Yazarın cehennemi...
Yeryüzü yargıçlarla dolu. Hatta ecel celâlileriyle, zebanilerle. Ä°ÅŸte böyle bir dünyada nerede yaÅŸarsınız? Gabriel Garica Marquez; şöyle diyor: “Bana öyle geliyor ki, bir yazarı cennet ya da cehennemde yaÅŸama ikilemiyle yüz yüze getirirseniz, cehennemi seçer... Orada daha çok edebî malzeme bulur.â€
/Archive/2021/3/21/200955545-ic1.jpgYazarın cenneti kalemiyle baÅŸ baÅŸa kaldığı anıdır. Bence asıl cehennem dışarıdadır. Rimbaud demiÅŸti sanırım; “Cehennem baÅŸkalarıdır!†Onun yazıdaki seçimi yaÅŸamdaki seçimidir. Ne anlamlar yüklerseniz yükleyin, bir yazar yazdığındadır. Yazarak yarattığı iklimde. Göze göz, diÅŸe diÅŸ bir hayat onun uzağındadır.Yolu acıdan geçmeyen bir bakışın yazabileceÄŸine inanmıyorum. Yazmak için insanın aÄŸrısı olmalı dünyayla, hayatla, kendisiyle. Zira bir yazar yazarak hayatı savunur, yani insana insanı / insanlığı anlatır. Bu da onun vicdan duygusunun sesidir elbette. Uyarır, gösterir, heyecanlandırır, sarsar, hatta tokat atar...Nabokov, Lolita romanından dolayı yargıç karşısına çıktığında, suçlamalara itiraz eder. “Hayır! Yanılıyorsunuz, ensesti övmedim; tam tersi ben bu romanı aileleri uyarmak için yazdım,†der.TAÅžRADAN GELMEKMarquez, Kolombiya’nın taÅŸrasından gelen bir yazar. Romanları, öyküleri yarattığı anlatı coÄŸrafyasının nasıl biçimlendiÄŸini de gösterir bize. BaÅŸyapıtı Yüzyıllık Yalnızlık’a onu getiren anlatıları çıkıp geldiÄŸi taÅŸranın gerçekliÄŸini anlatır. Yarattığı anlatı adası/karası Mancondo kendi taÅŸrasının yeniden yaratımını içerir. Onu yazıya, yazmaya çağıran, adeta bir “vahiy†gibi gördüğü Kafka’nın Dönüşüm anlatısı söylemsel retoriÄŸini kurma esini taşır.“Ben de yazabilirim,†cesaretini veren üç bileÅŸeni vardır: yaÅŸantı zenginliÄŸini var eden yer - coÄŸrafya / edebî bellek / esinleyici usta. Onu yeni, özgün kılanı Yüzyıllık Yalnızlık romanında buluruz pekâlâ. Ama o geliÅŸini açıklayan döneme dair ÅŸu bakışını da yabana atmamalı:“Edebiyat söz konusu olduÄŸunda Karayip sahili yoktur. Edebiyat hayattan koparılıp kapalı çevrelere tıkıldığında bir uçurum açılır ve o uçurumu taÅŸralılar doldurur... RetoriÄŸe dönüştürerek edebiyatı kurtarırlar.†(*)YAZDIÄžINI SEVMEKYazmak için ne gerekiyor derseniz; tutku derim ilkten. Sonra merak, sonra dünyayı dost edinmek; insanı anlamak... Her biri bir yolculuktur aslında. YaÅŸamın size sunabildiklerini algı ve duyularınızın imbiÄŸinden geçirerek yazıyorsunuz. Elbette ki size bu ivmeyi taşıyan birçok neden var. Ama hayata karşı duruÅŸunuz, yaÅŸama sevginiz her ÅŸeyin başı. Kaleminizin gölgesi kâğıda dokunduÄŸunda anlatacaklarınız insanın insanda çoÄŸalan sesi olacaktır bir süre sonra. EÄŸer bu tutkulu yolculuÄŸun derviÅŸi kesilmiÅŸseniz; sözcükleriniz hayatı her yerde, her mevsimde savunacaktır, emin olun bundan.Ne diyordu Ferîdüddin Attâr: “İster var olsun ister yok; her ÅŸey, sözün avucunda muma döner.†(**)EÄŸer ki; Marquezvari bir baÅŸlama noktanız olmuÅŸsa, sabırla yaza yaza yol almışsanız ve o ilk yazdıklarınıza da onun gibi dönüp sevgiyle bakabiliyorsanız, emin olun sesiniz çoÄŸalacaktır:Åžunu diyordu Marquez, o ilk yapıtı için: “Yaprak Fırtınası’nı çok severim. Tabiî, onu yazan adama da çok sevgi besliyorum. Onu kusursuzca görebiliyorum. Hayatta balka bir ÅŸey yazamayacağını, tek ÅŸansının bu olduÄŸunu düşünen ve hatırladığı her ÅŸeyi, okuduÄŸu her yazardan edebî teknik ve derinlik hakkında kaptığı her ÅŸeyi kâğıda dökmeye gayret eden yirmi iki, yirmi üç yaÅŸlarında bir delikanlı.â€/Archive/2021/3/21/200916077-kapakic2.jpgNEDEN YAZIYORUM?Her sözünün aynasındadır insanın neden yazdığı. “BaÅŸka bir ÅŸey yapamadığım için yazıyorum,’’ diyenlerden deÄŸilimdir. Yazının ucuyla hayata bakmak gerektiÄŸine inandığım için yazanlardanım.Her birimiz biriktirerek yazarız. Farkında olsak da olmasak da bu böyle!Yazmak, farkına vararak görmektir; ayırdında olmak, ayırarak sezmek, sezgileriyle de o ayrı olanların neden niçinlerini sorgulamaktır. Bu bir yeti midir? Evet! Ama doÄŸuÅŸla gelen deÄŸil, sonradan kurulandır. O geleni bazen ‘yetenek’ diye adlandırırız. Öyle de alınsa yüzdelendiÄŸinde ‘bir’dir o.Kurulan dedim ya; iÅŸte aslolanı da budur. Neyi/ nasıl/ neden kurabileceÄŸini öğretmek yolculuÄŸudur da yazmak. “Öğrendim artık, bitti,’’ demek deÄŸildir. Yazdıkça, ama sürekli, öğrenir / görür; neden yazdığınızın bir ömür boyu yolcusu kesilirsiniz. Yaza yaza biriktirdiklerimizdedir uÄŸraşınızın sırrı.Evet, yazmak; eninde sonunda bir uÄŸraÅŸtır. Bunun için de kendini/zi vermek, dahası adamak gerekir. Aslında her uÄŸraşın da bizden istediÄŸi bu deÄŸil midir? Yazmak, benim için dünyada var olmanın sesidir. Bu bazen çığlığa da dönüşebilir. Ä°ÅŸte asıl orada aramalıyız “neden yazıyorum†sorusunun yanıtını. Cehennemse iÅŸte geldiÄŸiniz o kıyıdır!(*) Gabriel Garcia Marquez’le KonuÅŸmalar, Derl: Gene H. Bell-Villada, Çev.: Osman Akınhay, 2017, Agora Kitaplığı, 237 s.(**) Ä°lâhiname, Ferîdüddin Attâr, Çev Abdülbaki Gölpınarlı 1992, MEB. Yay., 291 s.
Feridun Andaç / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/672474-yazarin-cehennemi/