‘Şarlatan’ın sıra dışı yaşamı sinemada
Polonyalı sinemacı Agnieszka Holland’ın yönettiği “Charlatan†Dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yaptı.
Charlatan, yani Türkçesiyle Åžarlatan, 2020 yapımı sıra dışı bir film ve uluslararası ödüller dalında çok iddialı. Karşımızda tarih ve sinema meraklılarının izlemesi gereken bir film var. Polonyalı sinemacı Agnieszka Holland’ın yönettiÄŸi film, Dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yaptı. “Charlatanâ€Ä± geçen yıl, Suç ve Ceza Film Festivali’nde izleme olanağı bulduÄŸumuzda yolunun açık olduÄŸu belli olmuÅŸtu. Nitekim Oscar yolunda ilk 15 arasında yerini aldı. Kendisinin özellikle doktor olmadığını vurgulayan Çek ÅŸifacı ve otacı Jan Mikolasek’in bir portresi var karşımızda. Ancak filmi izlerken, insanlara bu kadar yardımcı olmaya çalışan biri, nasıl olur da yeri geldiÄŸinde bu kadar sadist ve bencil olabiliyor, sorusunu sorduruyor. Film sadece Çekya deÄŸil, Slovakya, Ä°rlanda ve her eserde kendi kimliÄŸinin vurgusunu, sanatı nakış gibi iÅŸleyen, insana dair en keskin çizgileri veren Polonya ortak yapımı olması ile de farklılaşıyor. Film, tarihi ve yaÅŸanmışlıkları ustalıkla anlatıyor. Bu baÄŸlamda hem Stalin hem Nazi Almanyası ve savaşın insan manzaralarını da veriyor. Åžarlatan, ya da Åžifacı’nın hizmeti, Jan Mikolasek’in kiÅŸiliÄŸi kadar sıra dışı. Çünkü insanların hastalıklarını cam bir ÅŸiÅŸedeki idrarlarından adeta fal bakar gibi teÅŸhis ediyor, üstüne baÅŸarılı da oluyor. Böylece ünü o kadar yayılıyor ki iyileÅŸtirmediÄŸi yok. Bu şöhret, devletin en üst kademelerine kadar uzanıyor; komünist rejimin dikkatini de farklı bir ÅŸekilde çekiyor. Şarlatan, bu sıra dışı özelliÄŸini küçükken kız kardeÅŸinin kangren olan bacağını kurtardığında fark etmiÅŸtir. DoÄŸadaki tüm habitatı o kadar iyi çözümlemiÅŸtir ki kardeÅŸini kurtardığı gibi tüm insanlığı kurtarmaya soyunur. Kendisinden, eskilerin deyimi ile el aldığı köylü kadından ise inanmadığı ve sığınması gerektiÄŸi Tanrı öğesini alır. Kendi içindeki mucizeleri bilir, ellerine bakar, günahkâr olduÄŸu zamanlar için Tanrı’ya diz çöker. Çünkü o, Hz. Ä°sa’nın “İnan, inancın seni ÅŸifalandırır†felsefesini yaÅŸamına katık etmiÅŸtir. Sıra dışı yaÅŸamhikâyesinde ve canavarlaÅŸan ruhunun dehlizleri arasında sığındığı yer tamamen ÅŸifadır. Belki de ruhu ÅŸifa dağıtıkça, ÅŸifalanmaktadır! Film bir gerçek kiÅŸilik incelemesi, doÄŸaya ve insana dair ipuçlarını sunarken kendi aÅŸk ama sıra dışı bir sevgiyi de sunmakta. Film, Çek Jan Mikolasek’in sırat köprüsünde geçen yaÅŸamından kesitlerle karşımızda. SavaÅŸ, öncesi ve sonrası, gücü devredenler, deÄŸiÅŸenler ve yaÅŸam vermeye çalışanlar. Filmin bir devrimcinin ölümü sahnesi ile açılması, sonrasındaki deÄŸiÅŸimi ve dönüşümleri ile Ä°kinci Dünya Savaşı’nda iÅŸgalci kuvvetlerin var oldukları ve sonrasında ortada olanların durumu açısından da güzel saptamaları var. 1942 tarihinde, Moravia ile Bohemya Valisi Reinhard Heydrich’in Çek partizanlarca düzenlenen suikastta öldürülmesine tepki neticesinde, Prag dışında küçük bir köye (Lidice) bile göz diken Nazilerin iÅŸleniÅŸi detaylarda karşımıza çıkmakta. O tarihlerde, Lidice, haritadan silinmek istenmiÅŸ ve bugün orada, o katledilen insanların dev heykelleri yer almaktadır.
Emel Seçen
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/664343-sarlatanin-sira-disi-yasami-sinemada/