News - Haberler
Zorbalığa karşıbir içdöküş!
| Thursday, 03.25.2021, 12:03 AM | (200 views)
Zorbalığa karşı bir iç döküş!
Erkek egemenliğe, homofobiye, ırkçılığa, şiddete ve zorbalığa; “ötekiler†üzerinde tahakküm kuran sınıflara karşı kalemini bir kılıç gibi çeken Édouard Louis, Babamı Kim Öldürdü (Can Yayınları / Çev.: Ayberk Erkay) ile cesur bir anlatıya imza atıyor.
/Archive/2021/3/24/171535952-ic1.jpgATAERKÄ°L ANLAYIÅžA TEPKİÉdouard Louis’yle tanışmam, Ayberk Erkay’ın Türkçeye kazandırdığı ve Can Yayınları etiketiyle raflarda yerini alan Babamı Kim Öldürdü eseriyle gerçekleÅŸti. Louis, Xavier Dolan’a ithaf ettiÄŸi kitabına, “Bu bir tiyatro metni olsaydı†diye baÅŸlayarak adeta hayatının sergilendiÄŸi bir oyunda bizi seyirci koltuÄŸuna oturtur; aralarında birkaç metre mesafe olmasına raÄŸmen birbirine bakmayan baba ve oÄŸlu karşımıza diker.Yazar, ana karakterin ta kendisi (oÄŸul) olarak monolog halinde içini döker, baba ise sadece dinler. Daha doÄŸrusu oÄŸul, babasına söz veya savunma hakkı vermez. Bu, homofobik babasından aldığı intikam olarak da düşünülebilir. Babanın söz hakkından mahrum olmasının, metni diri tutan bir gerilim yaÅŸattığını da söyleyebiliriz.Åžimdi bir baba düşünün: Ailenin temel direÄŸi olduÄŸunu söyleyen ama aynı zamanda bir gün fabrikaya gidiyorum diye evden çıktıktan sonra sırra kadem basan bir baba. Louis, evin erkeÄŸi hayatlarından çıktığında eril deliliÄŸin getirdiÄŸi ÅŸiddeti ve tepkilerinden duydukları korkuyu da beraberinde götürdüğünü söyler.Yine bir baba düşünün: Kendisi dudağında ruj, kafasında peruk; amigo kız kostümüyle dans etmekten zevk alan ama iÅŸ oÄŸluna gelince ÅŸarkı söyleyip dans etmenin bile “ayıp bir ÅŸey†olduÄŸunu, bir erkeÄŸin “adam gibi†davranması gerektiÄŸini savunan bir baba.Bu baba figürü, bana geçenlerde Macaristan’da yaÅŸanan trajikomik bir olayı hatırlattı. Macar milletvekili J.S, mecliste eÅŸcinsellik aleyhinde bayrak sallarken kendisinin LGBTi bireylerden oluÅŸan bir seks partisinde yakalanmasını. (Birey, baÅŸkalarının özgürlük ve diÄŸer haklarını gasp etmediÄŸi sürece istediÄŸini yapabilir pekâlâ ama bu ne perhiz bu ne lahana turÅŸusu sayın J.S?)“Bütün çocukluÄŸum senin yokluÄŸunu ümit etmekle geçtiâ€... Louis’nin babasının yüzüne bile bakmadan yaptığı bu iç döküş için evde babanın egemenliÄŸini temel alan ataerki anlayışa bir karşı koyuÅŸ da denebilir.Zira Louis’nin kendisinden olmayana nefret söylemini reva gören herkese söyleyecek sözü vardır; Louis’nin iç döküşü, babasına olduÄŸu kadar ataerki anlayışa yöneltilen bir suçlamadır aslında.“Bütün çocukluÄŸum senin yokluÄŸunu ümit etmekle geçti.†ifadesindeki yokluÄŸu ümit edilen ÅŸey, toplumdaki erkek egemen düşüncenin ta kendisidir./Archive/2021/3/24/171546342-ic2.jpgKeza, “Senin hayatından bahsederken insanın kullanabileceÄŸi tek ÅŸey, dildeki olumsuzluk yapıları.†(s.25) derken de babasının yerine ataerkiyi koyduÄŸunu ve bu suçlayıcı havanın metne hâkim olduÄŸunu söyleyebiliriz.Ruth Gilmore’un “Irkçılık, bazı toplulukların erken ölüme maruz bırakılmasıdır,†ifadelerine yer veren Louis, buradaki “ırkçılık†kelimesinin yerine erkek egemenliÄŸi, LGBTi bireylere duyulan nefreti, her türlü sınıfsal, toplumsal ve siyasi baskıyı da koyarak bu tanımlamayı genele yayar; ötekiyseniz erken ölüme, yaÅŸarken ölmeye maruz kalacağınızı hatırlatır.Louis’nin babasının arkasında durduÄŸu tek konu ise metnin son bölümünü oluÅŸturan egemen sınıflara karşı çıktığı kısımdır. Önce kapitalizmin fabrikada babasının “belini nasıl büktüğünü†anlatır. Ardından Fransa’da baÅŸa geçen hükümetlerin sosyal yardımları keserek babası gibi “engellenmiş†insanları angarya iÅŸlere ve her geçen gün nasıl daha fazla çalışmaya ittiÄŸini ama karşılığında bir lokma veya borç dışında hiçbir ÅŸey vermemesini hedef tahtasına koyar.Yazar, eski cumhurbaÅŸkanları Jacques Chirac, Nicolas Sarkozy, François Holland ve halihazırdaki görevine devam eden Emmanuel Macron ve onların baÅŸbakanları, saÄŸlık ve çalışma bakanlarını isimleriyle tek tek anarak “Neden bu isimler hiç dile getirilmiyor?†diye soracak, hatta yerin dibine sokacak kadar da cesurdur./Archive/2021/3/24/171557639-ic3.jpgÖTEKÄ°LERE SES OLAN BÄ°R YAZARLouis’nin bu eserinde edebi kaygılardan çok ideolojik karşı çıkışların, ötekileÅŸtirilenlerin sesi, manifestosu niteliÄŸine ulaÅŸan bir iç sesin ön planda olduÄŸunu söyleyebiliriz. Zaten kendisi de “Yazdıklarımın ve söylediklerimin edebiyatın gereklerini karşılamadığını fakat yaÅŸamanın, bu yangının mecburiyetine, aciliyetine yanıt verdiÄŸini biliyorum.†(s.19) diyerek bu savı güçlendirir.Kendi hayat hikâyesini kurgulaması, yazarın metniyle arasına koyması gereken mesafe sorununu akla getirse de hem eserlerinin otobiyografik olduÄŸunun açıkça bilinmesi hem de yazarın ideolojik savunularıyla içindeki (ve ötekileÅŸtirilenlerin içindeki) yangını bir nebze olsun azaltma amacı gütmesi, bu sorunu bertaraf eder.2012’de Cezayir kökenli bir adam tarafından tecavüze uÄŸramadan önce Eddy Bellegueule olan ismini Édouard Louis olarak deÄŸiÅŸtiren yazar, The Guardian’la yaptığı söyleÅŸide, “Saldırıya uÄŸradıktan sonra her türlü ÅŸiddete karşı aşırı duyarlı hale geldim.†diyerek eserlerinde çıkış noktasının niçin ÅŸiddet olduÄŸunu açıkça belirtir.Polislerin homofobik nefret söylemine maruz kalması, ÅŸiddetin ve ayrımcılığın kol gezdiÄŸi Fransa’nın kuzeyindeki bir komünde yoksul ve işçi sınıfı bir ailede, homofobik bir babanın korkusuyla büyümesi de Louis’nin “ötekilerin sesi†haline gelen üslubunu derinden etkilemiÅŸtir.ErkekliÄŸini nefret söylemi üzerine inÅŸa edenlere karşı ayaÄŸa kalkan Louis, yalnız “baba figürü†tarafından ÅŸiddete maruz kalan bir ailenin hikâyesini baÅŸarıyla anlatmakla kalmayıp aynı zamanda ataerki tarafından yalnızlaÅŸtırılan her “öteki†bireyin sesi haline gelir; maçoluÄŸa, homofobiye, ırkçılığa ve monopol-burjuva sınıflara karşı kalemin kılıçtan üstün olduÄŸunu ortaya koyar./Archive/2021/3/24/171609186-ic4.jpg#MeTooÇocukluk ve ilkgençliÄŸinde yaÅŸadığı zorbalıkları, başına gelen tecavüz olayını ve her daim karşılaÅŸtığı homofobi ve sınıfsal çatışmaları anlattığı eserleri “En finir avec Eddy Bellegueule†(Eddy’nin Sonu, 2014), “Histoire de la violence†(Åžiddetin Tarihi, 2016) ve “Qui a tué mon pereâ€nin (Babamı Kim Öldürdü, 2018) yüzbinlerce kopya satarak onu bugün dünyada en çok okunan ve konuÅŸulan yazarlardan biri haline getirdiÄŸini de söyleyelim.Kitaplarında, feminist kuramdaki glass ceiling’i (cam tavan) kırma yolunda ötekileri ayaÄŸa kalkmaya ikna etme çabasına giriÅŸen Édouard Louis, “kimsenin yardım edemeyeceÄŸi†insanların yalnız olmadıklarının güvenini, kendi hayat hikâyesi yoluyla kalemiyle vermektedir.Günümüzde Türkiye’de de karşılığını fazlasıyla bulan #MeToo ifÅŸalarına cesaret verdiÄŸini de söylemek mümkün. Her ne kadar kendi eserinin edebi gereklilikleri karşılamadığı şüphesine düşse de eserlerinin edebi gücü de iÅŸte tam olarak buradan gelir; ötekileÅŸtirilenleri harekete geçirme gücünden…
Batuhan Sarıcan
Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/673181-zorbaliga-karsi-bir-ic-dokus/
Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/673181-zorbaliga-karsi-bir-ic-dokus/
Other News
Bilimin hüzünlübir hikâyesi
Rus Devrimi; 1917
Mansur Yavaş: Makam araçlarınısattım, belediyeye minibüsle gidip geliyorum
CumhurbaşkanıErdoğan, A Milli Takım'ıtelefonla kutladı
İspanyol basınından A Milli Futbol Takımıve Burak Yılmaz'aövgü
Avrupa patentli galibiyet
Muş'taşiddetli fırtına nedeniyle 50 evinçatısıuçtu
Taylan Antalyalı: "Uzun yıllardır bu anıbekliyordum"
TFF BaşkanıNihatÖzdemir: "Gruba galibiyetle başlamakçok büyük bir avantaj"
Burak Yılmaz: "Gurur verici bir olay"