Metin Fındıkçı: ‘Dürüst aydına, şaire ihtiyacımız var’’
Şair Metin Fındıkçı’nın bu kitabındaki metinler; sadece anılardan oluşmuyor. Yaşadıklarına, zamana ve bu dünyadan çekip giden güzel insanlara ilişkin metinler kaleme aldıkları. Kimi zaman kendisini mutlu kılan kimi zaman ise kalbinde kapanmayan yaralar bırakan anlar-metinler hepsi de. Ve Türk edebiyat, sanat tarihine kara bir leke olarak kalan; yıllar sonra benzeri akıl almaz acıları ülkeye yaşatanların, ders alınmayan şiddetin kendi penceresinden görünen bölümü.
/Archive/2021/1/28/002839530-kapakic1.jpgÖLÃœMCÃœL Ä°KTÄ°DARLAR!- Sanırım, sorulara kitabın ön sözünden baÅŸlamak yerinde olur. “YaÅŸanmış, kimi zaman beni mutlu kılan kimi zaman benim kalbimde kapanmayan yaralar bırakan anlar-metinlerdir. Ama kimi zaman da yokluÄŸumda yaÅŸanmış ve Türk edebiyat, sanat tarihine kara bir leke olarak kalan; yıllar sonra benzeri akıl almaz olaylardan, benzeri acıları bu ülkeye yaÅŸatanların, ders alınmayan ÅŸiddetin benim penceremden görünen bölümüdür.†diyorsunuz. Açar mısınız?Bu ülkede özellikle 50 li yıllarda baÅŸlayan ve bugünlere dek süre gelen bir durum yaÅŸanmaktadır, Aydınları, özgürlük ve demokrasi çerçevesinde hak arayan ve adalet isteyen herkese, daha düz bir deyimle sesini çıkaran herkes; ülkeyi yönetenler tarafından (?) ÅŸiddete maruz kalmıştır. Bu ÅŸiddetin ölüme kadar bir gittiÄŸini defalarca tanık olmuÅŸuzdur. Kitapta buna iki çarpıcı örnekle belirttim. Biri Arjantinli ünlü ÅŸair Juan Gelman’ın gözaltına alınıp öldürülen gelini ve oÄŸlu. (ki bu örnek ülkemizle ilgisi olmasa da, Diktatörlükle yönetilen bir ülke için). DiÄŸer örnek ise: Vedat Türkali ve Hayk Açıkgöz’ün yakın dostu Sefer Aytekin örneÄŸidir. Sefer Aytekin’in çektiÄŸi acı ve maruz kaldığı ÅŸiddete baÄŸlı; Ressam Marta Tözge’nin yaptığı birkaç yaÄŸlı boya tablo yüzünden gözaltında yapılan iÅŸkence sonucunda delirmesi… gibi.UMURSAMADIKLARIM…- Yine kitabın önsüzünde: “Gün geldi, kendini aydın sanan, çok zeki sanan, zarif esprileriyle karşısındakini sürekli alt etme derdinde olan bu aydınlar; beni ve yakınındakilerini hırpalama alışkanlığı edinmiÅŸ. Ama söyledikleriyle ne söylemek istediklerini anlaşılmayan veya benim tarafından pek de umursanmayan bu aydınları, o gün dışarıda bıraktığım gibi bu ‘KarşılaÅŸmalar’da da dışarıda bırakıyorum†diyorsunuz.Evet, bir ÅŸair olarak (kendi görüşüm) sadece karakterime ters düşen deÄŸil; gerçekten, bulundukları ortamlarda kendilerini “üstün insan†gören ve “bu dünyayı ben yarattım†havasında olan çok ÅŸair tanıdım. Yan yana bulunduÄŸumuz anlarda onlardan nasıl haz almadıysam, bu kitapta da yer vermedim. Bunları yazmak, hatta söz etmek bana doÄŸru gelmiyor. Belki onların gözünde tam tersi bir durumdur. Buna itirazım olmaz. Bu ülkenin dürüst aydına, ÅŸaire ihtiyacı var, doÄŸru. Ama mütevazı ve kendini bilen aydınlara. Bu ülkenin ÅŸaire de ihtiyacı var. Ama yazdıklarıyla yaptıkları (azıcık da) olsa terazinin her iki kefesini eÅŸit tutmaları gerek diye düşünüyorum.- “Kaç türlü girilir anılardan içeri†kitabın ilk denemesi. Denemeye arkadaşınızın öldürülmesiyle baÅŸlıyorsunuz, sonra?Deneme kitabı deÄŸil ama madem deneme dediniz: Evet, ilk denemede, daha lise yıllarında çok sevdiÄŸim bir arkadaşımı faÅŸistler öldürdü. Onun için yıllar sonra yazdığım ve Cumhuriyet Kitap’ta yayınlanan bir yazı…Fethi Naci ile tanışmamla birlikte, geçmiÅŸten masaya katıldığım günlerden önce yaklaşık 25 yıldır her Cuma saat 12.30, 13.00 gibi toplanan, hatırı sayılır yazar ve ÅŸairlerden oluÅŸan bu masa muhabbetine baÄŸlıyorum. BaÄŸlamamın nedeni de yazı yayınlandıktan 1.5, 2 ay sonra masaya ilk katıldığımda, Fethi Naci’nin yazıyla ilgili bana sorduÄŸu soru oldu diyebilirim. Yazıyı unutmamıştı, ilk tanıştığımızda, o makaleden dolayı adımı da unutmadığının farkına vardım.- Peki, masaya kimler geliyordu, birkaç isim söylemeniz mümkün mü?Tabi ki; Fethi Naci, Cevat Çapan, Nuri Akay, Aydın Boysan, Metin Deniz, Turhan Günay, Arif Keskiner, Kemal Demirer, AliÅŸan Çapan, Nadir KarakaÅŸ ve daha nice eÅŸ dost. Tabii burada belirtmekte fayda var: Kitapta da masaya katılanları yazarken, adını yazmadıklarım beni bağışlasınlar, yanlış anlamamalarını diliyorum./Archive/2021/1/28/002852483-ic2.jpgMAHMUT DERVÄ°Åž VE ADONÄ°S- “Kapılar sürgülenebilir / Ama konuÅŸmaya engel deÄŸil / Seni hatırlamak gerekiyorsa / Ben yine “ölüyorum†deyiÅŸini hatırlıyorum.†Ünlü Filistinli ÅŸair Mahmud Derviş’in ardından yazdığın uzun ÅŸiirin dört dizesi. “Veda†denemesi belki de kitabın en hüzünlü denemesi bana göre. Mahmud Derviş’le tanışıklığınızdan, dostluÄŸunuzdan biraz söz eder misiniz?Mahmud Derviş’le 1982 yılında FKÖ Ankara’daki bürosuna gidip geldiÄŸim sıralarda, FKÖ nün Kültür AteÅŸesi, beni telefonla tanıştırdı, evet, ilk tanışmamız telefonla oldu. Daha sonraları kendisiyle iyi bir dost olduk. Ä°ki, üç defa Ramallah’a, Amman’a davet etti. Ä°stanbul’u çok merak etmesine karşın, bütün davetlerime karşın gelmeye fırsat bulamadı, ta ki Nazım Hikmet ödülüne alana dek. BüyülendiÄŸi Ä°stanbul’a geliÅŸi ilk ve son oldu. Ölene dek kendisiyle haberleÅŸtik. Mahmud DerviÅŸ, Nazım’ın, Neruda’nın damarından gelme Komünist bir ÅŸairdi. Filistin davası bir türlü yakasını bırakmasa da, o davasından ve onurundan asla ödün vermedi. Hiçbir ÅŸeyin ardında gizlenmeye gerek duymadan; her fırsatta her ÅŸartta söyleyeceÄŸini tereddüt etmeden söyleyen bir ÅŸairdi. Dünya onu Filistin davasıyla deÄŸil, ÅŸiiriyle tanıdı. Çok acılar çekti, kendi topraklarında sürgün yaÅŸadı. Ä°lk kalp ameliyatından kurtulduysa da, ikincisine yenik düştü. Unutamadığım, unutamayacağım önce insan sonra ÅŸairlerden biridir, DerviÅŸ. Nur içinde yatsın.Arapçadan çeviri yaptığım geniÅŸ zaman zarfında birçok dostum oldu. Ama ön sırayı kim tutuyor derseniz, Mahmud DerviÅŸ ve Adonis derim. Mahmud Derviş’le hüznü ve acıyı paylaÅŸtım. Adonis’le mutluluÄŸu ve hayatın keyfini. Evet, Adonis hayattan, yaÅŸamaktan zevk alan biridir, paylaÅŸmayı seven bir ÅŸairdir aynı zamanda./Archive/2021/1/28/002904639-ic3.jpg‘YAZI VE ŞİİR COÅžKU DA Ä°STER MÄ°, Ä°STER!’- Dil ve akıcılık açısından gerçekten beni sürükleyen, uzun sayılabilen deneme “Kanatlı Hayat†denemesi. Belki de kullandığınız ÅŸiirsel dilin etkisindendir, meselâ: “Bu pürüzsüz bulut kısa bir süre sonra, gökyüzünün üstünde iyice gerinip, biri güneye biri kuzeye iki kolunu bir tanrıca gibi uzatıyor.†gibi.TeÅŸekkürler. Evet, burada ne diyeceÄŸimi, nasıl diyeceÄŸimi, hatta bir ÅŸey demesem mi? Bu deneme, uzun yıllar süren bir arkadaÅŸlığın, bir dostluÄŸun denemesidir. Benim için o günlerin, ayların hatta yılların coÅŸkusuydu. Åžiirsel dili ve akıcılığı ondandır sanırım. Yazı ve ÅŸiir biraz da coÅŸku ister mi, ister!- “Kanatlı Hayatâ€Ä±n hemen ardındaki deneme, diktatörlüğe ve erkek egemenliÄŸe karşı çıkan iki kadın: Nazik el Melaike ve FuruÄŸ. Ama baÅŸrolde yine “Kanatlı Hayatâ€.Bazı durumlar insanın elinde olmayabilir. TutulduÄŸunuz, ilgi duyduÄŸunuz bir kadın sizi alıp uzaklara, tahmin edemediÄŸiniz diyarları gezdirebilir. Arap ÅŸiirinden söz ederken, adını andığımız bu iki kadın ÅŸairi anmadan geçmek olmaz. Gerçi FuruÄŸ Ä°ranlıdır, Acemdir olsun. Erkek egemenliÄŸe karşı dik duruÅŸu yeter! Nazik el Melaike de öyleydi. Kanatlı Hayat da öyledir. YaÅŸadığımız coÄŸrafyaya baktığımızda bu tür kadınlar insana umut aşılar, coÅŸku aşılar.- Bir de kedinin öldürtülmesi sonucunda yedi yıllık memurluk hayatını, istifa ederek noktaladın. Biraz söz etmeni istesem.Nurdan Gürbilek, deneme kitabı MaÄŸdurun Dili’nin giriÅŸ bölümünde: “En azından çocukken yaÅŸadıklarımız baÅŸkaları tarafından küçük görülmenin, hatta bazen hiç görülmemenin insanı nasıl yaraladığını sarsıcı bir biçimde göstermiÅŸtir. Çok sonra baÅŸka nedenlerle küçük görüldüğümüzde, bunu genellikle o erken deneyimin diline çeviririz.†diyor.Ä°ÅŸte tam da öyle; birçok yerde ve mekanda bu “dilin ÅŸiddetini-ÅŸiddetin dilini†yaÅŸadım. En çok da, kedim, müdür tarafından bahçıvana öldürtülmeden önce yaÅŸadım. Siyah kedi seviyorum diye, müdür ve yandaÅŸları yapmadıkları ÅŸey kalmadı, aklım ve zekâmla hadi bilgimle baÅŸ edemediklerini anladıklarında ÅŸivem dolayısıyla “dilsel ÅŸiddete†baÅŸvurdular.Aslında insan bilinçli yaptığı ÅŸey konusunda ÅŸiddete maruz kaldığında umursamaması gerek. DoÄŸrudur, seviye meselesi. Ama “bardağı taşıran son damla†ne yazık ki bu ülkede çokça yaÅŸanıp görüyoruz. Ah zavallı insancıklar, kedinin uÄŸursuzu olur mu?- Kısa bir süre önce yayınlanan Sessiz-Toplu Åžiirler kitabında aklıma takılan bir soru, toplu ÅŸiirlerin içindekiler bölümünde “Unutulan†adlı ÅŸiir kitabı adı geçiyor. Ama kitapta yer almamış, neden?Haklısın, ufak bir yanlıştan mı desem, ufak bir dikkatsizlikten mi? aslında “Unutulan†Yom Yayınları’ndan çıkan seçme ÅŸiirlerimdir. Yani “Unutulan†kitabından önce çıkan üç kitabımdan yapılmış seçme ÅŸiirlerden oluÅŸuyor. “Seçme ÅŸiirler†olarak belirtilmediÄŸi için böyle bir yanlışlık oldu. Unutulan kitabındaki ÅŸiirler, Toplu ÅŸiirler- Sessiz’de mevcuttur. Bu ara dikkatinizden kaçmadığı için de teÅŸekkürler.KarşılaÅŸmalar / Metin Fındıkçı / Klaros Yayınları / 210 s. / 2020.
Semih Çalı
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/660998-metin-findikci-durust-aydina-saire-ihtiyacimiz-var/