Kapı ardında kalan kadın-çocuk-yaşlı…
Covid-19, eve kapanmaya zorlarken, kadın-çocuk-yaşlı güvenliği konusu insanı düşündürüyor. Onlar için ne yapılıyor? Ya, birey olarak bizler? Evlerde neler olup bittiğini görmesek bile haberler, kimi kapının ardının hiç de “tekin olmadığını†ortaya koyuyor…
/Archive/2021/3/2/174657261-1ic.jpgCovid-19, eve kapanmaya zorlarken, kadın-çocuk-yaÅŸlı güvenliÄŸi konusu insanı düşündürüyor. Onlar için ne yapılıyor? Ya, birey olarak bizler? Evlerde neler olup bittiÄŸini görmesek bile haberler, kimi kapının ardının hiç de “tekin olmadığını†ortaya koyuyor…Sürebilirlik açısından gitgide zedelenen dünyada, insan yine de sürdürülebilir bir dünya algısıyla yaÅŸamak, kendisini sürdürülebilir doÄŸa-toplum-insan varlığına eklemlemek istiyor. Ne ki farklı bir dünya anlayışından yanaymış görünse de kapitalizmle kol kola girmiÅŸ her türlü düşünce, inanç ÅŸu bu insanoÄŸlunun sıyrılmayı baÅŸaramadığı genetik kodundan hortlayıveren o hırs, tutku, kıyıcılık vb. batağında yuvalanmış gözü karalığı engelleyemiyor bir türlü.Her dalda her türden etkiye açık sanat yapma eylemi de ortaya çıktığı en eski çaÄŸlardan bu yana, baskılanırken baskılayan iÅŸte bu insan varlığıyla süreçsel iÅŸleyiÅŸ içinde, karmaşık etkiler eÅŸliÄŸinde çeÅŸitli rollere bürünebiliyor. Ama sanatı sanat yapan da “biriciklik†temelinde bu özgünlük deÄŸil mi?Bu çerçevede sanatların selinti anlamında taşıyıp getirdiÄŸi ne denli birikim varsa, savaÅŸların yol açtığı ani kesintiye benzer biçimde üst üste yığılma halinde bizi bir silkelenme olgusuyla yüz yüze getirdiÄŸi enikonu getireceÄŸi belli.Zamanın tarihi “gerçekten†kısalıyor, sonuçta insanlık, önüne ardına bakıp yeni bir kapı bulmak için aranıyor bir biçimde. Sanatta insanın dış gerçeklikle bağını koparan fantastik masallar çağı bitti mi peki, sürdürülebilirlik bir yana atılıp düzayak bir distopya üzerinde mi kayacak artık sanat edimi?YaÅŸanan kırılma, yarılma, kalakalma, ÅŸok vb. etkisiyle sanatta ortaya çıkacak yeni eÄŸilimler, açılımlar, bizi nerelere savuracak nelerle karşılaÅŸacağız, göreceÄŸiz. Ancak artarda gelen savaÅŸ, kıyım, ÅŸiddet, sınıfsal çeliÅŸki, salgın vb. insanlığı kuÅŸatırken, büyük tablodaki ayrıntıları gözden kaçırmamak gerekiyor.YiÄŸit Bener’in Acı Portakal (Can, 2019) romanı kapı ardında yaÅŸananlara bakışıyla dikkat çekici bir farkındalık getiriyor denebilir iÅŸte önümüze.‘ACI PORTAKAL’ YA DA ‘ERÄ°L ERDEM’İN KAPI ARDI SINAVI…YiÄŸit Bener, Acı Portakal’da, “onca farklı ülkeden gelen, farklı yaÅŸlarda, farklı diller konuÅŸan farklı ırklardan, farklı sosyoekonomik köken ve konumları olan kadınlı erkekli otuza yakın†devrimci militanın “üç ay boyunca (…) Amsterdam Marksist AraÅŸtırmalar Enstitüsüâ€nde “[g]erçek hayatları(n)dan kopuk†(42, 16, 14) yaÅŸadıkları eÄŸitim günleriyle buluÅŸturuyor okuru.Anlatıcı, Amsterdam öncesi günlerine deÄŸinir: “Yedi yıl olmuÅŸtu 12 Eylül Darbesi’nden sonra buralara geleli.†“Yedi yıldır Brüksel’de sürgündeydim, ülke gerçeklerinden kopuk, tecrit edilmiÅŸ bir hayat sürüyordum.†“Diplomaya, doktor olmaya bir yılım kalmışken…†(56, 59, 61) YiÄŸit, “otuz küsur yıl†önce “otuzuna merdiven dayamış†anlatıcısıyla “gözüpek ve kendini davaya adamış devrimci militanlar†arasında, Dominik Cumhuriyeti’nden gelen, ondan “sekiz-on yaÅŸ büyük†(20, 35, 41, 24) Sanité’yle yaÅŸadığı aÅŸk odağında, kapı ardındaki erkek ÅŸiddetine yöneliyor.Peki kadına dönük ÅŸiddet, kadın-erkek yoldaÅŸlığına dayalı kol kolalığın egemen olduÄŸu böylesi bir ortamda, üstelik sıkı kadın dayanışmasının sürdüğü enstitüde yaÅŸanabilir mi? YaÅŸanırsa ne olur?Yapıtta geçen adın kaynağı “acı portakal†ne ola? Anlatıcıdan dinleyelim:“Sanité’nin (…) yemekhanede uzattığı portakal dilimini asla kabul edip aÄŸzıma atmamalıydım.†“…Latin Amerika’da bir kadın, kabuÄŸunu tek parça halinde soyduÄŸu portakaldan bir dilimi karşısındaki erkeÄŸe uzatırsa, ondan hoÅŸlandığını ifade etmiÅŸ olurmuÅŸ. EÄŸer erkek o dilimi kabul edip yerse, duygunun karşılıklı olduÄŸu anlamına gelirmiÅŸ.†(66).“Tecavüzün yaÅŸandığı geceye kadar enstitüde her ÅŸey az çok yolundaâ€dır. (71) Anlatıcıyla Sanité arasındaki aÅŸk alabildiÄŸine derinleÅŸirken yaÅŸanan ÅŸiddet, tecavüz, söz konusu aÅŸk kadar komün halinde yaÅŸayan devrimcileri, erkekleri de içine alan sorgulamaya dönüşür tez elden.Anlatıcının, “asla unutamam: O benim acı çikolatalı portakal dilimi yoldaşım.†(154) dediÄŸi aÅŸkı, ülkesinde “kadın hareketinin önde gelen yöneticilerinden†“sosyoloji eÄŸitimli†Sanité, “Haitili sömürge karşıtı bir militanâ€dan almıştır bu “kod adıâ€nı (72, 30).YİĞİT BENER’İN ROMANCILIÄžINDA ‘ACI PORTAKAL’…Öyküleri, romanları da olan yazarın, geçmiÅŸte yaÅŸadıklarından kalkarak anlatıcısı aracılığıyla bunu kaleme getirdiÄŸi yapıtını tartıştığını görürüz kızıyla. Onu, “emekli devrimci babam†(53) diyerek sever kızı elöyküsel anlatımla.Baba-kız arasında, daha çok kadın-erkek temelinde akarken roman, Sanité karakteri çevresindeki bölümler aracılığıyla geliÅŸen yapıtta, enstitü katılımcıları adlarıyla yer alıyor zorunlu olarak. Ama anlatıcı karakter çevresinde baba-kızın gündemini sıkılamak adına anneye hiçbir rol verilmeyiÅŸini olaÄŸan karşılayalım hadi, üniversite son sınıftaki kızın, hiçbir gerekirlik de yokken arkadaÅŸ adlarının tek tek anılması gerekir miydi peki?YiÄŸit Bener, romanlarında soyutlayıp dönüştürerek yaÅŸamöyküsel öğeler kullanmayı seviyor. Bu yapıtında da pek çok iziyle karşılaşıyoruz bunun.“Tecavüz giriÅŸimiâ€nin (88) ardından düşünür anlatıcı: “SarhoÅŸken sizinle flört etmiÅŸ olsa bile, bir kadın size ‘hayır’ dediÄŸinde bunun anlamı dünyanın tüm dillerinde sadece ve sadece ‘hayır’ demektir. Nokta.†Sonrasında yer yer deneme diliyle içlidışlı akış gösteriyor yapıt: “Kadınların her an tehdit altında olmayacakları tek bir güvenli alanı, erkek ÅŸiddeti vebasının bulaÅŸmadığı ufacık bir karantinayı (…) bile yaratmayı beceremediÄŸimiz sürece†“[H]epimiz o cani ‘y’ kromozomunu taşıyoruz.†(115, 110)“Hayır†sözcüğü, karantina nedeniyle evlerine kapanmış kadınlar için de geçerli. Bu bir yana, kapılar ardında örtük kalan kadın, çocuk, yaÅŸlı tümünü ÅŸefkatle baÄŸra basmak gerekiyor üstelik. YiÄŸit Bener, Acı Portakal’da bu gerçeÄŸi haykırıyor iÅŸte yüzümüze./Archive/2021/3/2/174754385-2ic.jpgÖYKÃœDENLÄ°K…MELÄ°HA YILDIRIM: ‘ZAMAN O ZAMAN DEĞİL’…Meliha Yıldırım’ı, Zaman O Zaman DeÄŸil (h2O, 2019) adlı ilk öykü kitabıyla tanıdım diyebilirim. Meliha da YiÄŸit gibi kapı ardında kalanlara bakıyor. Bu anlamda olgunlar başı çekse de çocuk, ergen, yaÅŸlı tüm kadın varlık rol alıyor ev içlerinde, hatta kimi de iÅŸyerlerinde.Öykülerinde bir yandan sözdizimlerini baÄŸlaçsız, ulamasız bir yazınsal düzlem üzerinde kaydırmasıyla dikkati çekiyor yazar, öte yandan gerçekliÄŸi bir düş harmanı içinde sarıp sarmalamasıyla. Bunu, kiÅŸilerin iç konuÅŸmalarıyla saÄŸlıyor. KonuÅŸma aracılığıyla çoksesli akış sergileyebiliyor. Çünkü kiÅŸiler kendileriyle konuÅŸmak yerine, dıştan bakarak, hatta yabancılamış halde yaklaşım sergiliyor bu örneklerde.Kasisli dolantılar eÅŸliÄŸinde kullanılan psikolojik oluntularsa kaymalarla yansıtılıyor hep. Bireyin içsel kuÅŸkularına, korkularıyla kırılganlıklarına, tedirginleriyle ürpermelerine geniÅŸ yer açarken yazar, geçmiÅŸi bugüne taşıyor, bugünü kesintilerle bölüp zaman, uzam kaydırmaları yapıyor, ardı sıra bunları geçiÅŸlerle birbirine baÄŸlıyor.Ankara’nın ev içlerinden, yaÅŸama kültüründen izler taşıyan kadınlar, gözleri, yürekleriyle içli duyarlıklar halinde belleÄŸimize dolarken kapılar ardında yaÅŸanan hüzünlü gerçeklikle bizi buluÅŸmaya çağırıyor bugünlerde.www.sadikaslankara.com, her perÅŸembe öykü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor.
M. Sadık Aslankara / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/668423-kapi-ardinda-kalan-kadin-cocuk-yasli%E2%80%A6/