News - Haberler
‘Ben bir başkasıdır’
| Friday, 02.05.2021, 12:15 AM | (239 views)
‘Ben bir başkasıdır’
Önce okuyarak, sonra yazarak farkına varırız çevremizdeki her şeyin. Buna, anlatıcının ses arayışı da diyebiliriz. Kendi deneyimimizdir hangi konuyu seçip anlatacağımızı belirleyen. Kuşkusuz başka yazarların, dahası kendi yazarlarımızın esinleyiciliğini yadsıyamayız. Gene de, ben, onlardan bir anlatı formu/biçimi aldığımızı düşünürüm.
/Archive/2021/2/5/001710347-kapakic.jpgFARKINA VARMAK YAZDIÄžININYaÅŸar Kemal’in yazmayı düşündüğü nice hikâyeyi çevresindekilere nasıl anlattığını bilen bilir. “Savrun Gözüâ€, “Zilli Kurtâ€, “Demir Çarıkâ€, “Külüstür†hep anlatıp durduklarıydı.AyÅŸe Semiha Baban’la konuÅŸtuÄŸumuzda, “Kızamık†öyküsünden söz etmiÅŸti; anlatıp anlatıp durduÄŸu, ama bir türlü yazmadığı. AyÅŸe Hanım; “nasıl anlatacağını düşünürdü hep,†diyerek ÅŸunları eklemiÅŸti; “İnsan kızamık olur, peki toplum kızamık olursa ne olur’ sözünü hatırlatarak YaÅŸar Kemal’in; “Konu evet, ama biçim daha da önemsediÄŸiydi onun...†Sanki asıl farkına varmaktır bu yazdığının.Sözcükler bazen bizi durdurur bir yerde. Zihnimizin dolambaçlarında gezinirken hatırladıklarımıza döneriz. O an yaÅŸananlardansa, öteye uzanırız. Dünü öğrenmek deÄŸildir derdimiz, anın bizi tuttuÄŸu saÄŸanaktan kurtulmak isteriz. GeçmiÅŸ zamana sığınmak da olamayacağına göre, hatırlananda kalmak/yaÅŸamak isteriz bir süre...Ä°ÄžDEBELÄ° HOCA!Bir dostuma söz etmiÅŸtim Ä°ÄŸdebeli Hoca’dan. Ortaokuldayız. O, resim öğretmenimiz. Resimler çizdiÄŸim için onun “gözde öğrenciâ€si olmak istiyorum. Ama o “mesafeliâ€... Sıra arkadaşım Mehmet haÅŸarı biri. Çizimlerimle dalga geçtiÄŸi için bir köşeye sıkıştırıp ufalıyorum biraz! SoluÄŸu hocanın dersleri verdiÄŸi Ä°ÅŸ Salonu’nda alıyor. Ertesi teneffüs oraya çaÄŸrılıyorum... Alı al, moru mor çıkıyorum. Küsüyorum Ä°ÄŸdebeli’ye; resim yapan beni önemsemesi yerine, haylaz birine arka çıkması dokunuyor bana. Hoca’nın onun yüzüne hayran olduÄŸunu düşünüyorum çocuk aklımla.Yıllar sonra bunu hatırlayıp konuÅŸtuÄŸumuzda; “İnsan yaÅŸarken yanlışlar da yapabiliyor; oysa seni yüce tutmalıydım, resim yapan, yetenekli olan sendin, o haytanın tekiydi. Seni kırdığımı, bana küstüğünü anlamıştım. Az mı dil döktüm kerata sana, seni Ä°ÅŸ Salonu’na döndürmek için...â€demiÅŸti.Ve bir gün beni Naciye Öncül’ün Amerikan Edebiyatı Hikâyeleri Antolojisi (1963) kitabıyla karşılayarak, ilk sayfasına ÅŸunları yazmıştı: “Sevgili ve Kıymetli Öğrencim Feridun Åžehri, BaÅŸarılı resimlerin devamı için. 30:1.1970â€ZAMANIN GÖZÃœDÃœR BELLEĞİMÄ°ZTaşıyıcı olan ne diye sorduÄŸumuzda; asla sözcükler deÄŸildir, biz onları araç kılarız yaÅŸadıklarımıza. Zihnimiz. O muamma dediÄŸimiz. Her ÅŸey oradadır. Biz onsuz hiçiz! Öyle diyordu ya Luis Buñuel Son Nefesim’de: “Kendini ortaya koyamayan bir akıl nasıl tam anlamıyla akıl sayılmazsa, belleksiz bir yaÅŸam da yaÅŸam sayılamaz. BelleÄŸimiz bizim uyumumuz, varlık nedenimiz, davranışlarımız ve duygularımızdır. Biz onsuz hiçiz.†(*)Sıklıkla yinelerim ya; kusursuzluk sıkıcıdır, yavanlıktır. Ä°nsan kendini onararak yaşıyor. Ä°ÅŸte sözcükler de o nedenle gerekli bize; yalnızca bize bizleri anlattığı için deÄŸil, ruhumuza da iyi gedikleri için.O gün çizerek kendimi ifade etmeye çalışıyordum. O buruk gün sonrası, daha da çok çizdiÄŸimi hatırlıyorum. Hırs mı yapmıştım? Hayır!Çizerek kendim olmayı seçmiÅŸtim, tıpkı ÅŸimdi yazarak yaptığım gibi. Åžu an aklımda Proust’un ÅŸu tümcesi: “Çok bilgili bir aşçı olabilir o kadın, ama patatesli biftek yapmayı bilmiyor.â€YOKSUN KALMAKÄ°ranlı vezir Abdul Kasım Ä°smail’in öyküsünün gerçek olduÄŸuna inanmışımdır hep. Onun sayısı yüz bini bulan kitaplarına sevgisi hiç de anlaşılmaz gelmez bana. Bunlardan ayrı kalmama tutkusunu ise anladığımı söyleyebilirim! Nereye giderse onları da yanında götürmesi ÅŸaşırtıcı gelebilir belki! Ama hiç de ol(a)mayacak ÅŸey deÄŸil!Dört yüz devesine taşıtırmış kitaplarını. Develer yüklendikleri kitapları alfabetik sıraya göre taşırlarmış… Bu düzen ve kitap düşkünü vezirin öyküsünü öğreneli beri kendimi de hep sorgulayadurdum. Kitaplarımın, defterlerimin, kalemlerimin ve masalarımın tutkunu olarak zaman zaman bir tutsak mıyım yoksa demeye baÅŸladım.Belki ÅŸu öyküyü de bilirsiniz:Ä°ranlı ÅŸair ve yazar Ferideddin-i Attar’ın ilk iÅŸi aktarlıktır. Bir gün dükkânına bir derviÅŸ gelir; onun dükkân raflarındaki düzeni, ÅŸiÅŸeleri, kutuları gözden geçirerek ÅŸunları söyler: “Ne mutlu bana, böyle baÄŸlandığım, bu dünyadan göçüp giderken bırakmaya kıyamadığım ÅŸeylerim yok.†Ve çeker gider derviÅŸ. Attar düşünedurur. Ertesi gün dükkânını kapatır, her ÅŸeyi satar, ailesine bırakır hacca gider; sonrasında da kendini gezgin kılar. Ä°sfahan’a döndüğünde ise tüm zamanını okuma ve yazmaya verir.DoÄŸrusu bu öyküyü öğrendiÄŸimde ise; “bunları nasıl bırakır giderim,†düşüncesindense baÄŸlandıklarımın anlamını düşündüm daha çok. Hayatımıza anlam katanlar nelerdir? Bir yelek, bir hırka, bir parça peksimet mi? Yoksa daha baÅŸka ÅŸeyler mi? Nedir yaÅŸamdaki sıralamalarımız sahi?Ä°nsana, zamana, yaÅŸa, döneme, yere göre deÄŸiÅŸir mi bunlar? Neleri taşır, neleri bırakır, nelerden vazgeçeriz? Ya da yapabilir miyiz bunları? Evet, bir çiçekle bahar gelmez! Bir türküyle de yüzümüz gülmez. Ama bizi zamana, dünle bugüne baÄŸlayan, yarın için umutlandıran bir ÅŸeyler olmalıdır.Ä°nsan sıcaklığı evet. Müzeyyen Senar göçüp gitmeden önce içindeki ukde kalanı sorduklarında, ÅŸunu demiÅŸti: “Bir adamla yaÅŸlanmak isterdim!†Evet, birisizlik kötü! Bazen ÅŸunu düşünürüm; biz yazarlar acaba o birisizlikten midir kalemi/kâğıdı hayatımızın merkezine koyarız sürekli? Zaman zaman bu da benim sorgumdur. Öylesi ânlarda Rimbaud’nun ÅŸiir evreninde gezinmem belki de bundan!(*) Son Nefesim / Luis Buñuel / Çev: Ä°lkay Kurdak / Ä°mge Kitabevi.
Feridun Andaç / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/662797-ben-bir-baskasidir/
Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/662797-ben-bir-baskasidir/