Hüzünlü bir nesir!
Christian Jungersen, Kayboluyorsun’da ana kişilerden birinin bir beyin tümörü nedeniyle geçirdiği temel kişilik değişimini merkeze alıyor. Çağdaş Danimarka'nın günlük hayatına felsefi düzlemde açılımlar getiriyor. Ruh, sorumluluk ve özgür iradeye vurkaç yaparken, nevroloji bilimine emsal bir vakayı kurguluyor. Alıştığınız hayatın bittiği, aklın alabora olduğu yerden yazılı Kayboluyorsun. Oradan başlayan “yeni insanın ve yeni hayatın†öyküsü. Hüzünlü, zihne tırnak geçiren bir nesir.
/Archive/2021/1/26/235358440-ic1.jpgKAYBOLUYORSUN...Danimarkalı yazar Christian Jungersen, ilk romanı Undergrowth (1999) yayımlanana kadar geçinmek için bir televizyon kanalında senaryo danışmanlığı, telif yazarlığı, danışma memurluÄŸu, Copenhagen Community College'da sinema öğretmenliÄŸi gibi yarı zamanlı iÅŸlerde çalışmış bir adamdı. Ä°letiÅŸim ve sosyoloji alanında yüksek lisans yapmıştı. Hiçbiri sahneye konulamamış altı senaryosu vardı.Hayatını boÄŸucu ve tekdüze olarak niteliyordu. Ta ki 1999'a kadar. Jungersen, okurları geçmiÅŸi sorgulayan hasta, yaÅŸlı bir adamın sırlı evreniyle buluÅŸturan ve beklenmedik olaylarla ÅŸaşırtan romanı Undergrowth'u ancak o yılın sonunda piyasaya çıkarabilir çünkü.Marcel Proust'un “Kayıp Zamanın Ä°zindeâ€den esinlendiÄŸi Undergrowth kısa sürede çok okunanlar listesine girer. Bu ilk romanın baÅŸarısı Jungersen'e ödüller ve tanınırlık saÄŸlamanın yanı sıra Danish Arts Foundation'dan (Danimarka Sanat Vakfı) üç yıllık bir yazarlık bursu da getirir.Burs, tüm enerjisini dört yıl boyunca ikinci romanı, ülkemizde Ä°stisna adıyla yayımlanan The Exception'a (2004) verebilmesini saÄŸlar. Yirmi ülkede yayımlanan roman, Danimarka, Ä°ngiltere, Fransa ve Ä°sviçre'nin önemli edebiyat ödüllerine deÄŸer görülür./Archive/2021/1/26/235415221-ic2-.jpgÖZGÃœR Ä°RADE VE NEVROLOJÄ°!Yazar, Ä°stisna'da, Danimarka Soykırım Danışma Merkezi adlı küçük bir kurgusal örgüte odaklanır. Romanı yazarken gerçek bir kuruluÅŸ olan Danish Centre for Holocaust and Genocide Studies'de geniÅŸ araÅŸtırmalar yapar, soykırım suçu iÅŸlemiÅŸ kiÅŸilerin psikolojisi üzerine yoÄŸunlaşır.Bu dönemde ayrıca International Association of Genocide Scholar'ın üyesi olan Jungersen, pek çok soykırım konferansına da katılır.Yazarın bu yazıya konu ettiÄŸim üçüncü romanı “Kayboluyorsunâ€u da ilk iki yapıtının gördüğü ilgiden payını almış bir roman.Jungersen bu romanında ana kiÅŸilerden birinin bir beyin tümörü nedeniyle geçirdiÄŸi temel kiÅŸilik deÄŸiÅŸimini alıyor merkeze. ÇaÄŸdaÅŸ Danimarka'nın günlük hayatına felsefik düzlemde açılımlar getiriyor. Ruh, sorumluluk ve özgür irade boyutlarına vurkaç yaparken, nevroloji bilimine emsal bir vakayı kurguluyor.Jungersen, romanın yıllara varan araÅŸtırmaları sırasında nöroloji dünyasına hızlı bir giriÅŸ yapmış. Hasta ve hasta yakınlarının yanı sıra uzman nörolog, psikiyatrist ve psikologlarla görüşmüş. Yazdıklarında gerçeklikten uzaklaÅŸmamak, roman kiÅŸilerinin yaÅŸadıklarını içerden anlamak adına yazdığı süre zarfında çevresini neredeyse sadece onlardan oluÅŸturmuÅŸ.Romanında halının ayağınızın altından hızla çekilebileceÄŸine ve dünyanızın her an allak bullak olabileceÄŸine iliÅŸkin bir görü yaratmayı hedefliyor yazar. Bunu, okura olayların ne kadar gerçek olduÄŸunu duyumsatmak adına anlatısal bir teknik olarak da benimsiyor.Dolayısıyla bildiÄŸiniz, alıştığınız hayatın bittiÄŸi, ezberin alabora olduÄŸu yerden yazılı Kayboluyorsun. Oradan baÅŸlayan “yeni insanın ve yeni hayatın†öyküsü. Hüzünlü, zihne tırnak geçiren bir nesir.Kayboluyorsun, eÅŸi Frederick'in agresiflik, unutkanlık yaratan, konuÅŸma hakimiyeti üzerinde olumsuz etkilerde bulunan beyin tömürü nedeniyle uÄŸradığı radikal kiÅŸilik deÄŸiÅŸimini deneyimleyen Mia'nın gözünden aktarılıyor.Hastalık çiftin hayatını olumsuz yönde deÄŸiÅŸtirir. Ama yaÅŸanılan zorluklar bununla sınırlı kalmaz. Zira Frederik'in müdürlüğünü yaptığı Danimarka'daki prestijli okullardan Saxtorph'un hatırı sayılır miktarda parasını zimmetine geçirdiÄŸi ortaya çıkar. Son zamanlarda davranışlarında bir tuhaflık sezseler de o ana dek kimse bunu tümöre baÄŸlamamıştır./Archive/2021/1/26/235448549-ic4.jpgTÃœMÖR VE SUÇUN SINIRLARI!Yaptığı araÅŸtırmalarda edindiÄŸi bilgiler Mia'yı eÅŸine karşı nasıl bir yaklaşım geliÅŸtireceÄŸi konusunda derinden etkiler. Kocasının hastalığıyla baÅŸa çıkmaya çalışırken avukat Bernard'la tanışır. Okul tarafından açılan davada kocasını savunmasını istediÄŸi Bernard hem bir avukat hem de cinsel bir partner olarak hayatına girer. AÅŸkı ile hastalık arasında hem kalır hem nefes alır.Okulun mahkemeye verdiÄŸi Frederik'in savunması üzerinde çalışırken sorularla boÄŸuÅŸur: EÅŸini bu suça iten tümörün kiÅŸilik üzerindeki kötücül, agresif etkileri olabilir mi? Belki de onu suç iÅŸlemenin sınırlarına taşıyan hastalığıydı. Tıbbi durumu eÅŸini temize çıkarmasa da göz önünde bulundurulmalı mı?Beyin alanındaki tıbbi geliÅŸmeleri titizlikle inceleyen Jungersen, Frederik'in deneyimleri aracılığıyla hastalığın sebep olabileceÄŸi kimi davranış kalıplarını kurguluyor bu noktada: Hastanın farkında olmadan sergilediÄŸi ve aile yaÅŸamını giderek tehdit eder hale dönüşen çocuksu davranışlar, sorumsuzluk, kaygısızlık, duygusal gaddarlık, dilin kemiÄŸinin yittiÄŸi cinsel bir açıksözlülük gibi.../Archive/2021/1/26/235530830-ic6-.jpgHastalığı kimseyi ahlaki sorumluluklarından kurtaran bir mazeret olarak iÅŸlemiyor yazar. Zarif bir nesir çerçevesinde kamufle olmakla birlikte katı olduÄŸu bile söylenebilir. Akıl ve ruhun sınırlarında gezinen bir çizgide yazıyor. Okurken insan doÄŸası ve yaÅŸam hakkında pek çok soruyla karşılaşıyorsunuz. Ä°kilemlerle donatılı bir yapıt Kayboluyorsun. TuttuÄŸunuz taraf, empati kurduÄŸunuz kiÅŸi sürekli deÄŸiÅŸiyor.Romanda anne, baba, çocuk, arkadaÅŸ, meslektaÅŸ ve toplum açıları, tepkileri, algıları bir potada. Zira tümörün etkilerine baÄŸlı olarak kiÅŸiliÄŸi radikal düzeyde deÄŸiÅŸen, öfkeli, kontrolsüz, yıkıcı bir insan haline dönüşen Frederik'in bu durumundan çevresindeki herkes payını alıyor.Romanda sadece Frederik ya da Mia'ya deÄŸil, çevresindekilerin deÄŸiÅŸimine de ayniyle odaklanıyoruz. Çevresindekiler Frederik'in deÄŸiÅŸen kimliÄŸini kıyasıya sorguluyor. Kimi bunu hastalığa baÄŸlıyor kimi baÄŸlamıyor. Kimi daha çok üzgün kimi ise kızgın.Jurgensen yapıtında en içteki ‘ben’e bakıyor. Onunla kavga ediyor, anlamaya çalışıyor, yüzleÅŸiyor. Ahlak, sorumluluk ve kiÅŸilik üçgeninde de hayati sorular yöneltiyor:“Bir ruhumuz var mı yoksa kiÅŸiliÄŸimiz sadece birtakım yamalı sinirlerden mürekkep bir oluÅŸum mu? Ruh biyolojinin kuklası mı? Hareketlerimizi özgür irademizle kendimiz mi belirliyoruz yoksa her ÅŸey biyolojik olarak baÅŸtan belirlenmiÅŸ mi? Her ÅŸey kimya ise ruh ne ola ki?â€â€¦BÄ°YOLOJÄ° VE RUH ARASINDA ÇETÄ°N BÄ°R DÄ°LEMMABu eÅŸikte romanın dokusunu biyolojik bir gerçekle ruh arasındaki dilemma belirliyor. Hastalığın tüm etkilerini birer birer yapıtına döşeyen Jungersen, inkâr, isyan, sınırlı da olsa kabullenme aÅŸamalarını edebiyatın dalga boyunda çözümlemeye çalışıyor.Ölmeden tutulan yas gibi bir duyguya deÄŸiyor hastanın yakınları sıklıkla. Ömürleri boyunca tanıdıkları kiÅŸinin artık bambaÅŸka biri olduÄŸunu görüyor ve kabul etmeye çalışıyorlar. Pek çoÄŸunun bunu baÅŸardığı söylenemez. Ayrıca alışılmıyor da.Jungersen, romanı bir hastalık güncesi olarak deÄŸil, hüzünlü ve güçlü bir romans olarak yazmayı zorluyorsa da bilim, bileÅŸtiÄŸi edebiyattan çok yerde alıp götürüyor. Yazar da bunun farkında, ani manevralarla toparlamaya “çalışıyor†metnini.Okuma boyu gri bir yolda yürüyorsunuz. Bilinmezlik ve çoÄŸu zaman umutsuzlukla kuÅŸatılı bir yol bu. Christian Jungersen de belli ki bunu seviyor ve hedefliyor. DediÄŸi gibi, onun için önelli olan “şaşırtıcı bir sis dalgasının ortasında dünyaya yeni bir açıdan bakmaya çalışmakâ€.Kayboluyorsun / Christian Jungersen / Çeviren: Nur Beler / 416 s.
Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/660725-huzunlu-bir-nesir/