Cumhuriyet Genç Yazın sizlerle
Cumhuriyet'in gençler için, gençlerle beraber hazırladığı "Cumhuriyet Genç Yazın" okurlarımızla buluştu.
ÖYKÃœUNUTULMUÅž ESKÄ° UÇURTMAHARUN YETKÄ°NKOCAELÄ° ÃœNÄ°VERSÄ°TESÄ° MÄ°MARLIK FAKÃœLTESÄ°Vakit öğleyi bir hayli geçmiÅŸti. Akdeniz’in boÄŸucu yaz sıcağının kendini iyiden iyiye hissettirdiÄŸi vakitlerdi. Zorunlu olmadıkça insanlar evlerinden dışarı çıkmıyor, bu kavurucu güneÅŸe maruz kalmak istemiyordu. Sıcaklığın getirdiÄŸi bir bezginlik duygusu bu vakitlerde insanları bir iki saatliÄŸine uyumaya itiyor ta ki güneÅŸin batışıyla hafif bir serinliÄŸin baÅŸlayacağı zaman dilimine dek.Gözlerimden uyku akıyordu. Ama yapmam gereken bir dünya iÅŸ varken uyumak istemiyordum. Aklımda yaklaÅŸan final sınavları, okumam gereken kitaplar ve yapmam gereken bunca ÅŸey varken, zaten bu pek mümkün gözükmüyordu. Önce hangisini yapmaya baÅŸlayayım diye düşünmeye çalışarak kendimi kandırıyor ve gittikçe daha da azalan bir istekle her seferinde önce baÅŸka birinden baÅŸlayacağımı düşünerek kendimi oyalıyordum. Günlerdir bu hal böyle sürüp gidiyordu. Her seferinde baÅŸka bir ÅŸeye biraz baÅŸladıktan sonra sıkılıp bırakıyordum. Bu düşüncelerle kıvranıp durmam ne kadar sürdü hatırlamıyorum. Kavurucu sıcağı hissettiÄŸimde uzun süredir hareketsiz kaldığımı ve güneÅŸin bir süredir üzerime vurduÄŸunu anladım. Daha fazla dayanamayarak kalktım. SoÄŸuk bir duÅŸ kendime gelmeme yardımcı olur diyerek banyoya ilerledim. On dakikalık rahatlatıcı serinliÄŸin ardından kendime gelmiÅŸ ve uykum kaçmıştı. Saçlar nasılsa hemen kuruyacağından kurutmaya gerek yoktu.YÃœZÃœNE BAKMAMIÅžTIMHer ÅŸeyden uzaklaÅŸmak için dama çıktım. Bir sandalyeye oturup etrafı izlemeyi düşünürken köşede duvar dibinde unutulmuÅŸ olan eski uçurtmaya takıldı gözlerim. Uzun zaman önce, çocukken yaptığım gibi uçururum diye almıştım. Ama bir daha dönüp yüzüne bakmamıştım bile. GüneÅŸte kalmaktan naylonunda yer yer eriyip delinmeler olmuÅŸ. Hızlıca elden geçirirsem sıkıntısız uçabilirdi. Terazisini yani ipin uçurtmaya baÄŸlanırken dengede taşıyabilsin diye iple oluÅŸturulmuÅŸ üçgeni kontrol ettim. SaÄŸlamdı.Uçurtmak için doÄŸru yeri ve rüzgâr yönünü anlamak için bir esinti çıkmasını bekledim. Bir iki ufak esintide ne kadar denediysem de uçurtma bir türlü havalanamadı. Ãœmidim kırılmak üzereydi ama inadımdan bırakamıyordum. Birden daha yükseÄŸe çıkarsam daha kolay uçurabilirim düşüncesi geldi aklıma. Ama damda çıkabileceÄŸim tek yükseklik merdivenin sahanlığının üstünü kapatan çatıydı ve eÄŸimli olmasından dolayı oldukça riskliydi. Ä°nadım ağır bastı ve çatıya çıktım.Uygun rüzgârı bekleyip uçurtmayı saldım. Nihayet uçurtma yavaÅŸ yavaÅŸ yükseldi. Kontrolü kaybetmemeye dikkat ederek elimdeki ip makarasından dikkatli bir ÅŸekilde ip veriyordum. Normalde, uçurtmayı uçurmadan önce ip sonuna kadar açılır ve saÄŸlamlığı ya da herhangi bir kopukluk olup olmadığı kontrol edilirdi ama ben bir anlık düşünce ile bu iÅŸe giriÅŸtiÄŸimden her ÅŸey ÅŸansa kalmıştı.Uçurtma yükseldikçe daha güçlü bir rüzgârın etkisine maruz kaldığından dengede tutmak biraz zorlaşıyordu. Neyse ki çocukluÄŸumda bildiÄŸim o numaraların bazılarını unutmamışım. Zaman zaman ipi çekip bırakarak rüzgârın uçurtmayı sürüklemesini engelliyordum. Bir süre sonra yeterli yüksekliÄŸe ulaÅŸtığında uçurtma oyuncak bir araba boyutunda gözüküyordu. Sanki rüzgârda usul usul süzülen benmiÅŸim gibi içimi büyük bir mutluluk kapladı. ÇocukluÄŸumdan belli uçurtma uçurmanın bana verdiÄŸi hazzı baÅŸka hiçbir ÅŸeyde bulamamıştım. Sanki ben de uçurtmayla birlikte hayat akışında karşılaÅŸtığım tüm o fırtınalardan uzaklaşıp rüzgârda çok çok uzaklara doÄŸru salınıyordum. Her zaman başımı alıp gitme isteÄŸi doÄŸuyordu içimde ama baÄŸlarım ve iplerim varken gidemiyorum. Belki de uçurtma gibi iplere raÄŸmen gitmeli insan. Süzülmeli çok çok uzaklara. Korkmamalı karşılaÅŸacağı rüzgârlardan.Uçurtmamı seyre dalmışken bir ayak sesi ve sevinç çığlığı duydum. Kafamı çevirince küçük kardeÅŸimin geldiÄŸini ve uçurtmaya bakakaldığını gördüm. ÅžaÅŸkınlığını atlatıp yanıma geldi ve biraz korkarak da olsa uçurtmanın ipini ona verdim. Elinden kayıp gitme ihtimaline karşın da makaraya sıkı sıkı yapışmıştım. Onun yaÅŸadığı sevinç görülmeye deÄŸerdi. Ben her ne kadar uzun süredir uçurtma uçurmamış olsam da küçükken çok fazla deneyimlemiÅŸtim. Ama kardeÅŸim ilk defa bir uçurtma uçuruyordu ve yaÅŸadığı sevinci anlatabilmek mümkün deÄŸildi.KardeÅŸimin sevinci bana küçükken uçurtma uçurmak için güneÅŸte durmaktan tenimin nasıl yandığı ve zaten esmer olan tenimin iyice karardığı zamanları hatırlattı.Düşüp ölmekten korkan ve bu yüzden uçmaya cesaret edemeyen küçük bir kuÅŸun o korkuyu yenip ilk defa uçtuktan sonra hissettiÄŸi o muhteÅŸem coÅŸkuyla tekrar tekrar uçmak istemesi gibi kardeÅŸim de ilkin uçurtmayı tutmaktan korktu. Ben tutamam elimden kayar gider diyordu. Ä°kna etmek biraz zor olsa da sonunda beni kırmadı aldı ipi eline. Ve o ilk an muhteÅŸemdi. Ruhu ve kalbi zaten göklerde uçmakta olan minik bir beden ve halihazırda göklerde olan bir nesne karşılaÅŸmıştı. Bir eli uçurtmanın ipinde, bir eli ellerimde olan kardeÅŸim, uçurtma sanki onu da göklere doÄŸru çekecekmiÅŸ gibi sıkı sıkı sarılmıştı ellerime.Ne zamana kadar öyle durduk bilmiyorum. Gözlerim kardeÅŸim ve uçurtma arasında mekik dokumaktan yorulmuÅŸ olmalı ki kendime geldim. KardeÅŸim çoktan alışmış ve elimi bırakmıştı. Bense düşüncelere dalıp gitmiÅŸtim. Hani tarifi imkânsız bazı anlar vardır. Çok mutlu olacağın bir ÅŸey olmasa ya da ortada bir sebep bile olmasa da için öyle huzurla doludur ki zamanın hükümranlığı kalksın da sonsuza dek o anda kal istersin. Ä°ÅŸte birkaç saatlik zaman diliminde hissettiÄŸim bu huzur hiç bitmesin istiyordum.NÄ°HAYET ELÄ°MDEYDÄ°GüneÅŸ ardında kızıllıklar bırakarak batmak üzereydi. Yine akÅŸam oluyordu. KardeÅŸimi artık uçurtmayı indirme vaktinin geldiÄŸine ikna etmek biraz zaman alsa da sonunda o da kabul etti. Uçurtmanın ipini çekip yavaÅŸtan makaraya sarmaya baÅŸladım. Uçurtma zannettiÄŸimden daha uzaÄŸa gitmiÅŸti. On dakika aralıksız ip sardıktan sonra nihayet uçurtma elimdeydi. KuyruÄŸunu ana gövdeye sarıp güneÅŸ görmeyecek bir yere kaldırdım.Biraz daha güneÅŸin artık iyice azalan kızıllığına bakarak oyalandım. Bu birkaç saatlik dilimde tüm endiÅŸe ve sorumluluklarımı bir kenara bırakıp bambaÅŸka bir âlemde olmanın yerini hatırıma gelen sorumluluklarımın yarattığı tedirginlik almaya baÅŸladı. Uçurtmayı ipinden çekip yere indirmiÅŸ olsam da onunla beraber göklere çıkan ruhumun bir ipi yoktu ki geri çağırayım. Düşünmesem ya da düşünmek istemesem de bir günü daha heba etmenin can sıkıcı tedirginliÄŸi üzerime çörekleniyordu.Aklım yaklaÅŸan sınavlarda ve ruhum göklerde süzülürken ayaÄŸa kalkıp eve gitmeye karar verdim. AyaÄŸa kalkınca yanımda oturan kardeÅŸimi fark ettim. Kendi dünyama o kadar dalmıştım ki kardeÅŸimin de orada olduÄŸunu unutmuÅŸum. Bana bakan meraklı gözlerini görünce içim bir hoÅŸ oldu.Belki bazı sorumluluklarımı yapmamıştım ama kardeÅŸimle harika birkaç saat geçirmiÅŸtim. Bu bile dünyalara bedeldi. Elimi uzatıp yanaklarını sıktım ve sanki azıcık sıksam zarar görecek narin ve minik parmaklarından yakaladım.Zihnimdeki sisleri dağıtıp mutlu bir gülümseme eÅŸliÄŸinde eve doÄŸru yürümeye baÅŸladık.---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ŞİİRÃœRKEK DAÄžALÄ° YÃœCELANADOLU ÃœNÄ°VERSÄ°TESÄ°Bulutların arasına gizlenmiÅŸKükreyen koca daÄŸlarÃœzerinde ÅŸanına yakışmayan ürkeklikTitriyorDeÄŸil zemheri ayındanBelki bir ejderha korkusuBelki ÅŸairin diline düşme korkusu.***O daÄŸlar kiHaramilere meydan okumuÅŸSer vermiÅŸ, yol vermemiÅŸ,O daÄŸlar kiKöroÄŸlu’nu basmış baÄŸrınaTeslim etmemiÅŸ zalim Bolu beyine,Ah! EylememiÅŸFerhat’ın Åžirin’i için açtığı kazma yaralarına,Kartallara, kurtlara yuva olmuÅŸArÅŸa dayanmış ulu daÄŸlar***O daÄŸlarPerde çekmiÅŸ penceresineÄ°ÄŸne iplik dikiÅŸ atmış eteÄŸineKorkuyor ÅŸairin elindenKelimelerin maskaralığındaMısradan mısraya atılma endiÅŸesindeEn acayip, önemsiz kelimelerin arasındaAnlamsız bir harf olmakYa da bir noktalama iÅŸareti.KorkuyorDüşerse ÅŸairin dilineSerde ne yükseklik kalır ne ÅŸan.---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------DENEMEAÅžK, DERÄ°N BÄ°R DOSTLUKLA BAÅžLARMUTLUHAN YILMAZANKARA ÃœNÄ°VERSÄ°TESÄ° BÄ°LGÄ°SAYAR VE ÖĞRETÄ°M TEKNOLOJÄ°LERÄ° EĞİTÄ°MÄ°Sabahın erken saatleriydi. Uykudan uyanmış, OÄŸuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa Ä°nan†kitabını büyük bir heyecanla elime almıştım. Geceden kalan bölümleri çok beÄŸenmiÅŸ, uykumdan biraz daha izin istemiÅŸ fakat o izni alamamıştım.Aslında bu sıralar çok yoÄŸunum bir yandan okul dersleriyle, sınavlar ve projelerle meÅŸgul oluyorum. Bir yandan da uzaktan eÄŸitim sürecinin hazırlıklarını yerine getiriyorum. Gündelik hayatım bu uÄŸraÅŸlarla geçiyor. Yeni bir ÅŸey öğrendiÄŸimde heyecanlanıyor, ruhumun ve zihnimin hâlâ öğrenmeye açık, diri, canlı olduÄŸunu anlıyorum. Zaten beni akademik kariyere yönlendiren de bu duygu idi. Yeni bir ÅŸey öğrendiÄŸimde heyecanlanmamı saÄŸlayan duygu...Sabahın mahmurluÄŸu ile okuduÄŸum sayfaların birinin son paragrafında tutuk kalmıştım. Aniden kendimi, okuduÄŸum sözün derinliÄŸini irdelemekte buldum.BU BÄ°R KLÄ°ÅžEYDİŞöyle yazıyordu:“Muhakkak ki aÅŸk, derin bir dostlukla baÅŸlar.â€Bu sözün ne olduÄŸunu sabahın mahmurluÄŸu ile pek anlayamamış olacağım ki gün içinde kendimi sürekli irdelemeye çalışırken buldum. Ä°lginç...Sabahleyin ulaÅŸtığım sonuç, iki kiÅŸinin birbirini sevmesi, ahbaplık kurması sonucunda aÅŸkın baÅŸladığı idi. Ama bu bir kliÅŸeydi. Bu tanımlamayı kabul etmemiÅŸ olacağım ki gün içinde aynı sözle tekrar ilgilendim. Ä°lkin kendime dostluk nedir diye sordum. Bana göre dostluk, bir insanla özdeÅŸleÅŸmektir, ona derin ve karşılıksız bir güven, sevgi, muhabbet beslemektir.Kimseyle kurulamayacak bir bağın, iliÅŸki ortamının, zemininin kurulmasıdır.Sözün anlamını yeniden keÅŸfediyordum. Bana göre o sözle anlatılmak istenen, daha aÅŸk serüveni baÅŸlamadan, karşınızdaki insana duyumsadıklarınızdı. Yani onu tamamen tanımadan, doÄŸru düzgün iki laf etmeden, edemeden, arkadaÅŸlık/aÅŸk serüvenini baÅŸlatmadan, belleÄŸinizdeki izlenimleriyle soyut anlamda onunla yalnız kalmak, kimseye anlatmadığınız, anlatamayacağınız ÅŸeyleri onunla paylaÅŸmak, onu içselleÅŸtirmekti. Evet, bunu kendimden biliyorum. Kimseyle paylaÅŸamayacağınız ÅŸeyleri, zihninizde kurguladığınız sevgiliye anlatabiliyor, onunla sonsuz paylaşım içine girebiliyor, derin bir güven bağı oluÅŸturuyorsanız; evet, aÅŸk ondan sonra baÅŸlar...Ä°zlenimlerin zihninizdeki kurgulamaya rehber olduÄŸu bu süreçte, sevgiliyle derin bir dostluk ikliminde yaÅŸar, bu süreçten artakalanlarla aÅŸkın baÅŸlayıp baÅŸlamayacağına karar verirsiniz.Henüz âşık olmamışlar; isterseniz bunu deneyebilirsiniz.-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ŞİİRKIRMIZI IÅžIKÖZGÃœR MUSTAFA KÖKÄ°ZMÄ°R DOKUZ EYLÃœL ÃœNÄ°VERSÄ°TESÄ° ENDÃœSTRÄ° MÃœHENDÄ°SLİĞİKelimeler arasında gezinirken tıkılı kaldım,SaÄŸ köşede görünen köprüye bakarken ben.Ãœstünde kırmızı bir ışık,Umudu temsil ediyor, hüznü.Bir ışık beklerken kırmızıda yakalandım.Hissettin mi bir aÄŸaç gibi döküntüyü?Diyorum ya ÅŸimdi çözdüm örüntüyüYalanı temsil ediyor, üzüntüyüÜç paralel çizgiyi aÅŸmaya çalışırken babaHak ettik mi anlatsana bana?Ãœstümde kırmızı bir ışıkKiri temsil ediyor, gürültüyü.------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------Ä°KNAENVER TUNA ORMANCI ALAÅžEHÄ°R SELAHATTÄ°N-ZUHAL BARUTÇUOÄžLU ANADOLU LÄ°SESÄ°Bugün hava yazdan kalma,Pencereden bahar giriyor.On altı yaşında bir genç,Odasının buÄŸulu camından;GüneÅŸe göz kırpıyor..EkmeÄŸin, suyun ve her ÅŸeyin,Bütün canlılara yeteceÄŸi bir dünyada,Neden savaÅŸlar,Neden açlıktan ölenler,Neden göz yaÅŸları acaba?Birisi bana anlatsın.Ä°kna olmam ki...Gece rahat yatağında,Nasıl uyur bir insan?BaÅŸkalarının acılarından,Mutluluk devÅŸirenler bilmem ki!..
cumhuriyet.com.tr
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/661294-cumhuriyet-genc-yazin-sizlerle/