‘Deli Tarla’... Adnan Binyazar'ın yazısı...
Şiir, roman, öykü, deneme türlerinde konu-biçim-üslup bileşkesi birbirinin içinde gelişir. Yazıyı beğeni düzeyine erdiren, yazarın dil becerisidir. Jean-Paul Sartre, yazılanı değil, onun nasıl yazıldığını önemser. Yazar, dilinin anlam alanını genişleten kendi buluşu sözcüklerle sağlar nasıllığı.
/Archive/2021/2/12/002947515-ic1.jpg KURGUÅžermin YaÅŸar, 1982’de Berlin’de doÄŸmuÅŸ, sonra Türkiye’ye dönmüş. Ãœniversite’de Türk Dili ve Edebiyatı öğrenimi görmüş, bu alanda lisanslı. Reklam sektöründe çalışmış, yazmaya çocuk kitaplarıyla baÅŸlamış. Onu Deli Tarla¹ adlı öykü kitabıyla tanıdım.Son iki yıldır, Koronavirüs yayılımından dolayı yurt dışında bulunduÄŸumdan, YaÅŸar’ın Tarihi Hoşça Kal Lokantası, Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu, Gelirken Ekmek Al kitaplarını okuyamadımsa da adlarından, onların da yaÅŸadıklarından izlenimlerle beslendiÄŸini az çok kestirebiliyorum. YaÅŸar’ın öykü dünyasına yönelmem ÅŸimdilik Deli Tarla’yla sınırlı kalacak.Bu veriler Deli Tarla’yı özünden kavramaya yetmezse de yazarı yaratıcı duyumsama, derin algılama, kullandığı her sözcüğü üslubunun bir parçası kılan anlatımıyla tanımamda ipucu olacağını sanıyorum./Archive/2021/2/12/003038405-ic2.jpgDUYUMSAMALARAÅŸağıdaki ÅŸu iki alıntı, bir köşeye çekilip çevresini gözlemlerle algılayan, gördüklerinin ayrıntılarını anlık duyumsamalarla anlatıma dönüştüren Åžermin YaÅŸar’ın yazınsal dünyasını yansıtıyor:“Bir röportajda okumuÅŸtum. Kanser hastası bir anne, ölümünü beklerken, kendi eÅŸarp, ÅŸal ve kıyafetlerini kesip birleÅŸtirerek bir battaniye dikmiÅŸti çocuklarına. Böyleydi sanırım. Ya aklımda bu kadarı kalmış ya okuduklarım kalbimi böyle daÄŸlamış. Daha fazlasını anımsamıyorum.Battaniyeyi görmedim, ama zihnimde böyle rengârenk, küçük küçük karelerden oluÅŸan yamalı, çok da muntazam olmayan, her dikiÅŸi aÄŸlayan bir battaniye canlandı.Düşününce gözümün önüne hep o görüntü geliyor. Lise yıllarımda ezberlediÄŸim bir Abbas Sayar ÅŸiiri okuyorum o görüntünün üzerine:‘İç acılarıyla ördüğüm hırkanın söküldü kolları ve üç satırlık hikâyem kaldı.’ (...)Çocukların sözlerinden hayali bir battaniye hazırlayın kendinize. Ä°ster küçük küçük karelerden ister çiçekli motiflerden. Her bir anının, her küçük güzelliÄŸin, her tatlı sözün en güzel yerlerini birbirine tutturun.Benimki uzun olsun istiyorum, kocaman olsun, gün gelip sarınmak istediÄŸimde bütün özlemlerimi örtsün istiyorum.†(30 Eylül 2017)“Çocuklar yatmaya hazırlanırken ‘Yer yatağı yapayım mı salona, beraber uyuyun,’ dedim. O nasıl bir zıplamak, nasıl sevinmektir... Taşıdık yatağı, serdik... (...) Dışarıda yaÄŸmur yağıyor. Çok yağıyor. Çay koydum. Oturdum, izliyorum. Bunun dünyanın en güzel, en eÅŸsiz, en deÄŸerli tablosu olduÄŸuna yemin edebilirim. Ve eminim ki bütün çocuklu evlerde bu tablonun röprodüksiyonu var. Ne ÅŸanslıyız, ÅŸu anları al; duvara as, ömrünce aynı hazla bak...†(28 Kasım 2018)Åžermin YaÅŸar’ı kendi dünyasında dolaşıma yönelttiÄŸi bu iç izlenimler, Albert Camus’nün ÅŸu deÄŸerlendirmesini çaÄŸrıştırıyor: “Bir insanın yapıtları, çoÄŸu kez, onun özlediÄŸi, heveslendiÄŸi ÅŸeylerin öyküsüdür. Oysa hiçbir insan, hiçbir zaman, kendini olduÄŸu gibi anlatamaz."Camus birbiriyle çeliÅŸir gibi görünen bir gerçeÄŸe parmak basıyor. Åžermin YaÅŸar’ın öyküleri gerek kurgusu gerek devingen anlatımıyla Camus’yü doÄŸruluyor./Archive/2021/2/12/003126014-ic3.jpgÖYKÃœSEL OLUÅžUMÅžermin YaÅŸar’ın öykülerinde kurguya gerçek birbiriyle iç içe geliÅŸiyor. Onun anlatı dünyasında üslup sürekli, akışkan, canlıdır. Yalnızca dışsal deÄŸil, içsel oluÅŸumuyla da gerçeklere dayanan “Deli Tarla†öyküsünün ana konusu insan iliÅŸkilerini irdeleme yolunda geliÅŸiyor.Öyküleme, hemen her evin sorunu olan ölüm sonrası mal mülk bölüşümü çevresinde döneniyor. Bölüşenler birbirlerine çok saygılı görünmeyi de biliyorlar, iç hesaplarını gizlemeyi de. Görünüşte, büyüğünden küçüğüne en adil bir paylaşımı gerçekleÅŸtiriyorlar.Öykünün temeline oturan deli tarlayı üstlenmeyi kimse canı gönülden istemiyor. Ä°steme bir yana, dışa vurmadıkları tutumlarıyla, belli etmeden yan bile çiziyorlar. Sonunda öykü anlatıcısına kalan deli tarlanın sır gibi görünen gerçeÄŸinde düğümleniyor konu.Åžiir, roman, öykü, deneme türlerinde konu-biçim-üslup bileÅŸkesi, birbirinin içinde geliÅŸir. Yazıyı beÄŸeni düzeyine erdiren, yazarın dil becerisidir. Jean-Paul Sartre, yazılanı deÄŸil, onun nasıl yazıldığını önemser. Yazar, dilinin anlam alanını geniÅŸleten kendi buluÅŸu sözcükler saÄŸlar nasıllığı.Åžiir, roman, öykü, yazınsal türlerde anlatı yoÄŸunluÄŸunu dilin anlam alanlarını sınırın dışına taşıranlar baÅŸarmıştır. Bu baÄŸlamda, okuyanı birden iç dünyasıyla yüzleÅŸtiriveren yalın bir dil düzeyini tutturan yazar azdır.Deli Tarla’nın yazınsal deÄŸeri, kitabın kapağına yerleÅŸtirilen bestseller türü kitaplarda yuvarlak içine alınan Ä°lk baskı 50.000 adet reklamından deÄŸil; Åžermin YaÅŸar’ın, cümlelerindeki yalın betimlemelerine yansıyan yaratım ürünü dilsel beÄŸenisinden geliyor:“Ben mahsulünden, bereketinden deÄŸil, güzelliÄŸinden ötürü istedim dere boyundaki tarlayı. Çocukken tepsi gibi ayçiçekleri olurdu tarlada. Sapsarı... O çekirdekleri çiçeklerin üzerindeyken yemeyi çok severdim. Hâlâ da severim. Her gece papaÄŸan gibi bir poÅŸet çekirdek yiyorum, göbek aldı başını gitti. ““O, hayvanların peÅŸinde genç kız gibi koÅŸan kadın gitti, yerine bir nine geldi. Sonra bir gece uyudu, uyanamayıverdi.â€Deli Tarla öyküleri, yazacağı iyi romanların yolunu açıyor Åžermin YaÅŸar’a.¹ Deli Tarla / Åžermin YaÅŸar / DoÄŸan Egmont Yayınları / 190 s. / 2020.
Adnan Binyazar / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/664333-deli-tarla-adnan-binyazarin-yazisi/