Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajans? - Haberler

Sunday, 12.29.2024, 02:40 AM (GMT)

News - Haberler

Gidişiyle hayatımız yoksullaştı

| Sunday, 02.28.2021, 02:00 AM |   (201 views)


GidiÅŸiyle hayatımız yoksullaÅŸtı Türk edebiyatının seçkin yazarı Demir Özlü’yü kaybettiÄŸimiz 13 Åžubat’tan bu yana anılar film ÅŸeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Birkaç hafta önceki son telefon konuÅŸmamızda, havalar ısınınca kafede görüşmek üzere sözleÅŸmiÅŸtik. Daha sonraki arayışımda eÅŸi Ulla ile konuÅŸtum. Demir Özlü uyuyordu. Öğleden sonraları biraz kestirmek eskilere dayanan bir alışkanlığıydı. Bana da hep tavsiye ederdi. “Uyuyamasan bile biraz uzan” derdi. Ulla, önceki yıl geçirdiÄŸi rahatsızlıktan sonra gelen pandemi yüzünden bir yıldır evde kapalı kalmanın Demir’i yıprattığını, kaslarının zayıfladığını, güçsüz kaldığını söyledi. Bir hafta sonra aradığında ise “Yarım saat önce Demir’i kaybettik” diyebildi. Zaten daha söze baÅŸlarken kötü haberin geldiÄŸini sezmiÅŸtim. AkÅŸam büyük oÄŸlu Milko aradı. Çok sarsılmış olduÄŸu sesinden belliydi. Son saatleri, son dakikaları anlattı. “Babam son zamanlarda bazen bana Osman diyordu. Senden de söz ediyorduk. Sen artık benim amcamsın” dedi. Milko ile aynı mahallede oturuyoruz. Ertesi gün kafede buluÅŸtuk. O da babası gibi çay içti. Demir Özlü’nün aramızdan ayrılışıyla hepimizin biraz eksildiÄŸini anlattım. Teselli olsun diye söylememiÅŸtim. Demir Özlü’nün ifadesiyle, insanların nesneleÅŸtirildiÄŸi, insansız bir toplumda biz kendi aramızda nefes aldığımız, susuzluÄŸumuzu giderdiÄŸimiz bir vaha oluÅŸturmuÅŸtuk. Modern Türk edebiyatının seçkin ismi Demir Özlü aramızdan ayrılıp giderken, edebiyat dünyasını ve bizi öksüz bırakmıştı. O eserleriyle yaÅŸayacaktı ama onunla bir daha sohbet edemeyecek, gülemeyecek, dertleÅŸemeyecektik. Lütfi Özkök’ten sonra bir bilge insanın daha eksikliÄŸiyle hayatımız biraz daha yoksullaÅŸacaktı. Yaklaşık kırk yıldır kafelerde, restoranlarda, evlerimizde buluÅŸarak hayatımızı renklendirmiÅŸ, zenginleÅŸtirmiÅŸtik. Artık anılarla yaÅŸayacaktık.Esrik akÅŸamlarDemir Özlü, 12 Eylül öncesi her gün 30-35 kiÅŸinin teröre kurban gittiÄŸi kaos ortamında oÄŸlu Milko’nun “Baba ben büyümek istemiyorum, büyükleri öldürüyorlar” sözleri üzerine geçici olarak ailesiyle Ä°sveç’e yerleÅŸme kararı almış, 1979’da Stockholm’e gitmiÅŸti. Karanlık dönemden sonra gene Ä°stanbul’a döneceklerdi. Ama terörün yol açtığı kaos ortamı askeri darbeyle faÅŸizan bir rejime evrilmiÅŸti. Bunun üzerine bizim de sürgünlük dönemimiz baÅŸlamıştı. Demir Özlü’yü Ä°stanbul’dan tanıdığım için Stockholm’e gelir gelmez aramıştım. Küçük bir arkadaÅŸ grubuyla sıkça buluÅŸmaya baÅŸlamıştık. Türkiye’deki geliÅŸmeleri izliyor, dertleÅŸiyor, geleceÄŸe iliÅŸkin tahminlerde bulunuyorduk. Ruhu Ä°stanbul’la bütünleÅŸmiÅŸ olan Demir Özlü, için için memleket özlemi çekiyordu. Sürgünlük hayatının bunaltıcı günleriydi. Cuma akÅŸamları esrik akÅŸamlara dönmüştü. Umutluyduk, birkaç yıl sonra dönebileceÄŸimizi sanıyorduk. Öyle olmayacağını anlamak epey vakit aldı. Almanya’da, Hollanda’da, Ä°ngiltere’de, Finlandiya’da konferanslara katıldı. Dönme umutlarımızın yıkıldığı yetmiyormuÅŸ gibi 1986’da vatandaÅŸlıktan atıldı. Ama o, demokrasi ve özgürlük için verilen mücadeleye katkıda bulunurken kitaplarına da yoÄŸunlaÅŸtı. Kitaplarında Paris, Berlin, Amsterdam, Stockholm gibi kentleri ve insanları, insanın yalnızlığını, bunalımını, varoluÅŸ sorunlarını felsefesini yansıtarak dokudu. Son kitaplarında ilk ve ortaokul döneminin geçtiÄŸi Ödemiş’i, Gölcük Yaylası’nı ve anılarını anlattı. Anılar...Demir Özlü, özellikle Japon kirazlarının çiçek açtığı günlerde, Södermalm’deki kafenin önünde, aÄŸacın altında oturmayı severdi. Kışları ise “Stockholm Öyküleri”nde “Lilla Maria” olarak anlattığı kafede buluÅŸurduk. Restoran Lilla Maria, Rival adıyla kafeye dönüşmüştü. Buralardaki sohbetlerimizde 1960 öncesi öğrencilerin gösterilerinden TÄ°P’in kuruluÅŸuna, parti içindeki çatışmalara, Ä°stanbul günlerine ve12 Mart döneminde yaÅŸadıklarına kadar pek çok gözlemini, anısını dinledim. Her zaman sakin, alçak tonda konuÅŸurdu. Birkaç yıl önce gene böyle bir sohbet sırasında yan masadaki genç kadının bizi dinlediÄŸini sezdim. Epey bir süre dinledikten sonra, bize dönüp hangi dili konuÅŸtuÄŸumuzu sordu. Türkçe deyince ÅŸaşırdı. Bazı sözcüklere aÅŸinaymış ama bizim konuÅŸtuÄŸumuz dil tanıdığı Türklerin konuÅŸmasından farklı olduÄŸu için merak etmiÅŸ. MeÄŸer Türkçemiz kulaÄŸa çok hoÅŸ gelen melodik bir dilmiÅŸ. Hatırladıkça bu sohbetlerin artık sadece anılarda kalmasına çok hayıflanıyorum.Demir Özlü’nün anılarında en çok söz ettiÄŸi iki kiÅŸi babası Sabih Bey ve KabataÅŸ Lisesi’nde edebiyat öğretmeni Behçet Necatigil’di. Ä°stanbul sevgisi babasından geçmiÅŸ. “İstanbul bir kültür ÅŸehridir” diyerek çocuklarının orada büyümesi için Ödemiş’ten naklini istemiÅŸ. Demir Özlü de lise yıllarından itibaren Ä°stanbul’u, sokaklarını adım adım gezerek keÅŸfetmiÅŸ. Behçet Necatigil’den de edebiyat tutkusunu almış. Demir Özlü birkaç kez Berlin’in Wannsee bölgesindeki yazarların çalışması için tahsis edilmiÅŸ, kurumun misafiri olmuÅŸtu. Bir kez orada ziyaret etmiÅŸtim. Binayı gezdirdikten sonra beni bir mezarlığa götürmüştü. Büyük Alman Yazarı Heinrich von Kleist’ın mezarını ziyaret etmiÅŸ, sonra bir kafede sohbet etmiÅŸtik. Kleist’ı lise yıllarında Behçet Necatigil sayesinde keÅŸfettiÄŸini anlatmıştı. Vefalı bir insandı. Bir Ä°stanbul beyfendisiydi. Işıklarda [email protected] Osman Ä°kiz - Ä°sveç

Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/667800-gidisiyle-hayatimiz-yoksullasti/


(Votes: 0)


Gallery

İnternet Nasıl Çalışır