News - Haberler
Prof. Dr. Sencer Ayata, "İdeoloji, otoriterleşmeninönemli bir aracıhaline geldi"
| Monday, 03.29.2021, 04:00 AM | (158 views)
Prof. Dr. Sencer Ayata, "İdeoloji, otoriterleşmenin önemli bir aracı haline geldi"
Prof. Dr. Sencer Ayata ile kongresini gerçekleştiren ve kritik dönemeç 2023 için iktidar hedefi olan Cumhur İttifakı'nın ortağı AKP'nin vizyonunu ve izlediği stratejiyi konuştuk.
NEDEN PROF. DR. SENCER AYATA? ODTÃœ Sosyal Bilimler Bölümü’nü bitirdi. Doktorasını University of Kent at Canterbury’de sosyoloji ve sosyal antropoloji alanında tamamladı. ODTÃœ Sosyoloji Bölüm BaÅŸkanlığı yaptı. Harvard, Oxford ile Wissenschaftszentrum Berlin für Sozialforschung’da öğretim üyeliÄŸi görevlerinde bulundu. 24. Dönemde Ankara milletvekilli seçildi. CHP Parti Meclisi ÃœyeliÄŸi, Genel BaÅŸkan Yardımcılığı ve AraÅŸtırma, Bilim ve Yönetim Platformu BaÅŸkanlığı yaptı. AKP kongresinde 2023 vizyonu açıklanınca, bize de sosyoloji profesörü Sencer Ayata’yla bu vizyonun satır aralarını okumak, ÅŸifrelerini sormak kaldı. GEÇMÄ°Åž VAR, GELECEK YOK- Bir AKP kongresi daha izledik. Mesajlar beklentiyi karşıladı mı, hayal kırıklığı mı yarattı?Siyasette en önemli konulardan biri, seçmen nezdinde beklenti ayarını iyi yapmaktır. Öncesinde ‘2023 Vizyonu’ diye çok büyüttüler. Vizyon gelecekle ilgilidir. Oysa bu kongrede geleceÄŸe dönük bir-iki alan dışında hemen hiçbir mesaj yoktu. Tam tersine geçmiÅŸteki söylem ve icraata dönük bir kongre konuÅŸmasıydı. Beklenti, gerçekçi olmasa da yüksek bir yaÅŸam kalitesi, mutluluk, refah ve vaadi, daha da önemlisi bilim, teknoloji, yaratıcılık temelli bir bilgi toplumu ütopyası sunulmasıydı. Aslında son zamanlarda iktidar partisi bu tür bir makyajı sıkça yapmaya baÅŸlamıştı.- Açar mısınız?Uzay, petrol, artık dünyada geri bir teknoloji de olsa otomobil sanayii, ileri teknolojiye dayalı yerli savunma sanayii, drone’lar gibi örneklere yenileri eklenecek yönünde bir beklenti vardı. Dolayısıyla gelecek boyutu yoktu. Tersine altı kuvvetle çizilen geçmiÅŸ boyutuydu ki ben bu geçmiÅŸi iki açıdan okudum. Birincisi icraat, “Bakın biz 20 senede ne kadar ilerledik†mesajı verildi. Türkiye’de son 20 senede fiziki altyapı yatırımlarında, bazı alanlarda üretimde, kamu harcamalarında elbet artışlar oldu. Ama yirmi sene bu, pek iyi diÄŸer ülkelerde ne oldu? En iyi ölçü kiÅŸi başına düşen gelir. Türkiye’nin geliri 9 bin dolarda kaldı. İçeriye “muazzam bir ilerleme saÄŸladık†deniyor. Ben üç benzer ülkeye baktım. Birincisi, Kore’de bu süre içinde kiÅŸi başına düşen gelir 40 bin dolara çıkmış. Latin Amerika’da, Åžili de bizimle aynı yerden baÅŸlamış ama 24 bin dolara ulaÅŸmış. Bir de Müslüman ülke olsun dedim, Malezya 30 bin dolara yükselmiÅŸ.- Yani?Demek siyasi iktidar içe dönük bir hikâye anlatıyor. Oysa birçok ülkeye göre yavaÅŸ ilerleme hatta göreli bir gerileme var. O nedenle “GeçmiÅŸe bakın, geleceÄŸimizin garantisidir†iddiası inandırıcı olmaktan uzaktır. Ä°ÅŸin ÅŸu yönü de var. Türkiye son yirmi yılda hukuk, ÅŸeffaflık, eÄŸitim, demokrasi, hatta mutluluk gibi birçok alanda dünya sıralamalarının alt basamaklarına düştü. Ayrıca AKP öncesini bilmeyen, bu dünyanın içine doÄŸan kimseler ÅŸu anda 35 yaşında. Siz 50-60 yaÅŸ grubuna “bakın ilerledik†dediÄŸinizde onlar bir ÅŸeyler görebilir ama gençlere söylediÄŸinizde bir karşılığı yoktur. Tüm bunlara demokrasiden uzaklaÅŸmayı, yaÅŸanan ekonomik ve kurumsal çöküntüyü eklediÄŸimizde icraatın imrenilecek pek de bir ÅŸeyi kalmıyor. GeçmiÅŸe iliÅŸkin daha da çarpıcı olan: “GeçmiÅŸ bizim hafızamızda mevcut. Hafızamız ÅŸanlı tarihimiz. GeçmiÅŸte geleceÄŸe iliÅŸkin her ÅŸey var†yönündeki sözler.- Hafızamızdaki “şanlı tarihâ€e atıfta bulunduklarında nereye bakmamız gerekiyor?Tabii, bu hafızadan birçok ÅŸey anlaşılabiliyor. Kanımca bizim ÅŸanlı tarihimiz anlayışının temelinde ‘Din-ü devlet’ anlayışı yatıyor. Din devlet, devlet din için vardır… Bu tarımsal toplumlarda özellikle Müslüman toplumlarda yaygın olan bir yönetim anlayışı. Bugün Selçuklu ve Osmanlı’nın iÅŸte bu din-ü devlet anlayışı ile yükseldiÄŸi ve dünya imparatorlukları kurduÄŸu vurgulanıyor. Fikir yeni deÄŸil ama siyasi iktidar o gelenekten sapmanın yanlış olduÄŸunu, 200 yıldır yaÅŸanan sorunların temelinde bu anlayıştan uzaklaÅŸmanın yattığını vurguluyor.- Milli - muhafazakâr tonun arttığını konuÅŸmanın hangi bölümünden okudunuz?Birincisi ÅŸanlı tarih mesajı verilen baÅŸlangıç bölümü. Orada geleneÄŸimizin milli-dini boyutları vurgulandı. Eskiden olduÄŸu sadece Osmanlı deÄŸil, Türk ve Ä°slamı birlikte ele alan Malazgirt ve Büyük Selçuklu vurgusu… MHP ittifakından sonra bu vurgu arttı. Ä°kinci bölüm ise sonuçtaki eÄŸitim, aile ve kültür boyutuydu. Dikkat ettiÄŸim ifadeye gelince; “medeniyet nöbetiâ€ydi. Bence anahtar bir kavramdı.- ‘Medeniyet nöbeti’nden kastı neydi?Bunun açıklaması konuÅŸmanın içinde de var: “200 yıldır bocalamamızın baÅŸlıca nedeni modernleÅŸme adı altında Batı’yı taklit etmeâ€. KonuÅŸmada bu olumsuz gidiÅŸe karşı Menderes gibi direnenlerin olduÄŸu ve kendi iktidarları ile birlikte artık bu yoldan çıkıldığı ifade edildi. Cumhuriyetin getirdiÄŸi medeniyet anlayışı aydınlanma felsefesini esas alıyordu. Türkiye’nin akla, bilime, insana ve ilerleme fikrine sahip çıkarak toplumun kalkınmasını, refahını, mutluluÄŸunu saÄŸlamayı öngörüyordu. Tabii bir de bunların gerçekleÅŸmesini saÄŸlayacak bir kurumsal altyapı. Bakın Atatürk, “Batı uygarlığı†deÄŸil “evrensel uygarlık†üzerinde durdu. Bu yeni zihniyetin insanın ürünü olduÄŸu ve her ulusun buna katkı yaptığını ve yapacağını vurguladı. Bu yapı haliyle din-ü devlet anlayışından farklı yönetim anlayışı demekti. Eski geleneÄŸin dinle siyaseti iç içe geçirerek hem siyasete, hem dine zarar verdiÄŸini savundu.- O halde ‘medeniyet nöbeti’nden anladığımız ‘din ve millete dayalı uygarlık arayışına dönmek’, öyle mi?Geleneksel toplumun temel deÄŸerleri, zihniyeti ve kurumlarına dayanan bir medeniyet anlayışı, yine esas alalım düşüncesi. Burada aslında hem MHP’nin yerli ve milli hem de AKP’nin dini muhafazakâr tabanına gönderme var.- ErdoÄŸan konuÅŸmasında ailenin korunmasına vurgu yaptı örneÄŸin... Bu konuda yeteri baÅŸarıyı saÄŸlayamadıklarını söyledi. “Çekirdek aileden bireye doÄŸru yönlendirilen bir kültür iklimiâ€nin etrafı kuÅŸatmaya baÅŸlamasından yakındı. Evlilik yaşının yükselmesine tepki gösterdi. Mesajın adresi?Zaten konuÅŸmanın kalbi bu ama fikirler yeni mi, hayır… Fikirler, Türkiye’de muhafazakâr düşünce geleneÄŸinin, Ä°slami geleneÄŸin en az 100 yıldır tekrarladığı görüşler. Buradaki korkunun temelinde ailenin parçalanması var. Ä°ki boyuttan söz edebiliriz. Biri doÄŸrudan doÄŸruya ailenin içine yönelik, yani kadın-erkek eÅŸitliÄŸine iliÅŸkin boyut. Evlenme yaşı yükselince kadın daha az çocuk yapıyor. Dışarıda çalışıyor. Kadın bireyselleÅŸiyor. Babanın otoritesi sarsılıyor, geleneksel kadın ve erkek rolleri aşınıyor. Ama evdeki temel rolü de aksadığı için, başıboÅŸ kalan çocuÄŸun sosyalizasyonu okula, sokaÄŸa, medyaya vesaire kayıyor. Aile çocuÄŸa geleneksel deÄŸerleri aktaramıyor. Yani hem kadın, hem de yeni kuÅŸaklar bireyselleÅŸmesi geçimsizlik, boÅŸanma derken ailenin parçalanmasına neden oluyor.- KonuÅŸmada ‘parçalanma’ olarak tarif edilen iki nokta…Evet… Zaten Ä°stanbul SözleÅŸmesi eleÅŸtirisinin özünde de bu iddia var. KonuÅŸmanın diÄŸer dikkat çeken boyutu eÄŸitim sistemi ile ilgili. EÄŸitim sistemi “nefis†ve zekâ üzerine kurulu. “Nefisâ€, yani “egoâ€. Ä°ÅŸtah, arzu, çıkara göre davranan açgözlü bir birey. Egoist, bencil bir birey. Bu kuÅŸkusuz olumlu bir birey tarifi deÄŸil. Ä°ÅŸte bu olumsuz gidiÅŸi önlemenin yolu “ilmi†ve hikmeti öne çıkaran bir “kalbi eÄŸitim†sistemine geçiÅŸ. Pratikte bunun karşılığı daha çok din ve ahlak dersleri ve bu deÄŸerleri aktaracak kadrolar. Vakıflara verilen “deÄŸer eÄŸitimleri†bunun parçası. Tamam da bu çıkarcı birey tipi yani “malı götüren†tabir edilen, en çok son yirmi yılda çoÄŸalmadı mı? Bugün AKP’nin kendi içindeki Ä°slami entelektüellerden, kanaatkâr muhafazakârlardan parti merkezine yöneltilen eleÅŸtirilerin en büyük hedefi, son yirmi yılda artan yozlaÅŸma. ÖrneÄŸin geleneksel köy toplumunda ailenin temel deÄŸerlere uygun hareket edip etmediÄŸi imam, ileri gelenler, konu komÅŸu vasıtasıyla sürekli denetlenir. Aile de kendi fertlerini denetler, kadının, çocuÄŸun köy cemaatinin istediÄŸi gibi davranmasını saÄŸlamaya çalışır. Åžehirde karşılığı mahalle, bugün “mahalle baskısı†dediÄŸimiz. Ama bu durum ancak geleneÄŸin çok güçlü olduÄŸu yerlerde saÄŸlanır. Bir bakıma 300 yıllık modernleÅŸme tarihi, bireyin bu köy, mahalle, devlet baskısına karşı güçlenmesi yani özgürleÅŸmesi demek. Bugün gelinen noktada rahatsızlık yaratan da özellikle bu özgürleÅŸme süreci. Özellikle de gençlerin ve kadınların.- Anlattıklarınızdan kongrede ideolojik yol haritasının çok net ifade edildiÄŸini anlıyorum. Ben de net olarak sorayım: 200 yıl öncesine dönmeye yönelik bir mesaj mı verildi?AKP’nin modernleÅŸmeyi bu geleneksel zihniyet, bu ataerkil iliÅŸkiler ve deÄŸerler çerçevesinde gerçekleÅŸtirme iddiası var. Okul, yol, ulaşım, kentleÅŸme, çok turizm, fiziki modernleÅŸme. Burada karşı çıkılan modernleÅŸmenin hatta günümüzde sanayi ötesi toplumun getirdiÄŸi yeni deÄŸerler.- Daha çok üniversite yapmak istiyor ama anladığımız türden özgür bir üniversite deÄŸil, doÄŸru mu algılıyorum?Åžu soruyu soralım: Aktarılmıyor denilen deÄŸerleri nerede aktarabilirsiniz? Cami cemaati ancak küçük yerlerde, eski çarşılarda, koyu muhafazakâr yoksul mahallelerde var. Büyük çoÄŸunluk bunun dışında yaşıyor. Ä°kincisi mahalleler. Siyasi iktidar kat sayısını 20, 30, 40’a çıkardı. Ä°nsanlar ayrılıyor, selamlaÅŸmanın olmadığı “kim kime dum duma†köy büyüklüğünde apartmanlarda yaşıyor. Eski mahalle denetimi nasıl saÄŸlanır? Ä°ÅŸ kalıyor okullara ve inanç örgütlerine. Siyasi iktidar buraya yükleniyor ama imam hatipler tüm desteklere raÄŸmen toplumda talep yaratamıyor. Mesele toplumsal dinamikleri ve deÄŸiÅŸimin doÄŸrultusunu iyi anlamak ve bunlara bakarak çıkarcı birey yerine erdemli birey yetiÅŸtirmek. Kaldı ki ben genç kuÅŸakları hiç de denildiÄŸi gibi olumsuz görmüyorum. Aksi yani zorla istenilen kalıba sokmaya çalışmak akıntıya karşı kürek çekmek gibi. Tıpkı üç çocuk meselesi gibi. Üç çocuk denildikçe bir çocuÄŸa inildi. Ä°natlaÅŸmaktan deÄŸil deÄŸiÅŸim dinamiklerinden.- Psikoloji profesörü Allport’un çok sevdiÄŸim bir sözü var: “Tereyağını eriten ateÅŸ, yumurtayı katılaÅŸtırır...†Kongreden çıkan sonuç kimleri eritti, kimleri katılaÅŸtırdı, diye sormak istiyorum...Ä°lk bölümde herkese seslenildi. O yüzden eriyen ya da katılaÅŸan yok. Ama eriyen bölüm çok açık, bugün baskıdan, dışlanmadan yakınan kesim. En net katılaÅŸma MHP ve yüklenilen kültür misyonunu gerçekleÅŸtirmesi beklenen kesimler.- Mesaj hangi kurumlara?BaÅŸta Diyanet, imam hatip okulları, tarikatlar, cemaatler, yurtlar… diÄŸer yandan baÅŸta AKP tüm partilerin tabanında bulunan daha koyu dindar, Ä°slamcı seçmenler.- Bu ideolojinin karşılık bulması için otoriterlik artar mı?Ä°deoloji, kuÅŸkusuz otoriterleÅŸmenin önemli bir aracı haline geldi. Siyasi iktidarın oluÅŸturduÄŸu yapı rejimin otoriterleÅŸmesini adeta zorunlu kılıyor. Ä°yimser bakanlar kısa zamanda hayal kırıklığına uÄŸruyor. ÖrneÄŸin eylem planı, tutuklama, iddianame hazırlama süreçleri kısaltılırsa tabii ki çok iyi olur. KeyfiliÄŸi azaltır. MaÄŸdur için çok iyidir. Ama bu tür önlemler rejimin niteliÄŸini deÄŸiÅŸtirmek için yeterli deÄŸildir.- OtoriterleÅŸme kaçınılmaz mı?Birincisi; siyasi iktidar, kamu kuruluÅŸlarına sayıları milyonları bulan kendi kadrolarını yerleÅŸtirdi. Eskiler hatta dışarıda bekleyenler dışlandı. Haliyle “eÄŸer seçim kaybedilirse makam da gidebilir†korkusu var. Ä°kincisi; son günlerde beÅŸ müteahhitle sembolize edilen bir kamu kaynakları dağıtım sistemi var. Siyasi iktidara yakın bir sermaye kesimi birçok yerde kollanıyor. Bunlara iÅŸ yapan yüzlerce firma var, çünkü bu kimselere bakıp hepsi için yeÅŸil sermaye demek pek doÄŸru olmaz. HakediÅŸe göre bir dağıtım sistemi olsa bugün yararlananların önemli bir bölümü halihazırdaki imkânlarını kaybeder. Ä°ktidar döneminde giderek büyüyen bir “din tabakası†var. ÖrneÄŸin vakıflar.. Bunlar da iktidar el deÄŸiÅŸtirirse kaynak kurur diye korkuyor. Medyası var, baÅŸkaları var. Bir zamanlar iddia ÅŸuydu: “Devlet topluma ait olmayan, topluma yabancı kesimlerin elinde. Oysa toplum biziz, onlar gidecek, biz geleceÄŸiz, toplum gelecek. Eski ideolojinin yerine yeni ideoloji, eski elitlerine yenileri gelecek.†Burada söz konusu olan mevcut siyasi, ekonomik, kültürel elitlerin topyekûn deÄŸiÅŸimi. Giderler hepsini kaybedecek, gelenler hepsini alacak. UzlaÅŸma arayışı falan yok. Nitekim baÅŸkanlık sistemi bu mantık üzerine kuruldu. Bugün söz konusu olan kazanılanın kaybedilmemesi. O nedenle siyasi iktidara ve bir bakıma kongreye damgasını vuran da “tutunma stratejisiâ€. Buradan geriye dönme olmaz. Oy kaybı, meÅŸruiyet kaybı sürdükçe siyasi iktidar bu yapıyı sürdürme zorundadır.- Önceki kongrelerle kıyaslarsanız, AKP’nin ruh hali belli oluyor, nereden nereye geldiÄŸi net görünüyor mu?Ä°lçe yönetiminden bakanına, belediye baÅŸkanlarından vekillere kadrolar sürekli deÄŸiÅŸti. Ama yukarıdan deÄŸiÅŸtirme arzulanan baÅŸarıyı getirmiyor. Bakın belediyelere. Sürekli kadro deÄŸiÅŸimi heyecan da yaratmıyor. BaÅŸlangıç noktasında donanım olarak kadroların niteliÄŸi yüksek deÄŸildi ama çok yüksek bir motivasyon vardı. Yıllar içinde makam, mevki, çıkar öncelik haline gelince duygu ve baÄŸlılık boyutu zayıfladı. Motivasyon düştü. Ehliyet, donanım bakımından da öyle. En yetenekli ve donanımlı kimseler hak ettikleri yerlere gelemiyorlar. Türkiye’nin en önde gelen bilim insanları, uzmanları, sanatçıları dışlanıyor. DiÄŸer iktidar tüm gücü elinde topladı ama toplumda meÅŸruiyeti, beÄŸenilirliÄŸi artmadı, azaldı.BÄ°REY Ä°KÄ° TARAFTAN KUÅžATILMAK Ä°STENÄ°YOR- Yeni anayasanın ÅŸifreleri nelerdi?Anayasa özünde stratejik bir hamle. Tüm kesimlerin görüşlerini ve taleplerini dikkate alarak yeni oyun kuralları oluÅŸturmayı amaçlayan bir giriÅŸim deÄŸil. Muhalefet, parlamenter rejimi, özgürlük ve demokrasiyi ana meselesi yaptı. Ä°ktidarın buna karşı bir diskur geliÅŸtirmesi lazımdı. Özgürlük ve demokrasi diyemiyor. Öyle olunca şöyle bir görüşün öne çıktığını görüyoruz. “Öyle bir üst kavram olsun ki Millet Ä°ttifakı’nın özgürlük ve demokrasi söylemini bastırsın.†Milletin anayasası deniyor ama öyle olması için ortada bir toplumsal sözleÅŸme olması gerekiyor. “BaÅŸkanlık sistemi kırmızı çizgimizdir ama biz yeni sivil anayasa istiyoruz†deniliyor. Bu sivil olabilir ama millet anayasası olmaz. Çünkü öbür tarafta “Benim tercihim parlamenter sistem†diyen en az bir yüzde 50’lik kesim var. BaÅŸkanlık sistemine destek yüzde 30’lara düşmüş. Vatandaşı hiç dikkate almayacak ama toplum anayasası yapacaksınız, mümkün deÄŸil. Ä°kinci temel defo, birey kavramının olumsuz ÅŸekilde kullanılması. KonuÅŸmada özgürlüğe galiba yalnızca bir kez deÄŸinildi. AKP’nin temel kuruluÅŸ belgelerine baktığınız zaman “Bütün politikalarımızın merkezinde birey olacaktır†diyor. O zaman devletin üzerlerindeki baskısından rahatsızdılar. Kendilerini modern bir demokrasi söylemiyle ifade etme yoluna gittiler. Öyle olunca bireyin hak ve özgürlükleri öne çıkarıldı.- Peki, ya bugün?Devlet bugün siyasi iktidarın kontrolünde. Ama birey imza atan, itiraz eden, protestoya katılan “olumsuz bir bireyâ€. Ä°ktidarıyla her zaman uyuÅŸmayan birey. Ä°ÅŸte bu birey iki taraftan kuÅŸatılmak isteniyor. Birincisi, konuÅŸtuÄŸumuz gibi, gelenek tarafından dizginlenerek. Öbür taraftan bireyi artık merkeze almayan devleti ve devletin güvenliÄŸini esas alan yeni bir anayasa geliÅŸtirerek. Tabii bir zorunluluk olarak temel hak ve özgürlükler bölümü elbette o anayasada yer alacak.TEMSÄ°L SÄ°MGE DÃœZEYÄ°NDE- Yeni yönetime baktığımızda Kürt temsilcilerin olduÄŸunu görüyoruz. Bu bize önümüzdeki dönem Kürt siyasetiyle ilgili ne söylüyor? HDP’ye yapılanlar ortadayken Kürt seçmen kadrodaki bu deÄŸiÅŸiklikle ikna edilebilir mi?Arkasında ÅŸu düşünce var. “Toplumdaki çeÅŸitliliÄŸi bir ÅŸekilde aksettirelim.†Yani burada temsil simge düzeyinde verilen mesajın ötesine gitmez. Okunan bölümde Kürtlere yönelik olarak eskiden olduÄŸu gibi DoÄŸu bölgesinin kalkınmasıyla ilgili bir mesaj da yoktu. AKP’nin kısmen de MHP’nin tabanına vermek istediÄŸi sinyal nedeniyle güvenlik söylemi öne çıktı. Türkiye’de araÅŸtırmalar etnik kimliÄŸini Kürt olarak beyan eden seçmenlerin oranının yüzde 17-18’e çıktığını gösteriyor. Haliyle Kürt kimliÄŸini ortaya koyan oldukça yüksek bir nüfus var. Bunların oyları farklı partilere gidiyor. Ä°kinci büyük dilim AKP’ye gidiyor. ÇoÄŸunluÄŸu malum HDP’ye… Ama bunların hepsinin doÄŸrudan doÄŸruya PKK tarafından bu oyların tamamen dışarıdan yönlendirildiÄŸini, blok olarak oy verildiÄŸini söyleyebilir misiniz? Ä°ktidar bu olguyu görüyor tabii ki… Ama birinci tercihin burada olması Cumhur Ä°ttifakı’nı temelden sarsıyor. Muhalefetteki farklı partilere farklı yaklaşımlar geliÅŸtiriyor. CHP muhalefetin kalbi olduÄŸu için ağır hücumlara uÄŸruyor. Ä°YÄ° Parti’ye hem havuç hem sopa gösteriliyor. Yüksek olmayan oyuna raÄŸmen Saadet Partisi’ni kendi tarafında çekmek için hamle üstüne hamle yapılıyor. HDP’ye yönelik yaklaşım ise, bu yüzde 10-11’i bölmeye, yıpratmaya çalışmak…ZENGÄ°NLÄ°K, GÖSTERÄ°Åž VE Ä°HTÄ°ÅžAM- “AKP gidiyor, vakti doldu, yolun sonuna geldiler†söylemi gerçekçi bir tespit mi?Bir yere kadar öyle. Türkiye’de siyasetin nabzı büyük ölçüde bu soru etrafında atıyor. Her gün ifade edilmese de merak edilen konu bu. 20 yıllık her iktidar aşınır. Ä°ktidar da aşındı. Åžu ara olaÄŸanüstü koÅŸullar yaşıyoruz. Ekonomik krizlerin zincirleme birbirini izlemesi, can güvenliÄŸini tehdit eden bir salgın tehdidi, uluslararası iliÅŸkilerde ciddi bir kapanma dönemi… Geçim sıkıntısı ve makroekonomik sıkıntıların yarattığı hoÅŸnutsuzlukla kaynayan bir toplum var. Kaldı ki AKP kendi içinde büyük çekiÅŸmeler, rahatsızlıklar, gerilimler yaşıyor. Neredeyse Forbes’a girmeye aday, kollanan zenginleri var. Dolayısıyla alt tabakalarla, parti tabanıyla sınıfsal uçurum giderek açılıyor. Çok ciddi bir yoksullaÅŸma var. Partiye oy veren inançlı ve yoksul taban en zor dönemini yaşıyor. İçeride kaynak dağıtımına iliÅŸkin ciddi bölüşüm rekabeti var. Maneviyat diyerek iktidara gelindi. Bugün halkın gözünde siyasi iktidarın zenginlik, gösteriÅŸ, ihtiÅŸam boyutu öne çıktı. Dün “Sarayı varsa var, ben de taksitle ev aldım†diyenler, bugün canı yanınca “Ne oluyor bu kadar†diye soruyor. Ä°ktidarın elinde bir anayasa var, tüm gücü ona veriyor. BeÅŸ yıl kimse hesap sormayacak seçilen baÅŸkandan. BaÅŸkanlık sistemlerinde iktidar oyları yüzde 15’lere düşebiliyor. Ama baÅŸkanlar “BeÅŸ sene için seçildim, oyumu yükseltirim†diyor. Medya çıktıları da elinde. Varacağım sonuç ÅŸu: Toplumda aslında iktidarın temeli bir ölçüde aşınmış durumda ama hâlâ birinci parti. Toplumdaki aşınma bir yere kadar. Git diyecek unsur siyasettir. Ä°ttifak kurmak ve geniÅŸletmek elbet önemli ama muhalefetin oy oranını önemli ölçüde artırması, toplumu harekete geçirmesi gerekmektedir.
İpek Özbey
Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/673975-prof-dr-sencer-ayata-i%CC%87deoloji-otoriterlesmenin-onemli-bir-araci-haline-geldi/
Read more: https://www.turkish-media.com/forum/topic/673975-prof-dr-sencer-ayata-i%CC%87deoloji-otoriterlesmenin-onemli-bir-araci-haline-geldi/
Other News
Suriye Demokratik Güçleri "IŞİDüyelerini yakalamak için El Hol kampına girdi"
Mozambik'te militanların saldırısında onlarca kişi hayatınıkaybetti
Endonezya'da kiliseye saldırıdüzenlendi, en az 14 kişi yaralandı
Koronavirüs:İngiltere'de açık hava etkinlikleri yeniden başlıyor
Petrol rafinerisindeÅŸiddetli patlama
Orhan Veli’yi yaşamak! Ataol Behramoğlu'nun yazısı
‘Aylaklar Kumsalı’Emek Yurdakul'un yazısı...
Haftanın güncelçocuk kitapları...
LiseÖğretmeni Pedersen’in uyanışı!
BirÄ°zlanda polisiyesi