Sepin İnceer: Yüzleşmezsek delireceğiz
Eşi Okan İnceer'i Kaçkarlar'da 2018 yılında kaybeden Sepin İnceer'in "Ağıtların Tanrısı" adlı otobiyografik anlatı kitabı Doğan Novus'tan çıktı. İnceer, kitabında hem eşinin ölüme gidişini, hem büyük acısını, yasını anlatıyor hem de bu topraklarda bir hiç uğruna öldürülen çocuklara ağıt yakıyor, her bölümün sonunda çocukların acısıyla da yüzleşiyor, hepimize yüzleşme çağrısı yapıyor.
/Archive/2021/2/15/171931059-405f82fc-e612-4422-9cbb-28961ca23e3637916327.jpg“Nasıl sabah oldu bilmiyorum. Olan bir sabah mıydı? Okan’ı topraÄŸa bırakacağım günün sabahı var mıydı? Okan, ölü, yatakta yatıyordu. PerÅŸembe gecesi beraber yattığımız yatakta. SaÄŸdık ikimiz de, daha perÅŸembe gecesi saÄŸdık. N’oldu da pazartesi gecesi ölü ölü yattık o yataÄŸa? Ölü olmak yetmedi, bir de salı denen o lanet günde, ölülerin bir tanesini topraÄŸa mı koyacaktık?…â€Â Bu satırlar Sepin Ä°nceer’in… KaybettiÄŸi eÅŸi Okan Ä°nceer’in ardından yaÅŸadıklarını kaleme aldığı otobiyografik anlatı kitabı “Ağıtların Tanrısıâ€ndan minik bir bölüm. Kitabın her satırı darmadağın ediyor, ‘bu nasıl bir aÅŸk?’ diye hayranlık duyuyorsunuz ve böyle bir sona kahroluyorsunuz… İnceer’in içine yas acısı eÅŸi hayattayken düşmüş. Yazmaya baÅŸlar baÅŸlamaz kaleminden ölümler, cenazeler, mezarlıklar dökülüvermeye baÅŸlamış, bir defasında yüksekten düştüğü için kafatası çatlayarak ölen bir kadını yazmış mesela… Ölümün usul usul kıyılarına sokulduÄŸunu fark edemediÄŸini düşünüyor. “Anlasayadım asla göndermezdim Okan’ı†diyor. Sansürsüz, samimi bir dille ilerliyor Ä°nceer, sanki her ÅŸey daha birkaç gün önce olmuÅŸ, o aÄŸlaya aÄŸlaya anlatıyor, siz de nefesinizi tutmuÅŸ dinliyor gibisiniz okumaktan ziyade. Ä°zledikleri filmler, gittikleri konserler, seyahatler, en sevdikleri ÅŸarkılar da var kitapta. Geri dönüp tek tek bütün ÅŸarkıları dinlemek için kitabın yapraklarını kıvırdım ben…Okan Ä°nceer, 27 Mayıs 2018’de, Kaçkarlar yürüyüşünde, ilk defa yaptığı ipli iniÅŸ sırasında, ipi tutan düzenek yerinden çıktığı için metrelerce düştü ve yaÅŸamını yitirdi. DaÄŸcı deÄŸildi, bu iÅŸin eÄŸitimini almamıştı. Grupta iki lise arkadaşı da vardı. Onlar yüzünden daÄŸ yürüyüşlerine merak sarmıştı. Yürüyüşü düzenleyen rehber, uçaÄŸa yetiÅŸmek için acele etti, rahat dönüş yolu yerine, zoru yani daÄŸcılığa dair teknik bilgi gerektiren rotayı seçti. Ä°nceer iple inerken ipi baÄŸladıkları düzeneÄŸin başında beklemedi, önlem almadı. Tüm bu nedenlerle yargılanıyor… Sepin Ä°nceer, kitabında hem eÅŸinin ölüme gidiÅŸini, hem büyük acısını, hem de “Ben Okan’ın gözlerine Allah’ı gördüm†dediÄŸi büyük aÅŸkını anlatıyor. EÅŸini kaybettikten sonra Alpler’den Kaçkarlar’a Toroslar’a daÄŸlarda aradığı ÅŸifayı, sorularına yanıt bulabilmek için Avrupa’ya, Amerika’ya yaptığı yolculukları anlatıyor. Farklı kültürlerin ölümü ve yası nasıl yaÅŸadıklarına bakıyor, ÅŸamanlarla konuÅŸuyor, en sonunda ölümün aslında hep yanı başımızda olduÄŸuna ikna oluyor. Ä°kna olmadığı tek bir ÅŸey var: Çocukların bir hiç uÄŸruna öldürülmelerine isyan ediyor her satırında. Ceylan Önkol’a, Berkin Elvan’a, Eren Bülbül’e, Erdal Eren’e, Aylan Kurdi’ye, bu topraklarda öldürülen152 çocuÄŸa ağıt yakıyor. ÇaÄŸrı yapıyor, “Gelin bütün acılarla yüzleÅŸelim, bir hiç uÄŸruna öldürülen bütün çocukların yasını tutalım†diyor. Ä°nceer’le kitabını konuÅŸtuk./Archive/2021/2/15/173034021-ekran-alintisi.jpgVAHŞİ BÄ°R DÄ°LLE YAZDIMKitabı okuduktan sonra kendime gelemedim. Ne diyor okuyanlar?Herkes haliyle kendine dokunan yerden, kitabın neresi kendine konuÅŸmuÅŸsa oradan alıyor, farklı ama çok güzel tepkiler var. KiÅŸisel hikâyesi sebebiyle kendisini benim hikâyemle özdeÅŸleÅŸtirenler var. Onlar genelde sevdiÄŸi biri ölmüş insanlar oluyor. Bir de ülkeyle ilgili konularla gelenler var. Tepkiler çok iyi, ben açıkçası biraz ÅŸaÅŸkınım, çok sahiplenildi. Hiç sansürlemeden yazdım, ana akıma uygun olsun, çok okunsun, herkes sevsin gibi bir düşüncem olmadı, öyle bir insan olmayı beceremediÄŸim için de, nasılsa onu yazdım. VahÅŸi bir dille yazdım, küfür de var içinde, devlet kurumlarına, Türkiye erkekliÄŸine, sisteme, düzene ağır eleÅŸtiriler de var, bu nedenle geniÅŸ çerçevede sahiplenileceÄŸini düşünmüyordum…YaÅŸadığınız ÅŸeylerin hepsi olaÄŸanüstü… Ne hissediyorsunuz ÅŸimdi, iyi geldi mi yazmak?DeÄŸiÅŸik bir his. Çok anlam yüklediÄŸim bir yazma süreciydi ister istemez, otobiyografik bir anlatı olduÄŸundan. Kendi gerçeÄŸimi yazdım. Bu kadar büyük bir anlamdan, anlamsızlık sarkacının çok yoÄŸun geleceÄŸini biliyordum. Bekledim önce… Nerede kaldı derken, geldi (gülüyor.) Anlam ve anlamsızlık arasında salınıyor gibi hissediyorum. Anlamlı gelen ne onun da adını koyamıyorum ama benim için çok anlam yüklüydü. Åžimdi yer yer bu büyük anlamın arkasından çok büyük bir anlamsızlık hali geldi, geliyor. Bu anlamsızlık hissi yoran da bir ÅŸey de yapacak bir ÅŸey yok.GÖZLERÄ°NDE ALLAH'I GÖRDÃœMOkan ve Sepin’in aÅŸkına hayranlık duyuyor insan. 16 yıllık birlikteliÄŸinizde aÅŸkınız hiç sönmemiÅŸ. Nasıl baÅŸardınız bunu? Sırrı neydi sizce?Az bulunur bir ÅŸey olduÄŸunu içindeyken o kadar anlamamıştım. Okan öldükten sonra çok insandan duydum, ‘biz böyle bir ÅŸey görmedik’, ‘böyle bir ÅŸey yaÅŸamadık’ diye. Hatta, ‘çok ÅŸanslısın, hayat boyu böyle bir ÅŸey yaÅŸamayanlar var’ gibi teselli cümleleri de çok duydum. Bense ‘neden olmasın ki’ diyorum. Bu deÄŸilse yaÅŸayacağımız biz neyi yaşıyoruz? Ben de onu anlamaya çalışıyorum. AÅŸk olmayacaksa ne yapıyoruz ki burada? Ne, aÅŸk kadar anlamlı olabilir? Bundan sonraki kitapta bir aÅŸk hikâyesi yazmak istiyorum. Bunu, aÅŸkı yaÅŸamayacaksak, ne yapıyoruz biz burada? BaÅŸka ne var ki? Bu noktadayım. Benim bildiÄŸim bir adamla yaÅŸanan aÅŸk. Ben onu iyi biliyorum, yani ne mutlu ki bana hakikaten bir adamla yaÅŸanabilecek en güzel ÅŸeylerden birini yaÅŸayabilmiÅŸim. O sebeple benim aÄŸzımdan sevgiliyle yaÅŸanan aÅŸk diye çıkıyor, âşık olmayacaksak, bu gündelik hayatımızın bir parçası olmayacaksa ne yapıyoruz ki burada diye çıkıyor. Ama ille de konuyu bir adamın aÅŸkına baÄŸlamak istemiyorum, ben sadece bildiÄŸimden konuÅŸuyoruz, bambaÅŸka aÅŸklar da var illa. Ama hakikaten böyle bir ÅŸey yaÅŸamayacaksak ne yapıyoruz ki burada? Benim için soru bu aslında. AÅŸk yoksa ne var ki? Asıl soru bu.Haklı bir soru sizinki ama çok da yok sizinki gibi bir aÅŸk…Bilemiyorum. Biz de her gün çiçekler, böcekler, romantik yemekler… Hiç öyle bir hayatımız yoktu. Herkes gibi çocuklarla, iÅŸinde gücünde insanlardık. Ama kelimelerle nasıl anlatacağımı bilmiyorum, hakikaten Okan’ın gözlerinde ben baÅŸka bir ÅŸeyi görüyordum. Ölüm ilanında da yazdım, kitapta da yazdım, Allah’ı görüyordum, birçok kere ona da söylemiÅŸtim bunu. Nasıl diye sorarsanız, vallahi bilmiyorum. Bilsem de reçetesini yazsam keÅŸke… Ben öyle romantik falan da deÄŸilimdir… Çok severim, çok çok severim, ama romantik bir insan deÄŸilim.FÄ°LM OLMASINI Ä°STERÄ°MKitabı okurken filmi yapılsa keÅŸke dedim…Bunu çok söyleyen oldu, ne enteresan. Birkaç yönetmen arkadaşıma kitabı gönderdim. KeÅŸke olsa, çok mutlu olurum. Okan film izlemeyi çok severdi. Ben hiç bilmem, takip etmem çok. Okan çok izlerdi, deli bir iÅŸtahı vardı sinemaya karşı, onun için isterim. Çocukken hamburgercide karşılaÅŸmanız çok ilginç. Sonra iÅŸ yaÅŸamına yeni baÅŸladığınızda karşılaşıyorsunuz...Bizim onu sonradan fark etmemiz daha da ilginç. O karşılaÅŸmalar çok garip… Kitapta da anlattım. O karşılaÅŸmalarda bahsi geçen Sidem’le bunu yazdığımı konuÅŸurken hatırladık o anı, bayağı güldük. Hayat tuhaf.Kızmış mı size, iki kere karşılaşıyorsunuz, arkadaşınız onu tanımayınca siz de gülüyorsunuz…Hiç öyle ÅŸeylere kızmaz Okan. Biz bu iki karşılaÅŸmayı konuÅŸurken ona deÄŸil Sidem’in onu tanımamış olmasına gülerdik, Sidem bana bunu anlatıp anlatıp duruyorum diye çok kızardı. Asıl komik olan oydu. Okan çok az konuÅŸan, “cool†bir adamdı, takılmazdı hiç öyle ÅŸeylere de…/Archive/2021/2/15/171956090-9b598f0f-6c26-4309-a5e8-ae28f1a8da8d37916323.jpg"Okan ölmeden önce Türkiye’yi açık mezarlık gibi çizmiÅŸim, kendi mezarımı çizmiÅŸim, bir adam mezarı çizmiÅŸim… Hep ölüm ve yas çıkmış. Yani ÅŸunu demek istiyorum, kendi kiÅŸisel yasım deÄŸil ki konu. Ben kendimle alakalı çok çalıştım, son 20 senedir, yapmadığım ÅŸey kalmadı. Bir zaman geldi, başım camdan bir tavana toslamaya baÅŸladı, sırf kendimle uÄŸraÅŸarak iyi olmak mümkün olmamaya baÅŸladı. Bireysel olan toplumsal olanla birleÅŸmezse camdan tavana toslar başınız. En azından bana böyle oldu."KENDÄ°MÄ° KAÇKARLAR'A AÄ°T HÄ°SSEDÄ°YORUMÄ°kinci daÄŸ yürüyüşünde onu kaybettiniz, daÄŸa gitmek nereden çıkmıştı?Ä°ki yakın arkadaşı gidiyordu daÄŸlara. DaÄŸcı olarak deÄŸil de trekkingden hallice bir tırmanış yapıyorlardı anladığım. Okan da daÄŸla özdeÅŸleÅŸebilecek bir insan. Çok kendi halinde, ben ne kadar sosyalsem Okan da o kadar içe dönük bir insandı. Dağın içine dönme hali, oradaki sessizlik, yüksekte olma, daÄŸda olma hali… Nasıl Okan’ın içine iÅŸlemiÅŸ tahmin ediyorum, Kaçkarlar’a gittiÄŸimde anladım. Hayatının o evresinde sevdiÄŸi bir ÅŸey olarak onu yapmak istemiÅŸti…Hiç konuÅŸmuÅŸ muydunuz daÄŸ sevgisiyle ilgili?Çok anlatmamıştı. Åžimdi düşününce birazcık “gitme†diyeceÄŸimden çekinmiÅŸ olabileceÄŸini düşünüyorum. Okan’ın üzerine titreyen biri olarak hiç aklıma gelmedi, resmen akıl tutulması yaÅŸadım o dönem. Annesi bana ÅŸunu demiÅŸti, “sen nasıl onu oraya saldın bilmiyorum.â€Â Bir yandan da “gitme†desem gitmeyecek bir adam da deÄŸildi.Sonra siz de gittiniz Kaçkarlara. Kitapta detaylıca var... Nasıldı?Bir kere gittim, kendi başıma, yazın yine gidesim var. Çok iyi geldi. Anlatması zor, daÄŸlara çok özel sevgim var, daÄŸlara ait hissediyorum. Kaçkarlar’a ait hissediyorum. Anneannem, annem, babaannem, babam Toroslar’dan ama beni nedense Kaçkarlar çekiyor. MüziÄŸini de çok seviyorum. Bir de daÄŸlarla konuÅŸuyorum ben ya da onlar benimle konuÅŸuyor. Åžimdi size anlatınca yine içim bir tuhaf oldu, bir an önce gidesim var.KALEMÄ°N UCUNDA HEP ÖLÃœM VE YASEÅŸiniz ölmeden önce yas tutmaya baÅŸlamışsınız, eliniz nasıl gitti o en karanlık yerlere, bilinmezliÄŸe…Bilmiyorum. 2018’in martından itibaren özellikle, kitapta Okan ölmeden önce yazdıklarımdan diye iÅŸaretledik, adlandırdık, öyle yazılar çıkıyordu. Mesela Okan’dan önce yazdığım bir yazıda, kitaptaki ilk yazıda Berkin Elvan’ın annesinin yuhalanmasına atıf var. Ä°syanıma dair öyle metinler çıkıyordu, hep öldürülen çocuklarımızla alakalı. Bir yandan da zaten olan biteni görüp de onların çıkmaması tuhaf olurdu. İçinde yası barındıran çok ÅŸey yaÅŸadık. Hep yaÅŸamışız zaten, benim hep hissettiÄŸim ÅŸeylerdi ama iyice ayyuka çıktı o dönem, Okan ölmeden önceki o üç dört ay, artık ellerimden yazı olarak çıkmaya baÅŸladı. Öyle bir çıktı ki ben asıl yazmak istediÄŸim romanı bırakıp bunları yazmışım, ortaya Ağıtların Tanrısı’nın ilk metinleri çıktı. Yazarken eskiz çiziyordum, Türkiye’yi açık mezarlık gibi çizmiÅŸim, kendi mezarımı çizmiÅŸim, bir adam mezarı çizmiÅŸim… Hep ölüm ve yas çıkmış. Yani ÅŸunu demek istiyorum, kendi kiÅŸisel yasım deÄŸil ki konu. Ben kendimle alakalı çok çalıştım, son 20 senedir, yapmadığım ÅŸey kalmadı. Bir zaman geldi, başım camdan bir tavana toslamaya baÅŸladı, sırf kendimle uÄŸraÅŸarak iyi olmak mümkün olmamaya baÅŸladı. Bireysel olan toplumsal olanla birleÅŸmezse camdan tavana toslar başınız. En azından bana böyle oldu.YÃœZLEÅžEMÄ°YORUZ ÇÜNKÃœ...KaybettiÄŸimiz o kadar çok çocuk var ki… Kitapta her birini bir bölümün sonunda anıyorsunuz. Nasıl eklendiler kitaba?Okan ölmeden önce yazdıklarımda hep bu ülkede öldürülmüş çocuklar çıkıyordu… Kitabı yazmaya oturduÄŸumda da çıktı. Ben Okan’ı yazmaya oturuyordum, metinlerin içinde bu çocuklar karşılıyordu beni. Yazarken bir ÅŸey oluyor, ben yazmıyorum, baÅŸka bir ÅŸey yazmaya baÅŸlıyor. Baktım devamlı çocuklar çıkıyor, bunu görünce bütüne eklemek istedim. Her sabah yazmaya oturduÄŸumda bir çocuÄŸun fotoÄŸrafına, gözlerine bakıyordum, hikâyesini okuyordum ve kendime göre özür diliyordum. Ä°yi ki de kitaba bu ÅŸekilde girdiler. O çocukların isimleri çoÄŸu zaman sonuçlanmayan dava dosyalarında.. Åžimdi sizin kitabınızdalar, onları bir nevi ölümsüz kıldınız.Ben kimim ki? Onları ölümsüz yapacak insan ben deÄŸilim ama belki hep beraber hatırlamamızda bir payım olur. İçimden çok geldi onları kitaba dahil etmek, yazılarda kendiliÄŸinden çıkıyordu çocuklar…YüzleÅŸme belki de ana vurgusu kitabın. Türkiye acılarıyla neden yüzleÅŸemiyor sizce? Sizin bu konuda umudunuz var mı?YüzleÅŸme mümkün deÄŸilse hepimizin topluca delireceÄŸini düşünüyorum ben. Åžu an yeteri kadar delirdik zaten. Bunu, yüzleÅŸmeyi, mümkün kılmayacaksak hepten delireceÄŸiz. Niçin olmuyor? Biz bence aidiyet, köken deyince bir ÅŸeyleri karıştırıyoruz. Bizlerin bu aidiyet konusunu, kimlik konusunu tam anlamadığımızı düşünüyorum. Aidiyet ve köken güzeldir. Evet, nereden geldiÄŸini bilmek çok önemli. Senin dünyaya, buraya, bu güzel gezegene ait olman için de geçmen gereken ilk kapı bu, aidiyet, ama bizdeki aidiyet tamamen taraf tutmaya yönelik bir aidiyet. Diline ait hissedersin, geleneÄŸine göreneÄŸine ait hissedersin, müziÄŸine ait hissedersin, yerine, dağına taşına ait hissedersin. Müzik mesela, ait olunacak bir ÅŸey. Mesela ben Kaçkarların müziÄŸine ait hissediyorum kendimi, Kaçkarlar’a ait hissediyorum. Bunlara ait olmak güzel ama bizler çoÄŸu zaman körü körüne bir kimliÄŸe ait hissediyoruz, altını asla dolduramadığımız bir kimliÄŸe ve derinliÄŸini bilmediÄŸimiz o kimliÄŸe atfedilmiÅŸ nefrete. O nefrette de taraf tutmak var. Taraf tutunca da yüzleÅŸemiyoruz. Asıl ait olunacak her ÅŸeyi es geçiyoruz. Anneannelerimizin geleneÄŸinden göreneÄŸinden haberimiz yok.Kesinlikle!Mesela, Okan’ın cenazesini eve getirip, bir gece evde beklettim diye ‘ne cesaret’ dediler. Bu zaten yapılıyor bu topraklarda, n’oldu da bunları unuttuk. Bunlar bilinmiyor. Ait olduÄŸunu düşündüğün kimliÄŸe dair hiçbir ÅŸey bilmiyorsun ve sığ bir aidiyette taraf tutma ve nefret içinde boÄŸuluyorsun. O kadar güzel ÅŸey var ki ait olunacak. Onları yaÅŸatmaktansa nefreti yaÅŸatırsan, aidiyetin altını derinliÄŸini bilmediÄŸin bir kimliÄŸe dair olursa Trabzon’dan biri ikna ediliyor Hrant Dink’i öldürüyor. Bunların toplu delirmelerin iÅŸareti olduÄŸunu düşünüyorum. Metafor yapmıyorum ben Türkiye’nin çok hasta olduÄŸunu düşünüyorum./Archive/2021/2/15/172015168-2b903291-fe0e-42f7-b32d-43dfc1c44c9837916329.jpg"Okan’la buluÅŸacağıma inanmıyorum ben. O artık Okan olarak devam etmiyor. O benim için bir insan deÄŸil artık. Çok aÅŸk, dünyanın kendisi, yasın kendisi, herkesi sevmek, yazma aÅŸkım falan hepsi içinde… Onun adına Okan bile denmez artık. Yanıtım böyle ama “Okan nereye gitti†sorusunun yanıtı deÄŸil. Belki de önemli olan kendi sorularımın yanıtlarını deÄŸil de bana fısıldanan yanıtları duymak..."OKAN'LA BULUÅžACAÄžIMA Ä°NANMIYORUMPeÅŸine düştüğünüz soruların net bir yanıtının olmasını çok isterdim. “Gitmeseydi o an yine ölecek miydi?†sorusu mesela…Benim kendime göre bazı yanıtlarım var ama o anki özel sorunun yanıtı olmuyor o. Mesela baÅŸka bir soru da var, nereye gitti? Okan’la buluÅŸacağıma inanmıyorum ben. O artık Okan olarak devam etmiyor. O benim için bir insan deÄŸil artık. Çok aÅŸk, dünyanın kendisi, yasın kendisi, herkesi sevmek, yazma aÅŸkım falan hepsi içinde… Onun adına Okan bile denmez artık. Yanıtım böyle ama “Okan nereye gitti†sorusunun yanıtı deÄŸil. Belki de önemli olan kendi sorularımın yanıtlarını deÄŸil de bana fısıldanan yanıtları duymak. DaÄŸ da fısıldıyor, aÄŸaçlar fısıldıyor, BoÄŸaz’da yürürken BoÄŸaz da bir ÅŸeyler fısıldıyor bana…Belki baÅŸka yanıtlar vardır, benim sorularıma dair olmayan ve akıllıcası onlara kulak kabartmaktır belki. UNUTMAK BÃœYÃœK YALANUnutmaya dair ne düşünüyorsunuz peki?Bence hiçbir ÅŸey unutulmuyor. Kitapta çok tekrarladığım bir cümle var, “unutmak diye bir ÅŸey yok, büyük yalan oâ€. UnuttuÄŸunu sananlar hasta oluyor, benim gördüğüm o. UnuttuÄŸunu sandığın yerden yaÅŸamak var ama bunun depresyon olduÄŸunu düşünüyorum. Bir de her yerin acısa da unutamamak var, aklıselim olan. Bu ikisi arasında gidip geliyoruz. Ben de bir onda bir onda salınıyorum sanırım ama asıl iÅŸ unutmama halinde daha fazla vakit geçirmek.'Unutmazsak dayanamayız' diyenler de olacaktır. Çaresizlik var. Acı çok…Zaten unutmuyorsun ama benim dediÄŸim bilinçli olarak hatırlamak… Akıl verme hadsizliÄŸi yapmak istemem ama unutmamak için herkesin kendine göre kalbinden yapabileceÄŸi bir ÅŸey vardır. Ä°lla baÅŸkasının göreceÄŸi bir ÅŸey yapmak zorunda deÄŸilsin, illa bir kitap, bir film, bir ÅŸiir olmak zorunda deÄŸil… Ben öğrencilere ödev veririm, sabah kalkıp suyu açtığında, musluktan su akması çok mucizevi bir ÅŸey, ilk suyla temasında o suyun eline deÄŸene kadar geldiÄŸi yolu bir hayal et. Çıkıp aktivistlik yapamayabilirsin belki ama suyla kurduÄŸun iliÅŸkiyi hayal edebilirsin. Devamlı devri daimdeki o su, bizden çok daha büyük, bizden çok daha eski o su. Belki de aktivizm budur. Bunun gibi ÅŸeyler. Unutmamaya dair, senin unutmayacağın o ÅŸey neyse, o ÅŸeyi unutmamaya dair kendinin bulacağı ÅŸeyler. Bunları biliyoruz aslında, bunları hücre seviyesinde biliyoruz.GERÇEK NEÅžE Ä°LE BAÄžIMIZ KAYBOLDUYüzleÅŸmek belki de cesaret istiyor. KuÅŸanılan o nefret zırhını bırakmak zor, çok ÅŸeyi geride bırakmak gerekiyor belki de.Bununla ilgili bir vaatte bulunabilirim. Bunu yapınca çok neÅŸe geliyor, müthiÅŸ bir neÅŸe. Yasın ikiz kardeÅŸi neÅŸe gibi bir ÅŸey. O yüzleÅŸmeyi yaÅŸadığın an hayatta baÅŸka yollarla aradığın o neÅŸe kendiliÄŸinden geliyor. Kendimizi çok çalışmaya, içkiye, spora, hastalık derecesinde çocuklara vererek, farklı farklı yollarla neÅŸeyi arıyoruz. Gerçek neÅŸe ile bağımız kayboldu. Ben o bağın buradan geçtiÄŸini düşünüyorum. Orada çaresizlikten, acıdan ziyade çok büyük neÅŸe var bence. Z kuÅŸağı devri baÅŸka mı olacak sizce?Bunu niye dediÄŸinizi çok iyi anlıyorum ama asıl bizim bir ÅŸey yapmamız lazım. Konu yetiÅŸkinlerde, gencecik insanların sırtına bu yükü yüklemek yetiÅŸkin davranışı deÄŸil. Greta mesela, bana çok hazin geliyor. Minnacık bir insan bu konunun sembolü oluyor, bu çok üzücü. Konu tamamen bizde, kaçamayız bundan, dönüp kendimize bakmamız lazım, ne yapıyoruz biz burada Allah aÅŸkına? Biz burada ne yapıyoruz diye düşünmemiz lazım. EÄŸitimime gelen insanlarla da bunu çok konuÅŸuyorum, hayatlar geçiyor ama hepimizde ne yaptığını bilmeme hali var. Asla içinde olmak istemediÄŸimiz durumlarda devam ediyoruz, tam da oradan baÅŸlamamız gerekiyor. Ben ne yapıyorum burada sorusu bence çok iyi bir soru hayatı yaÅŸarken. Bir cevap bulmaya gerek yok, arayış bitmese yeter.Kendi sessizliÄŸim dahil asıl derdim sessiz kalınması diyorsunuz. Biraz açar mısınız burayı?Derdim kendi sessizliÄŸim, olan bitene sessiz kalmak, bu bana suç ortaklığı gibi geliyor, benim derdim kendi suç ortaklığım. Yoksa baÅŸkalarınınkiyle ne iÅŸim olsun. Kitapta birçok metinde sessizliÄŸime ağıt yakıyorum ya, kastettiÄŸim bu. SessizliÄŸime ağıt yakmam lazım, sessizliÄŸimin de yasımı tutmam lazım. Bunu çok çok çok önemsiyorum. Bu ülkeye borcumu ödemeye ancak böyle baÅŸlayabilirim, baÅŸladım. Bitmeyecek o borç ama azalacak, inÅŸallah./Archive/2021/2/15/172030840-5a429ebc-b730-4f3c-a288-4c66db5b9b0937916324.jpgASLA VAZGEÇMÄ°YORUZ, AÅžAÄžI BAKMIYORUZSon olarak bir BoÄŸaziçili olarak, okulunuzda olan bitene ne diyorsunuz?MeÅŸru olmayan bir ÅŸekilde Melih Bulu’nun o makamda oturması bana akıl tutulması gibi geliyor. Aklım almıyor. Melih Bulu yetiÅŸkin bir insanın söyleyeceÄŸi ÅŸeyleri söylemiyor, Melih Bulu yetiÅŸkin gibi davranmıyor, yetiÅŸkin gibi konuÅŸmuyor. Nasıl böyle olunur? Her gün hocalarımız, okulun öğretim üyeleri kendisine sırtını dönüyor. Bunu göre göre devam etmek nasıl bir aymazlıktır. Öğrenciler isyanda, birçok gözaltı var. Ãœniversite bütün bileÅŸenleriyle direniyor, gencecik insanlar gözaltına alınıyor. Daha ne olması gerekiyor, ben anlamıyorum. ÅžaÅŸkınlıkla izliyorum, üniversite solumuÅŸ, rektörlük hayalleri kurmuÅŸ bir kafa nasıl böyle çalışır? Her konuda farklı düşünebiliriz ama bazı minimumlar vardır, insan haysiyetine, insan ÅŸerefine dair. Ä°nsanlığa dair bir konuda nasıl bu kadar farklı olunabilir, kafam almıyor hakikaten. En büyük hayaliymiÅŸ rektör olmak…Bu nasıl bir söylem, senin hayalin Ankara’da bir kiÅŸinin iki dudağı arasında biat ettiÄŸin için gerçekleÅŸiyor ve utanmadan benim hayalimdi, gerçek oldu diyorsun. Ãœniversite kültüründen gelen bir insansan hayatındaki biata son vermiÅŸ olman gerekiyor senin. Sen seçilmedin ki… Sen seçilerek, özgeçmiÅŸinle, hak ederek gelmedin ki. Bunu sağır sultan bilirken nasıl bu cümleler kuruluyor? Her ÅŸeyi bıraktım, insan biraz kendine saygı duymaz mı? Bir insanın kendi ruhuna bu kadar ihanet etmesine de hayret ediyorum. Ruhun o senin. Beni ben yapan yerlerden biridir BoÄŸaziçi. Ama vazgeçmeyeceÄŸiz ve kabul etmiyoruz ve aÅŸağı bakmıyoruz. Bunu böyle bilsin kendisi. Ayrıca rektör yardımcılığını kabul edip de öğrencilerin her sorusuna “bunu düşüneyim†diye cevap veren Naci Hocaya da selamlar buradan. Çok hazin. BoÄŸaziçi DireniÅŸi sosyal medya hesabındaki videoyu gözlerim dolarak izledim. Çok üzücü. Adamların kendilerine bunları yapmalarını çok üzücü buluyorum. Bir insan kendine bunu nasıl yapar, hangi mevki buna deÄŸer?Â
Hilal Köse
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/665093-sepin-i%CC%87nceer-yuzlesmezsek-delirecegiz/