Edebiyat bize ne öğretir? Emek Yurdakul'un yazısı...
Matilda, kitap önerilerimde hep ilk sıralardaydı. Bugün de değişmedi. Çünkü toplumsal cinsiyetçi kodlarla gelen gücün altının nasıl da boş olduğunun vurgusu döşeli tüm satırlarında. Ve toplumsal cinsiyet, her ne kadar kimi kesimler farkında olmasalar da, kadınlar kadar erkeklerin de meselesi.
/Archive/2021/2/19/001445962-ic1.jpgÖncelikle edebiyat bize bir ÅŸey öğretmeli midir? Nedir beklentimiz? YetiÅŸkinler için yazılanlardan çeÅŸit çeÅŸit dil zenginlikleri, zevkimize göre beklentilerimiz var ya da aradıklarımız. Eserin kapağını kapattığımızda iç karmaÅŸamıza, aydınlığımıza, izlerimize bakıp karar verdiÄŸimiz; merakla yazarın bir diÄŸer anlatısına yöneldiÄŸimiz, yollarımızın hiç kesiÅŸmediÄŸini anlayıp peÅŸine düşmediÄŸimiz veya bir süre dinlenmeye ihtiyaç duyduÄŸumuz nicesi gelip geçiyor okuma serüvenimizden.Konu çocuk edebiyatı olduÄŸunda ise denklemin öğeleri hemen deÄŸiÅŸiyor. Kitapta bilgi, düz bir dil, öğretiler arıyoruz. Ä°lla da mühim bir konuda eÄŸitsin çocuÄŸu istiyoruz. Taze bir beyinde yer edecek fikirler mi kaygımız yoksa sistemle gelen yaÅŸama biçiminin dayattığı, zamanı verimli kullanmayı mükemmelleÅŸtirme çabamız mı?‘Yazar bu eserinde ne anlatmak istemiş’çi didaktik tarafımız okul sıralarından çıkıp dürtüyor bugünün ebeveynlerini. Okumanın, paralelinde bir öğrenme barındırdığında hemfikirim ancak ne bir ÅŸeyler öğrenme mecburiyetini ne de öğrenilen ÅŸeyin bilgi olması gerekliliÄŸini savunabilirim.MATILDA’NIN FARKIPeki, Roald Dahl’ın Matilda’sı neden parmakla gösterilecek bir kitap? Bir ÅŸeyler öğretme derdiyle yazılmadığı aÅŸikâr çünkü. Yine de Dahl’ın eserleri arasında baÅŸka bir yerde duruÅŸunun, benim açımdan farklı sebepleri var.Ä°lki; bu, yaşına göre ufak tefek ama üstün zekâlı, “merakâ€Ä±nı sürekli besleyen, öfkesine sahip çıkan, narin ve güçlü çocuÄŸun, okuma ve yaÅŸama tutkusunu besleyen iyi-kötü karakterlerin hikâyedeki konumlanışı. Ä°kincisi; karakterlerin hepsinde alaÅŸağı edilen toplumsal cinsiyet olgusu.Kitabın daha açılışında, aktif ÅŸekilde cinsiyet rollerinin kapanındaki anne babasının ilk öğretisini okuyoruz: “(Matilda) Bir buçuk yaşındayken konuÅŸması kusursuzdu ve birçok yetiÅŸkin kadar kelime biliyordu. Ana-babası buna alkış tutacaklarına ona gürültücü geveze dediler ve sert bir biçimde, küçük bir kızın, görülebileceÄŸini ama sesinin duyulmaması gerektiÄŸini söylediler.â€/Archive/2021/2/19/001507603-ic2.jpgDAHL’IN Ä°TÄ°RAZIÄ°nsanları dolandıran, bununla gururlanan, polisin takip ettiÄŸi baba karakterinin; eve ekmek getiren konumundan kendini yüceltiÅŸiyle, kızının ondan zeki olması ihtimaline tahammülsüzlüğüyle ama oÄŸluna iÅŸleri öğreteceÄŸi beyanıyla çizmiÅŸ Dahl, erkeÄŸin toplumsal cinsiyetle bütünleÅŸen sistemsel varlığını.Anne ise çalışmasına gerek kalmayan bir hayatı amaçlamış, bir kocaya “sahip†olmayı övünç kaynağı gören, çocuklarını doÄŸurmuÅŸ bir kadın. Tabii ki yol arkadaşı, çocuk veya yuva istemi kötülenecek tutumlar deÄŸil bugün. Ne var ki bunların kadın için kurgulanan hayat olması, zaruri kabul ediliÅŸi, belki de en kötüsü “yeterli†olacağı söyleminin dayatmacılığı karşı çıkılan.Matilda’da da annenin tutumları, yaÅŸantısı kötülenmiyor. Ancak saygı duyma aÅŸamasına da geçmiyoruz. Sonrasında Matilda’nın, erkin temsili olan babayla zekâsı aracılığıyla mücadelesine bolca gülüyoruz. (Hayran da kalıyoruz.)Ek olarak aile bağı nedir, nasıl kurulur, kan bağı da insanlığın dayatması bir algımız mıdır diye sorduruyor Dahl. Bize saygı göstermeyen ailemizi gerçekten sevebiliyor muyuz yoksa bu da ezberlerimizden mi?MS. HONEYMatilda’nın öğretmeni Ms. Honey’e gelecek olursak, toplumsal hayat içerisinde üretimde olmaktan memnun, geliri yetersiz olsa da iÅŸini, sevdiÄŸi için sürdüren, öğrencilerinin saygısını kazanmış bir kadın. Öğrencileri arasında ayrım yapmayan, onları yüceltmeden veya aÅŸağılamadan varlıklarına saygıyla yaklaÅŸan naif tutumuysa özellikle vurgulanmış kitapta.Ms. Honey’le geçirdiÄŸi bir öğleden sonraysa Matilda’yı öğretmeninin cesaretine hayran bırakacaktır. Çünkü öğretmenin yaÅŸam koÅŸulları hiç de tahmin edilebilir çıkmaz.O tatlı, nazik, duyarlı öğretmeninin okul çıkışı gittiÄŸi yerin, elektriÄŸi, suyu olmayan, mobilyasız bir kulübe oluÅŸu Matilda’yı ÅŸaÅŸkına çevirir ve sabırla nedenini öğrenmeyi bekler. DinlediÄŸi hikâyeyse, annesi ölünce teyzesinin yanlarına taşınmasını, ardından babasını kaybediÅŸini ve teyzeyle baÅŸ baÅŸa geçen eziyet dolu bir hayatı içeriyordur./Archive/2021/2/19/001539962-ic3.jpgBAÅžKA BÄ°R KARAKTERKitap, Ms Honey’nin yaÅŸamını ortaya sermeden önce bize yine bir zıt karakter sunuyor aslında: “Okul müdürü Trunchbull!†Güçlü olmayı kas gücüyle örtüştüren, baskının ve korkutmanın saygı uyandıracağı fikrine baÄŸlı, çocuklardan ve çocukluktan hoÅŸlanmayan, çekiç atmada usta bu kadın, Ms Honey’nin teyzesi olarak karşısına kuruluyor.Trunchbull’ın iktidarıysa eril sistemin, kadınların ancak bir erkeÄŸin iktidarını ele geçirerek veya ona ortak olarak, güce sahip olabileceÄŸi ezberine örnek teÅŸkil ediyor. Ms. Honey’nin babasının ölümüne sebep olup vasiyetini de saklayarak, onun maddi gücü ve toplumsal statüsü üzerinden gücünü inÅŸa ediyor.Hikâyeyi ana ve yan karakterleri üzerinden okuduÄŸumuzda, kızların ve kadınların yılmadan, korkarak ama korkularına yenik düşmeyerek, en önemlisi de “erilâ€leÅŸmeyerek güçlerinde duruÅŸlarını okuyoruz.Matilda’nın öğretmenine yardım mücadelesi de öğretmeninin tüm bastırılmışlığına raÄŸmen ayaÄŸa kalkıp hayatının direksiyonuna geçmesi de, hikâyede öne çıkarılan kız öğrencilerin Trunchbull’a karşı duruÅŸları da, eril güce ihtiyacımız olmadığını gözler önüne seriyor.Ek olarak, anne karakteri de, “kutsal anneâ€den uzak çerçevelendirilmiÅŸ olmasıyla, doÄŸurmanın anaçlık getirmediÄŸinin vurgusunu katıyor kitaba.Matilda, kitap önerilerimde hep ilk sıralardaydı. Gündeme bakarak daha da keyifle öneriyorum. Kibar olmanın, duygusal olmanın güçlü olmakla ters köşelere düşmediÄŸini okumak, toplumsal cinsiyetçi kodlarla gelen gücün altının nasıl da boÅŸ olduÄŸunu görmek taze zihinlere ekilesi ÅŸahane bilgiler. Sadece kızlar için deÄŸil, oÄŸlanlar için de önemini ÅŸuraya not düşelim. Toplumsal cinsiyet, kadınlar kadar erkeklerin de derdi; her ne kadar bir kesim bunun farkında olmasa da.
Emek Yurdakul / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/665819-edebiyat-bize-ne-ogretir-emek-yurdakulun-yazisi/