Yapıtlarıyla Mehmet Başaran...
Şair, eğitimci, yazar, sakıncalı çavuş, tehlikeli köylü, kem gözlerin takibinden, soruşturmasından emekli olana dek kurtulamayan öğretmen... Zalimlerin zulümlerine inat, inadından, öğrencilerine taşıdığı ışığından vazgeçmeyen... Toprak adam, bilge zeytin ağacı, ıhlamur kokulu denetmen… Mehmet Başaran’ın şiir kitaplarından Özgürleşme Eylemi Köy Enstitüleri, Elif Diye Bir Türkü - Dilsiz Oyunu, Çarığımı Yitirdiğim Tarla - Aç Harmanı Literatür Yayınları’nca yeniden basıldı.
/Archive/2021/2/27/183731991-ic3.jpgFotoÄŸraflar: VEDAT ARIKMehmet BaÅŸaran’ın öğretmenliÄŸi de köy enstitülerinin akibeti de en çiçekli en meyveli zamanlarında filiz kıran fırtınasının gadrine uÄŸramadılar elbet! Miskin Adem oÄŸulları tarafından filizleri, yeÅŸil yeÅŸil dalları da kırılmadı! Demokrat Parti’nin aÄŸaları, vekilleri tarafından baÅŸlarına piÅŸmiÅŸ tavukların başına gelenlerden daha beteri getirildi. Öğretmenler, öğretmen adayları apar topar askere alındılar, suçlularmış gibi sürüldüler, kelepçe vuruldular, yedek subaylık hakları "görülen lüzum üzerine" ellerinden alındı. Yokluktan, yoksulluktan kendi elleriyle yaptıkları okulları, iÅŸlikleri, uygulama bahçeleri, kütüphaneleri tarumar edildi.TOPRAK ADAMMehmet BaÅŸaran, ÅŸair, eÄŸitimci, yazar, sakıncalı çavuÅŸ, tehlikeli köylü, kem gözlerin takibinden, soruÅŸturmasından emekli olana dek kurtulamayan öğretmen... Zalimlerin zulümlerine inat, inadından, öğrencilerine taşıdığı ışığından vazgeçmeyen... Toprak adam, bilge zeytin aÄŸacı, ıhlamur kokulu denetmen...Åžiir kitaplarından ilk defa 1953’te basılan Ahlat AÄŸacı, 1979’da Orhan Kemal Roman Ödülü’nü alan Memetçik Mehmet romanı, 1983’te basılan öykü kitabı YüreÄŸin Sesi Zeytin Ãœlkesi, ÖzgürleÅŸme Eylemi Köy Enstitüleri, Elif Diye Bir Türkü - Dilsiz Oyunu, Çarığımı YitirdiÄŸim Tarla - Aç Harmanı Literatür Yayınları tarafından 2020’de yeniden basıldı.Ahlat AÄŸacı’ndaki ÅŸiirlerini serbest nazımla yazılmış ama gerek dil, uyak, redif gerekse içerik bakımından halk ÅŸiirine yakın ÅŸiirler.Âşık Veysel’in "Kara Toprağı"ndaki toprak, Pir Sultan Abdal’ın “İrençberler Hoşça Tutun Öküzüâ€ndeki öküzler, DadaloÄŸlu’nun ÅŸiirlerindeki toprak ana, hayatın yüküne ortak olan eÅŸekler, toprağın kahrını birlikte çektikleri, birlikte terledikleri terli öküzler, buÄŸday taşıyan karıncalar, yaÄŸmurda yalbırdayan sarışın tarlalar, ebem kuÅŸakları, çarıklar, yamalı gökyüzü, ayışığı renkli sarıkları geceyi ve insanları aydınlatmayan imamlar, sesine güneÅŸi takıp insanlar karanlıktan uyansın diye uzun uzun öten erkenci horozlar, ekilmediÄŸi yerde bitmiÅŸ karaçalılar, Köse’yle KeloÄŸlan…/Archive/2021/2/27/183817928-ic1.jpgÄ°LAN-I AÅžK“Gücüm senden / Acım senden / Senden dizimde derman / Gözümde fer / Yerinden deÄŸil mi / Dudağında titreyen çitler / Rengin alnıma vurmuÅŸ / Tabanlarımda hâlâ sızın / Sırtım terli / Bak nasıl yanıyor avuçlarım / Kara toprak / Seni seviyorum ““Dikenli yolları unutmuÅŸ ayakları / BuÄŸday taşıyan karıncalara hayran / Bir güzel mevsim önünde / Çiçekli dallar gibi konuÅŸur elleriâ€â€œTerledin diye bu toprak için / Sevdin diye bu halkı / Dil uzatırlarsa sana / Eserine senin / Yüzü kızarır gerçeÄŸin / Susamaz konuÅŸtuÄŸumuz dil / Ak sütü kadınlarımızın / Susamaz kanâ€â€œDilerim açık olsun daima / Memleketimin bahtı / Bütün iÅŸleri yolunda gitsin / YaÅŸamaktan alsın herkes hakkını / Sevinsin yoksul köyler sevinsinâ€YÃœREĞİN SESÄ° ZEYTÄ°N ÃœLKESÄ°YüreÄŸin Sesi Zeytin Ãœlkesi’ndeki öyküleri Türkiye’nin aydınlanma mücadelesinin nasıl örselendiÄŸini anlatıldığı otobiyografik öykülerinden oluÅŸuyor.Bu dünyada Olimpos’ta oturduklarını sananların rahatlarını kaçıran ateÅŸi, aydınlığı halka taşıyan Anadolulu genç Prometeusların öyküleri… Karınlarını doyuramayanlara gezi; okuma yazma bilmeyenlere düşünce özgürlüğü verdik diye övünen kara yürekli, düşman kafalı sözde demokratların öyküleri...AÄŸaların, beylerin, Anadolu halkını köleleÅŸtirememelerine duydukları öfkeyi, pırıl pırıl köy çocuklarının enstitülerden oyunlarla, hilelerle horlanmalarının öyküleri… Bu taÅŸa, bu topraÄŸa, bu garip baÅŸa diye saçtığı tohumlardan ekmeklik buÄŸdayını dahi çıkaramayıp, silkim zamanı zeytin ırgatlığına gidenlerin yokluk, mecbur insanlık öyküleri… AÄŸaya beye yüz vermeyen; yoksula, düşküne yetiÅŸen Alim Sultan’ın öyküleri...Konferanslarını kurup aÄŸalara, beylere yüz vermeyen cıbılların, dünyayı yıkıp yeniden düzeltmeye çalışanların öyküleri… Mevki, vurgun, arsa, parsa koltuk makam peÅŸinde koÅŸanların dalavereleri, baÅŸkalarına acı çektirenlerin kötücül öyküleri… Tahta attan çıkıp Troya’yı ve Anadolu’yu yakıp yıkıp talan edenlerin öyküleri… Topraktan öğrenip, kitapsız bilenlerin öyküsü...Tarlaları sürenlerin, ekin biçenlerin, kızgın ateÅŸ karşısında demir dövenlerin, nasırlı elleriyle ekmek yoÄŸuranların, daÄŸa bele yol döşeyenlerin, yerin yedi kat altından maden çıkaranların, makineleri yürütenlerin... Çocukları okutulmak istenmeyen, düzgün evlerde, insanca iÅŸlerde, hastaneli, bahçeli, okullu kentlerde yaÅŸatılmak istenmeyen, parasız ameliyat edilmek istenmeyenlerin öyküleri…/Archive/2021/2/27/183839381-ic2.jpgÇINGIL ÇINGIL YILDIZLAR, ÅžAFAKLAR!Uzanarak dokunabileceÄŸimiz çıngıl çıngıl yıldızların, börtü böcek suskunluÄŸunun, zeytin aÄŸacının dallarından yalbırdayan ıslak danelerin, gözleri güvem rengi bir tecik kızların… Gül parmaklı Odiyesus ÅŸafağının, Zeus gibi dolanan Mustafa Dayının… Tonguç’un, Hasan Ali Yücel- Kenan Önder davasının, Sabahattin Ali’nin katledilmesinin, HasanoÄŸlanlıların… Taşı, toprağı övünce ses etmeyenlerin ama işçi, köylü duydu mu çileden çıkan ÅŸiÅŸ göbek, koltuk adamların... Eli para, neticesi koltuk gördü mü meslektaÅŸlarına pis pis bakan gevÅŸeklerin...Memetçik Memet’te köy enstitüsü mezunu arkadaÅŸları gibi öğretmenlik yaparken Demokrat Parti kararıyla askere yedek subaylık hakları "görülen lüzum üzerine" ellerinden alınıp askere çaÄŸrılmalarını, askerlikte kendilerine sakıncalı düşman askerleriymiÅŸ gibi davrananları anlatır.Aksu’da çiçeÄŸi burnunda köy öğretmeniyken Demokrat Partililer köylere okul yaptırmayı köylüye zulüm, enstitülerde yapılan eÄŸitimi de komünistlik saydıkları için Millî EÄŸitim’de kıyım yapmaya öğretmenlerden baÅŸlarlar. Öğretmenleri köy okullarından, enstitülerden toplarlar, öğrencileri yaralı kuÅŸlar gibi arkalarından bakakalır.HEHEHEEEEY!“İkinci Dünya Savaşı dönemindeki olaÄŸanüstü sıkılar silindiri, üzerlerinden geçmiÅŸti. Yasaları, niçin sürüldüklerini, ne zaman kurtulacaklarını bilmiyorlardı. Memleketi, halkı katıksız bir sevgiyle seviyorlardı. Ağır koÅŸullar altında ezilmiÅŸ, yıpranmış, ama yıkılmamışlardı. Nazım Hikmet’ten bir ÅŸiir, insanların yaÅŸamını söndürmeye yetiyordu. Her çalının ardında bir isyan gören göz, izliyordu onları. Dünyada yenilen faÅŸizm, Türkiye’de gittikçe semiriyordu.†(s.84-85)Mehmet BaÅŸaran’ın yaÅŸamı, söylencelere; söylenceleri hayata karışırHeheheeeey! YaÅŸamı kirletenlere lanet olsun! .... olsuuuun! suuun! suuun!“Bütün karanlıklara inat / İçinden pazarlıklı rüzgârlara inat / Yolumuz aydınlık bir nehir gibi / Büyük denizlere doÄŸru akıyor / Ağır ağır dönen dünyamızdaâ€.
Ümit Cingöz
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/667789-yapitlariyla-mehmet-basaran/