Kadınlar parti kursa desteklerim!
Her bölümü sadece 10 dakika süren bir dizi. Başrolünde de sadece iki kişi var: Devin Özgür Çınar ve Engin Günaydın. hayatımıza yeni giren ve konuya az çok ilgisi olan herkesin tutup tutmayacağı konusunda fikir beyan ettiği dijital eğlence platformu Gain’in en çok konuşulan işi “10 Bin Adım†ve biz de siz Cumhuriyet pazar okurları için işin yaratıcılarından Devin Özgür Çınar ile söyleştik.
Devin Özgür Çınar profesyonel oyunculuk yaÅŸamında 20 yılı geride bırakmış bir isim ama galiba ilk kez bu kadar yoÄŸun bir ÅŸekilde spot ışıklarının altında olduÄŸu bir dönemi yaşıyor. FotoÄŸraf çekmek için adımladığımız (hayır, 10 bin atamadık, o kadar da deÄŸil) Cihangir’in arka sokaklarında bile insanlar durup “A, On Bin Adım deÄŸil mi? Diziyi mi çekiyorsunuz?†diyor. geçen gün gittiÄŸi kasap da onu tanıyıp diziden söz edince ÅŸaşırmış Devin, “Bu kadar patlayacağını hiç düşünmemiÅŸtim†diyor. Uzatmayalım, kısa içeriklerle mobil aygıtlar üzerinden izleyiciyi yakalayan Gain Medya’da Engin Günaydın ile birlikte hayata geçirdikleri “10 Bin Adım†adlı dizi her bölümü 10 dakika süren taze bir iÅŸ ve ÅŸimdiden müptelaları oldu bile. FotoÄŸraf çekimi öncesi Zoom ile söyleÅŸtiÄŸimiz Devin Özgür Çınar bakın neler anlattı bana./Archive/2021/1/18/181917444-0b152dcd-0fe4-44d7-bae1-9d424236360737524262.jpg"Bazı iÅŸlerde öyle oluyor, her ÅŸey pürüzsüz bir ÅŸekilde aktı gitti. Her iÅŸin kendi kaderi oluyor, bir araya gelen insanların kimyası mı tutuyor artık bilmiyorum ama güzel bir ÅŸekilde oldu bitti. Çok da sevdi herkes, biz de çok sevdik... Çekilirken de yani ben o kadar çok gülüyordum ki Engin’e..."FotoÄŸraflar: Kaan SaÄŸanak"10 Bin Adım" nereden çıktı, oradan baÅŸlayalım mı? Sen de galiba bu saÄŸlıklı yaÅŸam yürüyüşlerini seviyorsun galiba...Evet, aslında ben bir zamandır 10 bin adım atmaya çalışıyorum, karşıda (Anadolu yakasında) otururken de yürüyordum. 10 bin adım atınca hem yoruluyorsun hem bir ÅŸey yapmış gibi hissediyorsun falan... Sonra bu hafiften bir takıntı haline geldi, bu tarafa taşınınca da her gün bir ÅŸekilde 10 bin adım atmaya çalışıyordum. Engin’e sürekli aplikasyondaki sayıyı gösteriyorum, Engin de bana kendisininkini gösteriyor, 5000 - 6000filan... Birbirimizi ezikliyoruz, iÅŸte bazen o daha çok atmış oluyor, dalgasını geçiyoruz... Sonra Engin de bana takılmaya baÅŸladı, biz böyle NiÅŸantaşı’na doÄŸru, Osmanbey’e doÄŸru yürüyoruz, dönüyoruz; ÅžiÅŸli’ye gidiyoruz, yolun üstünde, ne bileyim, birdenbire bir perdeciye giriyoruz, döşemelik koltuk falan bakıyoruz... Orada gördüğümüz insanlar bir ÅŸekilde o gün bizim gündemimiz oluyor, ona gülüyoruz ya da onun hakkında konuÅŸuyoruz falan derken ‘Ya böyle bir ÅŸey yapsak nasıl olur†diye konuÅŸtuk. Ä°ÅŸte 10 dakika, 10 bin adım, güzel olur, nasıl yaparız falan... Ama bizim öyle konuÅŸtuÄŸumuz çok ÅŸey vardır, ÅŸunu yapsak, bunu yapsak diye, sonra hiçbir ÅŸey yapmayız. Zaten pandemi oldu, Engin Foça’ya gitti. YAZDIKÇA GÃœLÃœYORDUMBu arada pandemide de yürümeye devam mı?Tabii, yasakların olmadığı günlerde korka korka, üç maskeyle falan yürümeye devam ediyorum bir yandan. Sonra yazın Nisan’lar da (Nisan Ceren Göçen, yapımcı) Foça’daymış, hatta ben de Foça’da annemlerle birlikte bir ev tuttum... Ben daha gitmeden Engin bu konuÅŸtuÄŸumuz Nisan’la Faruk’a (Faruk Özerten, yapımcı) anlatmış. Engin ‘Ben sana sormadan anlattım ama Faruk o kadar yükseldi ki, inanamazsın’ dedi. Bunun üstüne bir toplantı yaptık ama ben o kadar da beklenti içinde deÄŸildim, çünkü biliyorsun 10 dakika olması zaten handikap, bir de bu memlekette bir takım ÅŸeyler seni mecburen fikirden uzaklaÅŸtırır falan... Sonra Foça’da yine bir gün oturduk, nasıl karakterler olsun diye konuÅŸtuk... Kendimizin oynayacağı fikri bile yoktu daha, iÅŸte iki yaÅŸlı mı olsa, yaÅŸlılar ve yürüme muhabbeti iyi bir ÅŸey olabilir, ya da karı koca mı olsa, o mu olsa bu mu olsa diye baya bir konuÅŸtuk. Engin bana bunu sen yaz dedi. Ya bunu da bana kapak ettin, ben ne yazacağım ÅŸimdi falan diye gittim. Aklımda da hep bir su muhabbeti vardı, su yüzünden kavga ediyorlar falan, gittim ben bunları eski sevgili yaptım. Yazdım, yolladım; Engin beÄŸendi. Faruk’lar de beÄŸendi. Ben bunun üstüne Foça’da üç bölüm yazdım, onlar da bu sırada Gain ile görüşmüşler. Gain’in de kısa içeriklere ihtiyacı var zaten ve sadece fikri duyunca bile çok beÄŸenmiÅŸler... beni aradılar, 10 bölümü ne zaman bitireceÄŸimi sordular, ama ben hala çok ihtimal vermiyorum. derken derken 5 bölüm yazdım, yazdıkça gülüyorum, kendi kendime eÄŸleniyorum, Engin’i hayal ediyorum mesela yazdığım ÅŸeylerde, ona gülüyorum falan...Daha yazarken bile eÄŸlenmen iyiye iÅŸaretmiÅŸ aslında.Galiba... Ben yedinci bölümü yazarken zaten sözleÅŸme imzalandı. Ä°ÅŸ hızlandı, ve kasım ayında çekimler baÅŸladı, 20 günde çektik. Bazı iÅŸlerde öyle oluyor, her ÅŸey pürüzsüz bir ÅŸekilde aktı gitti. Her iÅŸin kendi kaderi oluyor, bir araya gelen insanların kimyası mı tutuyor artık bilmiyorum ama güzel bir ÅŸekilde oldu bitti. Çok da sevdi herkes, biz de çok sevdik... Çekilirken de yani ben o kadar çok gülüyordum ki Engin’e... Gerçekten, yani beni iÅŸin yazarı olduÄŸum için kovamamış olabilirler, sana öyle söyleyeyim. Herkesi bezdirdim, ama Engin o kadar komikti ki yani, her seferinde baÅŸka bir ÅŸey yapıyor ve birine kendimi hazırlıyorum, hayvan öbürünü yapıyor... Çok sevildi iÅŸte ve ben bir yandan çok ÅŸaÅŸkınım, bir yandan da istediÄŸim ÅŸeyleri ‘ay olmaz‘ demeyip mücadele etmek gerekiyormuÅŸ, onu anladım. Engin ile olan arkadaÅŸlığınız da iÅŸin güzelliÄŸine yansımış bence.Biz tabii Engin’le bin yıllık arkadaşız. Birlikte bir ÅŸeyler yapmayı hep istedik.. Yani konservatuvardan mezun olduÄŸumuzdan beri, yaklaşık 22 yıldır falan. Bir ÅŸekilde buna denk geldi. Güzel de oldu, çünkü bir yanıyla buradaki karakterler bize de benziyor aslında. Biraz yoldaÅŸlar bunlar çünkü ikisi de böyle çok da hayatın içinde olamamış iki tip, genel olarak kabullenilmiÅŸ dili bir türlü konuÅŸamayan, orada kendine bir türlü yer bulamamış, dışarıda kalmış gibi ve bir yaÅŸa da gelmiÅŸ iki karakter... Engin’le biz o dünyayı da iyi biliyoruz yani... Engin’in dışında birisiyle mesela olmazdı bence diye düşünüyorum. Yazarken de sadece Engin’i hayal etmiÅŸtim. Bizim dostluÄŸumuz, arkadaÅŸlığımız, hepsinin iç içe geçtiÄŸi bir ÅŸey oldu sonuçta./Archive/2021/1/18/181933428-6478d577-f246-4057-8270-c96d0ab268f937524265.jpg"Dışarıda kaldığımızı düşünüyorum ama dışarıda kalmak istediÄŸimizi de düşünüyorum. Herkes aynı ÅŸeyi söylüyor belki ama biz çok fazla arada kalmış bir kuÅŸağız. Bizim gençken yoksunluÄŸunu duyduÄŸumuz ÅŸeyler bizi inÅŸa etti bir anlamda. Bakıp konuÅŸtuÄŸunda belki çok büyük yanlışlıklar olduÄŸunu görüyorsun ama bizim daha efendi daha ezik bir kuÅŸak olduÄŸumuzu düşünüyorum. 10 düşünüp bir yapan bir kuÅŸağız."BÄ°Z HAKKIMIZI SÖKE SÖKE ALMAYA ÇALIÅžTIKNeredeyse 30 yıllık bir geçmiÅŸiniz var Engin ile...Tabii, yani ben 17 yaşımda konservatuvara girdim, o da 18 yaşında 2. sınıftaydı. Sonra onlar Ä°stanbul’a geldiler, ben de mezun olduktan sonra geldim... Sonra Engin, Binnur (Kaya), ben, üçümüzün aynı evde kaldığı bir dönem var mesela... Bize birbirimizden baÅŸka kimse o kadar güvenmedi galiba. Bir ergenliÄŸimizi orada yaÅŸadık bitirdik gibi aslında. O ev de çok güzel, eÄŸlenceli bir evdi, ama ÅŸimdi düşünüyorum yani ne tesadüf, ne kadar enteresan... Biz o zaman iÅŸ bulmaya çalışıyorduk, nerede çalışalım, ne yapalım falan, ama mesleki olarak oyunculuÄŸa bakışımız olarak falan, hem çok birbirimize yakındık hem birbirimize bir ÅŸeyler öğrettik hem de çok umrumuzda deÄŸildi bir yandan da. Ve o güç çok güzeldi, yani dünyaya karşı üçümüz varmışız gibi.O karakterlerin bir türlü adapte olamamaları aslında bizim kuÅŸağımızın çok yaÅŸadığı bir durum. Neden böyle oldu sence, yani toplumsal bir deÄŸiÅŸim yaÅŸandı ve biz dışında mı kaldık?Dışarıda kaldığımızı düşünüyorum ama dışarıda kalmak istediÄŸimizi de düşünüyorum. Herkes aynı ÅŸeyi söylüyor belki ama biz çok fazla arada kalmış bir kuÅŸağız. Bizim gençken yoksunluÄŸunu duyduÄŸumuz ÅŸeyler bizi inÅŸa etti bir anlamda. Bakıp konuÅŸtuÄŸunda belki çok büyük yanlışlıklar olduÄŸunu görüyorsun ama bizim daha efendi daha ezik bir kuÅŸak olduÄŸumuzu düşünüyorum. 10 düşünüp bir yapan bir kuÅŸağız. Belki de her ÅŸeyi çok fazla büyütüyoruz gözümüzde. Åžimdiyse daha özgür, daha düşünmeden kendini atan bir kuÅŸak var. Bu da onların nispeten daha önemli bir ÅŸekilde yetiÅŸtirilmiÅŸ olmasından, yani tırnak içinde söylüyorum, daha önemli, daha deÄŸerli... Oysa biz biraz kendi hakkımızı söke söke almaya çalıştık gibi bir durum var. Ama parlak bir kuÅŸak olduÄŸumuzu düşünüyorum yine de. Tabii bir taraftan da terapistlerle konuÅŸacak çok mevzu var, o yoksunluklar seni ne hale getiriyor, mesele orada. KADINLARIN GÃœCÃœNÃœN BU KADAR FARKINDA DEĞİLDÄ°MTürkiye’de bir yandan da eÄŸitim baÅŸta olmak üzere bizim zamanımızdan çok daha geriye düşmüş durumda. Ciddi bir muhafazakarlık pompalanıyor ve bundan da en çok kadınlar etkileniyor. Kadınların günümüzdeki durumuna nasıl bakıyorsun?Tabii ki ben de her gün kadın cinayeti görmekten, ‘İstanbul SözleÅŸmesi uygulansın’ diye yazmaktan çok sıkıldım. Her gün bir kadının öldürülmesini kanıksamış olmamızdan çok üzgünüm... Ben tek başına iki çocuÄŸunu büyütmüş bir annenin kızıyım. Annem öğretmendi ve ailemizde de bütün kadınlar çalışıyor. O yüzden benim gerçeklikle ilgili gördüğüm ÅŸey, çok baÅŸka, bir anlamda çok ÅŸanslıyım diyeyim... Eskiden yine kadın cinayeti oluyordu ama ÅŸu anda dillendirilen ÅŸeyler çok korkunç geliyor bana. Yine böyle bir zihniyet vardı belki ama bugün olduÄŸu kadar bu denli geniÅŸ bir alanları yoktu. Yani buna elbette çok sinirleniyorum ama bir yandan da ciddiye almamayı tercih ediyorum. Oturup onlarla ilgili bir tweet atmamayı tercih ediyorum ama bir kadın öldürüldüğünde çok öfkeleniyorum yine de. Geçenlerde Twitter’da kadınların bir parti kurması fikrini gördüm ve çok da mantıklı geldi bana. Çok direkt bir çözüm olabileceÄŸini düşünüyorum bunun. BaÅŸka bir ideolojisi olan birilerinin kadın mevzusunu yeterince sahipleneceklerini düşünmüyorum açıkçası. Bu bir yan kolu olamaz baÅŸka bir hareketin. Bu arada kadınları çok cesaretli buluyorum. Çok büyük hayranlık duyduÄŸum kadınlar var, elbette erkekler de var ama kıyasladığım zaman kadınların gücünün belki de eskiden bu kadar farkında deÄŸildim. Bu muhafazakar zihniyet köşeye sıkıştırdıkça kadınların pes etmeyiÅŸi, tam da orada ezilmeyiÅŸi, onun üzerine çıkması gibi ÅŸeyler bana çok büyük umut veriyor. O anlamda kendimi çok güvende hissediyorum, çok enteresan bir ÅŸey. Ama tabii ki bütün kadınların bundan haberi yok, o öldürülen kadınların mesela... Hala kızların okula gitmesi, ya da iÅŸte kadınların iÅŸ yerlerinde daha üst pozisyonlara yükselmesi gibi mevzuların halledilmemiÅŸ olmasına inanamıyorum elbette. Kadınlar tabii ki de çalışmalı demeyi mesela çok saçma buluyorum. Yok saymayı doÄŸru buluyorum aslını sorarsan. Neyi anlatacaksın ki böyle konuÅŸan birine? Delilik gibi bir ÅŸey bu. Biz aynı ÅŸeyi konuÅŸamayız. Ben sana kadınların aslında erkeklerle eÅŸit olması gerektiÄŸini neden anlatayım...? Ama öldürülen kadınlar iÅŸte hep bu alttan alta yayılan zihniyetin ürünü. Yatarım çıkarım diye düşünüyor... Bana bir ÅŸey olmaz diye düşünüyor. Bu haksızlıklara da katlanamıyorum. Geçende yakılarak öldürülen kadın mesela...Dr. Aylin Sözer’den bahsediyorsun...Evet, Aylin... Böyle bir olaydan sonra yaÅŸadığın hayata devam etmekte, o günü bitirmekte çok zorlanıyorsun. Ve basının kullandığı dil... Yani her seferinde o kadının, aslında bir sevgilisi varmış da, aslında kendinden küçükmüş de... Öyle de bir ÅŸey yokmuÅŸ aslında, ama olabilir de, size ne? Bu ta buradan baÅŸlamıyor mu Allah aÅŸkına?  Kadınlar dediÄŸin gibi bir parti kursa katılır mıydın?Çok hoÅŸuma gider kurulması, valla bir bakarım. Oyuncular Sendikası kurulurken toplantılara gitmiÅŸtim ve oradaki ruh, o heyecan beni etkilemiÅŸti. O yüzden bir bakarım buna da, eÄŸer hoÅŸuma giderse de çok severek çalışırım, çünkü iÅŸte bir ÅŸey yapmak bence böyle bir ÅŸey. Oturup üzülmenin, öfkelenmenin bir adım sonrası bu olmalı, bir ÅŸey yapmak için harekete geçmek olmalı. Yoksa zaten o duyguyu geviÅŸ getiriyorsun mütemadiyen, senin için gündelik bir ÅŸey oluyor. /Archive/2021/1/18/181926131-b2bd770b-c70e-4234-9604-3d89f7bd272837524263.jpg"Çok büyük beklentileri, hırsları olan biri deÄŸilim. Oyunculuk benim için çok böyle kutsal bir ÅŸey olmadı. ne bileyim, iÅŸte Oscar alayım falan gibi ÅŸeylerim yok, ya da oyuncunun her rolü oynayacağı fikrine inanmam mesela. geçen gün oyuncu arkadaşımız Efe Tuncer çok güzel bir ÅŸey söyledi, “Oyunculuk hep bırakılmak istenen bir ÅŸeydirâ€. O kadar doÄŸru ki."OSCAR ALAYIM FALAN GÄ°BÄ° ÅžEYLERÄ°M YOKBiraz oyunculuktan söz edelim mi? Mesela nedir senin için bir rolü seçme kriterlerin?ben içinde olmak istediÄŸim, içime sinen ÅŸeyleri yapmayı seviyorum. Çok büyük beklentileri, hırsları olan biri deÄŸilim. Oyunculuk benim için çok böyle kutsal bir ÅŸey olmadı. ne bileyim, iÅŸte Oscar alayım falan gibi ÅŸeylerim yok, ya da oyuncunun her rolü oynayacağı fikrine inanmam mesela. geçen gün oyuncu arkadaşımız Efe Tuncer çok güzel bir ÅŸey söyledi, “Oyunculuk hep bırakılmak istenen bir ÅŸeydirâ€. O kadar doÄŸru ki. Ben arkama dönüp baktığımda hep bu iÅŸten uzaklaÅŸmama ve sevmememe sebep olacak iÅŸlerden kaçmışım. Çünkü sevgini sürdürmek çok zor böyle bir ortamda. sadece kendimle ilgili deÄŸil, tüm meslekler için böyle bu. Çok da verimli toprakların olmadığı bir ülkede bu iÅŸi yapmaya çalıştığımın farkındaydım hep ve o yüzden de büyük hayallerim olmadı. Yetiniyorum galiba yaptığımla. yani illa baÅŸka bir rolde de çok acayip ÅŸeyler yapacağım demek bana çok komik geliyor. Ben yapamam öyle bir ÅŸey. Herkesin her rolü iyi oynayacağını düşünen biri deÄŸilim, bunlar hep bu iÅŸin pr’ı, gazı... Oyuncu her ÅŸeyi oynar... hayır, öyle bir ÅŸey yok, en nihayetinde malzeme sensin. Bana neden daha iddialı, neden daha güvenli deÄŸilsin falan dendi hep ama öyleydim ve iyiki de öyleydim diye düşünüyorum.Gaza gelmedin yani...Yok ya, gaza hiç gelmedim. Gelsem, geldiÄŸim an kendimle dalga geçiyorum. Çok komik geliyor bana.Senin de ilk tanınman 90‘ların sonunda rol aldığın bir TV dizisiyle (“İkinci Baharâ€) olmuÅŸtu. Ama o zamandan bu yana diziler çok ağırlaÅŸtı ve süreleri uzadı. Oyuncular elbette bu sektörün önemli parçaları ve o yüzden fikrini merak ediyorum. Özellikle telif hakları ve uzun süreler gibi meleseler çözülebilecek mi sence?Bence ancak dijital platformlarda kısa süreli diziler sevilirse ve o tarafa bir kayış olursa o zaman deÄŸiÅŸebilir. Bunların hepsinin düzelmesi için bir güç, bir irade bekleniyor. Baktığın zaman herkes ÅŸikayetçi. Yapımcıyla konuÅŸuyorsun, ÅŸikayet ediyor... Sette de herkes ÅŸikayetçi, kimse istemiyor, ama iyi de ben de yıllardır aynı soruyu soruyorum: neden o zaman kısalmıyor? Bizim dışımızda nasıl bir güç var bunun önünde? Bunun cevabı yok bende. Ama aslında cevabı hepimizde, birlikte hareket ederek ancak bu mevzuyu çözebiliriz./Archive/2021/1/18/181938287-05361a6a-9b88-44c7-871f-d715333903cf37524264.jpg"Büyük bir çaresizlik. O çaresizlik ne kadar berbat ÅŸey... Sadece tiyatrodan para kazanan arkadaÅŸlarım aylardır iÅŸsiz ve psikolojik olarak da, maddi olarak da çok kötü durumda. Psikolojik olarak bu derece yalnız bırakılmak çok kötü bir ÅŸey."KORKUNÇ BÄ°R DÖNEMDEN GEÇİYORUZPandemide oyuncular, tiyatrocular bir hayli olumsuz etkilendi süreçten. Devletin herhangi bir desteÄŸinin olmadığını görmek özellikle çok yıpratıcı oldu. Hatta bir ara iÅŸte bize bir video yollayın size 1000 TL yatıralım gibi bir tavırla karşılaÅŸtı sanatçılar. Sen nasıl görüyorsun, nasıl bir sınav verdik bu pandemide?Büyük bir çaresizlik. O çaresizlik ne kadar berbat ÅŸey... Sadece tiyatrodan para kazanan arkadaÅŸlarım aylardır iÅŸsiz ve psikolojik olarak da, maddi olarak da çok kötü durumda. Psikolojik olarak bu derece yalnız bırakılmak çok kötü bir ÅŸey. Tabii ki 1000 TL verilmesi de çok komik bir ÅŸey, o zaman herkes ben kendi başımın çaresine bakayım diyor. BaÅŸka iÅŸ yapayım diyor, ama mesela garsonluk da yapamazsın her yer kapalı... Åžunu anladık ki biz anca kendi kendimize yardım edebiliriz. Öyle bir güç yok çünkü bize destek olacak. Almanya’da mesela nasıl hemen 5000 Euro yattı herkesin hesabına, ama 1000 TL nedir ki? Kirasını mı ödesin, yemek mi yesin, çocuÄŸu varsa çocuÄŸuna mı baksın? Çok korkunç bir dönemden geçiyoruz cidden, o yalnızlık çok zor.
Emrah Kolukısa
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/658877-kadinlar-parti-kursa-desteklerim/