DoÄŸan Kitap'tan Klasikler Serisi
Doğan Kitap Klasikler serisine hız kesmeden devam ediyor. Seriden bugüne kadar Suç ve Ceza (Dostoyevski), Yüzbaşının Kızı (Puşkin), İnsan Neyle Yaşar (Tolstoy), Goriot Baba (Balzac), Madam Bovary (Flaubert), Muhteşem Gatsby (Fitzgerald), Beyaz Diş (London), Genç Werther’in Acıları (Goethe), Notre Dame’ın Kamburu (Hugo), Babalar ve Oğullar (Turgenyev), Ölü Canlar (Gogol), Gurur ve Önyargı (Jane Austen), İki Şehrin Hikâyesi (Dickens), Gölge Kadınlar (Zweig) yayımlandı. Önümüzdeki aylarda da Çehov’un eserleri, Anna Karenina (Tolstoy), Kızıl ile Kara (Stendhal), Jane Eyre (Bronte) ve Mrs. Dalloway (Woolf) okurlarla buluşturulacak.
/Archive/2021/3/26/152750930-ic1.jpgYeryüzünde hikâyenin olmadığı bir distopya düşünsenize; kimsenin kimseye bir ÅŸey anlatmadığı, bütün varlıkların derin bir unutuÅŸa sürüklendiÄŸi hikâyesiz bir dünya.Öyle bir dünya ki, puslu bir Petersburg manzarasında, paltosunun cebine yerleÅŸtirdiÄŸi baltayla, bir “bit†olarak gördüğü tefeci kocakarıyı öldürmeye hazırlanan yakışıklı hukuk öğrencisi Raskolnikov’un hikâyesini anlatmayacak kimse.Öyle bir dünya ki, iç sıkıcı taÅŸra kasabasından, tatsız tuzsuz kocasından bir nebze olsun kurtulmak için aÅŸk romanlarının karşı konulmaz tehlikesine dalan Madam Bovary’nin neden siyanür ÅŸiÅŸesine uzandığını hiç bilemeyeceÄŸiz.Öyle bir dünya ki, Balzac 19. yüzyılın çamurlu sokaklarına, monarÅŸinin görkemli çöküşüne, burjuvazinin o “görgüsüz†doÄŸuÅŸuna, vitrinlerin ışıltısında ruhunu Mephistopheles’e satmaya çalışan biçare öğrencilere bakıp, devasa Ä°nsanlık Komedyası’nı düşünecek ama bize tek kelime söylemeyecek. Goriot Baba’yı, kızları ve Rastignac, o “tek gözü kör unutuÅŸâ€a gömülecek.Dickens, sisler altındaki Londra’da yankesicileri, dilencileri, mahkûmları anlatmayacak. Hikâyeleri bilmediÄŸimiz için hiçbir zaman Büyük Umutlar’ımız olmayacak. “Zamanların en iyisi, zamanların en kötüsü†neydi, hiç bilemeyeceÄŸiz./Archive/2021/3/26/152802945-kapakic2.jpgKLASÄ°KLER BÄ°ZE HİÇ Ä°HANET ETMEDÄ°!Öyle bir dünya ki, Ä°ngiliz taÅŸrasında günlerini nakış yaparak, dans ederek, pencereden sokağı temaÅŸa ederek geçiren kızların, “beyaz atlı prenslerâ€ini nasıl bulduklarını, evlilik denilen sıkıcı kurumun içine “aÅŸk†denilen cilveli oyunbazın nasıl sızdığını; gururlu erkeklerin, ön yargılı kadınların bildik “pembe panjurlu ev†masalını nasıl baÅŸlattıklarını da öğrenemeyeceÄŸiz.Hikâye anlatılmayınca, kendine ait bir odası olsa bile, Jane Austen da Darcy’yi Elizabeth’i, Jane’i, Mr. Bingley’i, tatlı çöpçatan Emma Woodhouse’u, Mr. Knightly’yi sandığa kilitleyecek, o zekâ dolu cümlelerini belki de hâlâ neden evlenmediÄŸini soran meraklı komÅŸularına karşı kullanmakla yetinecekti.Öyle bir dünya ki, bir sabah kendini devcileyin bir hamamböceÄŸine dönüşmüş bulan Gregor Samsa’nın can çekiÅŸen haline bakıp nasıl acınası, nasıl trajik bir varoluÅŸumuz olduÄŸunu öğrenemeyeceÄŸiz.Öyle bir dünya ki, eviçlerini sıkıntıyla dolduran kadınlara bakıp Anna Karenina’yı düşünmeyeceÄŸiz. Çünkü Tolstoy onu bize anlatmamış olacak.Öyle bir dünya ki, devrimleri, savaÅŸları, aÅŸkları, köyleri, kentleri, insanları derin bir yokluÄŸa terk edeceÄŸiz.Oysa “Anlatmak hemen her zaman bir armaÄŸandır. Anlatılan hikâye zehir taşısa ve saçsa bile; aynı zamanda bir baÄŸdır, güven duymaktır.†diyor Javier Marias.Ve yine “Er veya geç ihanete uÄŸramayan güven nadirdir†diyen Marias’a bu konuda kulak asmamak gerek. Klasikler bize hiç ihanet etmediler çünkü.
Aslı Güneş
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/673616-dogan-kitaptan-klasikler-serisi/