Necati Cumalı... ‘Yaşlanmaz şair çocuk’ 100 yaşında! Mustafa Balbay'ın yazısı...
“13 Ocak 1921’de, bugün Yunanistan, Batı Makedonya sınırları içinde kalan Florina ÅŸehrinde doÄŸan Necati Cumalı, KurtuluÅŸ Savaşı sonrasındaki ‘mübadele’de ailesiyle birlikte Ä°zmir’in Urla ilçesine yerleÅŸti. Aile büyüklerinin Makedonya’sını hiç unutmadı, onlarla büyüdü. Urla’yı çok sevdi, dünyanın neresine giderse gitsin hiç kopmadı. Büyük ÅŸair, öykücü, romancı, oyun yazarı, denemeci Necati Cumalı’nın; köklerine, yaÅŸadığı topraklara, ülkesinin insanlarına, “vatanım†dediÄŸi Türkçeye olan baÄŸlılığı, sevgisi onu edebiyatın neredeyse her alanında eser veren bereketli bir yazara dönüştürdü. ‘YaÅŸar Kemal’in “yaÅŸlanmaz ÅŸair çocuk’ diye tanımladığı Cumalı’nın 100. yaşı yıl boyunca çeÅŸitli etkinliklerle kutlanacak.â€
/Archive/2021/3/4/194326143-ic1.jpgVATANI TÃœRKÇEYDÄ°!1900’lü yılların başı… Bir akarsuyun daÄŸlardan, vadilerden getirdiÄŸi binbir çeÅŸit toprağı denize dökülmeden önce deltalaÅŸarak yayması gibi milyonlarca insan aktı Balkanlar’dan Anadolu’ya. Bu acılı göçler Sabahattin Ali’den Nâzım Hikmet’e, Yahya Kemal Beyatlı’dan Enver Ziya Karal’a kadar onlarca yazarı, ÅŸairi, aydını Türkiye’nin birikimine kattı.13 Ocak 1921’de, bugün Yunanistan, Batı Makedonya sınırları içinde kalan Florina ÅŸehrinde doÄŸan ve KurtuluÅŸ Savaşı sonrasındaki ‘mübadele’de ailesiyle birlikte Ä°zmir’in Urla ilçesine yerleÅŸen usta yazar Necati Cumalı da onlardan biriydi.Köklerine, yaÅŸadığı topraklara, ülkesinin insanlarına, “vatanım†dediÄŸi Türkçeye baÄŸlılığı, sevgisi onu edebiyatın neredeyse her alanında eser veren bereketli bir yazara dönüştürdü.Cumalı’nın eÄŸitiminde Ä°zmir Atatürk Lisesi temel basamak, Ankara Hukuk Fakültesi ikinci basamak oldu. Kendi anlatımıyla Ä°kinci Dünya Savaşı yıllarına denk gelen üç yıllık askerliÄŸi de üçüncü eÄŸitim basamağı oldu. Burada tanıdığı Anadolu insanları sonraki yıllarda eserlerinin çürümez tohumlarını oluÅŸturdu.Çalışma yaÅŸamı, içindeki yazma tutkusunu besleyecek bir ortamda baÅŸladı. Ankara’da Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nde yayınlar bölümünde çalışırken ev arkadaşı Cahit Sıtkı Tarancı’ydı.O yılların Ankara’sında Nurullah Ataç, Pertev Naili Boratav, Sabahattin EyüboÄŸlu, Adnan Saygun, Ahmet Hamdi Tanpınar dostları arasındaydı.Güzel Sanatlar Genel Müdürü Vedat Fıratlı 1950’de Ä°zmir’e tayin olunca o da görevinden ayrıldı, Ä°zmir’e geldi.1950-57 yılları arasında Ä°zmir’deki avukatlığı sadece insanları deÄŸil, olayları, devlet-yurttaÅŸ iliÅŸkilerini, kadın-erkek arasındaki görünen, görünmeyen uçurumları da tanımasını saÄŸladı.PARÄ°S’TE Ä°KÄ° YIL1957’de bir daha dönmemek üzere avukatlığı bıraktı. Paris’e gitti. Gezip görmek istedi. Ãœzerinde bir ay yaÅŸayabileceÄŸi kadar para vardı. Paris bu, hemen de terk edilmez ki! Türkiye BüyükelçiliÄŸi’nin Basın AtaÅŸeliÄŸinde geçici bir iÅŸ buldu.Ä°ki yıllık Paris deneyimi ona çok ÅŸey kazandırdığı gibi bir de ortaokul yıllarından beri hayranı olduÄŸu Nâzım Hikmet’le de tanıştırdı. Ä°stanbul’dan tanıdığı Hıfzı Topuz, Paris’teki Türklerle buluÅŸmasının merkez üssüydü.1959’da Ä°stanbul’a döndüğünde Ä°stanbul Radyosunda tiyatro bölümünde iÅŸe baÅŸlaması yaÅŸamının dönüm noktası oldu. Burada tanıştığı Berin Hanım’la evlendi. Bu kez onun mesleÄŸinin izinde 4 yıl Tel Aviv ve Paris’te yaÅŸadı. Bu süreç de onun gelecekte yazacaklarına maya oldu.1964’ten itibaren tamamen yazarlığı yöneldi. Bu öyle bir yöneliÅŸti ki, yedi veren gül gibi. 10 Ocak 2001’de son nefesini verene dek, Türkçeden, yazından hiç kopmadı.Her alanda eser vermesinin nedenini 15 Aralık 1974’te Kemal Özer’le sohbetinde şöyle açıklıyordu:“Kendimi tekrarlamaktan kurtulmanın yolunu edebiyatın her türünde eser vermekte buluyorum.â€ÅžAÄ°R NECATÄ° CUMALIYaÅŸamı boyunca birinci kimliÄŸi hep ÅŸairlik oldu. Ä°lk ÅŸiiri ortaokul yıllarında Urla Halkevi Dergisi Ocak’ta çıktı. Daha sonra Varlık ve Ãœlkü dergilerinin aranan genç ÅŸairi oldu. Ä°lk ÅŸiir kitabı Kızılçullu Yolu’nu Harbe Gidenin Åžarkıları, Mayıs Ayı Notları, YaÄŸmurla Deniz, BaÅŸaklar Gebe izledi.Bu yolun devamı 1968 Türk Dil Kurumu (TDK) Ödülü oldu. Türk Dili Dergisi’nin Åžubat 1981 sayısında “Niçin ÅŸiir†sorusuna verdiÄŸi yanıt şöyleydi:“Yenilmemek için. YaÅŸamımda mutlulukların yanı sıra, düş kırıklıklarım, acılarım ve kırgınlıklarım oldu. Åžiir, mutluluklarıma her kez yeniden yaÅŸayabileceÄŸim bir süreklilik kazandırdı. Acılarıma, düş kırıklıklarıma karşı zırh oldu…â€Ã–yküde, romanda yaÅŸamın bütün renklerini dile getirirken ruhunu hep ÅŸiirle tazeledi. YaÅŸamının merkezinde hep insan oldu. Ama doÄŸanın bir parçası olarak insan…Necati Cumalı’nın Abanoz sokağındaki yaÅŸamdan bir kadını anlatan “Emine†adlı ÅŸiiri Sezen Aksu’nun bestesiyle müziÄŸe dönüştü./Archive/2021/3/4/194349111-ic2.jpgÖYKÃœCÃœ NECATÄ° CUMALIYaÅŸamdan damıttıklarını ÅŸiire yoÄŸururken öykünün payını da unutmadı. ÖnceliÄŸi hep kadınlara verdi. Anadolu’nun dirençli, acılara ÅŸerbetli, her ÅŸeye karşın yaÅŸama tutunmayı bırakmayan kadınlarına.Ä°lk öyküsü 1945’te Ulus gazetesinde yayımlandı. Gazete sevdi bu genç yazarı. Sürekli öykü göndermesini istedi. Türkiye koÅŸullarında bir yazar için güzel fırsat. Sıklıkla göndermeye baÅŸladı yazdıklarını. Hemen tümü yayınlandı.Günlük bir gazeteye yetiÅŸtirme heyecanıyla yazılan bu öykülerinden 1955’te ilk kitap doÄŸdu; Yalnız Kadın. Ulus’ta yayımlanan tüm öykülerini koymadı kitaba. Hemen yankı buldu eseri. Ertesi yıl ikinci öykü kitabı yayımlandı; DeÄŸiÅŸik Gözle.Åžiirlerinin ödülsel karşılığını TDK’dan alan Cumalı, öykülerinin ödülünü de Sait Faik’ten aldı. Sait Faik Ödülü bir çarpan etkisi yarattı; sinema Necati Cumalı’yı keÅŸfetti.ESERLERÄ° SÄ°NEMAYA EN ÇOK UYARLANAN YAZAR“Eserleri en çok sinemaya uyarlanan yazar†unvanına giden yolculuk 1952’de BoÅŸ BeÅŸik ile baÅŸladı. 1959’da Tütün Zamanı ve 1963’te Susuz Yaz ile devam etti. Metin Erksan’ın sinemaya taşıdığı Susuz Yaz 1964’te Berlin Film Festivali’nden Altın Ayı Ödülü ile döndü. Bu, Türk sinemasının ilk uluslararası baÅŸarısıydı. Fevzi Tuna da 1984’te aynı kitaptaki “Öç†adlı öyküyü “Tutkuâ€yla sinemaya taşıdı.Sinemaya kaynaklık eden bir baÅŸka öykü kitabı Ay Büyürken Uyuyamam 1969’da yayımlandı. Bu kitaptaki öyküler sinemada üç filmle yankı buldu: Süreyya Duru, 1986’da Uzun Bir Gece; Atıf Yılmaz, 1988’de Adı Vasfiye; Åžerif Gören, 2011’de Ay Büyürken Uyuyamam filmlerini çekti.Necati Cumalı biriktirdiÄŸi insan ve olay kaynaklarıyla üretmeye devam ederken köklerinden de sürgün verdi. Makedonya 1900, Balkanlar’ın kültürünü, yaÅŸadığı acıları, sevinçleri ölümsüzleÅŸtiriyordu. Cumalı’dan esinlenen sinema yönetmenlerine Mesut Uçakan da katıldı. Uçakan, Arif Kaptan ve OÄŸlu’nu “İzzet Kaptan ve OÄŸlu†adıyla beyaz perdeyle buluÅŸturdu.TÄ°YATRODA NECATÄ° CUMALIÄ°nsanları ve olayları böylesine söze taşıyabilen Necati Cumalı tiyatrodan uzak kalabilir miydi? Elbette hayır… Kendisi kimliÄŸini ÅŸiirde bulduÄŸunu söylese de Türk Tiyatrosu ona şöyle seslenecekti: En üretken yazarımız...Nasıl öyküleri defalarca sinemaya taşındıysa yazdığı oyunlar da sadece Türkiye’de deÄŸil, yurt dışında da sahne aldı. Londra, New York, Washington, Berlin, Tel Aviv bu ÅŸehirlerden bazıları…İlk oyunu BoÅŸ BeÅŸik, bir halk türküsünden esinlenerek yazılmıştı. Oyun, sahne tozu yutarken beyaz perde çağırıyordu. Fatma Girik’in baÅŸrolünü oynadığı BoÅŸ BeÅŸik, Türk sinemasının belleklerden silinmeyen filmleri arasındaki yerini koruyor.Ä°kinci oyunu Mine de yaÅŸanmış bir olaydan esinlenerek kaleme alındı. Sahne ile beyaz perde burada da beraberdi. Bu kez baÅŸrol Türkan Åžoray’ındı.Üçüncü oyunu Nalınlar, Yıldız Kenter’le birlikte dünya turu yaptı. Urla’da geçen bir aÅŸk hikayesi dünyayı dolaşırken Türkiye’de de sahneden inmeyen eserler arasında yer aldı. Onu izleyen Derya Gülü’nde de bir kadın acısı vardı. Kendisinden yaşça çok büyük biriyle rızasız evlendirilen gencecik kadın…/Archive/2021/3/4/194420252-kapakic3.jpgROMANDA NECATÄ° CUMALIBazen romanın adı, yazarının da önüne geçebilir. Viran DaÄŸlar, Tütün Zamanı, YaÄŸmurlar ve Topraklar, Acı Tütün demek elbette Necati Cumalı demektir.Viran DaÄŸlar, Cumalı’nın Balkanlar’daki kökenlerinin romanıdır. Ä°kinci MeÅŸrutiyet’in, Balkan Savaşı’nın, devamında Birinci Dünya Savaşı’nın bu coÄŸrafyaya yansıması ve Osmanlı’nın çöküşü Zülfikar Bey’in çevresinde geçen olaylarla anlatılır.1994’te yayımlanan roman Yunus Nadi, Orhan Kemal ve Ömer Asım Aksoy Ödülleri’ne deÄŸer bulundu. Fransız televizyonu ARTE dizi film olarak çekti.Tütün Zamanı, 1959’da yayımlandı. Aynı yıl Orhan Arıburnu’nun yönetmenliÄŸinde sinemaya uyarlandı. Zeliş’le Cemal’in aÅŸkını Yılmaz Güney ve Cavidan Dora oynadı. Kitap sonraki baskılarında ZeliÅŸ adını aldı.YaÄŸmurlar ve Topraklar, Tütün Zamanı’nın devamıydı. Acı Tütün ise üçlemenin sonuydu.Uç Minik Serçem, Necati Cumalı’nın belki de en çok kendisi olduÄŸu çocuk romanıdır. Kahramanımız Sonçiçek’in tertemiz yüreÄŸi, doÄŸa tutkusu, hayvan sevgisi okuyanı da bu konularda eÄŸitir.Romancılığı için şöyle diyordu Necati Cumalı:“Beni yazarlığa iten yaÅŸadığım olayların baskısı ve söylenmemiÅŸliÄŸidir. Tütün Zamanı üçlüsünde, yani ilk üç romanımda bir çeÅŸit borç ödedim. Babam beni ve kardeÅŸlerimi küçük toprak sahibi bir tütün ekicisi olarak yetiÅŸtirdi. Zeliş’te ekicilerin özel yaÅŸamlarını, güç yaÅŸam koÅŸullarını, YaÄŸmurlar ve Topraklar’da kaynağı tütün olan bir kasabanın toplumsal yapısını ve doÄŸa iliÅŸkilerini, Acı Tütün’de ise emeÄŸin deÄŸerlendirmede karşılaÅŸtığı güçlükleri ve sömürülüşünü yansıtmaya çalıştım…â€DENEME… GEZİ… ANILAR…Necati Cumalı, yazarlar için söylenen ÅŸu tekerlemenin tarifidir: Yazar, yaÅŸamak için mi yazar, yazmak için mi yaÅŸar? Necati Cumalı, hepsi birdendi. Eserlerinin kendi içinde çoÄŸalması, öykülerinin, oyunlarının sinemaya uyarlanması bundandı. Eserlerindeki kahramanları onun gerçek kahramanlarıydı. Onlarla bir ömür sürmüş de yazmıştı.Böylesine yazma eyleminin içinde olması onu deneme, gezi, anı gibi dallarda da yazmaya yöneltti. Tel Aviv’de bulunduÄŸu dönemdeki gözlemelerini, Ä°srail, Filistin anılarını öykü tadında yazdı. Yakub’un Koyunları adıyla yayımladı.Anadolu’ya, 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında büyük göçlerle Balkanlar’dan ve Kafkaslardan gelenler bir yandan terk ettikleri toprakları unutamamışlar bir yandan da Türkiye’nin onları baÄŸrına basışını unutamamışlardır.Her iki duyguyu da yaÅŸayan Necati Cumalı, Ulus Olmak baÅŸlığıyla yayımladığı denemelerinde Atatürk’ün bütün yaptıklarının temelinde bu iki kelimenin olduÄŸunu vurgular: Ulus olmak…Niçin AÅŸk, Necati Cumalı’nın ÅŸiirin ve edebiyatın sorunlarına iliÅŸkin deneme yazılarının buluÅŸtuÄŸu kitaptır.Senin İçin Ey Demokrasi yazarın ülke sorunlarına bakışının açık yüreklilikle anlatımıdır. YeÅŸil Bir At Sırtında yaÅŸamından kesitlerdir. Anılarının “düz ÅŸiirâ€le anlatımıdır.KADINLAR… KADINLAR…Necati Cumalı için yapılabilecek tanımlardan biri de ÅŸudur: Kadınları en iyi anlatan yazar.20. yüzyılın daha ilk yarısı dolmadan vermeye baÅŸladığı eserlerinin çoÄŸunda kadın teması vardır. Kadınları sadece aÅŸkla deÄŸil, onların yaÅŸadığı akla gelebilecek bütün acılarla ve mutluluklarla anlatır.Kadınları olumsuzlayan törelere, geleneklere karşı çıkar. AdaletsizliÄŸe isyan eder. Onun ÅŸiirlerinde, öykülerinde karşı tarlanın oÄŸluna aşık olan kızdan genelevde direnen kadına kadar yaÅŸamın bütün yelpazesi vardır./Archive/2021/3/4/194440626-ic4.jpg100. YAÅž KUTLAMALARIAsıl adı Ahmet Necati Acar olan Necati Cumalı’nın 100. yaşı için ilk kutlama Mardin Artuklu Ãœniversitesi’nin ev sahipliÄŸi ve koordinatörlüğünde 15 üniversitenin, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nün, Türk Dil Kurumu’nun, Urla Kaymakamlığı’nın, Urla Belediyesi’nin katılımı ve katkılarıyla düzenlendi.Necati Cumalı’yla 7 yaşında Urla’da tütün tarlaları arasında tanışan, bugün Artuklu Ãœniversitesi’nde öğretin üyesi olarak görev yapan Doç. Dr. Mehmet Işık’ın düzenleme kurulu baÅŸkanlığını üstlendiÄŸi sempozyum Cumalı’nın 100 yaşına bastığı 13 Ocak 2021’de gerçekleÅŸtirildi.Açılış konuÅŸmasını yapan TDK Bilim Kurulu Ãœyesi Prof. Ä°smet Emre’nin ÅŸu cümlesi her ÅŸeyin özetiydi: “Necati Cumalı, ‘benim vatanım Türkçe’ derdi…â€YaÅŸar Kemal’in “yaÅŸlanmaz ÅŸair çocuk†diye tanımladığı Cumalı’nın 100. yaşı yıl boyunca çeÅŸitli etkinliklerle kutlanacak.Son sözü Servet Tanilli’ye verelim: “Şair, öykücü, romancı, oyun yazarı, denemeci. Ciddi hangi ansiklopediyi açsanız Necati Cumalı’ya ait sütunun ilk satırında bu nitelemeleri göreceksiniz; ve sütun altında da, uzun bir eser listesi. Edebi serüvenine ÅŸiirle baÅŸlayan sanatçımız, edebiyatın hemen her türünde kalem oynatmakla kalmamış, hepsinde de ayrı baÅŸarı düzeyini tutturmuÅŸtur. Bir özelliÄŸi de verimliliÄŸi: 20. yüzyılın ikinci yarısında en bereketli birkaç yazarımızdan biri oldu Necati Cumalı…â€100. yaşınız kutlu olsun Necati Cumalı…Su gitmeyen tarlalarda…EmeÄŸi sömürülen köylülerin alın terinde…Balkanlardan yurdumuza gelen yaÄŸmur yüklü bulutlarda…Zorla evlendirilen körpecik gelinlerin yüreÄŸinde…Büyük umutlarla aÅŸka koÅŸan genç kalplerde…Minik serçelerin kıpırdattığı ince dallarda…Türkçenin bütün sözcüklerinde…Hep siz varsınız…
Mustafa Balbay
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/668894-necati-cumali-yaslanmaz-sair-cocuk-100-yasinda-mustafa-balbayin-yazisi/