Eriş: ‘Tanık oluyormuş gibi yazmaya çalışıyorum’
Mahir Ãœnsal EriÅŸ altı yıl aradan sonra “Sarıyaz†ve “Kara Yarısı†adlı iki yeni öykü kitabıyla okurlarla buluÅŸtu. EriÅŸ, aynı olayın etrafında dönen ve birbirine baÄŸlanan sekiz öyküden oluÅŸan “Sarıyazâ€da, küçük bir kıyı ÅŸehrindeki sıradan sanılan insanların dünyalarını iki doÄŸa olayı Kuzey Afrika kaynaklı sarı kum fırtınası ve depremle bileÅŸtirerek anlatıyor. AÅŸklarına, hüsranlarına, isyanlarına, hezeyanlarına, kalp yaralarına ve sokağı dillendirerek hayata tutunma çabalarına aracı oluyor. “Kara Yarısıâ€nda ise kimi öykülerde küçük dünyalarına, aÅŸamadıkları içsel sınırlara veya muhitlerinin kalıplarına hapsolanların yanı sıra adli cinnet olaylarına, insanoÄŸlunun kara yarısına, içindeki ÅŸerre kapılanları merceÄŸe alıyor. Mahir Ãœnsal EriÅŸ ile “Sarıyaz†ve “Kara Yarısıâ€nı konuÅŸtuk.
/Archive/2021/2/17/001826176-kapakic1.jpg- “Sarıyazâ€daki öykülerde kiÅŸilerinizin hal ve gidiÅŸatlarında metaforlaÅŸan Afrika’dan gelen sarı kum fırtınası ve ardından vuran deprem ortak bir nokta. Sarıyaz’ı ilk olarak bu açıdan deÄŸerlendirir misiniz?- Ä°nsanları en kolay biraraya getiren ÅŸeylerden birinin toplumca yaÅŸanan ortak travmalar ve olaylar olduÄŸunu düşünüyorum. “Sarıyazâ€Ä± da yazarken belli bir çatının altında birbirine deÄŸen ve deÄŸerken bir yanıyla da bağımsız seyreden hikâyeler birarada olsun istedim. Afrika’dan gelen sarı kumun yarattığı ürkütücü manzaranın ve depremin kiÅŸilerde yarattığı telaÅŸ, ÅŸok, ihtiyari/gayrıihtiyari sorgulamalar öykülerde bu baÄŸlamda buluÅŸtu. Deprem konusuna özellikle kafa yoran ve yazmayı seven biriyim. “Dünya Bu Kadar†adlı romanımda da deprem vardı. Bir hikâyeci olarak toplumsal travmaların etrafında yazmayı tercih ediyorum.- Farklı dünyaların insanlarını buluÅŸturuyorsunuz. Ruhsal ve/veya sınıfsal ‘diptekiler’ ile ‘yüzdekiler’ ve/veya ‘güya yüzdekiler’ hayatın hırgüründe birbirine temas ediyor.- YaÅŸanan toplumsal bir olayın her katmana ve insana nasıl etki ettiÄŸi benim için baÅŸlı başına bir hikâye konusu. Herkes aynı depremi yaşıyor ama bambaÅŸka bir yoÄŸunlukta, bambaÅŸka bir deneyim olarak yaşıyor. Hepsi hayali kiÅŸilerden oluÅŸan bu hikâyelerde kiÅŸileri dediÄŸiniz gibi temas ettirirken de amacım; bu yaÅŸamların iç içe yol alabilmesi, sıradan veya sıradışı olasılıklarla geliÅŸmesi./Archive/2021/2/17/001842098-ic2.jpgKÜÇÜK KIYAMETLER!- Güllük gülistanlık öykülerin yazarı deÄŸilsiniz.- Hayır, tam tersine insanların küçük kıyametlerini yazmayı, ÅŸen zamanlarından çok kederli, derde batmış zamanlarını anlatmayı daha ilginç buluyorum. Ãœmitsiz bir dil kurmamaya dikkat etmekle birlikte asıl hikâyeyi orada görüyorum.- Öykülerinizde birÅŸeylerin ve bireylerin yavaÅŸ yavaÅŸ deÄŸiÅŸmesi dikkat çekiyor. Bu noktada süreçleri nasıl iÅŸletiyor ve genellikle nasıl yazıyorsunuz?- Öykü kiÅŸilerimi tanıyormuÅŸ gibi deÄŸil de yaÅŸamlarına, yaÅŸamlarının belli bir zaman dilimine okurla birlikte tanık oluyormuÅŸ gibi yazmaya çalışıyorum. Didaktik bir perspektifim yok. Öykülerimi mahallenin dedikoducusu teyzesi gibi baÅŸkalarına anlatmayı seviyorum. Bazen yargılıyorum bazen yargılamaktan uzak duruyorum, bazen taraf oluyorum.Temel motivasyonum bunları baÅŸkalarıyla paylaÅŸmak istemem. Yoksa ‘Sana ÅŸu anda hayatının en önemli sırlarından birini vereceÄŸim sevgili okur’ gibi bir duygum yok. Yazarken yazıyor olmaktan, yazmaktan aldığım hazzın dışında baÅŸka hiçbir ÅŸey düşünmüyorum. Bir hikâyeyi kafamın içinde haftalarca, aylarca gezdiriyorum. AÄŸzımdan burnumdan taÅŸacak hale geldiÄŸinde de nöbet geçirir gibi yazıyorum.- Öykülerin net bir finali hem var hem yok. Devam ediyor hissi veriyor.- Bizim kültürümüz kati sonlara yakın bir kültür. Kahramanların mutlu sona ulaÅŸtıktan sonra neler yaÅŸadıklarını genelde bilmeyiz. Oysa insanı gerçek yapan, mutlu sondan sonra bununla nasıl baÅŸ edebildiÄŸi, yola nasıl devam edebildiÄŸi./Archive/2021/2/17/001853660-ic3.jpg‘ANNEMÄ°N SESÄ°NÄ° DUYARAK YAZIYORUM!- Bir torunun dilinden Çanakkale öyküsü “dedemin turnasıâ€; çevresel, doÄŸa ve folklorik betimlerle örülü. Söylencesel bir biçemle yazılı. Sizden izler taşıyor mu?- Özellikle Bandırma-Çanakkale öyküleri anlatan adam etiketinden kesinlikle kaçınıyorum ama nasıl ki arkeologlar bir küpü, bir testiyi bulduÄŸu zaman toprağından onun nereye ait olduÄŸunu çıkarıyorlarsa bu insan için de söz konusu. Bu tür öykülerimi yazarken de hep annemin sesini duyarak, hep annemin Türkçesiyle yazıyorum. Ben oranın toprağından bir küpüm, dolayısıyla bu yazdıklarıma yansıyor.- Kimi öykülerinizdeki polisiye yapısını anlatır mısınız? Aksiyonu, merak duygusunu memleketim adli olayları perdesinden seri bir dille iÅŸliyorsunuz; cinayet, tecavüz, trafik kazası, politize menfur olaylar... “burada bir sokakâ€, “makasçı yaÅŸar†öykülerinizde iÅŸlediÄŸiniz gibi çocuÄŸa ÅŸiddet, taciz hele ki...- Polisiyeye bir yatkınlık hissediyorum evet, ama o da özellikle kurduÄŸum bir çerçeve deÄŸil. Refleks halinde yazıyorum. Ortada bir felaket yaÅŸanıyor ve bu da benim çığlık atma, olay yerine dikkat çekme biçimim.‘GENÇLER ÃœMÄ°TSÄ°Z!’- Özellikle bir politik düzlem kaygısıyla hareket etmiyorsunuz.- Hayır. Elbette politik süzgecimden geçiyorlar ki sosyalist olduÄŸumu her zaman dile getiriyorum ama özellikle politik yazayım diye uÄŸraÅŸmıyorum.- Konuları genelde öyle çok da nazik olmayan öykü kiÅŸileri evreninde dobra dille aktardığınızı söylesem ne der yazarı? Nazik olmayandan kastettiÄŸim; yetiÅŸkinler hayatın gerçeklerinden nasipli, gençler gelecek kaygılarıyla haÅŸat!- Kesinlikle. Daha diri, gerçek tipler kurgulayabilmek için insana baktığımızda ülkemizde gördüğümüz bu. Gençler dediniz; ülkemizin gençlerinin çoÄŸu artık gelecek için kaygılanamayacak kadar ümitsiz. O derece yani. Kötüsü saçma bir tevekküle gidiyor iÅŸ. Kitabımdaki ergenler nasılsa üniversite sınavlarının sonuçları gelince elimiz mahkûm bizi bir dükkana verecekler duygusundalar.- Gençlik baÅŸlarında duman olamıyor!- Maalesef. Kara duman oluyor hatta. En gerçek kiÅŸilerim onlardır diyebilirim./Archive/2021/2/17/001906222-ic4.jpgREHA MAÄžDEN VE MELÄ°H CEVDET...- “Kara Yarısıâ€nda, aÅŸk, ahlâk, sadakat konularını çok boyutlu iÅŸliyorsunuz. O söylencesel tatla yazılı olanlarda bu edebi bir yol almaya da dönüşüyor. Meselâ “istop†/ “damat’ın hikâyesi†/ “o akÅŸam söyleyecektimâ€...- Her ÅŸey insan için diye bakıyorum; ihanet de, sadakat de, aÅŸk da, kendi cinsinden birine aşık olmak da, kendi cinsinden ve karşı cinsten birine kapılıp istismara uÄŸramak, dolandırılmak, evlenmek, boÅŸanmak, terketmek de... Gerçek yaÅŸamdan uzaklaÅŸmamaya çalışıyorum. BaÅŸka türlüsünü zaten bilemiyorum, beceremiyorum. Benim için yazmak da, edebiyat da bu!- Melih Cevdet Anday… Reha MaÄŸden... Onlara atfen iki öykü var...- Reha MuÄŸden’in Murad Davman adlı bir dedektif karakteri vardı. Öykümdeki Murat DaÄŸman karakterinin adı da ona göndermedir. Reha MaÄŸden çok az eser verebilmiÅŸ, çok iyi bir öykücü ve gazeteciydi. Harika bir adamdı. KeÅŸke daha çok yazabilmiÅŸ olsaydı. Birkaç isim var böyle hissettiÄŸim; bir Yusuf Atılgan, bir Sevgi Soysal gibi. Melih Cevdet’i ise sadece bir edebiyatçı olarak deÄŸil bir Türk aydını olarak, Türk Aydınlanmasının çok önemli isimlerinden biri olarak, gazeteciliÄŸi, hocalığı, edebiyatçılığıyla, çevirmenliÄŸiyle, radyo programı yapımcılığıyla çok baÅŸka bir yere koyuyorum. İçinde bulunduÄŸu her türden iÅŸi hakkıyla yapmak bir tarafa aldığından daha yüksek seviyede bırakmış bir aydın. O nedenle bir öykümde onurla misafir etmek istedim.Sarıyaz / Mahir Ãœnsal EriÅŸ / Can Yayınları / 136 s.Kara Yarısı / Mahir Ãœnsal EriÅŸ / Can Yayınları / 144 s.
Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/665346-eris-tanik-oluyormus-gibi-yazmaya-calisiyorum/