Türkçe Haberler En Son Başlıklar
Af Yasası’nda çatlak
Bir grup MSP’li, Meclis’te muhalefetle birlikte hareket edince 141’inci ve 142’nci maddeler af kapsamı dışında kaldı.
Yazı dizinin ikinci sayısına buradan ulaÅŸabilirsiniz.12 MART’IN RÖVANÅžIAskerler, eski Genelkurmay BaÅŸkanı Faruk Gürler’in cumhurbaÅŸkanı olmasını istiyorlardı. Ancak AP ve CHP, bu giriÅŸimi engelledi. Ekim 1973 seçimleriyle demokratik sürece geçildi. 12 Mart, sol kesime ilk darbeyi vurdu fakat tümüyle tasfiye edemedi. Bu keskin darbe, 12 Eylül’e nasip olacaktı... 12 Mart reijmi, Nihat Erim hükümetlerinden sonra Ferit Melen hükümetleriyle devam etti. Bu arada CumhurbaÅŸkanlığı seçimleri yaklaşıyordu. Askerler, yani 12 Mart cuntası, Genelkurmay BaÅŸkanı Orgeneral Faruk Gürler’in cumhurbaÅŸkanı olmasını istiyordu.Faruk Gürler, 5 Mart 1973’te cumhurbaÅŸkanı adayı olmak üzere görevinden ayrıldı, mevcut CumhurbaÅŸkanı Cevdet Sunay tarafından kontenjan senatörlüğüne atandı. Bu arada ordu, bir sıkıyönetim bildirisiyle 13 Mart 1973’te yapılacak CumhurbaÅŸkanlığı seçimini etkileyecek her türlü yayını yasakladı.AP ve CHP ise Gürler’in CumhurbaÅŸkanlığı adaylığına karşı çıkıyordu. Faruk Gürler, parlamentodaki oylamalarda gereken oyu alamayınca adaylıktan çekildi. 6 Nisan 1973’te AP ve CHP’nin ortak adayı olan Kontenjan Senatörü Fahri Korutürk, yeni cumhurbaÅŸkanı seçildi. Emekli Oramiral Fahri Korutürk, eski bir askerdi ancak parlamentonun kendi iradesiyle seçilmiÅŸti. Bu seçim, bir ÅŸekilde 12 Mart rejiminden rövanÅŸ anlamı taşıyordu. 26 Eylül 1973’te ülkedeki sıkıyönetim kaldırıldı. AÄŸustos ayında Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur’un da emekliye ayrılmasıyla 12 Mart muhtırasını imzalayan komutanların sonuncusu da ordudan ayrılmış oluyordu. Türkiye, 14 Ekim 1973 genel seçimleriyle de demokratik sürece geçiyordu.  /Archive/2021/3/14/040536103-549543536.jpegAF YASASI’NDA ÇATLAKEkim 1973 seçimleri sonucunda CHP birinci parti oldu. Ecevit’in BaÅŸbakanlığı’nda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milli Selamet Partisi (MSP) koalisyonu kuruldu. MSP lideri Necmettin Erbakan’ın “Milli Görüşü†savunan Ä°slamcı bir kimliÄŸi vardı.Hükümet programında düşünce suçları için bir af öngörülüyordu. Ä°ster siyasi ister adli suçlar için olsun, af her zaman mahkûmlar açısından ciddiye alınan bir kavram, bir umuttu. TCK’nin komünizm propagandası ve örgütlenmesiyle ilgili 141’inci ve 142’nci maddeleri için 12 yıllık bir af düşünülüyordu. Ä°slamcı, ÅŸeriatçı bir düzen kurmak isteyenlerle ilgili 163’üncü madde de MSP’nin talebi ile af kapsamına alınıyordu.1974 baharında Meclis’te af görüşmeleri baÅŸlamıştı. Cezaevinde afla ilgili haberler, gazetelerde çok dikkatli okunuyor, radyodan çok dikkatli bir biçimde dinleniyordu. Zaman zaman MSP kanadından af konusunda bazı “çatlak†sesler çıksa da hükümet programı esastı.Artık Meclis’te genel görüşmeler bitmiÅŸ, maddelere geçilmiÅŸti. O akÅŸam saat 21.00’de haberleri hep birlikte dinledik. “Anayasanın tedbir ve taÄŸyirine†diye baÅŸlayan TCK’nin ünlü 146. maddesinin 3. fıkrası için öngörülen 12 yıllık af maddesi CHP ve MSP oylarıyla geçmiÅŸti.Artık rahat rahat uyuyabilirdik. Siyasi amaçla adam kaçırma, banka soygunu gibi suçlara yönelik 146. madde Meclis’ten geçtiÄŸine göre düşünce suçlarını içeren 141 ve 142 ile ilgili af maddesi hayli hayli geçerdi. KoÄŸuÅŸlara girdik ve özgürlük hayalleriyle uyumaya baÅŸladık.SESSÄ°ZLÄ°K...Ertesi sabah erkenden kalktık. 07.30 haberleri için radyo hoparlörlerinin yanına koÅŸtuk. Evet, yanlış duymamıştık, bir grup MSP’li Demirel’in AP’si ve diÄŸer muhafazakâr milletvekilleriyle birlikte hareket edip 141 ve 142’ye iliÅŸkin af maddelerini reddetmiÅŸlerdi. Herkeste büyük bir “şokâ€. Cezaevi bir anda sessizliÄŸe büründü.O gün ailelerimizin, yakınlarımızın ziyaret günüydü. Annem Münevver Ertin, daha cezaevinin kapısından içeriye girmeden gür sesiyle penceredeki parmaklıklardan bakan bizlere, “Merak etmeyin aslanlarım, ben sizi ölünceye kadar beklerim†diye moral vermeye çalışıyordu. Ä°ki oÄŸlu hapiste olan annem, o günlerde büyük bir direnç göstermiÅŸti.ÖZGÃœRLÜĞE KOÅžTUKBizler de daha sonra moralman toparlanmaya baÅŸladık. Anayasa Mahkemesi vardı, CHP, anayasadaki eÅŸitlik maddesine aykırılık açısından ilgili maddeler için iptal davası açabilirdi. Dahası bizler siyasi tutukluyduk, 12 yıllık cezayı göze almıştık, doÄŸrusu af da onurumuza dokunuyordu. Bu gibi düşüncelerle kendimizi teselli etmeye çalışıyorduk.CHP, Af Yasası’nın 141’inci ve 142’nci maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Kısa bir süre sonra Anayasa Mahkemesi, olumlu bir karar verdi. TCK’nin 141’inci ve 142’nci maddelerinden yargılananlar da af kapsamına alındı.Takvimler 12 Temmuz 1974’ü gösteriyordu. Artık özgürlüğe kavuÅŸmamıza saatler vardı. Tahliye iÅŸlemleri yapıldı. O gece saat 24.00’te hapishanenin kapıları açıldı. Arkadaşım Yücel Top’la birlikte 2.5 yıllık bir hapis hayatından sonra cezaevinden çıkar çıkmaz sokaklarda koÅŸmaya baÅŸladık. Bu özgürlüğe doÄŸru bir koÅŸuydu...DARBELERÄ°N KISA ANALÄ°ZÄ°Türkiye’deki askeri darbelerin kökenine baktığımızda; yeni bir “sermaye birikim modeliâ€ni yaratma amacı görülür. 27 Mayıs 1960 dahil, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinde böyle bir birikim modeli için harekete geçilmiÅŸtir.27 Mayıs’ta “ithal ikameci†bir sermaye birikim modelinin oluÅŸturulması için işçi sınıfına sendikal haklar tanınmış, çalışanların satın alma gücü artırılarak dünyanın o günkü koÅŸullarına uygun yeni bir sermaye birikim süreci baÅŸlatılmıştır. Ä°thal ikameci denilen modelle yerli sanayi sermayesine montaj olanağı saÄŸlanmıştır.12 Mart’ta ise mevcut ekonomik model tıkanmaya baÅŸlamış, 1970’te yüksek bir devalüasyon yapılmış, egemen sınıflar arasında “çatlak†oluÅŸmuÅŸ, zamanın Genel Kurmay BaÅŸkanı Orgeneral TaÄŸmaç’ın deyiÅŸiyle “sosyal geliÅŸme, ekonomik geliÅŸmeyi aÅŸmışâ€, çalışanların hakları sınırlandırarak “muhtıra†denilen “yarım bir darbe†yapılmıştır.12 Mart müdahalesinde ayni “ithal ikameci†model içinde kalınmakla birlikte tekelci sanayi burjuvazisi lehine birtakım önemli düzenlemeler gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir.12 Eylül’de ise 12 Mart’taki “yarım darbe†tamamlanmış, “ihracata dönük sanayileÅŸme†adı altında ücretlerin baskılanıp ülke kaynaklarının dışa açıldığı yeni bir sermaye birikim modeli yaratılmaya çalışılmıştır. Böyle bir modelin oluÅŸması için de sosyal ve sendikal haklar tamamen kısıtlanmıştır. Sol kesim de büyük bir darbe yemiÅŸtir.Özellikle 12 Mart ve 12 Eylül askeri müdahalelerinde emperyalist güçlerin etkisi dikkat çekicidir. 12 Eylül askeri darbesinde ABD’nin büyük bir rolü olmuÅŸtur. Darbenin hemen ardından CIA’nın Türkiye istasyon ÅŸefinin ABD BaÅŸkanı Carter’ı bilgilendirirken “bizim çocuklar baÅŸardı†sözleri bu durumun önemli bir kanıtı olarak deÄŸerlendirilebilir.12 Mart döneminin AP’li DışiÅŸleri Bakanı Ä°hsan Sabri ÇaÄŸlayangil’in “CIA, altımızı oydu†şeklindeki sözleri de baÅŸka bir kanıttır.12 Mart müdahalesinin diÄŸer önemli bir amacı da ülkede TÄ°P’le birlikte sol, sosyalist, devrimci akımların toplumsal bir etkinlik kazanmasını ve bu çerçevede orduda da yaygınlaÅŸmasını önlemektir.12 Mart sürecinde devrimci hareketin önde gelen kadroları ezilmeye çalışılmışsa da solun tümüyle tasfiyesinden söz edilemez. Bu süreçte en kalıcı olan durum, silahlı kuvvetler içerisindeki sol, sosyalist unsurların temizlenmesi olmuÅŸtur. SÄ°YASAL Ä°SLAMIN ETKÄ°NLİĞİ1971 ve 1980 darbelerinde ordu içindeki solcu, sosyalist, sol Kemalist kadrolar tasfiye edilirken askeri bürokrasideki saÄŸ Kemalist kesime dokunulmamış, bu kesimin de bu tür tasfiyelere pek itirazı olmamıştır.Ancak AKP döneminde Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ağırlıklı olarak ordudaki liberal, saÄŸ Kemalist kesim de tasfiyeye uÄŸramıştır. Fethullahçı ve siyasal Ä°slamcı kadrolar, ordu içinde etkinlik kazanmaya baÅŸlamıştır. Bu dönemde sivil bürokrasi de büyük ölçüde gericileÅŸmiÅŸtir.15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe giriÅŸimi de 10-11 yıl birlikte hareket eden iki Ä°slamcı fraksiyonun, yani AKP ile FETÖ’nün daha sonra devlete egemen olma ve çıkar kavgasına giriÅŸmesiyle vuku bulmuÅŸtur.   15 Temmuz darbe giriÅŸimi, Türkiye’deki geçmiÅŸ darbelerin oluÅŸum süreci dikkate alındığında mevcut sermaye birikim modelinin tıkanması, emperyalist güçlerin etkisi, emek mücadelesinin güçlenmesi ve parlamenter sistemin çözümsüzlüğü gibi faktörleri içermediÄŸi için FETÖ’nün devleti ele geçirmek amacıyla baÅŸvurduÄŸu bir askeri kalkışma olarak deÄŸerlendirilebilir.Siyasal Ä°slamcı hareketin 12 Eylül 1980 darbesiyle herhangi bir sorunu olmamıştır. Hatta askeri cuntanın hazırladığı 1982 Anayasası’yla zorunlu din eÄŸitiminin kabul edilmesi, bu kesimin önünü açmıştır. AKP de 28 Åžubat (1997) olayını gayet iyi kullanıp siyasal Ä°slamcı hareketin toplumda önemli bir etkinlik kazanmasını saÄŸlamıştır.SOLA DÜŞEN GÖREVSol kesime gelince; 12 Mart sürecine 1973 seçimleriyle bir cevap verilmiÅŸse de dağınık ve parçalı konumu nedeniyle etkin bir tavır gösterilememiÅŸtir. 12 Eylül sürecine de işçilerin 1989 bahar eylemleri ve ardından gelen seçimlerle bir yanıt verilmeye çalışılsa da iktidar ortağı olan sosyal demokratların sermaye programını uygulaması nedeniyle gereken etkinlik saÄŸlanamamıştır.Günümüzdeki “tek adam yönetimineâ€, AKP ve MHP “koalisyonuna†karşı toplumda güçlü bir direnç olmasına raÄŸmen CHP’nin kendi sağına dönük manevraları, halkı ikna edecek bir alternatifin ortaya konmaması, sol kesimde önemli bir sorun olarak durmaktadır.Sosyalist kesimin 2010 referandumunda olduÄŸu gibi (ÖDP, TKP, EMEP ve Halk Evleri’nin birlikteliÄŸi) güçlü bir odak oluÅŸturması, kamucu, halkçı, emeÄŸe dönük bir program ortaya koyması, aydınlanmayı ve laikliÄŸi tavizsiz bir ÅŸekilde savunması gerekli gözükmektedir. Böyle bir tavır, CHP ve diÄŸer muhalif kesimleri de etkileyerek demokratik bir cephenin oluÅŸumuna katkı saÄŸlayabilir...  "MESELE TESLÄ°M OLMAMAKTA"Atilla Özsever’in 12 Mart anılarını da içeren “Mesele Teslim Olmamakta†isimli kitabı Ayrıntı yayınlarından çıktı. Kitapta, gazetemiz yazarı Dr. Erdal Atabek’in de bir önsüzü bulunuyor: Asker kökenli bir 68’li olan Atilla Özsever, bu kitabında ordu içindeki devrimci örgütlenmelerden, 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi DireniÅŸi’ndeki rolünden, Mahir Çayanlar’ın cezaevinden kaçışına yardımcı oluÅŸundan söz ediyor. Yılmaz Güney’le hapishane arkadaÅŸlığı da bu çerçevede anlatılıyor. Kitapta, Özsever’in daha sonraki gazetecilik ve akademisyenlik dönemine iliÅŸkin anıları da yer alıyor.Â
Atilla Özsever
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/670855-af-yasasinda-catlak/