Behiç Ak: ‘Mizahçılık kamulaştırıldı artık herkes mizahçı!’
Masal kitabıyla ödüle aday gösterilen Behiç Ak’la konuştuk.
Mizahçılar için hem çok verimli hem de çok zor bir dönemden geçiyoruz: Baskı ve hukuksuzluk had safhada. Bu gibi dönemlerde yapılacak mizah, hem çok güçlü hem de çok güçtür! Siyasi karikatür yapanların başına her türlü ÅŸey gelebilir. Zaten yaÅŸananlara baktıkça hiçbir ÅŸey gerçek deÄŸil, mizah gibi! Ãœstelik çok da ciddi rakipleriniz var: BaÅŸta ülkeyi yönetenler! Hele en büyüklerinin söylediklerine inanamıyor, ÅŸaka mı, espri mi, yoksa bizi niye aptal yerine koyuyorlar diye düşünüyoruz. Ve tabii sosyal medyadan fışkıran genç ve yaratıcı mizah. Onlarla kimse baÅŸ edemiyor. Ä°ÅŸte bu ortamda en iyisi mizahçılara soralım dedik, masal kitabı da ödüle aday gösterilen Behiç Ak’la konuÅŸtuk:- Bir sanatçı, mizah çizeri, oyun yazarı, çocuk edebiyatı yazarı olarak olaylara nasıl bakıyorsun?Hukuksuzluk gerçekten en önemli sorun. “Hukuk†gibi seküler kavramların yerine “vicdan†gibi, sübjektif kavramlar geçirilmeye çalışılıyor. SekülerliÄŸin yıpratılması, hukukun “vicdanlaÅŸtırılması†kamunun özelleÅŸtirilmesi gibi bir ÅŸey. Öte yandan “ilahiyatâ€Ä± “kutuplaÅŸtırıcı†hale dönüştürmek isteyenler de onu özelleÅŸtiriyor. Onu araçsallaÅŸtırarak, çıkarları için kullandıkları pragmatik bir araç haline dönüştürmek istiyorlar. Oysa bugün ulaşım aracı bir otomobil bile sadece bir “araç†deÄŸil, öyle deÄŸil mi? Aynı zamanda kültürel bir varoluÅŸu var. Mizah, çok kapsamlı bir alan. Her söylenene laf yetiÅŸtirmekle sınırlı bir alan deÄŸil şüphesiz. Bir ÅŸifre kırıcı... Bu haliyle gizlenen gerçeÄŸe bir yolculuk yapma olanağı sunuyor bize. Aptalların egemen olduÄŸu bir dünyada sadece aptallıklara laf yetiÅŸtirmeye çalışarak yaÅŸamak, insanı zeki ya da duyarlı deÄŸil, aptal ve duyarsız yapıyor ne yazık ki. Gerçek sonrası denilen bu çaÄŸda, tüm yaÅŸadıklarımız gerçek. Post-truth yani gerçek sonrası dediÄŸimiz çaÄŸ, gerçek olmayan ÅŸeylerin bol bol olduÄŸu bir çaÄŸ deÄŸil. Gerçekler yine yerli yerinde. Bu dönemde gerçeÄŸin yerine gerçek olmayanlar sahneye taşınıyor ve “Bakın artık hiçbir ÅŸey gerçek deÄŸil†mottosuyla seyirci kandırılmaya çalışılıyor sadece. Kısacası “gerçek sonrası çağ†kavramı “gerçek†bir kavram deÄŸil. Ä°nternet ortamıyla mizahın tepkisel yanı artık hız kazandı. Yazılı basının bu hıza yetiÅŸmesi olanaksız. Tepkisel olarak var olan “mizahçılık†mesleÄŸi artık “kamulaÅŸtırıldıâ€. Artık herkes mizahçı. Tıpkı herkesin fotoÄŸrafçı olması gibi. Ama sosyal medya ve internet ortamının da yazılı basının derinliÄŸinin yerini alması çok zor. Sanatın yerini almasının çok zor olması gibi. O yüzden farklı “mediumâ€ların, birbirinden ayrışması gerekli. Basın, sosyal medyayı taklit ederek, onda çıkan tepkileri sayfalarına taşıyarak, çaÄŸa ayak uydurmaya çalışıyor ama bu olanaksız. Yazılı basının kendi derinliÄŸini oluÅŸturması gerekiyor. Bu nasıl oluÅŸacak? Zaman gösterecek."Hayatın karikatürleÅŸmesi o kadar hızlandı ki karikatür ona yetiÅŸemiyor adeta. Hayat adeta bir parodi haline dönüştürülmek isteniyor. Taklitçi, derinliÄŸi olmayan, sahici tartışmaların olmadığı bir hayat öneriliyor. Herkes bir ÅŸeyi ya da ideolojiyi savunmak yerine taklit ediyor."- Eskiden basında karikatürün yeri çok daha fazlaydı. Birinci sayfada mutlaka bir siyasi karikatür olurdu, ben de onu çok severdim! Cumhuriyet gazetesinde yıllarca Turhan Selçuk, çok deÄŸerli karikatürler çizdi, köşe yazılarından çok daha fazla etkili oldu. Åžimdi gazetemizde niye sürekli bir birinci sayfa karikatürü yok?Güncel kavramı deÄŸiÅŸti artık. Gün bir birimse, bugün saatsel, dakikasal gibi kavramlar kullanmak lazım. Her saat yazılı bir gazete çıkarmak çok zor olurdu deÄŸil mi? Birinci sayfa karikatürünü saat başı deÄŸiÅŸtirmek gerekirdi. Ama bu gazetecileri korkutmasın. Ä°nternet ortamına akan anlık haber seli, yazılı basını ya yok edecek ya da özgürleÅŸtirecek. Nasıl yok edebileceÄŸini biliyoruz ama nasıl özgürleÅŸtirebilir? Soru bu olmalı. Güncel gerçekliÄŸin hep söylediÄŸimiz ama göz ardı edilen bir yanı var. Güncel gerçeklik gerçeÄŸi gizliyor. O yüzden yazılı basının oluÅŸturduÄŸu yepyeni kurgusal bir sahneye ihtiyaç var. Bu sahnenin seyircisi hazır ama sahne boÅŸ. Bu sahnede daha entelektüel, daha derin ve gerçeÄŸin daha fazla peÅŸinde olan “oyunlar†sahnelenmeli. Haber seçimi ve sıralanması da yorum ve analiz de bu “sahneye†göre yapılmalı. Haberlerin ve yorumların hiyerarÅŸisi de sorgulanmalı. Bu yeni güncel, birinci sayfa karikatürcüsünü tekrar ortaya çıkarabilir. Yorum haberlere farklılık getirebilir. Bazen de algoritmalarla yönlendirilen sosyal medya çatışmaları, basına konu bile olmuyor. Sosyal medyanın duruÅŸu, oluÅŸturduÄŸu kutuplaÅŸtırmaların ince analiz ve yorumlarını yazılı basından öğreneceÄŸiz elbette. Oysa yazılı basın sosyal medyadan ayrışmayı bir türlü baÅŸaramadığı için onun eleÅŸtirisini yapmaktan uzak. Sosyal medyanın bir tekrarı gibi. Yazılı basın, savaşı ÅŸimdiden kaybetmiÅŸ görünüyor. Birçok gazete, bayi satışından deÄŸil, tıklanma sayısından medet umuyor ve bununla övünüyor. Bu, maÄŸlubiyetin zafer zannedilmesinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil. Sinemanın geliÅŸmesi tiyatroyu öldürmedi. Tam tersi sonunda tiyatronun ÅŸehrin merkezinde daha iyi bir yer kazanmasına neden oldu. Bunu unutmamalıyız.- Karikatürcülerin yazarlardan daha çok hedef tahtasına oturtulması, daha etkin olmalarından mı? Açıkçası iktidarlar, siyasi güçler karikatür sevmiyor, korkuyor. Geçen günlerde Ä°zmir’de yapılan bir mizah etkinliÄŸinde davet edilen yabancı karikatüristlerin katılacağı çevrimiçi oturum, muhafazakâr çevrelerin çarpıtması sonucu belediyeyi yıpratmaya kadar gidince iptal edildi. Karikatürü bu kadar düşmanlaÅŸtırmak, dini duyguların rencide ediliyor olması nereden, hangi korkudan çıkıyor?Hayatın karikatürleÅŸmesi o kadar hızlandı ki karikatür ona yetiÅŸemiyor adeta. Hayat adeta bir parodi haline dönüştürülmek isteniyor. Taklitçi, derinliÄŸi olmayan, sahici tartışmaların olmadığı bir hayat öneriliyor. Herkes bir ÅŸeyi ya da ideolojiyi savunmak yerine taklit ediyor. Bir tür pastiÅŸler hapishanesinde yaşıyoruz. Karikatürün düşmanlaÅŸtırması muhafazakâr çevrelerden kaynaklanıyor dememiz isteniyor sadece. Gerçek deÄŸerleri muhafaza etmeyen ve edilmesine de karşı çıkan troller “muhafazakârlık taklidi yaparak†“meÅŸrulaÅŸmaya†çalışıyorlar sadece. “Boko Haram†gibi icat edilmiÅŸ bir baÅŸka tarafgirlik inÅŸa ediliyor. Bu bildiÄŸimiz bir mizah korkusundan farklı. Daha manipülatif bir ÅŸey. Bu tür yaratılmış çatışmaların arkasında “fikir†ya da “inanç†insanlarından çok “çıkar†insanları var, kanımca.BÄ°R ÇOCUK HÄ°KÂYESÄ°- Çocuk masalları yazmayı seviyorsun. Kitapların yurtdışında da çok seviliyor ve okunuyor. Bu ilgiyi neye baÄŸlıyorsun? Kitapların en çok kaç yaÅŸa hitap ediyor, hangi ülkelerde okunuyor?Çocuk kitapları yazıp resimlemeye 1980’lerin başında baÅŸladım. Hatta Cumhuriyet gazetesiyle de ilk iliÅŸkim, yazıp çizdiÄŸim, gazetenin çıkaracağı çocuk dergisinde yayımlanması düşünülen bir çocuk hikâyesiyle oldu. 1982’de. Ancak nedense sıkıyönetim bu derginin çıkmasına izin vermedi. Bu hikâye yayımlanmamış olarak kaldı. Daha sonra üç-altı yaÅŸ aralığında çocuklar için yazıp resimlediÄŸim büyük resimli çocuk kitaplarını da Türkiye’de yayımlatamadım. Bir uluslararası sergiye katılan “Yüksek Tansiyonlu Çınar AÄŸacı†adlı kitabım, Japonya’da sergilenince çok ilgi gördü ve büyük Japon yayınevleri kitaplarımı basmak istedi. Böylece ilk yaptığım çocuk kitaplarımı Türkiye’de deÄŸil, Japonya'da çıkarabildim. Bu kitaplar Japonya’da çok sevildi. En son Japonya’ya gittiÄŸimde, benim kitaplarımı okuyarak büyümüş birkaç yetiÅŸkinle tanıştım. Çocuklarına da bu kitapları okutuyorlarmış. Çok sevindim. Daha sonra kitaplarım Türkiye'de de basıldı ve basılmaya da devam ediyor. Japonya, Çin, Almanya gibi ülkelerde kitaplarım yayımlanıyor. Ama son yıllarda Türkiye'de kitaplarım çok ilgi görüyor. O tabii ki en büyük mutluluÄŸum. Üç yaşından baÅŸlayarak her yaÅŸa hitap ediyor kitaplarım.‘İKÄ° ÖDÃœLE ADAY GÖSTERÄ°LDÄ°M’- Geçen günlerde çocuk edebiyatı dalında çok önemli bir ödüle aday gösterildiÄŸini öğrendik. Bu adaylık nasıl gerçekleÅŸti, nasıl geliÅŸecek, öncesi ve sonrasını anlatır mısın?Bu yıl iki ödüle aday olarak gösterildim: IBBY (Uluslararası Çocuk Kitapları Kurulu) Türkiye temsilcisi olan ÇGYD (Çocuk ve Gençlik Yayınları DerneÄŸi) tarafından yazar ve illüstratör dalında ALMA 2021 adayı. Ayrıca yazar Aytül Akal, usta sanatçılar Huban Korman ve Feridun Oral da Türkiye’nin ALMA 2021 adaylarından. ALMA (Astrid Lindgren Anma Ödülü), dünya çapındaki edebiyat kurumları tarafından aday gösterilen yazarları, illüstratörleri, sözlü hikâye anlatıcılarını ve okuma kültürünü destekleyenleri 2002 yılından beri ödüllendiriyor. ALMA listesinde hem dünya edebiyatının yaÅŸayan efsaneleri hem geleceÄŸin yıldızları hem de çocuk ve gençlik edebiyatının geleceÄŸi için önemli adımlar atan isimler yer alıyor. ALMA’ya 2021 yılında 69 ülkeden 263 isim aday gösterildi. Ä°kincisi, çocuk edebiyatının Nobeli olarak tanımlanan 2022 Hans Christian Andersen Ödülü’ne de yazar dalında aday gösterildim. Türkiye’nin çizer adayı ise usta sanatçı Mustafa DelioÄŸlu oldu. Ä°ki yılda bir IBBY (Uluslararası Çocuk Kitapları Kurulu) tarafından çocuk edebiyatı alanında önemli ve kalıcı eserler vermiÅŸ olan bir yazara ve bir illüstratöre tüm eserleri ve yaÅŸam boyu çocuk edebiyatına yaptığı katkılar dikkate alınarak verilen bu ödülün kazananları ise 2022’de açıklanacak. 1956 yılından beri düzenlenen Hans Christian Andersen Ödülü’ne 2022 yılında 33 ülkeden 62 aday gösterildi.
Yazgülü Aldoğan
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/665608-behic-ak-mizahcilik-kamulastirildi-artik-herkes-mizahci/