Alaska dediğin işte şurası...
Alaska dediğin, eski İstanbul sinemalarında antrak olup 15 dakika ara verilince, satıcıların “Alaska dondurma†diye salonda gezinip sattığı çikolatalı çubuk değildir.
Alaska dediÄŸin, eski Ä°stanbul sinemalarında antrak olup 15 dakika ara verilince, satıcıların “Alaska dondurma†diye salonda gezinip sattığı çikolatalı çubuk deÄŸildir. Kanada’nın kuzeybatısında Amerikan eyaletidir ki bu yazıların gönderildiÄŸi Edmonton’a epey yakındır. Araba sürüşüyle kuzey hattına doÄŸru yaklaşık 36 saat çeker. Oraya özellikle yaz aylarında turistik gemi seyahatleri yapılınca kıyıdan manzara seyretmesi, araç sürmeye benzemez. Turistik 5 yıldızlı yüzen otellerin uÄŸrak yerlerinden birisi de Whittier Koyu, limanıdır. Burada liman hizmetleri alınır, sonra gemi yoluna devam eder. Karşılayanlar, uÄŸurlayanlar, geride kalanlar hepi topu 250 kiÅŸidir; yaÅŸadıkları yere kasaba denir, adı da Whittier’dir. Liman binalarını bir yana bırakırsanız, geriye kasabadan iz kalmaz; bir tek 12 katlı kocaman apartman hariç; kasaba apartmana sığınmıştır. Kasaba marketi, pazaryeri, kamusal alanları, okul ve kreÅŸ, saÄŸlık birimi, yönetim yeri, kilisesiyle derli toplu bir binadır. Ãœtopya meraklısı için aransa bulunmaz yer! EVSÄ°Z SAYISI ARTIYORHalkın da ÅŸikâyeti yoktur, gelen giden gemiler dışında baÅŸka yapacak iÅŸleri de yok. Fantastik bir romana adım atar gibi binadan içeri girdiniz mi, iÅŸte kasabaya hoÅŸ geldiniz! Buna benzer bir ÅŸeyi ütopist Oneida TopluluÄŸu 1850’de Amerika’da yapmıştı, herkes bir arada yaşıyordu. Tek bina, tek kasaba... Ona özenmiÅŸ olmalılar. Hitler’in de Prora adında bir toplu tatil köyü projesi vardı; benziyor.Elbette eksi 30-40 derecelere inen dondurucu havası, dışarıda kalsan kutup ayısıyla burun buruna geleceÄŸin o zalim soÄŸukta derli toplu bir arada olmak daha iyi. Åžimdi, daha güneyde olmakla beraber, soÄŸukları eksi 20’lerde dolaÅŸan Alberta eyaletindeki Edmonton’da bu Alaska kasabasını özleyenler var diye aklımdan geçiyor: Bunlar sokaklarda kalmış, cadde mazgallarında kentin lağım sıcaklığını sırtına verip ısınmaya çalışan evsizlerdir.Resmi rakamlara göre, sayıları 2 bin 700’e ulaÅŸmış bulunan evsiz barksızların, homeless adıyla sokaklarda yatacak yer arayıp sabahı sabahlayan bu insanları düşündükçe, yatağımda buz kesiyorum. Özellikle Covid salgını ardından iÅŸini gücünü kaybedip ev taksidini veya kirasını ödeyemeyince sokaklara çıkan evsiz sayısının denetlenemez biçimde artış gösterdiÄŸini de biliyoruz.Bazı verilere göre, geçici sürelerle evsiz kalanlarla beraber, 1 milyon nüfuslu Edmonton’daki yıllık ortalama 20 bine ulaşıyor. Belediye, evsizlere toplu barınacakları yer göstermektedir ama insanları bir araya koymaya görün, aralarında hemen itiÅŸ kakış baÅŸlar. Boyle’ın yakınlarındaki ÅŸu anda kapalı olan bazı spor tesisleri gibi kamu binalarını da evsizlere açtılar, fakat güvenlik baÅŸlı başına sorun. Polis bu barınakların çevresinde 7/24 alarmda. Sık sık yaralanmalar, hatta ölümle sonuçlanan kavgalar çıkıyor; tecavüz haberleri geliyor. UyuÅŸturucu, alkol ayrı dert. KeÅŸke, Whittier’deki gibi bir büyük bina yapsalar, bu insanlara birer sıcak oda verseler, olmaz mıydı diye aklımdan geçiyor. Olmaz mı olur, olmuyorsa devletin cimriliÄŸinden deÄŸil sanki; bu insanların bazıları biraz da böyle yaÅŸamayı tercih ediyor gibi. Kendisine acıyarak, baÅŸkasını da kendine acındırıp yaÅŸamını sürdürmek, insana dair anlaşılmaz çileci bir ruh hali.KANADALI ‘TRUMPÄ°STLER’Boyle Sokağı’ndaki gıda-giysi-vs. yardım noktasına gidip bir ÅŸeyler bıraktığım gün, Kanada ÅŸehirlerinde Trump yanlısı gösteriler de baÅŸlamıştı. Demek ortalık yerde Kanadalı Trumpistler de var! Günter Grass’ın “Teneke Trampet†romanındaki trampet çalarak sesini duyuran, bir türlü büyümek istemeyen aklı evvel Oscar’ı hatırlatıyorlar. SoÄŸuÄŸa aldırmadan sokaklara çıkan Kanadalı aşırı saÄŸcı Trump yanlıları da trampetçi Oscar gibi yırtınıp duruyor, “Oylarımızı çaldınız†diye tepinip hırsızı polise ÅŸikâyet ediyorlar. Çok çok yüz kiÅŸilik küçük gruplar: Calgary’de, Toronto’da, Vancouver’da, Edmonton’da ama düşündürücü! Muhafazakâr basında çıkan yorumlara göre, bu ÅŸimdilik kalabalık olmayan kalabalıkları ciddiye almamalıymışız, zira aralarına evsiz barksızlar da karışmışmış. Belki öyledir...‘CAHÄ°L GELÄ°P CAHÄ°L GÄ°TMEK...’ “Kanada n’ire, ABD n’ire†demiyoruz, nihayetinde sınırdaÅŸ kuzen ülkeler, fakat Washington’daki Kongre baskını ardından Kanada’nın sadece Edmonton’ında deÄŸil pek çok büyük ÅŸehirde yapılan bu gösteriler cehaletin sınır tanımadığını gösteriyor. Eve dönünce, Refik Halid Karay kitapları duran rafa yöneldim. Oradan bir yazı, hem de 1940’lardan seslenen bir yazı durumu apaçık anlatıyordu: “FaÅŸizmin dış parlaklığına, baÅŸlangıçtaki hamleli hareketine, tereyağı yemeyip top yapmak, insan saçından sorguç takmak, sırtına kara gömlek giymek veya otobüsü durdururcasına kol uzatıp selam vermek gibi kıyafet ve âdet tuhaflıklarına kapılarak, bütün bunlarda insanüstü bir kuvvet ve teÅŸkilat kudreti gören kitle var ki bu dünyaya cahil gelip gitmek için yaratılmıştır. Yarın viÅŸne çürüğü don giyip kafasına oturak geçirecek bir baÅŸka çeÅŸit faÅŸistin de arkasına takılır!â€DoÄŸru söze ne denir! ViÅŸne çürüğü don giymedi ama yüzünü portakal rengine makyaj diye boyayıp, acayip hareketleriyle platformlara çıkıp halkı kendisine tapındırdı; arkasında 74 milyon oyu var. Refik Halid’e göre hepsi de cahil gelip cahil gitmeye yaratılmıştı
[email protected]
Mahmut Åženol - Kanada (Alberta)
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/660098-alaska-dedigin-iste-surasi/