin sayısı azalacaktır./Archive/2021/1/18/030315558-sinan-ulgen-1.jpeg- Türkiye’nin karşılaÅŸabileceÄŸi baÅŸka sorunlar da var. ÖrneÄŸin, Obama döneminde IŞİD ile mücadele özel temsilciliÄŸini yürüten Brett McGurk, Biden’ın ulusal güvenlik ekibinin OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika Koordinatörü oldu. Halkbank davası gibi. Trump döneminde Türkiye, iliÅŸkileri hep baÅŸkanlık katından yürütmeye çalışıyordu, ya ÅŸimdi?Yeni dönemde ABD ile Türkiye arasında ortak bir yol haritası oluÅŸturmak yönünde bir çaba olacak. Öncelikle Biden yönetimi Türkiye gibi önemli bir ülkeyle olumsuz bir gündem üzerinden ilerlemek istemiyor. Hükümet de keza Biden yönetimi ile iyi iliÅŸkiler kurmaya niyetli gözüküyor. Ancak bu hüsnüniyetin ötesinde, yeni ABD yönetimi ile kalıcı bir mutabakat saÄŸlanabilmesinin iki önÅŸartı var: Birincisi ABD’nin PYD/PKK ile iliÅŸkilerini gözden geçirmesi ve PYD’ye desteÄŸini sonlandırması. Ä°kincisi ise S-400 meselesinin bir çözüme kavuÅŸturulması. Bu sonuca da ancak iki tarafın en üst düzeyde siyasi iradelerini sergilemeleri ve bir yol haritası üzerinde mutabakat saÄŸlamaları ile ulaşılabilir. Bu baÄŸlamda 2021 yılı içinde Türk-Amerikan iliÅŸkilerinin gidiÅŸatını etkileyecek bir diÄŸer husus olarak mayıs ayında karara baÄŸlanması beklenen Halkbank davasından da bahsetmek lazım. Trump dönemine oranla ÅŸimdi bu dava daha kritik bir nitelik kazandı. Zira Trump’ın bu davadan Türkiye aleyhine bir karar çıkmaması için baÅŸkanlık yetkilerinin sınırlarını da oldukça zorlayacak ÅŸekilde çaba gösterdiÄŸi biliniyordu. Biden yönetimi ise sürece müdahale etmeyecektir. Dolayısıyla mahkeme siyasi baskıdan uzak bir ÅŸekilde karar verecek. Mahkemeden Halkbank aleyhine bir karar çıkması ve hele hele öngörülen para cezasının kayda deÄŸer bir büyüklüğe ulaÅŸması durumunda, Türk-Amerikan iliÅŸkileri CAATSA yaptırımlarından sonra yeni ve belki daha da zor bir krizin eÅŸiÄŸine gelecek. Öte yandan bütün bu zorluklara raÄŸmen Ankara ile Washington arasında ortak bir vizyonun oluÅŸmasına yardımcı olacak faktörler de mevcut.- Açar mısınız?Yeni ABD yönetimi ile Türkiye’nin dış politika hedeflerinin örtüştüğü Ä°ran, Libya, transatlantik ittifakın güçlendirilmesi gibi alanlarda bir iÅŸbirliÄŸi tesis etmek daha kolay olacaktır. Bir ikinci faktör, Biden’ın dış politika ve ulusal güvenlik politikasını yürütecek yeni ekibi. DışiÅŸleri Bakanı Tony Blinken, Milli Güvenlik Konseyi BaÅŸkanı Jake Sullivan ve hatta CIA BaÅŸkanı Bill Burns, partizan olmayan, Amerikan dış politika camiasında saygın ve tecrübeli isimler. Brett McGurk gibi Türkiye alerjisi alenileÅŸmiÅŸ bir isme de bu baÄŸlamda o kadar büyük önem atfetmemek lazım. Zira McGurk de nihayetinde yukarıda atıfta bulunulan daha üst düzeyli yöneticilerin yörüngesinde kalmaya mecbur olacak. Dolayısıyla sonucu ne olur bilinmez ama Türkiye, karşısında diyalog kurabileceÄŸi, sorunlarını olgunlukla konuÅŸabileceÄŸi ve çözüm arayışı egzersizine girebileceÄŸi tecrübeli bir dış politika kadrosu bulacak Washington’da. Ama en büyük deÄŸiÅŸiklik, ikili iliÅŸkiler bakımından devlet baÅŸkanları arasındaki kiÅŸisel iliÅŸkilerden ziyade kurumlar arası diyaloÄŸun asıl belirleyici olması ile yaÅŸanacak. Türk-Amerikan iliÅŸkileri Trump gibi bir karar alıcının ana deÄŸiÅŸken olduÄŸu, sürprizlere açık ve öngörülebilirlikten uzak bir modelden kurumların daha ağırlık kazandığı, iyi veya kötü ama daha istikrarlı bir modele evrilecek.- Öyleyse Türkiye’nin dış politika yaklaşımı deÄŸiÅŸmek durumunda..Türkiye’nin kanaatimce ABD’de özellikle siyasi karar alıcıları etkileyen ve baskılayan kritik resmi ve sivil kurumlarda etkinlik kazanması lazım. Son yıllarda Türkiye bu anlamda çok zemin kaybetti. Bunun birçok nedeni var ve özellikle geçmiÅŸte yapılan hatalar var. Bir dönem, havalimanında kendisini karşılamaya gelen büyükelçinin elini sıkıp TUSKON temsilcisinin arabasına binerek onun programına iÅŸtirak eden bakanlar vardı. Keza Türkiye’nin Washington’daki lobi gücü, Ä°srail lobisinin malum nedenlerle kaybedilmesinden de zarar gördü. Bugün Amerika’daki Rumlar ve Ermenilerden oluÅŸan geleneksel Türkiye aleyhtarı lobilere, bir yandan FETÖ diÄŸer yandan Ä°srail, BirleÅŸik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi ülkelerin de eklenmesiyle gün geçtikçe güç kazanan Türkiye karşıtı bir kartel var. Kısmen bu grubun çalışması kısmen de Türkiye’deki demokratik erozyon sonucunda ABD Kongresi’nde güçlü bir Türkiye muhalefeti oluÅŸtu. Keza ABD medyasında da Türkiye, sürekli olumsuz bir söylem ile anlatılır oldu. Bu durumu tersine çevirmeye çalışmamız lazım.- Peki, atılması gereken adımlar?Bunun ilk ÅŸartı, hükümetin içeride yeniden bir demokratik reform sürecini baÅŸlatması. Türkiye’nin demokrasi geleneÄŸini güçlendiren bir yola girmesi lazım. Bunun yanı sıra ABD karar vericilerini ve kamuoyunu etkileyecek adımlar atılmalı. Bunun da yolu Amerikan medyasını ve düşünce dünyasını etkilemekten geçiyor. ABD’de düşünce kuruluÅŸları çok etkin bir role sahipler. Her yeni baÅŸkan seçildiÄŸinde, bu düşünce kuruluÅŸlarından iktidara bir göç oluyor. Bu son dönemden örnek verecek olursak Beyaz Saray’da Türkiye’nin de dahil olduÄŸu Avrupa bölgesinin direktörlüğünü üstlenecek olan Amanda Sloat, Brookings Enstitüsü’ndeydi. Hem yeni CIA baÅŸkanı Bill Burns hem de yeni Milli Güvenlik Konseyi BaÅŸkanı Jake Sulllivan, Carnegie Vakfı’ndalardı. Savunma Bakan Yardımcısı Colin Kahl, Center for New American Security’deydi. Türkiye’nin iÅŸte bu ve benzer kurumlara ve o kurumlardaki insan kaynağına uzun vadeli yatırım yapması lazım. ABD kamuoyunda zemin kazanmaya çalışmak, Amerikan sisteminin kendinden gördüğü, orada uzun zamandır yerleÅŸik ve düzenin parçası olan bu tip kurumlar üzerinden daha etkili olacaktır. Türkiye’nin, Biden dönemi kamu diplomasisini bu doÄŸrultuda yeniden ÅŸekillendirmesi lazım. Türkiye’nin resmi söylemine güç katacak sözcülerin Amerikan müesses nizamının kabullendiÄŸi bu kurumların içinden çıkması lazım. Ancak bu ÅŸekilde, o da orta ve uzun vadede ABD’de kamuoyu oluÅŸturma gücünü elde edebiliriz./Archive/2021/1/18/030319823-sinan-ulgen-3.jpegABD, TEHDÄ°DE KARÅžI Ä°YÄ° SINAV VERDÄ°- Kongre baskını sürecinde ABD demokrasisi de tartışmaya açıldı. “Geri dönülemez ÅŸekilde yara aldı†yorumuna katılır mısınız?Hayır, tam tersini düşünüyorum aslında. ABD kurumları bu tehditlere karşı iyi bir sınav verdi. Mesela çok geniÅŸ yetkilerle donanmış bir baÅŸkanın seçim sonuçlarını tartışmaya açma çabalarına ABD yargısı engel oldu. Trump, bu amaçla ülkenin çeÅŸitli eyaletlerinde açtığı 65 davanın hepsini istisnasız kaybetti. Bir diÄŸer örnek de Trump’ın Washington Post tarafından ses kaydı da yayımlanan, Cumhuriyetçi Parti mensubu Georgia Valisi ile yaptığı konuÅŸma. O konuÅŸmada Trump, Georgia’da oyların kendine avantaj saÄŸlanacak ÅŸekilde sayılmasını istiyor. Aynı siyasi geleneÄŸe mensup vali de buna açıkça karşı çıkıyor. Dolayısıyla bu örneklerden kuvvetler ayrılığının ve de özellikle yargı bağımsızlığının demokrasiye yönelik tehditlerin bertaraf edilmesi bakımından ne kadar önemli olduÄŸunu görüyoruz. Ama aynı zamanda bu kurumsal bağımsızlık ve yetkinlik ne kadar önemliyse, bu kurumlarda görev yapan kiÅŸilerin ahlaklı ve erdemli duruÅŸları da o kadar önemli. Demokratik ilkelerin korunmasında sadece kurumların deÄŸil, kiÅŸilerin de çok önemli olduÄŸunu ABD örneÄŸinde hep beraber gördük.- Trump’ın azli Trumpizmin de azli olarak yorumlanabilir mi? Yani “ABD bu hamleyle fabrika ayarlarına dönecektir†diyebilir miyiz?Trump, ABD tarihinde görev yaptığı süre içinde iki kez azledilme “baÅŸarısını†sergilemiÅŸ ilk baÅŸkan oldu. Demokrasi karşıtı hareketlerine bakıldığında çok da sürpriz deÄŸil belki. Bir yandan da siyasal popülizm ile özdeÅŸleÅŸmiÅŸ “Trumpizmâ€in ABD siyasetinde kalıcı olduÄŸunu söylemek lazım. Ama gördüğüm kadarıyla Biden’ın da önceliÄŸi, ABD demokrasisine tehdit oluÅŸturan bu toplumsal dalgayı yaratan kırılganlıkları ortadan kaldırmak olacak. Bir yandan küreselleÅŸme ile neo-liberal politikaların diÄŸer yandan pandeminin yarattığı sosyal tahribatı gidermeye çalışacak. Dolayısıyla ilk döneminde sosyal boyutu güçlü bir kamu politikası göreceÄŸiz ABD’de. Bu baÄŸlamda Demokratların Georgia seçimleri ile Senato’yu da kontrollerine almış olmalarının önemini vurgulamak lazım. Zira yeni Amerikan baÅŸkanı ancak bu sayede iddialı harcama hedefleri de içeren politikalarını Cumhuriyetçilerin engellemelerine takılmadan hayata geçirebilecek. Biden’in bu hedefinde baÅŸarılı olması, kanaatimce yalnızca ABD açısından deÄŸil, dünyada liberal demokratik düzenin geleceÄŸi açısından da önemli.ABD Ä°LE MASA DEVRÄ°LÄ°RSE…- AB liderleri Türkiye’ye karşı izlenecek yol konusunu Biden yönetimiyle istiÅŸare etmek istiyor. Türkiye nasıl bir fotoÄŸrafın içinde olacak? Yeni dönemde daha etkin ve eÅŸgüdüm içinde çalışan bir Transatlantik blok görür müyüz?Evet, kesinlikle. AB, Aralık 2020 Zirve Kararı’nın Türkiye ile ilgili bölümünde, Türkiye’ye yönelik politikasını ABD ile yakından istiÅŸare edeceÄŸini ifade etti. BildiÄŸim kadarıyla Türkiye-AB iliÅŸkilerinde böylesi bir vurguya ilk kez rastlıyoruz. Bu yeni gerçeÄŸi bir fırsat olduÄŸu kadar risk olarak da görebiliriz. Şöyle ki: Türkiye ile ABD arasında önümüzdeki döneme damgasını vuracak bir anlayış birliÄŸi oluÅŸması, Türkiye-AB iliÅŸkisinin de önünü açacaktır. ÖrneÄŸin 2016 yılı sonundan bu yana bekleyen, gümrük birliÄŸinin güncellenmesi müzakereleri o takdirde 2021 yılı içinde baÅŸlayabilecektir. Ama tabiatıyla bunun tersi de geçerli. Yani ABD ile masa devrilirse bunun AB ile iliÅŸkilere olumsuz yansımasını beklemek gerekecek. O zaman AB içinde Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını isteyen ülkelerin sesi daha yüksek çıkacaktır mesela.
İpek Özbey
Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/658695-sinan-ulgen-gundemde-s-400-halkbank-ve-pydpkk-var/
Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/658695-sinan-ulgen-gundemde-s-400-halkbank-ve-pydpkk-var/
Other News
Peugeot ile Fiat Chrysler birleşti: Yeni firmanın adıStellantis
Covid: Pandemiyle mücadelede neden bazıülkeler başarılı, bazılarıise başarısız oldu?
Kadınların regl dönemlerini takip eden uygulamalar ne kadar işe yarıyor?
Covid aşısı: Brezilya'dan Oxford/AstraZeneca ve Sinovac'a acil kullanım onayı
Ve MesutÖzil, Fenerbahçe içinİstanbul'da
Hindistan'da Covid-19 aşısıkampanyasında 447 kişide yan etki görüldü
4 ilde engelli ve hamileçalışanlara kar izni
Suriyeli ailenin kaldığımetruk binada göçük
Fenerbahçe, Macar futbolcu Attila Szalai'yi kadrosuna kattı
BeşiktaşlıSouza "Kazanırsak soğuk havuza girerim" dedi, sözünütuttu