Oyuncu Onur Ünsal: 'Yemediğimiz hakaret kalmadı'
Onur Ünsal şu sıralar çevrimiçi olarak izleyiciyle buluşan yeni oyunu “Babamı Kim Öldürdü†ile izleyici karşısında. Ünsal ile güncel meseleleri de sıcak bir şekilde ele alan oyun vesilesiyle bir söyleşi yaptık. Ünsal “eşitlik ve özgürlük kolayca öğrenilip savunulan şeyler değil†diyor.
Moda Sahnesi’nin pandemi döneminde “Sahneden Canlı†konseptiyle izleyiciyle çevrimiçi olarak buluÅŸturduÄŸu, yönetmenliÄŸini Kemal AydoÄŸan’ın yaptığı “Babamı Kim Öldürdü†adlı tek kiÅŸilik oyunda rol alan Onur Ãœnsal ile hem sahnede ve tiyatroda yalnızlığı konuÅŸtuk hem de oynadığı oyun üzerinden Türkiye’deki hayatı, bir anlamda buradaki yalnızlığımızı... Fransız yazar Edouard Louis’nin yazdığı bir hayli zor ve bir oyuncu için meydan okuyucu bir metin olan “Babamı Kim Öldürdü†babasının ardından onunla yüzleÅŸen bir oÄŸulun iç hesaplaÅŸması olduÄŸu kadar, yaÅŸadığı ülkedeki sistemle de hesabını kesen bir isyankârın sahnedeki infilakı adeta.- Sahnede tek başına oynayan bir oyuncu boÅŸ bir salonda o yalnızlığı daha da derinden hissediyor mudur acaba? Ne diyorsun?Moda Sahnesi’nde çalıştığım sürede kendimi hiçbir zaman yalnız hissetmedim, burası ekibiyle, seyircisiyle etkileÅŸimi bol bir yer. korona dönemindeki sahneden naklen yayınlarında da bu geçerli, tüm ekip yine orada ve yine aynı heyecanda. Oyunun finali itibarıyla hüzünlendiÄŸim doÄŸru, ancak seyirciler sosyal medyadan da bizi hiç yalnız bırakmıyorlar. Yalnızlıktan çok melankoliye benzer bir his: sanki dünyanın sonu gelmiÅŸ de biz bir avuç insan bir ÅŸeyler yapmaya çalışıyormuÅŸuz gibi.ETKÄ°LENMEMEK MÃœMKÃœN DEĞİL- “Babamı Kim Öldürdü†romanının (Türkiye’de Can Yayınları tarafından basıldı) yazarı Edouard Louis çok genç yaÅŸta adını duyurmuÅŸ ve bugün Fransız edebiyatı içinde kendine ÅŸimdiden saÄŸlam bir yer edinmiÅŸ bir yazar. Bir özelliÄŸi de solculuÄŸu ve muhalif kimliÄŸi. Onun bu yanları yakın geldi mi sana?Buna dürüstlük adına hayır demeliyim, çünkü ben orta sınıf, kolejde ve Anadolu lisesinde okumuÅŸ, Ä°zmirli ve ailesinden çoÄŸu zaman destek görmüş, tiyatrocu olana kadar pek parasızlık görmemiÅŸ biriyim. Kalbi olan hiç kimsenin bu eserleri okuyup ya da dinleyip etkilenmemesi mümkün deÄŸil, ayrıca tiyatroyla profesyonel olarak ilgilenmeye baÅŸladığımdan beri hem felsefi hem sosyolojik hem sanatsal olarak bu sorunlarla (yoksulluk, sınıf ayrımı, ayrımcılık, faÅŸizm) çokça hemhal olduk. Zaten Edouard’ın da en fazla istediÄŸi ÅŸey bu problemlerin görünür olması, benim hayatım da iÅŸe yaramış görünüyor. Ayrıca kendime solcu diyecek cesareti hiçbir zaman bulamadım. EÅŸitlik ve özgürlük kolayca öğrenilip savunulan ÅŸeyler deÄŸil, insanda bir olgunluk gerektirir, maceram devam ediyor.AÅžIRI ZENGÄ°NLEÅžENLER- Edouard Louis bir yandan da eÅŸcinselliÄŸini gizlemeyen ve bunu ifade eden bir yazar. Otobiyografik bir yanı var yazdıklarının ve güncel politikayı da hiçbir zaman göz ardı etmiyor. Bu anlamda Babamı Kim Öldürdü Türkiye’deki izleyiciye neler söylüyor?“EÅŸcinsel nefreti = yoksullukâ€. Bu, Edouard Louis’nin kurduÄŸu en düşünülmüş cümle; üzerine en fazla düşünüp en az kelimeyle ifade edebildiÄŸi bir net bir cümle. BaÅŸta eÅŸcinsellik olmak üzere her türlü ayrımcılığın yoksullukla büyük bir alışveriÅŸ içinde olduÄŸunu müthiÅŸ ifade ediyor. 21.yüzyılda olmamıza raÄŸmen, sürdürdükleri yoksul ve kötü hayatın sebebini hâlâ bilmeyenlere sunduÄŸu bir hizmet bu. En baÅŸtaki cümleyi daha iyi anlamak için Edouard’ın ilk romanı (Eddy’nin Sonu)’nu okuyabilirsiniz; o zaman Türkiye’de eÅŸcinsel nefretinin ve faÅŸizmin neden sürekli pompalandığını; devletin sadece suç dağıtan bir organ haline gelip, ancak yoksulluk, öfke ve geleceksiz bir geçmiÅŸ vaat edebilmesiyle bağını çok daha iyi anlarsınız. Bu arada yoksulluk derken, birilerinin de aşırı zenginleÅŸtiÄŸini unutmayalım.KRONOLOJÄ° KARMAÅžASI- Oyuncu olarak senin için bu metnin zorlukları, meydan okumaları neler oldu?Yıl kronolojisi yerine, duygu ve fikir kronolojisiyle yazıyor olması, dolayısıyla yaÅŸtan yaÅŸa atlamış gibi görünse de çok muntazam bir kompozisyonunun olmasını çok sevdik. Bunu seyirciye aktarırkenken de bizim ilk yaÅŸadığımız kronoloji karmaÅŸasını seyirci yaÅŸamasın istedik. Bizi en çok zorlayan yerlerden biri bu oldu diyebilirim. Benden küçük birinin biyografisini sahnede benmiÅŸim gibi yaÅŸayıp aktarmada birtakım sorularım oldu; ben bu iÅŸin neresindeyim, aktarıcısı mıyım, devrimcisi miyim, oyuncusu muydum... Edouard’ı mı taklit ediyorum gibi sorularım oldu, bu oynama tavrıyla çok ilgiliydi, bazılarını çözdük galiba. Edouard’ın yazdığı ÅŸeylere içlenmek ve tiyatroyu açamıyor olacağımız bilgisiyle prova yapmayı saymıyorum.AFRÄ°KA’YA BAKIP ‘BÄ°ZDE SU YOK’ DEMEK- Geçenlerde BoÄŸaziçi Ãœniversitesi’nde yaÅŸanan olaylar sonrası tutuklanan gençlerle ilgili sosyal medyadan tepkini dile getirdin. LBGTÄ° bireylerin ülkemizde sapkın olarak görülmesini nasıl karşılıyorsun?Sanırım söylemek istedikleri kelime sapkın deÄŸil, sapık; sapkın kelimesinin ne kadar pozitif ÅŸeyler çaÄŸrıştıran bir kelime olduÄŸunu anlattılar ve benim de çok hoÅŸuma gitti. Düşündüm, sizin de düşünmenizi isterim. Ama kastettikleri hakareti benim birçok yakından tanıyıp sevdiÄŸim insanlara, iÅŸ arkadaÅŸlarıma, ailemdeki kimi insanlara etmiÅŸ oluyorlar. Bu pek çoÄŸumuz için böyle. Ne hissetmemiz bekleniyor ki? Gerçekten yemediÄŸimiz hakaret kalmadı.- Pandemi dönemi tiyatrolar için bir hayli zor geçiyor. Bu kadar zor olması gerekiyor muydu gerçekten, bir ÅŸeyler yapılamaz mıydı?Ankapark’ın 750 milyon dolara batırıldığı söyleniyor, bu sadece Ankapark. 3-5 tiyatro sahibi kiÅŸi, bırakın o tiyatroların masrafını çıkartmayı ev kirası bile veremiyor. Bu Afrika’ya bakıp “İnanın bizde de su yok†demek gibi bir ÅŸey.
Emrah Kolukısa
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/665840-oyuncu-onur-unsal-yemedigimiz-hakaret-kalmadi/