Yok sayılan muhteşem kadınlar
Ne tarih, ne sinema, ne edebiyat, ne bilim bu kadınları yeterince anlatmaz...
The Dig'den bir kare...The Dig adlı filmi mutlaka izleyin. BeÄŸeneceksiniz. Neredeyse tüm oyuncuları benim aktörlerim, aktrislerimdir. Bir arkeolojik keÅŸfin öyküsünün anlatıldığı filmi keyifle izledim ama anlatacak deÄŸilim. Arkadaşım Emrah Kolukısa iki hafta önce bu filme iliÅŸkin hayli ayrıntılı, güzel bir yazı yazdı, okumuÅŸsunuzdur.Keyifle izledim tabii de özellikle bir sahne çok ama çok canımı sıktı. Kitaplardan uyarlanan filmlerin pek baÅŸarılı olmadığı düşünülür; bu film için bu tamamen geçerli deÄŸilse de o sahne bana da bir kez daha bu görüşün doÄŸru olabileceÄŸini düşündürttü, ne yalan söyleyeyim. Sahne ÅŸu; evin sahibesi Edith Pretty evinin bahçesinde amatör bir arkeoloÄŸun yaptığı kazıyı sandalyesinde oturarak izler. Sadece bir kere vardır bu sahne ama seyircinin kafasında Pretty’nin tüm bu olaÄŸanüstü iÅŸler yapılırken sadece “seyirci†olduÄŸu düşüncesini uyandırıyor. Bunun büyük bir haksızlık olduÄŸunu düşündüm. Bu çok beÄŸendiÄŸim filmde tüm dünya arkeolojisini heyecanlandıran bir buluÅŸun sahibi olan Pretty’nin ne kadar iÅŸlevsiz bir hale sokulduÄŸunu gördüm./Archive/2021/3/1/172853950-pd-edith-pretty.jpgEdith PrettyHAKKI YENMÄ°Åž BÄ°R KADINOya hiç de öyle deÄŸildir. Belki kazıları zaman zaman sandalyesine oturarak izlemiÅŸ de olabilir ama filmde diÄŸer yaptıklarından çok az söz edildiÄŸi için bu görüntü tüm yaptığının bu olduÄŸunu düşündürtebilir izleyenlere. Büyük günahtır bu. Çünkü bu muhteÅŸem kadın “insan merakıâ€nın iyi yönlendirilirse nelere yol açabileceÄŸinin çok iyi bir örneÄŸidir. Kimseyi inandıramadığı için evinin bahçesinde bir dünya hazinesi yattığına inandırmakla geçirmiÅŸtir zamanının çoÄŸunu. Kadın olduÄŸu için sözünü dinletmesi kolay olmamıştır. Mısır’da gezmiÅŸ, Nil kıyısındaki arkeolojik kazıları izlemiÅŸ bir arkeoloji tutkunuydu. Biraz da spiritüal inançlarının zorlamasıyla bahçesindeki höyüklerde araÅŸtırma yapılması için çırpınmıştı. Önce British Museum uzmanlarını ikna etmesi gerekmiÅŸ, kazı için bütçe çıkarma peÅŸinde koÅŸmuÅŸ, irili ufaklı bürokratik engeli, nihayet bölgede kendisine yönelik önyargıları aÅŸma mücadelesi vermiÅŸ, tümünün üstesinden gelip dünyanın en önemli arkeolojik hazinesini insanlığa armaÄŸan etmiÅŸti.Bugün onun ısrarı, elbette öngörüsü sayesinde evinin bahçesinde kazılan höyüklerde bulunan devasa anglosakon gemi kalıntılarını gidip görebiliyoruz sergilendiÄŸi müzede. Bu kalıntılar bulunduktan tam on iki yıl sonra adının yazıldığı bir plaketi sergi salonuna asma “lütfunu†gösterdiler Pretty’nin. Hakkı yenmiÅŸ, kendisine çok az reva görülen deÄŸeri çok geç fark edilmiÅŸ müthiÅŸ bir kadındı. Ama kadındı. Tüm yaÅŸadıkları bu yüzdendi zaten. O nedenle filmde sadece evinin bahçesinde kazı izleyen biri gibi gösterilmesi kanıma dokundu./Archive/2021/3/1/172838201-mary-anning.jpgMary AnningDÄ°NOZORLARI BULAN BÄ°R KADINDIKadınların başına bu hep gelir, malum. Ä°ngiliz fosil araÅŸtırmacısı (eÄŸitimi falan yoktu, çok az okuma yazma bilirdi) Mary Anning de hakkı yenmiÅŸ kadınlardandır. 1799, Lyme Regis doÄŸumludur. Güzel yerdir, fosil cennetidir, gittim buralara ben. Babası marangozdu Mary’nin ama fosil araÅŸtırmaları konusunda kendini yetiÅŸtirmiÅŸti. Bulup satardı, bölgenin özelliÄŸinden ötürü yapılacak baÅŸka iÅŸ yoktu çünkü. O dönem babalarının asla yapmayacağı bir ÅŸeyi yapıp kızı Mary’ye altı yaşından itibaren bir fosilin nasıl bulunacağını, temizleneceÄŸini öğretti. Bu çok az okuma yazma bilen kız çocuÄŸu kendi kendine jeoloji, anatomi öğrendi.Henüz 12 yaşındayken 1811 civarında garip görünümlü fosilleÅŸmiÅŸ bir kafatası buldu. Daha da araÅŸtırınca 1883’de 5.2 metre uzunluÄŸundaki iskeletini de buldu bu kafatasının. Bir canavar keÅŸfetti diye korkanlar da oldu ondan. Bilim adamları bir timsah sandılar buluÅŸu. Sonunda Ichthyosaurus veya 'balık kertenkelesi' olarak adlandırıldı fosil. Oysa ne balıktı ne kertenkele. Mary, 200 milyon yıl önce yaÅŸadığı tahmin edilen büyük bir deniz sürüngeninin fosilini bulmuÅŸtu. Sürüngene yakın' anlamına gelen Plesiosaurus'un tüm iskeletini keÅŸfeden ilk kiÅŸi odu. Bilim dünyasını çalışmalarını tanımadı ama. 1828'de Mary, bu sefer uzun kuyruklu, kanatlı garip bir iskelet buldu. BulduÄŸu ÅŸey ilk Pterozordu daha sonra Pterodactyl adıyla bilinen büyük bir dinozor yani. Mary 1847'de, henüz 47 yaşındayken göğüs kanserinden öldü, mali sıkıntı içinde hem de. Londra'daki DoÄŸa Tarihi Müzesi’nde sergilenen ichthyosaur, plesiosaur, pterosaur adlarını taşıyan dinozorlar onun keÅŸfidir. Ne tarih, ne sinema, ne edebiyat, ne bilim bu muhteÅŸem kadınları anlatmaz. Devam yazıları yazmayı sevmem ama haftaya size muhteÅŸem bir kadının muhteÅŸem öyküsünü yazayım bari.Filme öfkem böyle sakinleÅŸir belki.
Mustafa K. Erdemol
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/668154-yok-sayilan-muhtesem-kadinlar/