Herkesi doyuran adam öldü
Jim Haynes, kırk yıl boyunca binlerce insanı akam yemeğinde ağırladı...
Ölmüş meÄŸerse. Eve kapanmışken daha çabuk haberdar oluyorum dünya ahvalinden diye boÅŸuna inandırmışım kendimi. Geç duydum ölüm haberini. Ä°lginç bir adamdı. Tuhaf anlamında söylemiyorum. Cesaret isteyen onca projeyi hayata geçirmiÅŸ, inançlarını sonuna adar savunmuÅŸ olması yüzünden de ona ilginç dediÄŸim yok. Bunu çağına saygılısorumlu her insan yapar çünkü ya da yapmalı. Bu adam “açık eve†dönüştürdüğü evinde tam kırk yıl boyunca binlerce insanı “akÅŸam yemeÄŸinde†ağırlamış, bunu belki de benzerleri arasındaki en uzun sosyal sorumluluk projesine dönüştürmüştü. Nasıl ilginç bulunmaz?BÖYLE BÄ°R ISRAR GÖRÃœLMEMÄ°ÅžTÄ°RAmaç yoksulları doyurmak desem, pek öyle deÄŸildi. Paranız olmasa da giderdiniz akÅŸam yemeÄŸine ama katılımcıların çoÄŸu gittiklerinde küçük miktarda bağış yaparlardı çünkü. O paralar da baÅŸka projelere harcanırdı. Neydi o zaman böyle yapması diye düşündüğümde, “herhalde†dedim “yaÅŸadığı toplumda pek de sık rastlanmayan ‘ikram kültürünü’ yaygınlaÅŸtırmaktı amacıâ€. Çok sevdim bu tespitimi. Herhalde öyle olmalıdır çünkü tam kırk yıl boyunca insan ağırlamak sadece hobi olamaz. O “kültür†yerleÅŸti mi yerleÅŸmedi mi bilemem ama her ÅŸeyin kolayca eskitildiÄŸi günümüzde bir tutumda ısrarlı olmak neymiÅŸ bu adamda görürdünüz. Jim Haynes’dan söz ediyorum.“Serbest cinsellik†için verdiÄŸi mücadeleden bilir çoÄŸu kiÅŸi onu. Ama sadece bu yanıyla bilmek, tanımak büyük eksikliktir kuÅŸkusuz. ABD doÄŸumluydu. 1950’lerin sonunda yaÅŸadığı Ä°skoçya’nın Edinburgh kentinde ilk karton kapaklı kitapların satıldığı bir kitapçı açmıştı. Ama ne kitapçı? Sohbete, kahve, çay içmeye geçenlerle dolup taÅŸan bir mabetti burası adeta. 1962'de Haynes Traverse tiyatrosunun kurulmasında da etkili oldu. Henry Miller, Norman Mailer, Mary McCarthy, William Burroughs baÅŸta olmak üzere edebiyat dünyasının ne kadar devi varsa onların da katılımıyla ilk Edinburgh uluslararası kitap festivalini de düzenleyen Haynes’tir.1969'da Hollanda’da Amsterdam'da Suck dergisinin kurulmasına da yardım etmiÅŸtir. Cinsel özgürlüğün savunucusu kabul edilmesine yol açan giriÅŸimi budur. Ailesi ABD’den Venezüela’ya taşındığında 13 yaşındaydı. Liseden sonra kalktı ABD ordusuna yazıldı ama ilk büyük piÅŸmanlığıdır bu kendi ifadesiyle. Babasının kendisine verdiÄŸi bir öğüt vardır ki, bayıldım: “Biri için güzel bir ÅŸey yaptığında hemen unut. Biri senin için güzel bir ÅŸey yaptığında bunu asla unutmaâ€. Böyle yetiÅŸtirildiÄŸi içindir ki en büyük erdemi hoÅŸgörülü olmasıydı.YaÅŸadığı mali zorluklar nedeniyle 60’lı yılların ortasında Londra’ya taşındı. Orada da bir mekan yarattı, herkesin gelip kendini gösterdiÄŸi, hangi dalda iyiyse onu sergilediÄŸi bir mekan. David Bowie, John Lennon, Yoko Ono da gelenler arasındaydı, düşünün. Gelirken ama, kendi iskemlenizi getirmek zorundaydınız, koltuk vs yoktu mekanda çünkü. 1969'da Paris VIII Ãœniversitesi'nde bir yıllık misafir öğretim görevlisi olarak çalıştı. Paris’te komÅŸularından biri Samuel Beckett’di.PAZAR AKÅžAMLARI SOFRASI              Jim Haynes, yüz binlerce yabancıyı (abartılı bulmayın doÄŸrudur bu) Paris’teki evinde her Pazar akÅŸam yemeÄŸinde ağırlamıştır. Yerliler, göçmenler, gezginlerden oluÅŸan her ulustan insanlardı bunlar. Bugüne kadar ağırlananların sayısının 150 bini bulduÄŸu söyleniyor. Ocağın üzerinde son derece doyurucu bir yemek olurdu. Yabancılarla baÄŸlantı kurmanın yolunu açan kiÅŸidir.Küresel barış/özgürlük yanlısı biri olarak ulusal pasaportları ciddiye almayışını anlayabilirim. Ä°steyen herkese, gerçek bir pasaporttan ayırt edilmesi imkansız olan “dünya pasaportları†üretmesi de hoÅŸtur. Küresel barıştan/özgürlükten yana birine yakışır elbette. O pasaportlar o kadar inandırıcıydı ki, kimileri sınırları onlarla geçmiÅŸtir derler.Pandemi, yakınlarının yalnızlığı sevmediÄŸini söyledikleri bu iyi adamı da vurdu. Covid – 19 kısıtlamaları yüzünden ziyaretçi sayısı azaldı haliyle. 6 Ocak’ta ölmüş meÄŸerse Haynes. OÄŸlu Jesper “bütün hedefi tüm dünyayı birbiriyle tanıştırmaktı†Neredeyse baÅŸardı†diyor.Yanlış hatırlamıyorsam Fatih Sultan Mehmet yemeklerini yalnız yermiÅŸ. “Zatımdan baÅŸkasıyla sofraya oturmam†dediÄŸini yazarlar. Fatih’le, benzerlerini böyle kaydeden tarih Haynes gibilerini de yazar, “sofraya tek oturmayan biri†olarak. Ä°ster Fatih gibi ister Haynes gibi davranın, Montaigne’in dediÄŸi ne kadar doÄŸrudur: “Kral da, dilenci de aynı iÅŸtahla acıkırlarâ€.Bu “eÅŸitliÄŸi†her anlamda eÅŸitliÄŸe çevirme kavgasında olanlara saygı, sevgi elbette.Haynes’a da.
Mustafa K. Erdemol
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/662779-herkesi-doyuran-adam-oldu/