Prof. Dr. Emre Erdoğan, siyasetçi ve gazetecilere şiddeti değerlendirdi
Türkiye'de Kutuplaşmanın Boyutları†araştırmasının bilimsel koordinatörü Prof. Erdoğan’a göre, bu tür saldırılar kutuplaşmanın sonucu. Yaşananlar 1991-1996 arasına benziyor. Kimler araç olarak kullanıldı, sonra o araçlar kime karşı harekete geçti! Siz borçlanırsınız, onlar tahsilata başlar. “Weber'in klasik tanımına göre, şiddeti kullanma tekelini elinde bulunduran şeye devlet deriz. Mafya, onun gri alanını doldurur. Her yerde kriminaller devletle bir şekilde temas ederler†diyen Erdoğan’a göre, AKP ve MHP’deki değişimin nedeni güvenlik kaygısı.
- Bu ülkede hemen herkes bir biçimde milliyetçi, benim için tehlikeli olan ırkçı milliyetçilik. Almanya’da da, her yerde tehlikedir. - 2015-2016... Çifte seçimler dönemine iyi bakmak lazım. MHP, orada çizgi deÄŸiÅŸtirdi. 17-25 Aralık öncesinde de kazan kaynıyormuÅŸ aslında.- Mafya, devletin boÅŸluklarını, gri alanını doldurur. Devletin alternatifi deÄŸildir, devletle iç içedir. Güney Ä°talya örneÄŸinden biliyoruz.- Devletle mafya arasındaki iÅŸ biraz sembiyotiktir. Bu sembiyotik iliÅŸki sadece karakoldan baÅŸlamaz, yukarı kadar gider. Her devletin içinde bu tür gri alanlara hoÅŸgörülü olanlar çıkar.- Bugün yaÅŸananlar 1991-1996 arasına benziyor. Oradaki olaylar teker teker aklınıza gelsin. Kimler araç olarak kullanıldı, o araçlarla neler yapıldı, sonra o araçlar kime karşı harekete geçti...- O araçları kullanırsanız, o araçlar da sizi kullanır. Siz borçlanırsınız, onlar tahsilata baÅŸlar. Tahsilat her düzeyde olur. - Siyasetçi ve gazetecinin eÅŸzamanlı olarak hedef alındığı, saldırıya uÄŸradığı bir haftayı daha geride bıraktık. Bu yara kapanacak gibi de gözükmüyor. Ä°ÅŸ kontrolden çıktı denebilir mi?Tabii kontrolden çıktı mı, kontrol altında mı diye düşünmekte fayda var. Neden böyle saldırılar oluyor, bakmak lazım. DurduÄŸum yerden, içinde bulunduÄŸumuz kutuplaÅŸmanın bunu kolaylaÅŸtırdığını düşünüyorum. Kamplar çok belli. Ya bu tür saldırılar kutuplaÅŸmanın sonucu olur ya da kutuplaÅŸtırırlar... Bunu geçmiÅŸten de biliyoruz. 1970’ler ve 1990’lar Türkiyesi böyleydi. Öte yandan 1960’lar Amerikası’nda, Sivil Haklar Hareketi sonrasında bütün ortada duran siyasetçilerin, din adamlarının yıldırılmaya çalışıldığı bir dönem oldu. - “KutuplaÅŸtırmanın sonucu ya da kutuplaÅŸtırmaya yol açıyor...†Tespitiniz üzerinde biraz daha duralım...Çünkü siz öteki kabileden birine saldırdığınızda mutlaka birileri arkanızda duruyor, bunu biliyorsunuz. Kamplardan birinin iradesi dahilinde olmayabilir ama hoÅŸgörü gösterileceÄŸini biliyor. - KutuplaÅŸma sonucunda ÅŸiddet kaçınılmaz mıdır?KutuplaÅŸtırma, bir tür ötekileÅŸtirme. Bu bakış açısı kutuplaÅŸtırmaya çalışanlarda çok yeni bir ÅŸey deÄŸil. Esas sorunumuz ötekileÅŸtirme. Kendimize hak olarak gördüğümüzü diÄŸerine hak olarak görmememiz. Bizim kutuplaÅŸtırma araÅŸtırmamızda sorduÄŸumuz çok basit bir soru var. “DiÄŸer siyasi parti taraftarları basın toplantısı yapsın mıâ€... Buna “Hayır†diyen yüzde 40 var...- Basın toplantısına bile tahammülü olmayan yani...Siyasi parti taraftarları zaten siyaset yapacaklar. DoÄŸal hak... Ama bu davranışın arkasında “insan dışılaÅŸtırma†var. Karşınızdakini insan olarak görmezseniz onu öldürürsünüz bile. Bütün Nazilerle ilgili çalışmalara baktığınızda da “insan dışılaÅŸtırmaâ€nın ne kadar önemli bir faktör olduÄŸunu görürsünüz. Zaten bir grup sosyal bilimcinin “Aman dikkat†demesinin nedeni de kutuplaÅŸtırmanın, insan dışılaÅŸtırmanın yolunu açmasıdır. - Siyasete izin vermemek de bir tür ÅŸiddet sayılmaz mı?Tabii. Siyasal ÅŸiddetin dereceleri var. En son halkası, geçmiÅŸte ÅŸahit olduÄŸumuz gibi sokaÄŸa çıkan insanı öldürmek olabilir ama onun konuÅŸmasına izin vermemek de siyasal ÅŸiddettir. Sandık başına gittiÄŸinde rahat vermemek de...- Failler yakalanıyor, serbest bırakılıyor. Saldırıya uÄŸrayanların ortak özelliÄŸi bir siyasi parti ve genel baÅŸkanıyla ilgili eleÅŸtiri yazısı yazmış ya da konuÅŸmuÅŸ olmaları. Gelecek Partisi lideri DavutoÄŸlu, “Yetkilerinizi mafyaya mı devrettiniz, sırada kim var†diye sordu… DoÄŸru bir soru mu?KarşılaÅŸtırmaları çok dikkatli yapmak lazım. Gözümde canlanan dönem Mussolini dönemi oldu. Her ÅŸeye “faÅŸizm†de dememek gerek, o kelimeyi dikkatli kullanmak lazım. Çünkü her ÅŸeye faÅŸizm derseniz onu basit hale getirirsiniz. Oysa çok sert bir ÅŸeydir. - Mafya dendiÄŸinde de basitleÅŸtirdiÄŸini mi söylemek istiyorsunuz?Mafya dediÄŸiniz zaman... Aslında devlet de baktığınız zaman bir tür mafyadır. Weber’in klasik tanımına dönelim, ÅŸiddeti kullanma tekelini elinde bulunduran ÅŸeye devlet deriz. Mafya, onun boÅŸluklarını, gri alanını doldurur. Devletin alternatifi deÄŸildir, devletle iç içedir. Güney Ä°talya örneÄŸinden biliyoruz. Temiz Eller’de de gördük, her yerde kriminaller devletle bir ÅŸekilde temas ederler zaten. O yüzden de bu kadar önem veriyoruz güvenlik güçlerinin kontrolüne. Çünkü onun kontrol altında tutulması lazım. - Peki, iÅŸbirliÄŸinin amacı?  Gündelik bir suçta iÅŸbirliÄŸi yapabilirler ya da tam tersine küçük suçlara izin verir, uyuÅŸturucu kaçakçılığı, terörizmle mücadele gibi büyük suçların üzerine giderler. Yani aradaki iÅŸ, biraz sembiyotiktir. Bu sembiyotik iliÅŸki sadece karakoldan baÅŸlamaz, yukarı kadar gider. Her devletin içinde bu tür gri alanlara hoÅŸgörülü olanlar çıkar. ABD’de Kongre’nin iÅŸgal edilmesine bakalım. Oradaki polis izin vermese giremezler. Peki, girdiler; onlara mutlaka hoÅŸgörülü bir yargıç bulunacaktır. Çünkü yargıçlar seçimle geliyor. Onları destekleyecek politikacılar da olacaktır. Çünkü oradan oy alıyorlar. O sembiyotik iliÅŸkiyi yok saymamak lazım. Onlar gündüz bakkal, akÅŸam haydut dediÄŸimiz insanlar. Bunu Hobsbawn, 19’uncu yüzyılda eÅŸkıyalar için yazdı. Kemal Tahir de yazdı. BilmediÄŸimiz bir ÅŸey deÄŸil, hatırlamamız gerekiyor. - Karşımızda, 2002’de “Artık Türkiye’de kirli siyaset dönemi bitmiÅŸtir. Temiz siyaset dönemi baÅŸlamıştır†diyerek iktidara gelen AKP var. Karşımızda, 2005’te “Milliyetçi, ülkücü gençlik, hiçbir ÅŸart altında sokakta, çatışma-kavga ortamında bulunmamalıdır†söylemiyle takdir toplayan MHP var. Bugün ne deÄŸiÅŸti?Güvenlik kaygısı... Bütün meselelerimizi zaman içinde güvenlikleÅŸtirdik. Bazıları AKP geldiÄŸi günden beri böyleydi diyorlar, bazıları zaman içerisinde deÄŸiÅŸtiÄŸi görüşünde. Ben zaman içinde deÄŸiÅŸti diye düşünenlerdenim. DeÄŸiÅŸim sürecinin de 2007 ile baÅŸladığını düşünüyorum. CumhurbaÅŸkanlığı seçimi ve parti kapatmalarla... O tarihten sonra AKP’nin güvenlik sorunu, ülkenin güvenlik sorunu haline geldi. Demokrasi ile güvenlik arasında tercih yapıldı ve güvenlik seçildi. Bu yüzden de bu araçlar meÅŸru hale geldi. Bir ÅŸeyin altını çizmek istiyorum. Ãœlkücülerin tamamının bu iÅŸin içinde olduÄŸu ya da buna onay verdiÄŸini düşünmememiz gerekiyor. Bu ülkücü hareketi anlamamak demektir. Ãœlkücü hareket bu tür gri alanlarla iliÅŸkili olsa dahi çok da toleranslı deÄŸildir. Onlar devlete sahip çıkar. Bu hareketlerin yarın öbür gün devlete zarar vereceÄŸini düşündükleri için, ideolojik düzeyde çok hoÅŸgörülü olmazlar. Ama pratikte iÅŸbirlikleri buna izin verir. Kolaylıkla günah keçisi ilan etmemekte fayda var. - O zaman gerçek sorumlu mu ortadan kalkıyor?Tabii ki. Gerçek sorumluyu ortadan kaldırır. Biz bunu Hrant Dink cinayetinde yaÅŸadık. Beyaz ÅŸapkalı çocuÄŸa baktığımız zaman “Tamam bunlar yaptı†dedik. OlaÄŸan şüpheliler... Arkasını kazıdığımızda baÅŸka bir ÅŸey çıktı. Kullanışlı olabilirler. Bu saldırıları ülkücüler yaptı dediÄŸiniz zaman aslında faili saklıyor olabilirsiniz. - Nereye bakmamız gerekiyor?Hrant Dink vakası bize her ÅŸeyi gösteriyor. KurÅŸunu sıkan çocuÄŸun arkasında yerel bir siyasi örgütlenme, bunun arkasında bir tür yeraltı örgütleri, bunun arkasında devletin bir kanadı çıkabiliyor. - Selçuk ÖzdaÄŸ, AfÅŸin HatipoÄŸlu ve Orhan UÄŸuroÄŸlu’na saldırı sonrası, ÅŸiddetle aralarına mesafe koyma gereksinimi dahi duymayan, “İki tokat, üç sopa için ortalığı ayaÄŸa kaldırıyorlar†diyen siyasetçiler oldu...DediÄŸim bu. Bu iÅŸi yapan insanlar sonrasında nereden destek alacağını biliyorlar. Çünkü o kabile öteki kabileye saldırıyor. Bu, ÅŸiddetin öyle basit bir özelliÄŸidir ki sıradan ÅŸiddette de görürsünüz. TeÅŸvik etmese de destek çıkanlar olur her zaman. - Saldırıları yapan kiÅŸi de destekleneceÄŸini biliyor...Tabii... Sosyal medyadaki saldırılarda bile arkasında birilerinin olacağını biliyor. - Bu tür durumlar, iktidarın lehine midir?Böyle seçim kazanılır mı, kazanılır. Seçim ÅŸiddeti dediÄŸimiz ÅŸeyin en önemli çıktısı, seçim kazandırmaktır zaten. Seçimi kazanırsınız, iktidarı elinizde tutabilir misiniz, o tartışılır. - Seçim ÅŸiddeti dediniz...Seçim ÅŸiddeti dediÄŸim ÅŸey, seçim kampanyaları döneminde uygulanan ÅŸiddet. Bu, afiÅŸ yırtmaktan baÅŸlıyor, orada geleni dövmeye kadar varıyor. Meksika’da daha ileri gidiyorlar mesela. Dolayısıyla seçimi kazanırsınız, bunu biliyoruz. Ä°ktidara da gelirsiniz. MeÅŸruiyetiniz olur mu, olmaz. Kazan kaynamaya devam eder ve sürdüremezsiniz. Sizi oraya getiren gri alandaki insanlara bedelini ödemeye baÅŸlarsınız, isterler çünkü... Bugüne kadar hep öyle oldu, bedelini ödetirler. - Bugün yaÅŸananlara baktığınızda Türkiye’nin hangi dönemiyle benzerlikler görüyorsunuz?Biraz 1991-1996 arasına benziyor. Kürt hareketinin sindirildiÄŸi... Oradaki olaylar teker teker aklınıza gelsin. Kimler araç olarak kullanıldı, o araçlarla neler yapıldı, sonra o araçlar kime karşı hareket etti... O araçları kullanırsanız, o araçlar da sizi kullanır. Siz borçlanırsınız, onlar tahsilata baÅŸlar. Tahsilat da her düzeyde olur. Ä°lla bakanlık düzeyinde deÄŸil, ihale verirsiniz, kayırmacılık yaparsınız vs. Öteki tarafta da sizden nefret eden bir çoÄŸunluk oluÅŸturursunuz. Bakın, 2002’de bir gecede, toplam oyları yüzde 56 olan üç siyasal partinin toplam oyu yüzde 10’un altına indi. Yani çok güvenmemek lazım sandık çoÄŸunluÄŸuna, bir gecede gider. - Ä°ktidarın bu ortamı yaratmasında “kendi korkuları†da etkili mi?AKP’nin, hak ettiÄŸi iktidardan silah yoluyla uzaklaÅŸtırılması gibi bir travması var. Bu travmanın bir kısmı yeniden üretilmiÅŸ, yani 1960’ı da içeriye alan bir ÅŸey. 1998 var... 2016 var... Bu travmanın üzerine kendi kimliÄŸini inÅŸa etti. Gerçek halkın elinden silah yoluyla iktidarın alınması gibi bir masalı var. Bunu bir yere koyalım. Bu çok hayati... Ä°ki; AK Parti sadece Recep Tayyip ErdoÄŸan deÄŸil. 9-10 milyon üyesi var. Rant mekanizmaları var, ekosistem olarak çok büyük ve iktidardan düşmenin maliyeti gittikçe artıyor. Demokrasileri güzel kılan ÅŸey, iktidardan düşmenin çok kolay olabilmesi ve maliyetinin büyük olmaması aslında. Çünkü o zaman iktidardan düşmek ölüm kalım meselesine dönüşmüyor. /Archive/2021/1/25/020216694-23-emre-erdogan-ipek-ozbey-14.jpgMÄ°LLÄ°YETÇİLİĞİN AZGIN OLMAYAN TÃœRÃœ MÃœ VAR?- MHP ve ÅŸiddet olgusunun yan yana gelme sebebi nedir?Birincisi hafıza. Ä°spanya’da biliyorsunuz demokrasiye geçiÅŸte “Suskunluk Paktı†imzalandı. Mesele susmayı gerektirebilir. Biz 1970’lerle ilgili benzer bir sessizlik paktı yaptık mı, doÄŸrudan deÄŸil ama evet. Geçenlerde bir siyasi parti liderinin birisini ziyaret etmesi hiç hoÅŸ karşılanmadı. Çünkü o iliÅŸkiler hâlâ çözülmüş durumda deÄŸil. MaraÅŸ meselesi, Çorum meselesi ortada dururken... Aslında gizli bir sessizlik paktıdır. “Ben bu meseleleri açmayacağım†demektir. “Benim daha önemli bir meselem var†demektir. Ä°spanyolların meselesi demokrasiyi kurmaktı, ÅŸu andaki mesele de seçimi kazanmak. Bu sistemin deÄŸiÅŸmesi için seçimin kazanılması gerekiyor. Düz mantık. Böyle bir ÅŸey söz konusu... 1970’lerde yaÅŸanan bir travma var ve MHP’nin ismi orada biraz ürkütücü görünüyor. MHP’nin buradaki durumunu iyi deÄŸerlendirmek lazım. 1999’da böyle mi gözüküyordu MHP acaba?- 57. Hükümet dönemi... Ecevit hükümetinin iktidar ortağı... Öyle ki Öcalan yakalandı...Aynen, çok makul görünüyordu. Ä°dam meselesini hatırlayın. Avrupa 6. uyum paketini düşünün. - O zaman da iktidarın ortağı, ÅŸimdi de... Saldırıya uÄŸrayanlardan Orhan UÄŸuroÄŸlu’nun yazısında, “Tek bir ülkücü Bahçeli’den habersiz adım atamaz. Bana bir kez daha saldırı olursa birinci derecede sorumluları Devlet Bahçeli ve Semih Yalçın’dır†dedirten noktaya nasıl geldi?2015-2016... Çifte seçimler dönemine iyi bakmak lazım. Orada çizgi deÄŸiÅŸtirdi. 17-25 Aralık öncesinde de kazan kaynıyormuÅŸ aslında. Ãœlkücü kadroların devletten uzaklaÅŸtırılma sürecinden bahsediyorum. Orada bir maÄŸduriyet yaÅŸanmış. Bundan kaynaklanan bir hınç var bence. Ãœlkücü hareket kendi retoriÄŸi içinde iktidarı umursamaz. Onlar için önemli olan devletin içinde olmaktır. Milliyetçi hareket için millet, devlet demek. 1 Kasım seçimlerinde, CumhurbaÅŸkanlığı sistemine geçiÅŸte, 2018 erken seçiminde, Cumhur Ä°ttifakı fikrinde hep MHP’nin siyasi ağırlığını görüyorsunuz. MHP oyun kuruyor. - TuÄŸrul Türkeş’in “azgın milliyetçilik†ifadesine de deÄŸinirsek..MilliyetçiliÄŸin azgın olmayan türü mü var? Milliyetçilik bir hastalık zaten. 1940’larda Hobsbawm yazıyor, Jameson yazıyor. Milliyetçilik yalan, buna inanıyorsunuz, inandırılıyorsunuz. Milliyetçilik azgın bir ÅŸeydir zaten. ÇocukluÄŸumuzdan beri doktrine oluyoruz. Sadece biz deÄŸiliz, Balkanlar’a bakın. Miloseviç, 1444’ün hesabını soruyor. Kimlikler, mitler üzerinden yükseliyor ve milliyetçilik de en kuvvetli kimliklerden biri. Bu ülkede hemen herkes bir biçimde milliyetçi, benim için tehlikeli olan ırkçı milliyetçilik. Almanya’da da her yerde tehlikedir. - Olmayan vatan haini mi orada da?Tabii. Avrupa’da AB ile iÅŸbirliÄŸini yapanların vatan haini olduÄŸunu söyleyen çok sayıda milliyetçi var. HDP’lilerin hepsinin PKK’li olduÄŸunu söylemekle ülkücülerin hepsinin mafya olduÄŸunu söylemek farksız. Ä°kisi de kriminalize ediyor. Bir siyasi partiyi terör örgütüyle ya da mafyayla iliÅŸkilendirmek riskli bir ÅŸeydir. Tabii ki iliÅŸkili, olmaması mümkün deÄŸil. Ama arada doÄŸrudan bir iliÅŸki var mı, burada dikkatli olmak lazım. HDP’nin yüzde 10 oyu var, bu insanlar da mı terörist? Ya da MHP’nin seçmeninin hepsi mi ÅŸiddet yanlısı? Kriminalize ederseniz konuÅŸamazsınız, siyaset yapamazsınız. KonuÅŸmayı mümkün kılmamız gerekiyor. /Archive/2021/1/25/020156303-ikili.jpgÖTEKÄ°YLE KARÅžILAÅžTIÄžIMIZDA TÄ°KSÄ°NÄ°YORUZ- Yakın zamanda çok deÄŸerli bir araÅŸtırma yaptınız. “En uzak hissedilen parti taraftarlarına karşı ahlaki üstünlük†bölümünde kendisi gibi düşünmeyenler ikiyüzlü, ülkeye tehdit oluÅŸturan, bencil, zalim, baÄŸnaz olarak etiketleniyor. Bir yandan sizin de mezunu olduÄŸunuz BoÄŸaziçi Ãœniversitesi’nde eylem yapanlar terörist olarak yaftalanıyor. Aslında tüm bunlar tırnak içinde ÅŸiddete meÅŸruiyet oluÅŸturmuyor mu?Bu olmasa insan dışılaÅŸtırma olmaz zaten. Bizim siyasal görüş farklılıklarımız doÄŸaldır. Ä°ki insan farklı siyasal görüşe sahip olabilir. Bunda anormal olan bir ÅŸey yok. Ama bizde de dünyada da siyasetin geldiÄŸi nokta aynı düşünmediklerimizin anormal olduÄŸunu düşünüyor. Bunu da biz medyayla iliÅŸkilendiriyoruz. Herkes kendi mahallesinde, kendi yankı odasında yaÅŸadığı için diÄŸerinin görüşüne aÅŸina deÄŸil. Tek taraflı bilgi alıyoruz artık. Herkes kendi gazetesini okuyor. Algoritmalar sosyal medyada sizi yönlendiriyor zaten. Ötekiyle karşılaÅŸtığımızda tiksiniyoruz. ABD’de yapılmış çalışmalar var. Katlanamıyorsunuz. - Yine araÅŸtırmanıza katılanların yüzde 66.6’sı çocuklarının karşı parti taraftarlarının çocuklarıyla arkadaÅŸlık etmesini dahi istemiyor. Bu, çok kritik bir eÅŸik deÄŸil mi, eskiden böyle miydi?Çok önemli. MuhteÅŸem 70’ler, 80’ler anlatmak istemiyorum ama o dönem farklıydı. Benim okulumda beslenme saatinde diÄŸerinin alamayacağı bir ÅŸeyin getirilmemesi konusunda uyarılırdık. Böyle bir terbiye vardı, kalmadı. Bu soruya bu kadar açıklıkla cevap vermek bile toplumsal normun kabulü anlamına gelir. Ayıplanmayacağını biliyor. Çocuklarımız artık karşılaÅŸmıyor bile.   NEDEN PROF. DR. EMRE ERDOÄžAN?Gelecek Partisi Genel BaÅŸkan Yardımcısı Selçuk ÖzdaÄŸ, YeniçaÄŸ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan UÄŸuroÄŸlu ve KRT TV programcısı avukat AfÅŸin HatipoÄŸlu, saldırıların hedefi oldu. MaÄŸdurlar MHP’yi suçladı, ardından milliyetçilik ÅŸiddet düzeyinde tartışılmaya baÅŸlandı. “Peki, bu kadar kutuplaÅŸmanın ardından ÅŸiddet kaçınılmaz mıydı?†Konu kutuplaÅŸma ve ÅŸiddet olunca bize de “Türkiye’de KutuplaÅŸmanın Boyutları†araÅŸtırmasının bilimsel koordinatörü ve Bilgi Ãœniversitesi Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. Emre ErdoÄŸan’a sormak kaldı.
İpek Özbey
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/660284-prof-dr-emre-erdogan-siyasetci-ve-gazetecilere-siddeti-degerlendirdi/