TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan, ekonomi yönetimini eleştirdi
TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, Türk ekonomisinin son günlerdeki durumu ile ilgili açıklamada bulundu. Türk Lirası'nın döviz karşısındaki şiddetli düşüşünün endişe verici seviyede olduğuna dikakt çeken Özilhan, Merkez Bankası Başkanlığındaki ani değişimleri eleştirdi. Özilhan, "Kurumsal yapılarda öngörülebilirlik olmadan plan yapılamaz" dedi.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Olağan Genel Kurulu, Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı ve Divanı, Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu ve Haysiyet Divanı asil ve yedek üyelerinin seçimini gerçekleştirmek üzere bugün toplandı.
Toplantının açılış konuÅŸmasını yapan TÃœSÄ°AD YÄ°K BaÅŸkanı Tuncay Özilhan, Türk ekonomisinin son günlerdeki durumu ile ilgili açıklamada bulundu. Türk Lirası'nın döviz karşısındaki ÅŸiddetli düşüşünün endiÅŸe verici seviyede olduÄŸuna dikakt çeken Özilhan, Merkez Bankası BaÅŸkanlığındaki ani deÄŸiÅŸimleri eleÅŸtirdi. Özilhan, "Kurumsal yapılarda öngörülebilirlik olmadan plan yapılamaz" dedi.Â
Genel Kurul'da yapılan seçimde yeniden TÜSİAD YİK Başkanı seçilen Özilhan, "Ortalığın toz duman olduğu, yetki ve sorumlulukların sınırlarının bulanıklaştığı durumlarda karar nasıl alınır? Nereye gittiğimiz konusunda kafamızda bir cevap yoksa plan nasıl yapılır" diye konuştu.
Özilhan'ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
Ortalığın toz duman olduğu, yetki ve sorumlulukların sınırlarının bulanıklaştığı durumlarda karar nasıl alınır? Nereye gittiğimiz konusunda kafamızda bir cevap yoksa plan nasıl yapılır? Kurumsal yapıların öngörüldüğü gibi çalışacağı varsayımı olmadan yarın ne olacağı nasıl bilinir? İlan edilmiş olan kurallar yarın değişebilirse, yarına ilişkin kararlar nasıl alınır?"
EKONOMİ YÖNETİMİNİ ELEŞTİRDİ
"BildiÄŸiniz gibi 2021, TÃœSÄ°AD’ın ellinci kuruluÅŸ yıldönümü. 1970’ler, yine bugünlerde olduÄŸu gibi dünyanın ve ülkemizin karmaşık günlerden geçtiÄŸi bir dönemdi. 1970 yılında, ülkemizde dış ticaret açığı büyüyüp açığı finanse edecek finansman bulunamayınca IMF’yle bir stand-by anlaÅŸması yapılmış ve TL %67 devalüe olmuÅŸtu. Dünyada üçüncü sanayi devrimi olarak bilinen bilgisayar teknolojilerindeki devrim baÅŸlamıştı. SoÄŸuk SavaÅŸ ABD ve SSCB arasındaki yarışı hızlandırmıştı. 1971’in Åžubat ayında Apollo 14 aya üçüncü kez insanlı iniÅŸ yapmış ve ay yüzeyinde bilimsel araÅŸtırmalar için çalışmaya baÅŸlamıştı. Bundan bir ay sonra Türkiye’de anarÅŸi gerekçesiyle 12 Mart muhtırasıyla demokrasimiz bir darbe daha almıştı. Nisan ayında ise derneÄŸimizin kurucuları Atatürk ilkelerine uygun olarak, Türkiye’nin demokratik ve planlı yollarla kalkınmasına ve Batı uygarlık seviyesine çıkarılmasına yardımcı olmak amacıyla TÃœSÄ°AD’ı kurmuÅŸtu. TÃœSÄ°AD kurulduktan kısa bir süre sonra Ä°kinci Dünya Savaşı’nın ardından inÅŸa edilen küresel finansal mimarideki sorunlar ağırlaÅŸmış ve yaz aylarında Bretton Woods sistemi çökmüştü. Türkiye’nin kiÅŸi başına geliri yüksek gelirli ülkelerin beÅŸte biri kadardı.Â
Elli yılın ardından dönüp bugüne bakalım. Bugün de küresel ekonomide ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bretton Woods sisteminin çökmesinin ardından kurulan ve kalıcı olacağı düşünülen neo-liberal düzen, 2008 krizinde almış olduğu yaraları sarmaya uğraşıyor. İnsanoğlu şimdi de Mars’a gidiyor. Artık dördüncü sanayi devrimini konuşuyoruz. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Soğuk Savaş dönemi kapandı ama adeta yeni bir Soğuk Savaş, bu defa da ABD ve Çin arasında yaşanıyor. 70’lerdekilerden farklı olsa da iç ve dış mihrak söylemleri bugün de gündemde. Cari açık ve finansman sorunumuz aynen devam ediyor. Daha geçen hafta TL yüzde 10 civarında değer kaybetti. Türkiye’nin kişi başına geliri yüksek gelirli ülkelerin hala beşte biri civarında.
Bu özetin de gösterdiği gibi, bugün ile 1970’ler arasında ciddi paralellikler var. Bundan elli sene öncesi gibi bugün de ekonomik ve toplumsal dinamikler bir dönüşümün eşiğinde olduğumuzu düşündürecek biçimde hız kazanmış durumda."
"HUKUK DEVLETÄ° VURGUSU"
"Hepimizin bildiÄŸi gibi 1970’li yıllar, Türkiye’nin dünya düzenindeki deÄŸiÅŸimi anlayamadığı, bu deÄŸiÅŸime ayak uyduramadığı yıllar oldu. GeliÅŸmiÅŸ ülke hedefine ulaÅŸmakta zaman kaybedildi. Demokratik hukuk devletine ulaÅŸmak bir yana, bir askeri darbeyle daha karşılaşıldı. Siyaset karşı karşıya kalınan sorunları konuÅŸarak ve uzlaÅŸarak aÅŸma iradesini gösteremedi. Ve en kötüsü de, ülke binlerce canını, özellikle de pırıl pırıl gencini yitirdi. Â
Sorunların parlamento içinde uzlaşı sağlanarak çözülmesi gereği ve bu konuda sivil topluma da büyük bir görev düştüğü tespiti bugün de bir o kadar doğru. Bu nedenle geçmiş 50 yılda olduğu gibi gelecek 50 yılda da TÜSİAD olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. 50 yıldan beri savunduğumuz demokratik hukuk devleti, laiklik ve piyasa ekonomisi ilkeleri temelinde yaptığımız tespitleri ve önerileri ülkemizin yöneticileri ve kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz."
REFORM PAKETLERÄ°NÄ° DEÄžERLENDÄ°RDÄ°
"Türkiye ekonomisinin kök sorunları neredeyse Cumhuriyetin kuruluşundan beri hep aynı: tasarruf açığı, TL’nin değerinin istikrarı, fiyat istikrarı, yeteri kadar nitelikli istihdam yaratamama, üretim yapısının dönüşümü, kamu harcamalarının ekonomik verimliliği artıracak biçimde kullanılmaması.
Bunun için zaman zaman çeÅŸitli reform paketleri açıklanıyor. Sonuncu pakette de gördüğümüz gibi ele alınan reformların hepsi iyi; hepsi yerinde. Ama reformlar uzun ve meÅŸakkatli süreçlerdir. Israrlı uygulama ve sürekli takip gerektirir. Bu yüzden reform süreçleri siyaset ve bürokrasideki deÄŸiÅŸikliklere karşı hassastır. Reform hevesi zaman içinde azalır ve efor yeniden semptomların tedavisine kayar. Bu nedenle sık sık reform paketleri açıklanır, ama bu paketlerin yapısal sorunları çözmedeki etkisi pek sınırlı olur. Â
Yüksek faiz oranları tasarruf açığının sonucudur. Tasarrufları artırmazsak, TL’ye güveni tesis edip uzun vadeli dış kaynak çekmezsek, hiçbir faiz indirimi kalıcı olmaz. Nitekim hep böyle oluyor. Faizler, bir tansiyon hastasının tansiyon ilacına verdiği tepki gibi hızla iniyor, ilaç kesilince yeniden çıkıyor. Bu iniş çıkışlar bünyeyi daha da zayıflatıyor. Yatırımcı güveni tesis edilemeyince uzun dönemli yatırım kararları da alınamıyor. Yatırımcı güven ister. Sık sık değişmeyen kurallar ister. Uzun vadeli yatırımın sırrı istikrar ve güvendir.
Tasarruf açığının bir cephesi de mali disiplindir. Türkiye kamu kaynaklarını çok iyi kullanmalı ve daha verimli alanlara harcamalı. Lüzumsuz harcamalar yerine her kuruÅŸunu üretime, sanayiye, tarıma, eÄŸitime, bilimsel ve insani geliÅŸmeye ayırmalı. Kamu kaynaklarını harcarken rekabetçi piyasa ilkelerine uygun davranmalı.Â
Sokaktaki vatandaştan iş insanlarına kadar herkesi ilgilendiren kronik problemimiz TL’nin değerindeki yüksek oynaklıktır. TL’deki değer kaybının bir nedeni döviz geliri üretme kapasitesinin düşüklüğü ise bir diğer nedeni de geleceğe ilişkin belirsizlik ve güvensizliktir. Sorun şiddetlenince rezervlerden döviz satarak TL’nin değerini korumaya çalışmak, ancak kısa süre için işe yarar. Aynı sorunun hep tekrarlamaması için ekonomik yapının dönüşüp döviz gelirlerinin artırılması ve ekonomi yönetiminin güven sağlaması gerekir.
Fiyat artışları ile mücadele etmek için fiyat kontrollerinin yetmediÄŸini tecrübeyle biliyoruz. Kalıcı çözüm üretim kapasitesini artırmak. Åžimdi önümüzde kaçırmamamız gereken bir fırsat var. Pandemi ertesinde ticaret zincirlerinde deÄŸiÅŸim bekleniyor. Avrupalı ÅŸirketlerin tedarik kaynaklarını çeÅŸitlendirmek ve daha yakın coÄŸrafyaya taşımak istemeleri Türkiye’nin önemini daha da artıracak. Bu fırsattan yararlanmak için Türkiye sorunlarını geride bırakıp sanayi ve tarımsal üretim kapasitesiyle hazır hale gelmeli.Â
Onca reform programlarına, verilen tüm teÅŸviklere raÄŸmen bir türlü halledilemeyen bir baÅŸka sorun da yüksek iÅŸsizlik. Bir yandan iÅŸsizlik çok yüksek; diÄŸer yandan da yeni teknolojiler açısından uygun becerilere sahip çalışan yeterince bulunamıyor. Gençlerimizi donanımlı bir ÅŸekilde yetiÅŸtiremeyince geriye bir gelecek vadetmeyen kaba ve rutin iÅŸler kalıyor. Bunları da gençler doÄŸal olarak beÄŸenmiyor. Kaldı ki bu iÅŸler otomasyon ve yapay zeka uygulamaları yüzünden bugün deÄŸilse yarın zaten ortadan kalkacak olan iÅŸler. Bugünün iÅŸsizlik semptomuyla mücadele ederken, yarının iÅŸsizliÄŸini önlemek için eÄŸitimin niteliÄŸini uluslararası standartlara yükseltmekten baÅŸka çare yok. Bunu yapmazsak kaynaklarımızı niteliksiz iÅŸgücünü verimsiz iÅŸlerde çalıştırmak için kullanmak durumunda kalacağız. Oysa biz zaten kaynak sıkıntısı çeken bir ülkeyiz. Kıt kaynaklarımızı verimsiz alanlarda çarçur etmemeliyiz.Â
Yine şimdiye kadar uygulanan tüm teşvik programlarına rağmen bir türlü gerçekleştirilemeyen bir hedef de üretim yapısındaki dönüşüm. Yukarıdaki tüm sorunların arkasındaki ortak sorun ekonomik yapının verimsizliği, döviz kazandıramaması, istihdam yaratamaması, yüksek teknolojili ürün üretememesi."
cumhuriyet.com.tr
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/674308-tusi%CC%87ad-yi%CC%87k-baskani-ozilhan-ekonomi-yonetimini-elestirdi/